Şanlıurfa cezaevinde işkence var!

BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, Şanlıurfa cezaevindeki koşulları dile getirdiği konuşmasında, 'İşkence sadece dayaktan ibaret değildir' dedi.

Şanlıurfa cezaevinde işkence var!

BDP'den, Şanlıurfa cezaevindeki koşullarla ilgili bir açıklama geldi.

BDP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici'yle birlikte, Şanlıurfa E Tipi Kapalı Cezaevinde tutuklu bulunan BDP Şanlıurfa İl Başkanı İbrahim Ayhan'ı ziyaret eden partinin eşbaşkanı Gültan Kışanak, işkence vurgusu yaptı.

Hizbullah tahliyeleri ve sonrasında yaşananlarla ilgili, "Bu dava dosyası öyle tozlu raflarda unutulabilecek bir dosya değildi" diyen Kışanak, KCK davası ve Kürtçe savunmaya da değindi.

BDP Eşbaşkanı Gültan Kışanak, yaklaşık 3 saat kaldığı Şanlıurfa E Tipi Kapalı Cezaevinden çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtladı. Cezaevinde BDP'li tutuklarla görüştüğünü

belirten Kışanak, 5 Ekimde gözaltına alınarak, tutuklanan BDP il başkanı Ayhan ve beraberindekilerin ''güvenlik güçlerinin bir komplo teorisi sonucu'' tutuklandığını iddia etti.

Şanlıurfa cezaevinin koşullarına da değinen Kışanak, şöyle konuştu:

''Şanlıurfa cezaevi eski bir cezaevi, 50 yılı aşkın bir ömrü var. Bu nedenle fiziki koşulları da çok kötü bir cezaevi, alt yapısı iflas etmiş. Ayrıca 270 kapasiteli bir cezaevinde bini aşkın tutuklu ve hükümlü bulunuyor. Mevcut kapasitesinin 4 katı...

Doğal olarak cezaevi yöneticileri de tutuklu arkadaşlarımız da bu koşulların yarattığı sıkıntıları anlattı ve ifade etmemizi istediler. Bu durumların düzeltilmesi gerekiyor. Şu anda , tarihinin en yüksek oranda tutukluluk sayısına sahip, yapılan düzenlemeler, böyle bir durum ortaya çıkarttı. O zaman bu insanların insanca yaşama koşullarını da sağlamak zorunda.

"AYNI YATAKTA 4 KİŞİ"
Bir yatakta 3 - 4 kişinin yattığı, insanların yerde yattığı, hiç bir sosyal aktivite imkanına sahip olmadıkları mekanlarda yıllarca tutulmaları başlı başına bir işkence ve kötü muameledir. Şu anda bu cezaevinde kimse işkence ve kötü muamele yoktur diyemez. İşkence sadece dayaktan ibaret değildir, insanların bulundukları koşullar, yaşam koşulları insan onurunu zedeliyorsa, insanca yaşama olanağını ortadan kaldırıyorsa bu da bir işkencedir, kötü muameledir'' şeklinde konuştu.

''KCK DAVASINDA KÜRTÇE SAVUNMA''
Bir gazetecinin ''Şanlıurfa'da görülen bir davada Kürtçe savunmaya izin verildiği, Diyarbakır'daki KCK davasında ise buna izin verilmemesi''yle ilgili sorusu üzerine Kışanak, ''Bu konuda eğer Türkiye bir çözüm arıyorsa, demokratikleşme, Kürtçe dil konusunda adım atacaksa en kolay adım atılabilecek yerin mahkemeler olduğunu'' savundu.

Yasaların Türkiye'ye bu olanağı verdiğini iddia eden Kışanak, "...Bugün karşı karşıya olduğumuz bu durum gerçekten de hukuk adına, adalet adına bir çıkmazdır, bir tıkanma noktasıdır. Bunun aşılması gerekiyor, bu daha uzun süre böyle devam edemez. Dün arkadaşlarımızın mahkemede karşılaştıkları muamele sonucunda, avukatlar dahi kalkıp biz duygusal olarak şuanda zorlanan bir noktaya geldik, bir dil bu kadar hırpalanmamalı, bir dile bu kadar fazla hakaret edilmemelidir'' şeklinde konuştu.

''UNUTULACAK BİR DAVA DEĞİL''
Bir gazetecinin ''CMK'nın 102. maddesi kapsamında gerçekleşen tahliyelere'' ilişkin bir soruya Kışanak, şu yanıtı verdi:

''Fakat şunu da hepimiz biliyoruz ki; bu dava dosyası, bu hukuksal süreç içerisinde kendiliğinden işlenmiş bir süreç değildi. Bu dava dosyası öyle tozlu raflarda unutulabilecek bir dosya değildi. Türkiye'nin en önemli davasıydı. En önemli davasıydı iddia ediyorum, buna böyle yaklaşmasa, zaten hükümet ve Adalet Bakanlığı, burada bir sakatlık vardır. Balyoz davası önemli, bilmem ne davası, Ergenekon davası önemli, peki bu ülkede binlerce faili meçhulle ilgili bir dava bu kadar mı önemsiz?

Sizin iktidarınız çok kıymetli de, yurttaşın canı bu kadar mı kıymetsiz? bu dava nasıl bu kadar önemsiz bir dava olarak sürüncemede bırakılıp tozlu raflarda unutulmuş dosya muamelesi görüyor. Biz, çok iyi biliyoruz ki yargı da, iktidar da bu ülkenin başka devlet kurumları da bu durumu biliyordu. Bu kişilerin serbest bırakılacağını ve kaçacaklarını biliyorlardı. Böyle bir ortam yaratıldı. Bu ortamı yaratanların sorumluluğu var. Biz yurttaşlar olarak, şunun hesabını her zaman soracağız. Bu ülkede işlenen her faili meçhul cinayet aydınlatılıncaya kadar, biz bunun mücadelesini yürüteceğiz.''

Sayfa Yükleniyor...