'Sıra yeni MHP'de'

Radikal Gazetesi Yazarı Avni Özgürel: "MHP, değişim gereğini anlayamadı. Parti 12 Haziran'da barajı ister geçsin ister geçmesin önümüzde 'Yeni MHP'yi inşa' sorunu var."

'Sıra yeni MHP'de'

Biz Başbuğ’un ülkücüleriyiz!’ MHP yönetim katındaki kişilerin hedef alındığı gizli görüntü kayıtlarını yayımlayan internet sitesi kendini böyle tanıtıyor. Yani milliyetçi-ülkücü geleneğin asli sahibi kılığında. Biliyoruz ki bu grubun ne böyle bir konumu ne kaygısı var. Seçim sandığının eşiğine gelinmişken, deyim yerindeyse yarışın son beş dakikası koşulurken Devlet Bahçeli’nin başından aşağı çöp tenekesi boca etmek, MHP geleneğiyle uzak yakın ilişki içinde olmuş kişilerin yapabileceği iş değil. Birileriyle hesaplaşmayı meşru zeminde ahlaki sınırlar içinde yapmak yerine, kişilerin ayıplı hallerini tespit ve bunu dolambaçlı yollardan teşhir etmek suretiyle yapmak da kendisini milliyetçi/muhafazakâr olarak tarif eden insanların harcı değil.

Yakın tarihimiz bize siyasetin yasal zemininden kaynaklanan sebepler bir yana bırakılsa dahi, ideolojik kaygı ya da değerler üzerine inşa edilmiş partilerde değişimin zor ve büyük kırılmalarla gerçekleştiğini gösteriyor.



İşler yolundayken

MHP 1999-2001 arası değişim mecburiyetiyle yüz yüze geldi ve Bahçeli’nin liderliğinde o eşiği başarıyla geçti. Unutmayalım: 1) MHP örgütsel olarak şiddet sarmalı dışına çıktı; 2) İdam cezasının kalkışını, Öcalan gibi milliyetçi yığınların hayat hakkı tanımak istemediği bir kişinin çarptırıldığı cezanın infazının durdurulmasını kabul etti; 3) BM’nin ‘İkiz Sözleşmeler’ diye bilinen etnik ve dini farklılıkların siyasal ve kültürel haklar çerçevesinde tanımlanmasını sağlayan anlaşmasının imzalanmasını sağladı; 4) ’nin AB’yle tam üyelik müzakerelerinin başlamasına olanak sağlayan Helsinki Anlaşması’na onay verdi.

Bülent Ecevit’in DSP’siyle birlikte MHP’nin belirleyici olduğu üçlü koalisyonun nasıl yıkıldığı malum. MHP’nin o koalisyonun kurulmasına Rahşan Ecevit’in ‘Eli kanlı katiller’ itirazlarının basına yansıdığı ortamda ‘Evet’ dediğini de unutmamak lazım.

Sonrasında da MHP bu çizgisini korudu. Bahçeli demokrasi yolunda Türkiye’nin önüne döşenen mayınların kaldırılmasında Ak Parti hükümetine destek verdi.

Ancak bu süreçte MHP milliyetçilik düşüncesini demokrasiyle telif etme yolunda fikri bir çalışmaya girmediği gibi ‘İzlenen siyasetin MHP’nin Ak Parti içinde erimesine kapı açacağına’ ilişkin provokatif rapor ve analizlerin etkisiyle kendini Ak Parti’den farklılaştırma gayretiyle milliyetçilik çizgisini CHP’ye yaklaştırdı. Siyasi pratiğin MHP’nin rotasını belirleyeceği CHP’yle mutasavver ortaklığın MHP’yi bir kere daha iktidara taşıyacağına inanılıyordu. Deniz Baykal’ın milliyetçi duyarlılıklara vurgu yapıp, Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle dindarane bir profil sergilemesinin işbirliğini MHP tabanının kabul etmesini kolaylaştırır sanılıyordu…

Baykal’ı yıkan dalga

Ortaya çıkan bir seks kasetiyle bütün hesaplar altüst oldu. Baykal’ın CHP’nin başından uzaklaşması ‘B planı’ olmayan MHP’yi darmadağın etti. Rüzgâra ve öfkeye bıraktı kendini MHP. Referandum sonrası Bahçeli, “Birileri MHP’yi tasfiyeyi planlıyor” derken % 42’lik ‘Hayır’ oyları içinde MHP’lilerin oylarının az olduğunu, MHP’nin siyaset üretememişliğin getirdiği yıkımın farkına vardığını itiraf ediyordu. O zaman yazmıştım, özetle: Gidişat kötü, ama geri dönüş için hâlâ zaman var. Derhal rota düzeltmesi yapın.

Olmadı. Bahçeli yakın çevresine teslim oldu. Bugün kasetleri ortalığa dökülen kişilerin ahlaki zaafları hakkında bilgilendirildiği halde. Fethullah Gülen çevresini, Ak Parti’yi suçlamak, ortalığa saçılan sakillikleri komplo olarak görüp önemsememek MHP’yi bugün içine düştüğü noktaya getirdi.

Başta Bahçeli olmak üzere MHP’nin yöneticileri, değişimin Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kararı olduğunu göremedi; bunun Türkiye açısından hayat-memat meselesi olduğunu da. Değişimi Ak Parti projesi sandılar. Ak Parti’nin dünyanın ve Türkiye’nin siyasi açıdan tarihsel bir dönemece girdiği noktada iktidara gelmiş olduğunu, değişimi projelendirdiği için değil kendi siyasi programıyla değişim projesi örtüştüğü için sahip çıktığını fark edemedi.

“Bundan sonra ne olur” sorusunun MHP’ye gönül/oy vermiş kitlelerin zihnini meşgul ettiğini biliyorum. O nedenle bunca laf ettikten sonra bu soruyu cevapsız bırakmayı ahlaksızlık sayarım. Yazacaklarımın içe sinip sinmeyeceğini bilmem; kanımca MHP 12 Haziran’da barajı ister geçsin ister geçmesin önümüzde ‘Yeni MHP’yi inşa’ sorunu var. Milliyetçi düşüncenin kaynağını teşkil eden demokratik milliyetçiliğin ve uluslararası tablonun Türkiye’nin önüne koyduğu imkanları kavrayacak değişimin kavranmasını gerektiren bir tablo bu.

Duygular değil akıl galip gelirse beladan hayır çıkarmak mümkün.

Sayfa Yükleniyor...