Sivas katliamına göz göre göre zamanaşımı

19 yıl önce 35 kişinin yakılarak katledildiği Sivas olaylarıyla ilgili davada zamanaşımı kararı verildi. Böylece 5 firari sanık ceza almaktan kurtuldu.

Sivas katliamına göz göre göre zamanaşımı

1993 yılında 37 kişinin yaşamını yitirdiği Sivas katliamı davası, 19 yıl sonra zamanaşımı nedeniyle düştü.


Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki karar duruşmasına çok sayıda müşteki avukatı katıldı.

Duruşmada, katliamın kilit isimlerinden Cafer Erçakmak'ın 10 Temmuz 2011'de öldüğüne ilişkin nüfus kaydının dosyaya konulduğu açıklandı.

Cumhuriyet Savcısı Hakan Yüksel, firari sanıklar hakkında zamanaşımı süresinin dolduğu, bu gerekçeyle kamu davasının düşürülmesi yönündeki görüşünü tekrarladığını ifade etti.

Savcı Yüksel, “Sanıklara atfedilen eylemin 5237 sayılı TCK'nın 77. maddesindeki 'İnsanlığa Karşı Suçu' oluşturacağı, bu anlamda zamanaşımı süresinin işlemeyeceğine yönelik itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmektedir'' dedi.

Savcı Yüksel, hayatını kaybeden sanıklar Cafer Erçakmak ve Yılmaz Bağ hakkındaki kamu davasının da ortadan kaldırılmasını istedi.

SARIHAN: ACI ZAMANAŞIMINA UĞRAR MI?
Müşteki Avukatı Şanal Sarıhan, "Ülkemizde insan onurunun, insan yaşamının değeri olmalıdır. insan haklarında da öncü bir ülke olsun diye buradayız. Acılar hiç zamanaşımına uğrar mı?'' diye konuştu.

‘POLİS AYAKLARINA ATEŞ ETSEYDİ...’
Avukat Mehdi Bektaş ve Kazım Genç ise eylemin insanlık suçu sayılarak, zamanaşımı kapsamına girmemesi gerektiğini söylediler.

Avukat Süleyman Ateş de 19 yıldır adalet bekleyen mağdur aileleri adına konuştuğunu belirterek, ''Polis otelin önüne barikat kursa, birkaç kişinin ayağına ateş etse, bunlar olmazdı'' diye konuştu.

19 YIL SONRA GELEN KARAR
Aranın ardından mahkeme heyeti yerini almadan, dinleyicilerle heyet arasına bir sıra polis dizilerek, güvenlik önlemi aldı. Daha sonra Mahkeme Başkanı Dündar Örsdemir, oy birliğiyle alınan kararı açıkladı.

Mahkeme, sanıklar Cafer Erçakmak ve Yılmaz Bağ hakkındaki davanın ölmeleri nedeniyle ortadan kaldırılmasına; Şevket Erdoğan, Köksal Koçak, İhsan Çakmak, Hakan Karaca ve Necmi Karaömeroğlu yönünden ise zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verdi.

Kararı okuyan Örsdemir, sanık Cafer Erçakmak'ın 20 Temmuz 2011'de, sanık Yılmaz Bağ'ın da 25 Aralık 2006'da öldüklerinin nüfus kayıtlarıyla da belirlendiğini belirterek, bu sanıklar hakkındaki kamu davasının ölüm nedeniyle düşürülmesine karar verildiğini bildirdi.

Kararda, diğer sanıklar Şevket Erdoğan, Köksal Koçak, İhsan Çakmak, Hakan Karaca ve Necmi Karaömeroğlu hakkında, kesinleşmiş mahkeme va Yargıtay kararlarına göre, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 146/3. maddesinde yer alan ''Türkiye Cumhuriyeti Teşkilatı Esasiye Kanunu'nun tamamı veya bir kısmını tağyir ve tedbil veya ilgiya ve bu kanun ile teşekkül etmiş Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni iskata veya vazifesini yapmaktan mene cebren teşebbüs suçuna feri iştirak'' suçu kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, bu suçun 5237 sayılı Yeni TCK'nın 309 ve 39. maddelerinde düzenlendiği hatırlatıldı.

Suç tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK'da insanlığa karşı suçların düzenlenmediği, bu suçların, 1 Haziran 2005'te yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın 77. maddesinde düzenlendiği vurgulanan kararda, aynı Kanun'un 77. maddesinin son fıkrasında, ''Bu suçlardan dolayı zamanaşımının işlemeyeceği'' hükmüne yer verildiği kaydedildi.

Kararda, 1982 Anayasası'nın 90. maddesinin son hükmünde, ''Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır'' hükmü hatırlatıldı.

Bu düzenlemenin üst norm kuralı olarak bağlayıcı olduğu belirtilen kararda, şöyle denildi:

''Her ne kadar önceki düzenlemede zamanaşımı sürelerinin geçmişe yürümeyeceği ve önceki düzenlemede düzenlenmemiş bir suçtan dolayı kanunilik ilkesi gereği sanıklar hakkında soruşturma ve kovuşturma yapılamayacağı düşünülse de Türkiye Cumhuriyeti tarafından kabul edilen ve iç norm kuralları bakımından bağlayıcı özelliği bulunan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2. maddesinde yer alan yaşama hakkına yönelik kararlarında, 'yaşama hakkını ihlal ettiği iddia olunan, işkence ve kötü muamele iddialarıyla suçlanan kamu görevlilerinin af ve zamanaşımından faydalandırılmaması'' gerektiği yünündeki hükümleri nazara alındığında, sanıkların kamu görevlisi değil, sivil oldukları, ayrıca olayın asli maddi faili değil feri şerik olarak yargılandıkları, 765 sayılı TCK'nın 146/3. maddesinde öngörülen hürriyeti bağlayıcı hapis cezasının 5 yıldan 15 yıla kadar ağır hapis olduğu, lehe olan 765 sayılı TCK'nın 102/3, 104/2 maddeleri gereği 15 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresi 2 Temmuz 2008'de dolduğundan sanıklar hakkında açılan kamu davasının 765 sayılı TCK'nın 102/3 ve 104/2 maddesi gereği ortadan kaldırılması hükmünü doğurmak üzere CMK'nın 223/8. maddesi gereği ayrı ayrı düşürülmesine oy birliğiyle karar verildi.''

HAKİM: ALKIŞLAMAYIN, GÖREVİMİZİ YAPTIK
Salonda bulunan bazı dinleyicilerin alkışlı protestosu üzerine Hakim Örsdemir, ''Alkışlanacak bir şey yapmadık. Görevimizi yaptık'' dedi.

Kalabalık nedeniyle salona girişte izdiham yaşanırken, bazı izleyiciler dışarıda kaldı.

FOTOĞRAFA YASAK: ZATEN TWITTER DENEN ŞEY ÇIKMIŞ
Duruşmanın başında cep telefonuyla bir dinleyicinin salonun fotoğrafını çekmesi üzerine, mahkeme başkanı Dündar Örsdemir, polise telefondaki fotoğrafı sildirdi.

Örsdemir, ''Lütfen cep telefonlarınızı kapatın. Zaten Twitter denen bir şey çıkmış. duruşma salonunda kayıt alınamaz” dedi.

DURUŞMAYA YOĞUN İLGİ
Duruşmayı olayda hayatını kaybedenlerin yakınları ile CHP Grup Başkanvekilleri Emine Ülker Tarhan ve Sezgin Tanrıkulu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak, İlhan Cihaner, Kamer Genç, Hüseyin Aygün, Sırrı Süreyya Önder, Sırrı Sakık ve Umut Oran'ın da arasında bulunduğu bazı milletvekilleri, sendikacılar ve Alevi örgütlerinin temsilcileri de izledi.

SON SÖZ YARGITAY'IN
Duruşmanın ardından açıklama yapan müdahil Avukat Şenal Sarıhan, olayın mahkeme tarafından insanlığa karşı işlenmiş suç olarak kabul edilmesini önemli bir adım olarak nitelendirdi.

Zamanaşımıyla ilgili kararı ise olumsuz olarak değerlendiren Sarıhan, ''Biz temyiz edeceğiz. Yargıtay umarım bu olumlu adıma daha sağlam bir adımla katkı sunacak'' dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, kararı “yargının yüz karası” olarak nitelendirdiklerini ve kınadıklarını belirtti. CHP Milletvekili İlhan Cihaner de kararı hukuk dışı olarak nitelendirdi.

BDP Genel Başkan Yardımcısı Gültan Kışanak da ''Birileri bu davayı kapatmış olabilir, ama demokrasiye sahip çıkanlar bu davayı sonuna kadar sürdürecek'' dedi.

Meclis'te basın toplantısı düzenleyen BDP Milletvekili Altan Tan ise davanın düşmesini ''fiyasko'' olarak değerlendirdi.

Kararı “kara leke” olarak niteleyen Tan, ''Hrant Dink cinayetini işleyenler ile üzerini örtenler aynı çevrelerdir'' dedi.

Milletvekili Altan Tan, Başbakan Erdoğan'a seslenerek ''Aldığın yüzde 50 oya güvenme. Mazlumun ahı, indirir şahı. Kul senin hakkından gelmezse, Cenab-ı Allah gelir'' diye konuştu.

Bu arada, CHP ve BDP’nin davanın zamanaşımına uğramasını önlemek için daha önce verdiği önergeler TBMM’de reddedilmişti.



Bundan 19 yıl önce Sivas’ta ülke tarihine kara bir leke olarak geçecek bir katliam yaşandı.

Aralarında Aziz Nesin’in de bulunduğu onlarca yazar, şair ve sanatçı, Pir Sultan Abdal Şenlikleri’ne katılmak için kente gitti.

3 Temmuz günü kentin çeşitli bölgelerinde toplanan binlerce kişi, protesto için bir araya geldi.

Sloganlarla etkinliklere katılanların kaldığı Madımak Oteli’ne yürüyen öfkeli kalabalık, taşladıkları oteli daha sonra ateşe verdi.

Onlarca kişi, güvenlik güçlerinin engel olm(a)dığı protestocuların yaktığı otelde sıkışıp kaldı. Saatler geçmesine rağmen, kalabalığa müdahale edil(e)miyor, oteldekiler bir türlü kurtarıl(a)mıyordu.

Sivas katliamına göz göre göre zamanaşımı - 1

Madımak’ı saran alevler, aralarında halk ozanları Muhlis Akarsu, Nesimi Çimen ve Hasret Gültekin, şairler Metin Altıok ve Behçet Aysan, yazar Asım Bezirci ile karikatürist Asaf Koçak’ın da yer aldığı 35 kişinin yaşamını yitirmesine neden oldu. Olaylara katılan iki gösterici de yaktıkları ateşin kurbanı oldu.

Aralarında yazar Aziz Nesin ve sanatçı Arif Sağ’ın da bulunduğu 51 kişi ise katliamdan sağ olarak kurtulmayı başardı. Yaralanan Aziz Nesin’e yönelik linç girişimi de son anda engellendi.

Sivas katliamına göz göre göre zamanaşımı - 2


Sivas katliamının üzerinden geçen yıllar boyunca “bu kadarı da olmaz” dedirten birçok olay yaşandı. Ölenlerin yakınlarının acısı, her gün bir yenisi eklenen skandallarla daha da arttı.

MADIMAK'A KEBAPÇI AÇTILAR
Sivas katliamının acısı henüz tazeyken, Madımak Oteli’nin alt katına bir kebapçı açıldı.

Yıllar boyunca bu restorana gelenler, 37 kişinin yanarak can verdiği  mekânda kebap yemeyi sürdürdü.

Bu duruma tepki gösterenlerin sesi, 2010 yılına gelindiğinde ancak duyuldu. Ve yıllar sonra o kebapçı kapatılarak, Madımak Oteli kamulaştırıldı.

KURBAN İLE KATLİAMCI YANYANA
Ancak tüm taleplere rağmen müze yerine bilim ve kültür merkezine dönüştürülen Madımak’ta tartışma yaratan bir olay daha yaşandı.

“Anı köşesi” adı verilen panoya katliamda ölenlerin isimlerinin yanı başına, iki saldırganın da adı yazıldı. Bu karar, yakınlarını kaybeden ailelerin yüreklerini bir kez daha yaktı.

Sivas katliamına göz göre göre zamanaşımı - 3

KENTİ BİLE TERKETMEDİ
Dava kaplumbağa hızıyla sürerken, firari sanıklar hakkında da ilginç gelişmeler yaşandı.

Yargılandığı sırada firar eden 9 sanık içinde yer alan Sivas Belediye Meclisi Üyesi Cafer Erçakmak’la ilgili çarpıcı bir gerçek yıllar sonra gün yüzüne çıktı.

Her yerde aranan katliamın kilit ismi Cafer Erçakmak’ın uzun yıllar kentte yaşadığı, geçen sene ölümünün ardından gizlice gömülmesiyle ortaya çıktı.

Erçakmak, ülkenin her yanında aranırken, tuhaf bir şekilde memleketinde bulunamamıştı.

GÖRÜLMEMİŞ DNA TESTİ!
Cafer Erçakmak’la ilgili bir skandal da kimlik tespiti sırasında geldi. Adli Tıp, Erçakmak’tan alınan DNA örneklerini, kan bağı bulunmayan eşiyle karşılaştırdı.

Daha sonra yapılan testlerde ölen kişinin yüzde 99.99 ihtimalle Cafer Erçakmak olduğu kaydedildi.

Sivas katliamına göz göre göre zamanaşımı - 4

KENDİSİNİ İHBAR ETTİ AMA...
Katliam sanığı İhsan Çakmak’ın da firari olarak arandığı yıllarda evlendiği, askerlik yaptığı, ehliyet aldığı ve çocuğunu nüfusuna kaydettirdiği belirlendi.

MADIMAK’I YAKIP, DÜĞÜN YAPMIŞ
Bir diğer sanık Yılmaz Bağ’ın ise katliamdan sadece iki hafta sonra, Kangal ilçesinde düğün yaparak evlendiği tespit edildi.

ALMANYA'YI MESKEN TUTTULAR
Katliamdan iki yıl sonra tutuksuz yargılanmak için serbest bırakılan sanıklardan birçoğu ortadan kayboldu.

Sivas katliamına göz göre göre zamanaşımı - 5

Yıllarca her yerde aranan bu sanıklardan 9’unun, 1993 yılında 5 Türk’ün yakıldığı Solingen faciasının meydana geldiği Almanya’ya kaçması dikkat çekti.

Alman makamları, Türkiye’nin iade talebini “ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası”nı gerekçe göstererek reddetti.

Katliam mağdurlarının yakınları, son ana kadar temaslarda bulundu.

TURİST DEĞİL, KATLİAM SANIĞI

Almanya, katliam sanıklarını Türkiye'ye vermezken, bir diğer sanık Vahit Kaynar da geçen yılın Eylül ayında Avrupa’da yakalandı.

Almanya-Polonya sınırında yakayı ele veren Kaynar, Ankara’nın talebine rağmen iade edilmedi.

DAVANIN GEÇMİŞİ
Sivas katliamı davası, 21 Ekim 1993’te başladı. 125 sanık, Ankara 1 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde (DGM) ilk kez hakim karşısına çıktı.

Davada ilk karar, 26 Aralık 1994’te geldi. 85 sanık, 2 ila 15 yıl arasında değişen hapis cezasına çarptırıldı, diğer sanıklar ise beraat etti.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 1997 yılında müdahil avukatlarının temyiz ettiği davayı bozdu. Yeniden yargılama sonucunda 33 sanık hakkında idam cezası verildi.

Sivas katliamına göz göre göre zamanaşımı - 6

Ancak bu karar, bir yıl sonra Yargıtay 9. Ceza Dairesi tarafından yeniden bozuldu. Sanık sayısı da 125’ten 33’e indi.

2000 yılında kararını açıklayan Ankara 1 No'lu DGM, 33 sanık için “idam” dedi. 9 sanık 7 yıl 6’şar ay, 4 sanık 20’şer yıl, 1 sanık 15 yıl, 1 sanık 5 yıl hapis cezası aldı.

33 sanık hakkında verilen idam kararı ise 2002 yılında müebbet hapis cezasına çevrildi.

Sayfa Yükleniyor...