Tahiti'den ithal anadil kılavuzu

MGK "Anadil nerelerde kullanılabilir?" diye sordu; Başbakanlık, AİHM'nin özerk Fransız Polinezyası için aldığı kararı örnek gösterdi: "Tahiti'ce 59 yıl sonra yasaklandı. Herkes resmi dile uymalı!"

Akşam gazetesinin haberine göre; Meclis'te Kürtçe hitap, yerel yönetimlerde iki dil kullanımı ve anadilde savunma tartışmaları sürerken, hükümet, anadil kriterlerini belirledi.

Milli Güvenlik Kurulu'nun talebi üzerine harekete geçen Başbakanlık, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarını referans gösterdi. MGK'nın Başbakanlık'a gönderdiği yazı üzerine hazırlanan raporda, AİHM'in, özerk yapıya sahip içinde Tahiti adasının da yer aldığı Fransız Polinezyası'na ilişkin geçen eylülde verdiği anadil kararı da yer aldı.

Başbakanlığın MGK'ya gönderdiği raporda, resmi dili Fransızca olan Fransız Polinezyası Meclisi'nde, Tahiti dilinde konuşmasına izin verilmeyen parlamenter Sabrina Birk - Levy'nin 'hak ihlali' iddiasıyla yaptığı başvurunun, AİHM tarafından reddedildiği vurgulandı.

Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı tarafından hazırlanan "Resmi Dil ve AİHM İçtihatları" başlıklı 10 sayfalık raporda, 'de anadilin kullanımının sınırlarına ilişkin kriterler oluşturulurken, Levy kararından da alıntılar yapıldı.

Raporda resmi yazışmaların, adli işlem ve duruşmalarda yapılacak savunmaların, Meclis'teki hitapların resmi dil olan Türkçe ile yapılacağı ve bu işlemlerde resmi dil dışındaki anadillerin kullanılamayacağı vurgulandı.

Başbakanlığın raporunda ayrıca, anadilde isim konusuna da yer verilerek Türk alfabesinde yer almayan "X,Q,W" gibi harflerin nüfus işlemlerinde kullanılamayacağı ifade edildi.

TAHİTİLİ VEKİLİN EMSAL KARARI
AİHM; Fransız Polinezyası Meclisi'nde Tahiti dilinde hitap etme yasağıyla ilgili Sabrina Birk-Levy isimli parlamenterin başvurusu konusunda, 21 Eylül 2010 tarihli "kabul edilemezlik" kararını oybirliğiyle vermiştir. AİHM, farklı dil taleplerine yönelik gelen başvurulara ilişkin geçmişte verdiği kararlar bağlamında, ülkelerin ulusal farklılıklarına saygı prensibinden hareketle başvuruları reddetmektedir. AİHM, herhangi bir parlamentonun çalışma dili konusunda taraf olmak durumunda olmadığını vurgulamıştır. Kaldı ki, AİHS de, vekilin mecliste istediği dilde konuşma yapması hakkını teminat altına almaz.

AİHM YETKİSİNDE DEĞİL
Ülkemizle Fransız Polinezyası'nı kıyaslarsak bu devlette sadece yüzde 12 civarında Fransız yaşamaktadır. Yüzde 66 oranında Tahitice konuşulmaktadır. 1945'ten bu yana da Meclisi'nde Tahitice yemin edilmektedir. 2004'teki özerk yasanın kabulüyle usul uygulaması olan, Fransız Danıştayı tarafından anayasaya aykırı bulunarak iptal edilmiş ve konu Levy tarafından AİHM'e taşınmıştır. Mahkeme gerekçesinde resmi dil konusunun, AİHM'in yetki alanında bulunmadığını ve ifade hürriyeti açısından incelemede bulunmayı gerektiren nitelikte bulunmaması nedeniyle, başvuru için 'kabul edilmezlik' kararı vermiştir.

İŞTE O KISTASLAR
Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı'nın raporunda yer alan, AİHM referanslı anadil değerlendirmelerinden bazıları şöyle:

KÜLTÜREL ZENGİNLİK
Bilindiği üzere ülkemizde yakın zamanlarda sıklıkça dile getirilen tartışmalardan bir tanesi de 'iki dilli hayat'a ilişkindir. Elbette ki bu coğrafyada farklı lisanlar mevcuttur. Bahsi geçen bu lisanlar coğrafyamızın ve de ülkemizin kültürel zenginlikleridir. Onların korunması ve geliştirilmesi ve de gelecek nesillerinde bu kültürel zenginliklerden yararlanması hususu son derece önem arz etmektedir. Yakın tarihte bu konuya ilişkin önemli tabular aşılmış ve ciddi adımlar atılmıştır. TRT 6 ve Radyo 6 Kürtçe yayın yapmaktadır. Yükseköğretim kurumlarında Kürt Dili'ne ilişkin enstitüler kurulmakta ve bu dile ilişkin bilimsel bağlamda da yayınlar üretilmektedir.

KAFALAR KARIŞIK
Bir zamanlar farklı dilde şarkı ve türkü dinlemenin bile yasak olduğu bir ülkede bu kadar geniş bir özgürlük alanının getirilmiş olması herkeste bir kafa karışıklığı meydana getirmiş olmakla birlikte Türkçe dışında anadili bulunan vatandaşlarımıza da bir umut ve rahatlama getirdiği de bir gerçektir. Seçimlerin yaklaşıyor olması anadil-resmi dil konusundaki tartışmaları daha da tırmandıracak gibi gözükmektedir. Anadilde getirilen talepler temel haklardan olan düşünce ve ifade, adil yargılanma veya haberleşme özgürlükleri kapsamında mı yoksa kültürel haklar kapsamına mı girecektir? Temel hak olarak kabul edildiğinde siyasi hakları ve dolayısıyla ayırımcılık yasağını da beraberinde getirecek midir? Kültürel haklar kapsamında ele alınacaksa bunun sınırları var mıdır?

KÜRTÇE SAVUNMA OLMAZ
Bu konuda çok tartışılan diğer bir husus ise mahkemelerde anadile ilişkin savunma yapma istemidir. CMK'ya göre, sanık veya mağdur, meramını anlatabilecek ölçüde Türkçe bilmiyorsa, mahkeme tarafından atanan ücretsiz bir tercüman aracılığıyla duruşmadaki iddia ve savunmaya ilişkin esaslı noktalar tercüme edilmektedir. Bu düzenleme adil yargılanma hakkı kapsamında 2004 yılında getirilmiştir. Ancak son günlerde mahkemelerde anadilde savunma yapma talepleri maksatlı bir şekilde ortaya konulmaktadır. Böylesi taleplerin insan hakları koruma şemsiyesinden yararlanması mümkün gözükmemektedir.

KÜRTÇE İSİM OLMAZ
Türk alfabesinde yer almayan harfleri taşıyan isimlerin konulması, 1 Kasım 1928 tarih Türk Harflerinin Kabul Ve Tatbiki Hakkında Kanunu'na aykırıdır. Nitekim AİHM içtihatları da bu durumu desteklemektedir. Kemal Taşkın ve 7 arkadaşı, isim değiştirilmesi işlemini başlatmak amacıyla AİHM'e başvurmuşlardır. AİHM, başvuranların taşımayı talep ettikleri ve Q, W ve X harflerini içeren isimlerin yazılmasının yasaklanmasını, 'hak ihlali' olarak değerlendirmemiştir. AİHM, Türk alfabesinde olmayan bu harflere yönelik kısıtlamayı, isimin değiştirilmesine yönelik zorlama veya özel hayata müdahale olarak görmemiştir.

CEZAEVLERİNDE ŞARTLI KÜRTÇE
Cezaevlerinde anadile ilişkin yaşanan sıkıntılar bağlamında Bakanlar Kurulu 15 Haziran 2009 tarihinde aldığı kararla Ceza İnfaz Kurumları Tüzüğü'nde değişikliğe gitmiştir. Yapılan yeni düzenlemeye göre, hükümlü veya görüşeceği kişi Türkçe bilmiyorsa, Kürtçe veya bir başka dilde konuşma yapmasına izin verilmekte, ancak yapılan bu konuşma kayda alınmaktadır. Kayıtların incelenmesi sonucu, konuşmanın suç teşkil etme ihtimali olan faaliyetler için kullanıldığının anlaşılması durumunda, hükümlünün bir daha aynı kişiyle Türkçe'den başka bir dille konuşmasına izin verilmemektedir.

HERKES RESMİ DİLE UYACAK
Ülkemiz anayasal düzenleme olarak resmi dil olarak Türkçe'yi belirlemiştir. Yurdumuzda resmi dil dışında Kürtçe dahil çeşitli diller ve lehçeler bulunmaktadır. İnsan Hakları Mahkemesi eskiden bu yana resmi dil tercihi ve uygulanması konusunda ulusal devletlerin egemenlik alanında bulunan bu hususa saygı gösterme prensibini defalarca tekrarlamıştır. Bunun temel haklara ilişkin bir konu olmadığı dolayısıyla da ayırımcılık yasağına da konu edilemeyeceğini ifade etmiştir. Bunu tanımlarken de resmi işlemlerden yararlanan kişilerin de bu kurallara uyma zorunluluğu dile getirilmiştir.

Sayfa Yükleniyor...