SAT komandosu Ali Sarıbey: Terör operasyonu sanmıştım

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik suikast girişimiyle ilgili davada hakim karşısına çıkan SAT komandosu Ali Sarıbey, terör operasyonuna gittiklerini sandığını söyledi. Operasyonu “çok amatörce” diye nitelendiren Sarıbey, “Cumhurbaşkanı'nın alınacağı hiç aklıma gelmedi. Ben vali, kaymakam veya emniyet müdürünü almaya gideceğimizi düşündüm" diye konuştu.

SAT komandosu Ali Sarıbey: Terör operasyonu sanmıştım

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe teşebbüsü sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişimi ve iki polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin davaya devam ediliyor.

Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Salonu'nda yapılan duruşmanın üçüncü gününde mahkeme heyeti, SAT (Sualtı Taarruz) ekibinden Ali Sarıbey'i dinledi.

"BYLOCK SON DAKİKA GOLÜ OLDU"

Telefonunda FETÖ üyelerinin gizli haberleşme uygulaması "ByLock" olduğu iddiasını reddeden Sarıbey, "Son dakika golü niteliğinde olan ByLock iddiasını kabul etmiyorum. Ben ByLock diye bir uygulamayı ilk defa cezaevinde yatarken ağustos ayında gazetelerden öğrendim. Nasıl bir uygulama olduğunu koğuştaki arkadaşlarımla da tartıştık ancak bu uygulamayı hiç kimse bilmiyordu" iddiasında bulundu.

Telefonunun ya helikopterde ya da brifing odasında kalmış olabileceğini ifade eden Sarıbey, telefonunun bulunarak incelenmesini talep etti.

Söz konusu programın ne olduğunu ve nasıl kullanıldığını bilmediğini ileri süren Sarıbey, "FETÖ ile hiçbir şekilde irtibatım yok ama nasıl oluyorsa iddianamede FETÖ'nün en sadık insanları olarak görülüyoruz. Benim MAK ve özel kuvvet ekibiyle de hiçbir irtibatım olmadı. Hiçbirini daha önce görmedim" diyerek suçlamaları kabul etmedi.

Eski SAT komandosu Sarıbey, 14 Temmuz'da sanıklardan Özay Cödel ile telefonda konuşup, ardından lojman kafeteryasında sohbet ettiklerini belirterek, daha sonra sanık Haldun Gülmez'in yanına giderek kendisinden evini boyamak için malzeme aldığını anlattı.

“ÖLÜM MAKİNESİ OLARAK YETİŞTİRİLDİM”

Eski üsteğmen Sarıbey, 15 Temmuz mesai bitiminden sonra ise Gülmez'in kendisini arayarak bir görev çıktığını ve beraber göreve gideceklerini söylediğini ifade ederek, Gülmez'in, görevin kendisine Özay Cödel tarafından iletildiğini söylediğini aktardı.

Sanık Sarıbey, şunları söyledi:

"Bugüne kadar ben ölüm makinesi olarak yetiştirildim. Bir terör operasyonuna katılacağım için mutluluk duyarım dedim. Haldun Gülmez 'Gel beni al, göreve birlikte gideceğiz' dedi. Evden malzemelerimi hazırlayarak çıktım. Eşime de hakkını helal etmesini, göreve gittiğimi söyledim. Yolda Gülmez'e 'Görev nedir?' diye sordum. O da gizli bir operasyon olduğunu söyledi. Akşam saat 20.00 gibi Hava Harp Okulu apronunda buluştuk. Bize gizli bir görev olduğu söylendiği için eşim dahil hiç kimseye hiçbir şey söylemedim. Bu göreve koşa koşa, sevinerek gittim. Görevden amirimin bilgisi yoktu. Zaten iletişime geçmem de mümkün değildi. Bizde böyle bir iletişim de kurulmaz."

“GÖREVE İTİRAZ EDEN OLMADI”

Orada "Hava Kuvvetleri Komutanı'nın darbeye itiraz ettiği ve bacağından vurulduğunun" da söylendiğini ancak daha sonra bunun doğru olmadığını öğrendiklerini dile getiren Sarıbey, şunları kaydetti:

"Sönmezateş oradaki personele 'Göreve gitmek istemeyen, itirazı olan var mı?' diye sordu. Kimseden ses çıkmadı. Orada bir brifing yapıldı. Görev icra edilecek yerin hava fotoğrafı gösterilerek kimlerin nasıl görev alacağı anlatıldı. Şükrü Seymen ise operasyonun nasıl yürütüleceğini anlatarak bize 'Aranızda bir makineli tüfekçi belirleyin' dedi. Ben de Haldun Gülmez'de çelik yelek olmadığı için ona helikopterde makineli tüfekçi olarak kalmasını söyledim. Seymen bizi tanımadığı için timin arkasında görevlendirdi."

“ÇOK AMATÖRCE BİR OPERASYON”

Çiğli'de aldığı silahı denemek için 3 defa ateş ettiğini belirten Sarıbey, "Bu arada bu görevin planlanmış bir görev olmadığını, amatörce yapılmış bir görev olduğunu hissettim çünkü adeta tüm birimler birbirine girmişti. Seymen'e nereye gideceğimizi sordum. Bir şey söylemedi ancak daha önce de tatil ve görev için gittiğim bir yer olan Marmaris olduğunu havada disko ışıklarını görünce anladım. Çok amatörce yapılan böyle bir operasyonda Cumhurbaşkanı'nın alınacağı hiç aklıma gelmedi. Ben vali, kaymakam veya emniyet müdürünü almaya gideceğimizi düşündüm" diye konuştu.

GÜLMEZ: BYLOCK KULLANMADIM, TELEFONUMA YÜKLENMİŞ

Ali Sarıbey'in ardından savunma yapan eski Deniz Yüzbaşı Haldun Gülmez, daha önce verdiği ifadelerin tamamını reddetti.

Avukatının istifası nedeniyle avukatsız savunma yapmaya çalıştığını belirten Gülmez, yeni bir avukat tutabilmesi için "mal varlığına el konulması" kararının kaldırılmasını talep etti.

"ByLock" kullandığı iddiasını reddeden Gülmez, "Telefonuma ByLock yüklenmesinden endişe ediyorum. Bunu daha önce savcımıza ifade verirken de söylemiştim. Şimdiye kadar ByLock kullanmadım. Telefonumun polislerde olduğunu, onların ByLock yüklemesinden endişe ettiğimi söyledim ayrıca savcının sunduğu tüm delillere de itiraz ediyorum" şeklinde savunma yaptı.

“NUSAYBİN YA DA SURİYE’YE GİDECEĞİMİZİ DÜŞÜNDÜM”

Sanıklardan eski Yüzbaşı Özay Cödel'in Kuzey Grup SAT Komutanlığına vekalet etmesi dolayısıyla kendisinin birinci amiri olduğunu belirten Gülmez, Cödel'in bildirmesi üzerine bir operasyon olduğunu öğrendiğini savundu.

Cödel'in bir görev ve operasyon olacağını, sanıklardan Ali Sarıbey ile buluşarak Hava Harp Okulundaki aprona giderek ekiple buluşmalarını söylediğini öne süren Gülmez, "Cödel bana komutan emriyle SAT ekibinin de kendisinin de oraya geleceğini söyledi. Ali Sarıbey ile aprona gittik. Özel kuvvetler ekibi oradaydı ancak bizim ekibi göremedik. Onların da geleceğini tahmin ediyordum. Operasyon hakkında hiçbir bilgim yoktu. Ben görev emri verildiği ve Nusaybin ya da Suriye'ye gideceğimizi düşündüğüm için ona göre hazırlanıp yanıma malzeme aldım" diye konuştu.
Apronda sanıklardan Şükrü Seymen ve ekibiyle karşılaştığında neden geldiklerini sorduğunu ve "Göreve gideceğiz" cevabı aldığını anlatan Gülmez, aynı göreve gideceklerini düşündüğünü söyledi.

Şükrü Seymen'i daha önceden tanımadığını, ilk kez burada gördüğünü kaydeden Gülmez, göreve uçakla gideceklerini düşünerek SAT ekibini beklemeye başladıklarını ancak pilotların gelmemesi üzerine özel kuvvetler ekibiyle helikoptere bindiklerini belirtti.

“HELİKOPTERDE MAKİNELİ TÜFEK KULLANMA TALİMATI ALDIM”

Helikopterle Çiğli'ye geldiklerinde depoya giderek malzemelerini kuşandıklarını ve sanıklardan Gökhan Şahin Sönmezateş'in de oraya geldiğini anlatan Gülmez, "Helikopter başında pilotlara bilgi verildi ama ne söylendi bilmiyorum. Görev gereği bana helikopterde makineli tüfek kullanmam için talimat verildi. Ekiplerle Marmaris'e gittik" dedi.

Helikopterdeki personelin yere indiğini belirten Gülmez, "Ben helikopterde kaldım ve helikopterden aşağıya hiçbir şekilde ateş etmedim. Etrafa da ateş etmedim ancak bize sürekli aşağıdan ateş ediliyordu" iddiasında bulundu.

“HAVADAYKEN ATEŞ ALTINDA KALDIK”

Gülmez, ifadesine şöyle devam etti:

"Burada havada ve yerde uzun süre kalınca yakıt sıkıntısı başladı. Helikopterle Dalaman'a gittik. Piste iki defa iniş yapmak zorunda kaldık. İlk seferinde askerler mevzi alıp silahlı çatışma pozisyonuna geldiler. İkinci inişimizde ise zaten yakıt kalmadığı için pilotlar helikopterden indi. Oradaki görevlilerle ne konuştular bilmiyorum. Sonra bize yakıt verildi. Askerler de pozisyonlarını değiştirince bir rahatlama oldu. Sonra mevzi almadılar. Ben de helikopterden indim. Yakıtı alıp tekrar havalandıktan sonra aynı yere döndük. Biz havada askıdayken yoğun bir ateş altında kaldık hatta iddianamede de yer alan, bize ateş edenlerden birinin Şükrü Seymen olduğu ve benim de onun silahından çıkan mermiyle yaralandığım konusu var. Ben böyle düşünmüyorum ve bu nedenle Şükrü Seymen'den şikayetçi değilim."

"HELİKOPTER KEVGİRE DÖNDÜ"

Kimden ve nereden geldiğini bilmediği bir ateşle helikopterde göğsünün sağından yaralandığını dile getiren Gülmez, "Gelen ateşler nedeniyle zaten helikopter de kevgire döndü. Ben 3-4 saat kan kaybettim. Kendi kendime ilk müdahaleyi yaptım. Helikopterde vurulduktan birkaç saat sonra hastaneye kaldırıldım" dedi.
Özay Cödel'in Kuzey Grup SAT Komutanlığına vekalet ettiği için kendisinin birinci amiri konumunda olduğunu yineleyen Gülmez, bu nedenle verilen emri yerine getirdiğini savundu.

Mahkeme heyetinin birçok sorusuna cevap vermeyen Gülmez, daha sonra avukatı eşliğinde ayrıntılı ifadesinde cevap vereceğini söyledi. Gülmez, sanık avukatlarının, "Yakıt ikmali sırasında yaşanan sorunun aşılması için yapılan iletişim trafiği hakkında bilginiz var mı?" ve "Yakıt ikmalinden önce helikopteri boş bir araziye indirip beklediniz mi?" sorularını da cevaplandırmadı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele saldırı düzenleyen darbeci askerler arasında bulunan eski Deniz Yüzbaşı Haldun Gülmez'in üzerinde, "H.E. duaları" başlıklı, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ve hükümete yönelik beddua da bulunan yazı çıkmıştı.

Gülmez'in eşi Kübra Gülmez, 2010 KPSS sorularının sızdırılmasına ilişkin davanın da sanıkları arasında yer alıyor.

Sayfa Yükleniyor...