'Silahlı mı silahsız mı sormaya gerek yok'

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, PKK'nın 8 Mayıs'taki çekilme kararına ilişkin "Silahlı mı silahsız mı diye sormaya gerek yok. Silahlı unsurlar nasıl geldiyse o şekilde, bilinmiş yollardan ülkeyi terk edecektir" dedi.

'Silahlı mı silahsız mı sormaya gerek yok'

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Arınç, dün terör örgütü PKK tarafından yapılan açıklamalar hakkında değerlendirmesinin sorulması üzerine, 28 Aralık'tan bu yana yaklaşık 4 ay geçtiğini, 4 aydır terörün 'de sonlanması, örgütün eylem yapmaması, silahlarını bırakarak topraklarından dışarı çıkması ve silahların susmasıyla fikirlerin ve siyasetin konuşmaya başlaması gerektiğini söylediklerini anımsattı.

Arınç, bu sürecin çok zorlu olduğunu bilerek süreci hassasiyetle takip ettiklerini, süreci başarısızlığa itecek sözler ve davranışlardan kaçınılması gerektiğini ifade ettiklerini anlattı.

BDP'li milletvekillerinin Öcalan ile yaptığı görüşmeler, buradan Kandil'e ve yurt dışına götürülen mesajlar sonrası bugünkü noktaya gelindiğine işaret eden Arınç, şunları söyledi:

"Ateşkes tabirini kullanmıyorum. Bu bizim seçtiğimiz ve kullandığımz bir tabir değildir ancak eylemsizlik süreci bizim için çok önemlidir. 4 aydan bu yana örgüt Türkiye'de eylem yapmamaktadır. Bunun arkasından Türkiye'de sayıları 2 bin civarında olduğunu bildiğimiz silahlı eylemcilerin silahlarıyla birlikte topraklarımızdan ayrılmasıdır. Dünkü yapılan açıklamalar da gösteriyor ki Öcalan'ın talebine uygun olarak Kandil'deki örgüt silahlarıyla birlikte Türkiye'den ayrılacağını, bu sürecin de 8 Mayıs'ta başlayacağını ifade etmiştir.

Bugün gelinen noktayı, süreç içerisinde çok önemli bir nokta olarak görüyorum. Ve yine hassasiyetle, tamamen sürecin başarıyla sonuçlanması için hassas olmamız gerektiğini ve sabote edebilecek birtakım eylem ve davranışlardan ısrarla kaçınmamız gerektiğini söylüyorum."

Arınç, 40 yıldır siyasetin içinde olduğunu, sivil, asker Türkiye'de söz sahibi olan herkesin bugünkü sürece uygun olarak terörün sonlanmasını arzu ettiğini ifade etti.

Bülent Arınç sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yani eylem yapılmaması silahların bırakılması, Türkiye topraklarını terk etmek ve artık çözüm sürecinin nihayet bulacağı noktada örgütün silahlardan ve eylemlerden arındırılmış bir noktaya gelmesiydi. Başbakanımızın büyük dirayetiyle cesareti ve kararlılığıyla başardığı ve sürdürdüğü sürecin bu noktaya doğru hızla evrildiğini görüyoruz. Türkiye'de tüm siyasetçiler, bürokratlar Türkiye'yi yönetme iddiasında olanlar böyle bir sürecin başarıya ulaşmasını samimi olarak arzu etmişlerdir. Şimdi sürecin ilerlediğini gördükçe bazı siyasetçilerin olumsuz tavırlar takındığını, yüksek sesle eleştirilerde, hatta hakaretlerde bulunduğunu görüyoruz. Ben bunları mazur görüyorum."

Terör ve terörün karşılığı şiddet ve şiddetten beslenen birtakım ideolojik konuşma ve davranışlarla hayat bulmuş bazı siyasetçilerin, şimdi şiddetin ve terörün son bulmasıyla ne yapacaklarını kara kara düşündüklerini ifade eden Arınç, bunların iç politika sebepleriyle sürece ve AK Parti politikalarına karşı çıkıyor olabileceklerini, bunu da vatandaşın ibretle görüp, anlayışla karşıladığını kaydetti.

Arınç, şunları belirtti:

"Yeter ki birbirimize hakaret etmeyelim. birbirimizi yok edercesine ağır sözlerle itham edici davranışlarla bu yolu aksatacak eylem ve girişimlerde bulunmayalım. Dünkü süreç öngördüğümüz bir süreçti. Artık silahlı unsurların Türkiye'den ayrılacak olmasını elbette memnuniyetle karşılıyoruz. Ama arkasından sürecin tamamlanması için yine çok dikkatli ve itina isteyen bir çalışmayı gayreti göstereceğimizi söylemek istiyorum."

'NASIL GELDİLERSE, O ŞEKİLDE TERK EDECEKLERDİR'
Arınç, silahlı unsurların silahlarını bırakmadan Türkiye'yi terk etmesinin kaygıya neden olup olmadığı yönündeki bir soru üzerine şunları söyledi:

"Silahlı unsurlar Türkiye'ye nasıl geldilerse, o şekilde bilinmiş yollardan terk edeceklerdir. Bunu hükümetimiz bilir, Milli İstihbarat Teşkilatımız bilir, gereken tedbirleri alır ve bunların gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda mutlaka kendi tedbirlerini alır. Silahlı kuvvetlerimiz veya topyekun güvenlik güçlerimiz onlar da kendilerine tebliğ edilmiş olan görevlerini büyük bir dikkat ve itinayla yaparlar.

Burada karmaşık bir şey yok. Silahlı unsurların Türkiye'yi terk etmesinden söz ediliyorsa; artık 'Silahlı mı, silahsız mı ' diye sormaya gerek olmaz. Yani militanlar, eylemciler, teröristler, siz hangi ismi takarsanız takın, 'Türkiye'yi terk edeceklerdir' denilseydi 'Silahlı mı, silahsız mı?' diye sormamıza gerek olurdu. Ama 'Silahlı unsurlar Türkiye'yi terk edeceklerdir' denilmişse, bunun silahlarıyla birlikte olacağını veya silahların bir şekilde bırakılacağını anlamış olmamız gerekir. Onun arkasından söylenenler örgütün özellikle yönetici kademesi içinde bulunanların kendi iç bünyelerine yönelik söylediği sözlerdir. Biz işin o tarafıyla ilgili değiliz.

'EL SALLAMALARINI BEKLEMİYORDUNUZ'
Siz hükümetimizin yaptığı ve takındığı tavra bakacaksınız. Yoksa 30 yıldan beri silahlarıyla birlikte masum insanların kanına girmiş bir örgütten bugün 'Silahlarımızı bırakıyoruz' dedikten sonra her halde el sallamalarını beklemiyordunuz. Onlar da yıllardan beri eylemcilerine, militanlarına güven veriyorlar, güç veriyorlar, destek veriyorlar, hedef gösteriyorlar. Onları tatmin etmek amacıyla başka sözler, başka argümanları kullanmış olabilirler. Geldiğimiz noktada Türkiye'de herkesin büyük bir memnuniyet duyduğunu ve adeta Bayındır'daki Çiçek Festivali gibi herkesin bir Hıdrellez yaşadığı ortamda, rengarenk çiçeklerle bir huzur güvenlik ve barış ortamının Türkiye'ye yansıdığını düşünüyorum. İşin sonuna bakalım. İşin sonuna kadar hükümetimiz büyük bir dikkat ve hassasiyetle konuyu takip edecektir."

Sayfa Yükleniyor...