Solda birlikle ilgim yok!

DSP'nin yeni Genel Başkanı Masum Türker ntvmsnbc'ye konuştu: "Eğer şu anda iki parti birleşmiş olsaydı, solda Masum Türker diye bir lider olmazdı. Onun için bizim 'solda birlik' diye bir problemimiz yok."

Solda birlikle ilgim yok!

DSP'nin 17 Mayıs'ta gerçekleşen olağanüstü kurultayından zaferle çıkan Masum Türker, ntvmsnbc'nin sorularını yanıtladı.

Türker ile başkan seçilmesinden tam bir hafta sonra, DSP İstanbul İl Başkanlığı'nda buluşmak üzere sözleştik. Ancak İstanbul'un trafiği nedeniyle il başkanlığına Türker ve bizim haricimizde kimse zamanında gelememişti ve biz oraya vardığımızda Türker, il başkanlığına giremediği için binanın girişinde, bina görevlisi ile oturmuş sohbet ediyordu.

"Röportajı yapabilecek sakin bir yeri nerede buluruz?" diye düşünürken, yardımımıza bina görevlisi yetişti ve yakınlardaki köfteciyi önerdi. Böylece, DSP'nin yeni Genel Başkanı Masum Türker ile, röportajımızı semtin ünlü bir köftecisinde gerçekleştirmiş olduk.

Solda birlik, Rahşan Ecevit ile ilişkiler, DSP'nin kasası, Ergenekon ve Kürt açılımı ile ilgili sorularımızı yanıtlayan Türker, solda birlik gibi bir problemi olmadığını söylüyor; "Ergenekon'dan beni de içeri alabilirler" diye espri yapıyor, istifa eden Eskişehir Milletvekili Tayfun İçli'ye ise haksızlık yapıldığını düşünüyor.

SOLDA BİRLİKLE İLGİM YOK, BEN ZATEN SOLUM
Rahşan Ecevit, Zeki Sezer'i "Ecevit çizgisinden uzaklaşmakla" itham etmişti. Sizin Ecevit çizgisi ile mesafeniz nasıl olacak?
Ecevit’i yaşamak, Ecevit’in yolunda olmak demektir. Ecevit’in yolu, halkın yoludur, halkçılıktır. Ben halka bütünleşen bir anlayıştayım. Siz de kapıcıyla nasıl diyalog içinde olduğumu gördünüz. Bu Ecevit’in yoludur. Tabii uzun bir süredir medyanın dayattığı anlayış ile siyaset yapılıyordu, demokratik solun tanımı yapılmıyordu. Ben bu tanıma döndüm. DSP demokratik solcu bir parti. Çağdaş, halkçı, Atatürk’ün yolunda, demokrat ve devrimci bir partidir. Devrim değişme ve gelişme demektir. Ben parti yönetiminde değişime gidiyorum. Hem de ülkenin yönetimini değiştirmeye talibim. Ben iktidarla boy ölçüşeceğim. Benim hedefim muhalefet değil. Kamuoyunda memnun olmadığı halde, oyunu yine AKP’ye vermek zorunda olanların söylediği bir cümle var: "Başka parti yok ki!” Ben o başka partiyi yaratabilecek bir anlayış yaşıyorum, alternatifi yaratma birlikteliğini sağlamaya çalışıyorum. Hani hep derler ya "solda birlik" diye. Benim solda birlikle ilgim yok. Ben zaten solum. Benim birlikteliğim, varolan iktidara “alternatif yaratma birlikteliği.”

RAHŞAN ECEVİT GÜÇLÜ KARAKTER AMA...
Peki Rahşan Ecevit ile ilişkileriniz nasıl olacak?
Bir kere Rahşan Ecevit bizim için çok önemli bir kişilik. Güçlü bir karakter. Partimizin ideolojisinde rehber. Ama partimiz de 24 yaşında. Biz bu seçime giderken, kimseye sormadık. Sadece örgütlere sorduk; “Aday olalım mı?” diye; “Ol” dediler. Yarıştık ve seçildik. Örgüt, kimi neden seçtiğini çok iyi biliyor. Ben tek turda seçilmedim; üç turda seçildim. Üçüncü turda ben 431 oy aldım, Sayın Zeki Sezer 375 oy aldı, Rahşan Hanım’ın desteklediği sayın Yalçın Alemdar ise 20 oy aldı. Yani bu tesadüfi bir seçim değil. Dolaysıyla delegasyon, DSP çizgisini kimin yürüteceğine karar vermiştir. Ben zaten demokratik solda ideolog olarak yazıp çizen bir kişiydim. 2004 yılında Bülent Ecevit başkanlığın yenilenen DSP programını hazırlayan beş kişiden biri benim. Onun için partinin, Ecevit çizgisinden farkı olmaz. DSP Ecevit’in partisidir. Ve öyle de kalmaya devam edecektir. Ben Ecevit’İn halkla bütünleşen anlayışını, tekrar gerçekleştirmek için buradayım. Ben siyasetin aristokratı değilim ama ideolojim var.

İÇLİ'DEN ÖZÜR DİLİYORUM
Sizin gelişinizle partiden bir kopma da yaşandı. Eskişehir Milletvekili Tayfun İçli istifa etti. Başka kopmalar da bekliyor musunuz?
Şu ana kadar sadece bir kişi koptu. O da benden dolayı değil. Tayfun İçli çok değerli bir arkadaşımız. Ayrılma gerekçesi kurultayda yaşadıklarıdır. Aynı durumları ben de yaşadım. Hatta daha ağırını yaşadım. Benim kaydımı silmişlerdi. Belgeleri buldum. Önümü kesmeye çalıştılar. Mikrofonu kestiler, sesim çıkmadı. Ama bunlar kongrelerde olağan şeylerdir. Çünkü güçlüyseniz sizden çekinirler. Ama değerli arkadaşım kendini ifade etme imkanı bulamadığı için, hak etmediği oyları aldı. Ona yapılan haksızlıktır. Ben yapanları tanımıyorum ama ben de aynı muameleye maruz kaldım. Sonuç olarak DSP’nin yönetimini üstlendiğim için ben kendisinden özür diliyorum yapanlar adına. Ama benden özür dileyen yok. Bu arkadaşımız değerli bir arkadaşımız. Şu an haklı öfkesinin sonucu olarak, kenarda bekliyor. Ama hiçbir yere gitmediğini söylüyor. Biz diyalog halindeyiz. Dolayısıyla kendisini ikna ederiz, inandırırız.

PARAMIZ BİZİ SEÇİMLERE HAZIRLAMAYA BİLE YETMEZ
Her DSP kurultayı öndesinde DSP'nin kasası ile ilgili söylentiler çıkar. DSP'nin çok fazla kaynakları olduğundan bahsedilir. Siz bu söylentileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu DSP’ye haksızlık. DSP’nin beş yıl boyunca harcadığı para normal bir para, hatta normalin altında bir para. Şu anda il, ilçe ve belde temsilcilikleri ile 3 bin noktayı açık tutuyoruz. Onların kirası, elektrik parası, çalışanlarının parası, vergisi, sigortası... Bir de tanıtım ile ilgili yapılan masraflar var. Bu arada bir önceki kurultayın borçları ödendi. Bunlar AKP’nin bir seçim için harcadığı paranın onda biri. Ama bizde bu kayıtlarda gözüktüğü için, çok fazla tartışılacak bir konu yok. Şu anda partinin devraldığı para, partiyi seçime hazırlayacak bir para bile değil. O nedenle ben aday olduğum gün, ne kadar finans yaratabilirim diye düşündüm.

İKİ PARTİ BİRLEŞSE, BEN LİDER OLAMAZDIM...
CHP ile ortaklık kurma ihtimaliniz, ortak çalışmalar yürütme ihtimaliniz nedir?
Eğer şu anda iki parti birleşmiş olsaydı, soldaki liderler arasında Masum Türker diye bir isim olamazdı. Çünkü CHP’nin lideri zaten var. Onun için bizim "solda birlik" diye bir problemimiz yok. Bizim için soldaki partiler kardeş partidir. Herkes yoluna bakacak, herkes kendi kadrosuyla kendini halka gösterecek. Biz sol oya değil, rengi ne olursa olsun alternatif yaratmak isteyen oyların bütününe bakıyoruz. Bizim söylemimize uyan herkes, alternatif arayışındaysalar, gelsinler; iktidara yürüyelim. Biz DSP olarak, iktidar olmaya alışkınız. Dolayısıyla, biz birlikteliği burada sağlayacağız. 27 ay sonraki seçimlerin hazırlığını yapacağız. Parlamentoya girdiğimiz takdirde, kardeş partimiz de parlamentoya girerse, iktidar olmaya çalışacağız. Yok anlaşamıyorsak, kendi gücümüzle iktidar olmaya çalışacağız. Yani bizim bu saatten sonra solda birlik söylemi ile uğraşacak vaktimiz yok. Çünkü biz solda birliğin iktidar olmaya tek başına yeterli olmadığını biliyoruz. Biz iktidar olmayı istiyoruz.

DÜNYANIN ARADIĞI NİTELİKLERE SAHİBİM
Sizin yönetiminizde DSP'nin Ergenekon'a bakışı nedir?
Ben bu konuda “Beni de alabilirler” demiştim. Çünkü şu anda Ergenekon belirli bir davaya, belirli bir eyleme odaklanmış bir süreç değil. Adeta bir misyonu temsil ediyor. Ve bu misyonda ilgili ilgisiz, bir kısmı gerçeği yansıtan, bir kısmı hiç alakasız bazı dayanaklar oluşturarak yürütülen bir dava. Daha bu davadan hüküm giyen yok. Daha dava dilekçesi tamamlanmayanlar var. "Beni de alıp götürebilirler" derken, şöyle demek istiyorum. İddia ediyorum, dünya ve önümüzdeki on yılda ekonomik krizle uğraşacak. Ben bir akademisyen ve uygulamacı olarak bu konularda pratiği olan bir kişiyim. Ülkenin ekonomisini yönetmiş ve IMF’ye karşı dik durmuş bir kişiyim, onun için ülkenin aradığı ekonomist benim. Dünyanın aradığı türde bir devlet adamının niteliklerine sahibim. Bu nedenle bu kadar yanlış yapan iktidarı bir tek ben indirebilirim.



Cumhurbaşkanı'nın Kürt açılımını nasıl buluyorsunuz? Sizin bu konuya bakışınız nedir?
Vallahi ben onun Kürt açılımını bilmem, benim Kürt açılımım var. Türkiye’de bir kere Güneydoğu sorunu var. Bu sorunda etnik olmak hiç önemli değil. Orada yaşayan Türkmen, Süryani, Ermeni, Kürt, Arap, Yezidi, Alevi ve Sünni aynı sıkıntılarla karşı karşıya. Ekonomik sıkıntı var. Sonra özelde Kürt sorunu var. Bunu kimse inkar etmesin. Ben orada insanların kendini ifade edemediklerini biliyorum. Ayrıca siyasal hakları kısıtlanmış. İfade özgürlüğündeki sorunun en önemli örneği, seçim barajının yüzde 10’da tutulmasıdır. Bunun işe yaramadığı son seçimde anlaşıldı. İnsanlar bağımsız aday olarak meclise giriyor, sonra parti gruplarını oluşturuyorlar. Tabii burada da bir haksızlık oluyor, hak ettikleri devlet yardımını alamıyorlar. Bu yüzden önce oradaki barajı yüzde beşe düşürmek lazım. Sonra orada ekonomik yatırımlar yapmak lazım. Yatırımı devlet eliyle yapmak gerekiyor. Özelleştirilmiş, ama içi boşaltılmış veya yarım kalmış ne kadar tesis varsa, tamamlanıp faaliyete geçmesi gerekiyor.

Yeni anayasa hazırlanmasını destekliyor musunuz?
Anayasa zaten yenilenmiş bir anayasadır. Biz 57. Hükümet döneminde bunun üçte birini, AB ve dünya gerçeklerine göre değiştirdik. AKP Hükümeti döneminde de CHP ile işbirliği yaparak, anayasa değişikliği yapıldı ki, zaten bu sayede Sayın Recep Tayyip Erdoğan Başbakan oldu. O nedenle yeni anayasa demeyelim de, toplumun yeni bir sözleşmeye ihtiyacı olup olmadığını oturup tartışmak lazım. Bu konuda Hükümet'in samimi olmadığını düşünüyorum. Çünkü bu işi parlamentoda grubu olan partilerle uzlaşarak yapmaya çalışıyor. Halbuki parlamentoda, oturan herkesle uzlaşmalı. ÖDP’nin tek üyesi olan Ufuk Uras’la da uzlaşmalı, DSP’den de görüş almalı. Eğer üç-dört parti onaylayıp bize getirecekseniz, bu anayasa değil, dayatılan bir toplumsal yaşam belgesi olur. 11 milletvekili olan bir partiyle uzlaşmadan anayasa yapmak, topluma bir belgeyi dayatmaktır. Anti-demokrat bir yaklaşımdır. Ortak atılacak her adımda, biz DSP olarak varız.

Sizin yönetiminizde DSP'de nasıl değişiklikler olacak?
Benim aldığım DSP ile, yöneteceğim DSP aynı. Farklı bir parti değil. Yalnız yönetim anlayışında değişiklikler olabilir. Ben size kendi anlayışımı anlatayım; nasıl bir parti devraldığımı anlatmak yerine. Bir kere ben halkla birlikte ve halkın istemlerini dikkate alan bir yönetim anlayışına sahibim. Onun için şu saatte bile, partinin kapısındaki kapıcıyla oturuyordum. Geldim hemen, buradaki insanlarla diyalog kurabiliyorum, çünkü hangi parti olursa olsun, özellkle de sol partide siyaset yapıyorsanız sizin odaklandığınız anlayış halk için bir şeyler üretmektir. DSP’nin de odaklandığı iki temel öğe var: Birisi halk, birisi hak... DSP’nin anlayışı da halktan yana olmalı ve hakça bir düzen oluşturma amacı gütmeli.

Sayfa Yükleniyor...