Tarama testleri hayat kurtarıyor

Kadın sağlığını tehdit eden en önemli kanserler rahim ağzı, rahim iç tabakasından çıkan kanser, yumurtalık ve meme kanseri... Eğer erken fark edilirse, tedavi olasılığı çok daha yüksek olur. O nedenle yılda bir kez doktor kontrol şart!

İstanbul Üniversitesi (İÜ) Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Faruk Buyru, rahim ağzı kanserinin, cinsel yolla bulaşan virüslerle oluşan bir hastalık olduğunu ve günümüzde bu virüsün bazı tiplerine karşı geliştirilmiş aşı ile hastalığın sıklığının azaltılmaya çalışıldığını belirtti.

Buyru, ''Ancak daha önemlisi 'smear' testi ile rahim ağzı kanserine dönüşebilecek problemleri çok erken aşamada yakalamak ve tedavi etmek mümkün olabilmektedir. Cinsel aktivite başladıktan sonra 'smear' testinin yılda bir kez yapılması önerilmektedir. Bu şekilde yıllık smear testinin yaygın olarak kullanıldığı gelişmiş ülkelerde rahim ağzı kanseri giderek daha az görülmektedir. Yani meme, rahim ağzı, rahim içi ve yumurtalık kanserleri, tarama testleri ile erken aşamada yakalanırsa tedavi etmek mümkündür'' dedi.
        
YILDA EN AZ BİR KEZ RUTİN KONTROL YAPILMALI        
Rahim içi kanserinin de daha çok menopoz döneminin hastalığı olduğunu bildiren Buyru, menopoz çağındaki bir kadında kanama olmasının, hastalığın önemli bir belirtisi olduğunu ve kanama şikayeti olmadan, hastalığın erken dönemde yakalanabilmesi için yıllık jinekolojik muayene ve ultrasonografi ile rahim içinin değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.        

Prof. Dr. Buyru, menopozda rahim iç tabakasının kalın bulunmasının daha ileri tetkik gerektiren bir bulgu olduğunu vurgulayarak, ''Yine düzensiz kanamalar da rahim içi ile ilgili bir problem olduğunu düşündürür ve alınan parçanın sonucuna göre yapılacak tedavi ile hastalık kansere dönüşmeden tedavi edilebilir'' diye konuştu.        

Yumurtalık kanserlerinin ise çok geç belirti veren kanserlerden olduğuna işaret eden Buyru, bu nedenle çoğunlukla geç dönemde teşhis edildiğinin ve erken dönemde tanınabilmeleri için yıllık jinekolojik muayene ve ultrasonografinin ihmal edilmemesi gerektiğini bildirdi.        

Prof. Dr. Buyru, ultrason ile saptanan bir kitlenin, yumurtalık kanserinin tek belirtisi olabileceğine dikkati çekerek, hastalık ilerleyince genellikle hazımsızlık, şişkinlik veya karında büyüme gibi genel şikayetlere ve teşhiste gecikmeye neden olduğunu söyledi.       

Buyru, meme kanserinin tek tarama yönteminin mamografi olduğunu ve 40 yaşın üzerindeki kadınların yılda bir kez mamografi yaptırması gerektiğini belirterek, kendi kendine yapılan meme muayenesinin, meme ultrasonografisi gibi yöntemlerin mamografinin yerini tutmadığını, ancak yine de kadınların adet sonrası dönemde, kendi kendine el ile meme muayene yapmaları ve burada her zamankinden faklı bir bulgu tespit etmeleri durumunda doktorlarına başvurmaları gerektiğini vurguladı.
       
''ŞİKAYET OLMASA DA ZAMANI GELİNCE YILLIK KONTROLÜ YAPTIRIN''        
Prof. Dr. Faruk Buyru, erken dönemde yakalanan bir kist veya miyomum, endoskopik yöntemlerle tedavi edilebildiğini, ancak teşhis ve tedavide gecikildiğinde rahim veya yumurtalığın alınması ile sonuçlanabilen daha büyük operasyonlar gerektirdiğini belirterek, şunları kaydetti:      

''Rahim ağzı kanserine dönüşebilecek problemlerin tedavi edilmesi, daha sonra gerekebilecek büyük operasyonlar ve radyoterapi gibi karmaşık tedavilere gereksinimi ortadan kaldırabilir. Şikayet veya bir hastalık belirtisi olmaksızın çoğunlukla kontrole gidilmiyor. Bu nedenle ufak şikayetler veya hastalık belirtileri kadının doktora başvurmasına neden olup, bazen yararlı olabiliyor. Bu sayede o şikayetle ilgili olmasa bile başka bir problem erkenden yakalanabiliyor. Ama tabii ki en doğrusu şikayet olmasa da zamanı gelince yıllık kontrolü yaptırmak.''
       
''ANNE VE BABALAR SAĞLIK KONUSUNDA ÇOCUKLARINI İYİ EĞİTMELİLER''
Anne ve babaların en önemli görevinin sağlık konusunda çocuklarını eğitmek olduğunu belirten Faruk Buyru, ''Örneğin adet ağrıları, genç kızlarda olağan karşılanıp altta yatan endometriozis rahatsızlık gözden kaçırılabiliyor. Ağrı, aşırı kanama gibi problemler genç kızlar için de uyarıcı olmalı ve mutlaka doktor tarafından değerlendirilmeli'' dedi.        

Prof. Dr. Buyru, son yıllarda rahim ağzı kanserine karşı geliştirilen ''HPV'' aşılarının da 9 yaşından itibaren uygulanabildiğini ifade ederek, şöyle devam etti:        

''Henüz virüs ile karşılaşmadan yapılacak aşı, ileriki yıllarda ortaya çıkabilecek sorunların önlenmesi açısından önemli. Yumurtalık kapasitesinin değerlendirilmesi de yıllık muayenenin bir parçasıdır. Çünkü yaşla birlikte doğurganlık da azalmaktadır. Doğurganlık 37 yaşından sonra keskin bir düşüş göstermektedir. Sigara içen, ailesinde erken menopoz (40 yaşından önce) kadınlar daha da dikkatli olmalıdır. Yumurtalık kapasitesi sınırlı olan kadınların mümkünse gebe kalmayı ertelememeleri önerilir. Yumurtalık kapasitesi ultrasonografi ile kolaylıkla değerlendirilebilir, şüpheli bir durum varsa hormon tetkikleri de yardımcı olabilir.''

Sayfa Yükleniyor...