Raportör Can: İstifam yakın

Anayasa Mahkemesi Raportörü Osman Can, istifa edeceği yönündeki haberi doğruladı. Kimseye kırgın olmadığını belirten Can "İstifam yakın" dedi.

Anayasa Mahkemesi'nin tartışılan raportörü, Demokrat Yargı Birliği Başkanı Osman Can, NTV'ye konuştu.

Raportör Can, canlı yayında İrfan Bozan'ın sorularını yanıtladı.

Sorular ve Can'ın yanıtları şöyle:

Anayasa Mahkemesi’nden nasıl bir karar bekliyorsunuz?
Anayasa’nın 148.maddesinde tanımlanmış sınırlarla çizili, onları esas alan bir karar sınırlı şekil denetimi ve içinde bir sorun yoksa bu davanın reddedilmesi gerekiyor.

Bu şekilde denetiminden kastınız nedir?
Anayasa’nın 148.maddesi çok açık. Anayasa Mahkemesi’nin Anayasa değişikliklerini denetleme yetkisi sadece şekil unsurları ile sınırlandırılmış durumdadır. Bu da 80 öncesi uygulamalara bir tepki olarak Anayasa’ya girmişti. Ve şekil denetimi de üç hususla sınırlı olan bir şekilde denetimi. Teklif için gerekli olan imza sayısı sağlanmış mıdır? Oylama için gerekli olan çoğunluk referanduma gidecekse 330 referanduma gitmeksizin doğrudan doğruya yürürlüğe girecekse 367. Bu kadarlık bir çoğunluk elde edilmiş mi? Bunlar tamamlandığı zaman üçüncü bir unsura bakacaktır. O da iki oylamanın yapılması gerekiyor. Bu iki oylama arasında da 48 saatlik bir sürenin geçmiş olması gerekiyor. Bu üç husus dışında Anayasa Mahkemesi’nin Anayasa değişikliklerinin başka boyutlarına bakması açıkça yasaklanmış bir husustur.

Nasıl bir karar beklersiniz?
Benim beklediğim; hukuka uygun 148. madde çerçevesinde bir inceleme yapması ve bu inceleme açısında bir sorun varsa iptal yoluna gitmesi ki bunu kimse itiraz ile karşılayamaz. Ama bu konularda bir eksiklik yoksa Anayasa Mahkemesi’nin bu davayı reddetmesi gerekiyor.

Raportörün görüşünü paylaşıyor musunuz?
lki farklı görüş var. Bunlardan birisi Anayasa değişiklikleri yayınlandığı tarihten yaslaşma gerçekleşmiştir ve bu yasalaşma karşısında da Anayasa Mahkemesi’ne müracaat etmek mümkündür. Anayasa Mahkemesi 8 Haziran’da verdiği kararla ‘Yasalaşma gerçekleşmiştir dolayısıyla ben incelerim’ diye bir karar verdi. Bu kararı da hukuki bulabilirsiniz. Referandumda eğer kabul edilirse yasalaşma ancak o zaman gerçekleşebilir ve bu gerçekleştiği zaman ancak Anayasa Mahkemesi’ne müracaat edilir, bu da bir hukuki görüştür. Sanıyorum raportör arkadaşımız ikinci görüşü benimsemiş.

Kısmi bir iptal yoluna giderse işler biraz karışmıyor mu?
Bu Anayasa Mahkemesi’nin esas denetimini yapmaya karar vermesi durumunda yapılacak bir tartışma ama bununa adını net olarak koyalım; çok ağır bir Anayasa ihlali olmuş olur. Kurucu iktidara ayrılmış olan bir yetkiyi gasp etmiş olur ve halka ait olan son sözü halkın elinden almış olur, böyle bir yetkiye hiçbir kurum ve organ sahip değildir. Velev ki oldu, bu durumda iptal gibi bir noktaya gittiği zaman şunu kabul etmiş olacak ‘Darbe Anayasası’na dokundurtmam. Darbecilerin yargıya yüklediği ideolojik misyon olgusuna dokundurtmam’. Yargı toplumdan bağımsız olarak demokrasi ve özgürlük taleplerinden bağımsız olarak misyonerlik yapmaya silah gibi kullanılmaya devam edecektir. Kısmi iptal tartışması söz konusu olduğunda iki madde daha çok karşımıza çıkıyor. Birisi Anayasa Mahkemesi’nin yapısı darbe Anayasası’na göre zaten anti demokratik bir kurum olarak tasarlanmış HSYK’da mikro milli güvenlik konseyi olarak tasarlamış durumda ve bugüne kadar hiçbiri şaşırtmadı, böyle çalıştı. İki kurumda kısmi bir demokratikleşme gerçekleşiyor. Kısmi çünkü bizim demokratikleşme olarak tasarladığımız Avrupa standartlarına hala çok uzak. Fakat mevcut darbe Anayasasında uygulamalara düzenlemelere bakıldığında bir ileri adım. HSYK’yı iptal ettiğiniz zaman ve Anayasa Mahkemesi’ni iptal ettiğiniz zaman bu durumda geri kalan maddelerin çok anlamı yok. Temel hak ve özgürlükler vardır diye bir itiraz gelecektir ama daha öncede zaten vardı. Ama bu yargı o temel hak ve özgürlüklerin hayata geçmesini engelleyen bir yargıydı. Yargıdan kasıt burada daima yüksek mahkemelerdir. Yüksek mahkemelerin ideolojik tutumu gerektiğinde Anayasayı ve yasayı bir kenara atma şeklindeki ideolojik tutumu bugüne kadar darbe yargısına dokundurtmama şeklinde bir pratik ortaya çıkmıştır ve temel hak ve özgürlüklerin hayata geçmemesi yönünde bir pratik ortaya çıkmıştır. Eğer bu iki maddeyi çıkarırsa parlamento bu konuda ‘benim iradem bu değildir’ diye yeni bir 330 oyla geri kalan kısmı da ortadan kaldırmazsa eğer. Bir insanın bir yargıcın, cübbe giyiyor olması cebinde plastik bir kimlik taşıyor olması onu Anayasa’yı ihlal etme hakkı tanıyamaz. Anayasa’yı bir kanara attığınız zaman sizin kararınızın hukuki bir geçerliliği olması çok mümkün değildir. Bu bir yokluk durumudur.

Osman Can Anayasa Mahkemesi raportörlüğünden istifa edecek mi?
Anayasa Mahkemesi raportörlüğü geçici bir görevdir. Ben üniversite elemanıyım, orada çok devam etmem beklenmemeli. Anayasa Mahkemesi’nde 8 yıldır görev yapıyorum. Görevimi hakkıyla yerine getirdim. Artık bir ayrılma noktasına doğru ilerliyoruz. Benimde profesörlüğüm yaklaşıyor ve üniversiteye dönüp akademi çalışmalarına yoğun olarak girmem açısından daha yararlı olabilir. İstifa yakın.

Yedek hakimliğe atanmamanızın bunda etkisi var mı?
Anayasa Mahkemesi üyeliği onurlu bir görevdir. İdeolojik olarak korumaktan bahsetmiyoru,Anayasaya uygun olarak korumak. Başka görevlerin olması da güzel bir şeydir. Çok fazla etkisi yok.

Sayfa Yükleniyor...