'Sosyal medya şiddete karşıdır'

Akademisyenler bu yıl Avrupa İletişim Konferansı’nda "Sosyal Medya ve Küresel Medya"yı konuşmak için İstanbul’da buluştu. Konferansın ana konuşmacılarından Donatella Della Porta'yla "E-demokrasi" üzerine konuştuk.

'Sosyal medya şiddete karşıdır'

"Sosyal Medya ve Küresel Medya"yı konuşmak için İstanbul’da gerçekleştirilen Avrupa İletişim Konferansı’nda iletişim akademisyenleri bir araya geldi.

Avrupa İletişim Konferansı’na 60 ülkeden yaklaşık 1200 iletişim akademisyeni katıldı. Mimar Sinan Bomonti Kampüsü'nde gerçekleştirilen konferansın ana teması "Sosyal Medya ve Küresel Medya"ydı.

2005 yılından bu yana her iki yılda bir düzenlenen konferans, Hıfzı Topuz’un başkanlığını yaptığı İletişim Araştırmaları Derneği (ILAD) iş birliğiyle düzenlendi.

Avrupa Üniversitesi’nden demokrasi üzerine bilimsel çalışmalarıyla tanınan, konferansın ana konuşmacılarından Donatella Della Porta “E-demokrasi” ile ilgili sorularımızı yanıtladı:

Bize e-demokrasinin ne olduğundan ve neden önemli olduğundan söz edebilir misiniz?


E-demokrasi ile genellikle demokratik süreci kolaylaştıran, demokrasinin elektronik yansıması düşünülebilir.

Bana göre e-demokrasi deyince farklı demokrasi anlayışlarıyla birlikte iletişimin farklı enstrümanlarının etkileşim içinde olduğu daha kompleks bir yapı düşünmeliyiz.

Elektronik, demokrasinin pek çok farklı görevinin gerçekleşmesine olanak sağlamayı karşılar. Yönetim, belgeleri online olarak koyabilir ve bu transparanlığın bir işaretidir. Özellikle sosyal medya aktivist ve yurttaşları enformasyona kolayca ulaşır, iletişimin ucuz ortamı vasıtasıyla kolayca organize olmaya olanak bulurlar.  Yani e-demokrasi iletişimin maliyeti azalırken katılımcılığı kolaylaştırır. Ve web 2.0 gibi yeni teknolojilerin kullanımıyla yeni bir sosyal medya oluşur. Toplumsal hareketlerde yurttaşların doğrudan katılımı için de imkan vardır. Bu yeni medyadakiler parayı devre dışı bırakmakla ilgilenir. Tabi, böylelikle iletişim alanlarının karmaşık hale geldiğini söyleyebiliriz. Çünkü haber vermek ve bunu yaymak için yurttaşlar da birer gazeteci haline gelir. Aslında gazetecilere hala ihtiyaçları vardır ama bazen de onlara enformasyon akışı sağlar.

“Arap Baharı”na bakacak olursak batılı gazetecilerin bilgi elde etmek için sık sık bloglar ve aktivistlerin Facebook hesaplarını kullandığını görürüz. Suriye’yi ele aldığımızda ise gazeteciler için çok az bilgi edinme özgürlüğü ve olanakla serbestçe yol kattettiklerini görebiliriz. Aslında yurttaşlar belgeleri internete yükleyerek gazeteci olurlar. Sadece kullanıcı ve tüketici olarak değil aynı zamanda bilgi sağlayıcı olarak resmin parçası olurlar.

Temsili demokrasi ve e-demokrasi arasındaki fark nedir peki?
Temsili demokrasi, batı toplumlarında çok yaygın bir demokrasi anlayışıdır. Bu anlayış yetkilendirme üzerine kuruludur. Yetkilendirme ve çoğunluğun verdiği kararın gerçekleşmesi yaklaşımıdır. Elektronik demokrasi – demokrasinin elektronik araçları - bu anlayış içinde kullanılabilir. Örneğin e-oylama, e-referandum, yurttaşların katılımcılığının artması söz konusudur.

E-demokrasi, temsili demokrasinin yanında gerçekleştiğini düşünüyorum. Katılımcılık mekanizmalarıyla sürekli bir gelişim vardır. Katılımın ve düşünmenin merkezi, yurttaşların “İşgal et” (Occupy!) hareketinde olduğu yere taşınır. Onların söylediğine göre biz çözümü bilmiyoruzdur ve seçilen politikacılar da çözümü bilmiyordur. Yaratmamız gereken, insanların fikirleri ve mevcut şartlardaki bilgisini paylaşabileceği ortamlardır.

Demokrasi anlayışı sadece yetkilendirmeden oluşmaz, yurttaş katılımcılığından oluşur.

İnternet erişimine sahip insanların oranını göz önünde bulundurursanız e-demokrasiyi nasıl konumlandırırsınız?
E-demokrasi tek başına devam edemez. Çünkü hala teknoloji dünyasının dışında kalan çok sayıda insanın olması sonucu dijital ayrım var. Elektronik bir şeye ihtiyaç duymadan sesi duymak önemlidir. Toplumsal hareketleri anlamak için de bu önemlidir çünkü örneğin eğer Mısır’da sadece e-demokrasiye bel bağlansaydı insanlar nüfusun büyük çoğunluğuna ulaşamayacaktı.

Bu sadece “bağlanıyor olma” meselesi değil. ABD’de insanların %80’inin internet kullandığını biliyoruz. Mısırda bu oran %30’dan daha az. Bu kayda değer bir fark.

İnterneti kullanmanın farklı yolları var. Sadece e-posta için veya sadece belirli konularda bilgi edinmek için kullanabilirsiniz veya sadece nüfusun çoğunun yaptığı gibi daha karmaşık şekilde kullanabilirsiniz.

Yani demokrasiler sadece internet üzerinde varlıklarını sürdüremezler. Bence toplumsal hareket aktivistleri de bunun farkında. Yaptığımız araştırmalara göre internet kullanımıyla ortaya çıkan yeni toplumsal hareketler orta sınıfa işaret ediyor. Ama sınıf hareketleri işçileri adres gösteriyor. İnternetin tüm potansiyeli, bilgiyi yaymak için kullanıldığında internet çok yararlı oluyor. Örneğin ilanlar ve sloganlar internetten indirilebiliyor. Ancak bu tek yol olamaz. Çünkü hala aktif olarak internet kullananların nüfusa oranı oldukça sınırlı.

Disiplinler arası akademik çalışmalarınız var. Bir siyaset bilimci olarak dünyanın e-demokrasiye hazır olduğunu söyleyebilir misiniz?
E-demokrasinin diğer faktörlerden ayrı ele alınamayacağını düşünüyorum. Ama eğer demokrasiyi korumak istiyorsak da temsili demokrasinin ötesine geçmemiz gerekiyor.  Bunun için insanların sadece bilgi tüketici ve seçmen olmadığını; katılımcı olduğunu kabul etmeliyiz. Fakat bunun yanında bilgi, harekete geçmek için önemlidir.

Katılımcı demokrasiler için insanların buluşabileceği kamu alanları yaratmak gerekir. E-demokrasi bu konuda rol sahibi olabilir. Tamamen katılımcı olan teknolojiler ve düşünme önemlidir. Ancak bunlar yüz yüzce etkileşimin yerini alamaz.

Diğer taraftan 2011 ve 2012’deki toplumsal hareketler gösteriyor ki toplumsal hareketler kamu alanlarının dışında değil ama alanları geliştiriyor.

İnsanlar e-oylama veya online referandum gibi uygulamaları güvenli buluyor mu?
E-oylamanın problemli olduğunu düşünüyorum. Sadece kontrolü ile ilgili değil. Bu enstrümanların kullanımınızdaki kontrolle ilgili olabilir. Ama bu e-oylamanın nasıl organize edildiğiyle de alakalı.  Bunu çok bireysel bir hareket haline getirmenin riski var. Bu yüzden insanların süpermarkette veya evde oylamasına izin vermek için öneri sunuluyor.

Bana göre insanların bu enstrümanları kullanmasına izin verilmesinin avantajları var. Örneğin başka bir ülkede bulunan insanların değişik yollarla oy kullanmalarına izin verilmesi önemli.

Diğer yandan e-oylamanın sembolik olarak da tehlikeli olduğunu düşünüyorum. Oylamanın maliyetini düşürdüğü gibi sembolik değerini da azaltıyor.

E-demokrasi hayatı ve alınan kararları daha transparan hale getirmesine rağmen kişisel bilgilerin korunması ile ilgili endişeler de var. E-demokrasinin kişisel bilgileri tehdit ettiğini düşünüyor musunuz?
Bence bu haklı bir endişe. Çünkü toplumsal hareket aktivistleri tarafından geliştirilmeyen ve iş dünyasının isimleri tarafından daha çok kar amaçlı oluşturulan sosyal medya olaylarının çoğunda bunu gördük. Ve ortada piyasa tarafından bir çeşit kontrol ve çok tehlikeli bulduğum reklam amaçlı bir hareket söz konusu. Çünkü bu da halkı manipüle etmenin bir şekli.


Toplumsal hareketleri baskılamak isterse ve istediği zaman bu transparanlığı kullanmak için devletin elinde olanak da oluyor. Yani web’in şeffaflığı toplumsal hareketleri baskı altına almak için kullanılabilir. Ve pek çok örnek gösteriyor ki yeni teknolojiler yurttaşları yeni üreticiler olmaya itiyor. Böylelikle online paylaşılan fotoğraflar polis tarafından baskı altında tutmak için kullanılabiliyor.

'HÜKÜMETLER ANAYASAL HAKLARI KORUMAYI SEVMEZ'

İnternetin ne kadar güçlü olduğunu gördük – internet, devrimler yapabiliyor ve rejimleri yıkabiliyor. Bu alanda hükümetler ne kadar müdahale edebilir? İnterneti sansürlemek ve politika dışına çıkmanın arasındaki çizgi nerede?
Bu hükümetlerin amacına bağlı. Hükümetler kendilerini öyle adlandırmalarına rağmen sadece demokratik değildir.  Her zaman özgürlüğü desteklemezler. Yani hükümetler bir taraftan yurttaşların anayasal olarak korunan haklarını tanırlar ama bunu yapmayı çok da sevmezler. Böylece özellikle tehlikeli olacağını düşündükleri grupların özgürlüklerine müdahalede bulunmaya kalkışırlar.

Dindar veya sol gruplar… Eğer devlet, internetteki politik aktivistleri baskı altına alırsa demokratik bir hükümetin sadece kendi itibarını riske edeceğini düşünmüyorum. Aynı zamanda bu ortamın ötesinde organize olan insanların kapasitelerini de küçümsemiş olur.

Hükümetler sokakta da olsa internette de olsa muhalefeti sevmezler. Ama uzun vadeli olarak düşünülürse şiddete başvurmayan bir muhalefetin şiddet içeren bir muhalefetten daha az tehlikeli olduğunu göz önüne almalılar. Sosyal medya iletişimi doğrudan nedenler için şiddete başvurmamaya yatkındır.

Bir kere iletişimin değerini vurgularlar ve bu da şiddet karşıtıdır. Ve ikincisi kamu düzeni için tehlike yaratmadan insanların etkili olarak seslerini duyurmalarına izin verir. Bu durum, protesto edenler için internetin zayıflığı bile olabilir. Hükümetler toplumsal aktivizm için potansiyeli baskı altına alırsa yalnızca demokratik olmamakla eleştirilmezler aynı zamanda daha şiddetli eylemlerin ortaya çıkmasına sebep olabilirler.

Tabi ki web’de başka sorunlar var. Irkçılığın yükseldiği radikal gruplar gibi. Ve iletişimin diğer formları gibi internetin de üstesinden gelmeliyiz. Özgürlük, azınlıklara saldırılar için çağrı olduğunda sınırlanmalıdır. Ama bu daha genel bir konu ve bence sansür hiçbir zaman yardımcı olmayacak.

Politikacılar ve kurumlar farklı bir e-demokrasi dili benimsiyor mu?
Evet, bunu yapıyorlar ve sosyal medyanın değişik araçları, iletişim üzerinde farklı etkilere sahip oluyor. Yeni medya iletişimin daha farklı şekilleri ortaya çıktı. Kısa mesajlar zaten bir şeyleri çok kısa sürede açık bir şekilde söylemek isterseniz kullanacağınız, iletişimin televizyon tipindeki bir şeydi.

Ama örneğin tweetler tam olarak kısa olmalı. Web’deki dil çoğunlukla ironik oluyor. Burada bir adaptasyon söz konusu. Değişik aktörlerce kullanılan değişik iletişim yolları var.

E-demokrasinin geleceğini nasıl görüyorsunuz? E-demokrasi ne gibi yenilikler ve gelişmeler sağlayabilir?
Teknoloji insanının değişim gerçekleştirebileceğini görmeliyiz. Çünkü farklı ülkelerde, farklı yollarla kullanılan benzer teknolojilere sahipsiniz.

Her biri iletişimin farklı şeklini ve araçlarını kullanıyor. Etkin bir şekilde buna katılan birçok görüş var. Televizyon kullanıcı ve üretici arasında yüksek maliyet ve açık bir ayrım ortaya koyuyor. Şimdi ise yatay kullanım için modeller ve asıl onlara izin veren teknik var.

E-demokrasi daha çok katılıma, müzakereye ve yayımcılık aracına izin veriyor. Ama bu otomatik değil. Demek istediğim teknolojinin gerçek konusunda hile yaptığı değil. “Arap Baharı”nı harekete geçirirken Twitter kullanıldı, dahası Facebook olanak sağladı, bloggerlar çok önemliydi. Ama bu teknoloji değildi; insanların değişim için onları kullanabilme kapasitesiydi.

Sayfa Yükleniyor...