Efkan Ala: Terör örgütünün yapacağı bir tek şey var

Eski İçişleri Bakanı Efkan Ala NTV canlı yayınında açıklamalarda bulundu. Seçmenlerin terör örgütü tarafından tehdit aldığını söyleyen Ala, "Terör örgütünün yapacağı bir tek şey var, silahları gömmek" dedi.

Efkan Ala: Terör örgütünün yapacağı bir tek şey var

AK Parti Erzurum Milletvekili ve eski İçişleri Bakanı Efkan Ala NTV canlı yayınında açıklamalarda bulundu.

Seçim güvenliği tartışmalarına değinen Ala, seçmenin terör örgütü tarafından tehditler aldığını söyledi.

Tehdidin olduğu yerlerde bir partiye yüzde yüze yakın oy çıktığını ifade eden Ala, şunları söyledi:

"Bunun ortadan kaldırılması için güvenlik güçleri üzerine düşeni yapmalı. Vatandaşın kime istiyorsa hiçbir baskı altında kalmadan tehdide boyun eymeden o iradesini sağlayabilcek güvenlik önlemleri alınmalı.  Sahaya gittiğinizde baskı yoktur diyebilecek var mı? Vatandaşın iradesini ortadan kaldıracak tehditleri ortadan kaldırmak devletin görevidir. Terörün olduğu bölgelerde bu baskı apaçık yapılıyor. AK Parti ilçe başkanını kaçırıp işkence edip bıraktılar, bu baskı değil de nedir? Bunların ortadan kaldırılması gerekmez mi?"

Terör sorunun 35 yıldır 'nin gündeminde olduğunu belirten Efkan Ala, şöyle devam etti:

" her açıdan eskisinden daha iyi bir konumdadır. Çözüm süreci demek terörün bitmesi demektir. Terörün bitmesi ve silahların gömülmesi demektir. Terör örgütünün yapacağı bir tek şey var; silahları gömmesi ve terörün bitmesi. Yapılacak bu, bir tek bu vardır. Bunun yapılmasını sağlayacak olan insanların oyunu alan HDP'dir" diye konuştu. Belediyelerin görevi sokakları kazmak değil, sokaklara asfalt yapmaktır. Milletve söz verenlerin yapmadıklarını AK Parti'den sormak hakkaniyete sığmaz."

"DEVLET SEYREDECEK Mİ?"

Muhalefer partilerinin 'AK parti tek başına iktidar olamadığı için terör olaylarının yaşandığı'na yönelik iddialarını değerlendiren Ala şu ifadeleri kullandı:

"Bunu söyleyenlere sormazlar mı? Siz çözüm sürecinde hep güvenlikçi politikaları önerdiniz. PKK kaç açıklama yaptı, HDP ve KCK başkanları çözüm süreci bitmiştir, başkaldırı zamanıdır açıklamaları yaptı. Önce açıklama sonra saldırılar devlet seyredecek mi?" 

"ONURLU BİR DEVLET ADAMI GİBİ"

Efkan Ala, MHP'li Tuğrul Türkeş'in bakanlık teklifini kabul etmesine ilişkin eleştirilere de değindi. 

"Sayın Türkeş anayasanın gereğini yerine getirmiş onurlu bir devlet adamı tavrı gösterdi" diyen Ala, "Bir vatandaş olarak anayasanın kendisine verdiği görevi yapmıştır. Bu bir koalisyon değil, seçim hükümeti. Bütün partiler CHP ve MHP'nin tavrını göstermiş olsa ne olurdu? Biz önce vatandaşı düşünmek zorunda değil miyiz? Türkiye hükümetiz kalsa piyasalar ne olacak, bunun bedelini kim ödeyecek? Daha kötüye gitmemesi için elimizi taşın altına koymak ihtiyacı hasıl oldu" değerlendirmesini yaptı. 

Sayın Cumhurbaşkanı 7 Haziran’da yaşananlar 1 Kasım’da yaşanmayacak dedi. Ne oldu bu oyların sayımı ya da kullanımı sırasında usulsüzlükle veya baskılar nedeniyle mi 1 Kasım’a bu tartışma çerçevesinden gidiyoruz?

İki eksen var burada birisi sandık güvenliği diğeri seçim güvenliği. Yani sandık çevresinin dışında sandığa güvenlik birimleri istese de 15 metreden fazla yaklaşamıyorlar ancak sandık başkanı veya müşahitler çağırabiliyor bir sorun olursa. Burada söz konusu olan sandık çevresi dışındaki köylerde, yollarda, kasabalarda terörün artması dolayısıyla vatandaşın sandığa kadar gidebilmesini sağlayacak güvenlik. Daha önceden köylüler bakıyorsunuz ki tehdit edilmiş. Siyasi parti başkanları kaçırıldı. Tabelalar indiriliyor, terör örgütü tarafından tehditler oluyor. Şimdi daha yeni Mazgirt ilçe başkanı AK Parti’nin kaçırıldı. Seçim sonuçlarında sandıkta düzenin sağlanması yargının işi. Sandıkların dışındaki olaylar güvenlik birimlerinin işi. Daha önce gördük terörün tehdit etiği yerlerde yüzde yüze yakın oylar çıkıyor. Ciddi bir tehdidin olduğu aşikardı. Bunun ortadan kaldırılması için devletin üzerine düşeni yapması o zamanda gerekiyordu şimdi de gerekiyor. Vatandaşın kime istiyorsa hangi partiye oy vermek istiyorsa kimsenin baskısı altında kalmadan iradesinin beyan etmesini sağlayacak güvenlikten bahsediliyor.

Siz HDP’nin baskılar nedeniyle mi bu kadar oy aldığını düşünüyorsunuz?

Bunun etkisi tartışılabilir ama hiç baskı yoktur diyebilecek kimse var mı? Burada bu baskıların ortadan kalkmasını, vatandaşın iradesini baskı altına alacak tehditlerin ortanda kalkmasını sağlamak devlet birimlerinin de partilerin de hepimizin hassasiyetler üzerinde durması gereken bir görevdir. Terörün olduğu bölgelerde bu apaçık yapılıyor. Daha sandığa gitmeden milletvekili adaylarımıza saldırılar oluyor. Mazgirt AK Parti ilçe başkanının kaçırılmış olması nedir? Bu açık bir baskıdır. Bunların ortanda kaldırılması gerekmez mi?

13 yıldır tek başına iktidarda olan bir AK Parti var son yıllarda yürütülen bir çözüm süreci var ve peki ne oldu da bu noktaya gelindi? Siyasi olarak sorulan soru bu. Yığınaklar yapıldığı görülüyor illerde ilçelerde çözüm süreci var diye buna izin mi verildi, gözden mi kaçtı?

13 yıldır iktidarda AK Parti ama bu sorun 25-30 yıldır Türkiye'nin gündeminde. AK Parti 13 yıldır Türkiye'nin sorunlarını çözmeye çalışması gerekirken kaç darbe girişimini, kaç saldırıyı nasıl bertaraf ettiğini milletle birlikte yaşadık. 367 garabetleri, genç subaylar rahatsız başlıkları, muhtıralar. Zaten parsellenmiş iktidarın çeşitli alanları sizin onu konsolide etmeniz için bir çok reformu bir arada yapmanız gerekiyor. Bunları yaparken muhalefet partileri destek mi oldu? Sanki böyle AB standardında bir demokrasi varmışta biz de orada iktidar olmuşuz ondan sonra çözülebilecek problemler varmış çözmemişiz. Hiçbir problemin çözümüne katkıda bulunmuyorlar. Sistemin problem çözme kapasitesini arttıralım anayasa değişikliği lazım diyoruz buna katkıda bulunmuyorlar. Siz 13 yıldır muhalefettesiniz neden iktidar olamıyorsunuz mesela? Biz hem Türkiye'nin problemlerini çözüyoruz hem de bize saldırıları bertaraf etmeye çalışıyoruz. Biz terörün çözümü konusunda da bugün 90’lı yıllardaki vatandaşın teröre desteği ile bugün bir mi? Bugün daha iyi bir durumdayız. Çözüm sürecini bozan sabote eden iki masum polisimizi evinde yatarken şehit etti PKK öbür terör örgütü bomba patlattı, Diyarbakır’da trafik polisleri şehit etti çözüm sürecini ortadan kaldırdı. Çözüm süreci demek nihayetinde terörün bitmesi demektir. Biz demokrasi yönünden çok adım attık. İnsanlar Kürtçe birbirine merhaba demesi yasaktı. Devlet televizyonu 24 saat yayın yapıyor. Terör örgütünün yapacağı, HDP’nin üzerinde duracağı bir tek şey var terör örgütünün silahları gömmesi. Bunun yapılmasını sağlayacak olan milletin oyunu alan belediyelerdir, HDP’de zaten seçimden önce biz bunu bıraktırırız diye vaatte bulundu ama seçimden sonra bizim dememizle aşağı inmez dediler. Burad terör meselesinin bitmesi lazım. Belediyelerin görevi kazmak değildir yolları, kaldırım yapmaktır, asfalt yapmaktır.

Şehre indirler ve vatandaşı da haklıda tehlikenin içine sokmak için şehirde çatışmaları tahrik eden bir yol izliyor terör örgütü diyebilir misiniz?

Bunlar hep vardı. 6-7 Ekim olaylarını hatırlayınız. 2005’teki toplumsal olayları hatırlayalım. Hep bunlar orada her dönem kış ayları geldiğinde bunları yapıyorlardı. Çözüm süreci ya da milli birlik ve kardeşlik süreci hepsinin tek hedefi vatandaşımızın hak ve hürriyetini vermek, demokrasimizi geliştirmek, teröründe bitmesini sağlamak. Birinde çok mesafe aldık. Vatandaşın hak ve özgürlüklerini verdik, insanlar huzuru tattılar, AB süreci Türkiye'nin gelişmesi, ileriye gidelim hedefine kilitlendiler insanlar. Şimdi hiç kelimelerin arkasına sığınmak gerekmez. Şimdi herkesin ne katkısı varsa üzerine düşeni yapmalıdır. Biz üzerimize düşeni yapıyor yapmayanların hesabı da bizden sorulmamalı. Devlet silah susturduğu zaman insanlara baskı uygularlar.

Muhalefet partilerinden 'AK Parti tek başına iktidar olamadığı için bu güvenlikçi politikalara geri dönüldü' şeklinde ve bu kaos ortamından kendine oy kazanacak şeklinde yorumlar var.

Bir ana muhalefet partisi genel başkanı ya da bir siyaset yapıcı bir husus dile getirdiklerinde onun altının dolu olması lazım. Yalan veya yanlış olduğu iki cümle sonra ortaya çıkmamalıdır. Peki siz çözüm sürecinde sürekli güvenlikçi politikaları önerdiniz hep niye yok bu politikalar dediniz. Seçimlerden sonra iki polis memurumuzu kim şehit etti? PKK kaç açıklama yaptı. HDP’nin eşgenel başkanı ve KCK başkanları çözüm süreci bitmiştir başkaldırı zamanıdır, öz savunma güçleri devreye girecektir filan onlarca açıklama var hiçbir hadise olmadan. Devlet seyredecek mi? Bu açık bir yalandır bu nasıl söylenebilir.

Ödül dönemi çıktı bugün buna da eleştiriler var. Demirtaş, “böylesine büyük olduğunu söyleyen devlet vatandaştan ispiyonculuktan medet umuyor” dedi.

10 yıl önce yasası çıkmış. Bu Amerika’da da bazı gelişmiş ülkelerde de uygulanan yöntem. Burada önemli olan masum vatandaşla teröristi her zaman ayırmak. Önceliği masum vatandaşı korumak, onlara iftira atılması engellemek. 6-7 kişilik bir kurul kurulacak, o kurul karar verecek, nasıl uygulanacağını ve nasıl masum vatandaşımıza sirayet etmeyecek önlemlerin alınmasını sağlayacaktır. Terör örgütü üyelerinin liderlerinin bildirilmesiyle ilgili. Suçluyu saklamak, ihbar etmemek bildiği halde yine ceza kanununa göre suçtur. Ama burada bir ödül yönetmeliği çıkarılmış.

Geçici hükümet kuruldu fakat atama yetkisi bakanların ellerinden alındı. Hükümete ve üyesi bakanlara güvensizlik şeklinde yorumlar var.

Eksik bilgiden kaynaklanıyor bu. Bu atamaların, harcamaların hatta tasarruf genelgeleri yeni hükümetler olduğunda yayınlanır. Burada da yeni bir genelge yayınlamıştır kaotik ortam oluşmaması için. Sayın bakan sayın başbakanla görüşüp bir atama ihtiyacı duyar ki hep böyle işlemiştir o atamalar değerlendirilir. Bu sadece bu hükümete yönelik bir şey değil AK Parti hükümetleri de yeni kurulduğunda böyle genelgeler ilk etapta hep olur rayına oturunca da gevşetilirdi.

Sanki HDP’li bakanlara yönelik yapılmış bir adım gibi yorumlandı.

Öyle bir şey yok onlarda hükümet üyesi. Onlarda ortak imza atıyor bakanlar kurulu bir atama yapacaksa hep birlikte atıyor. Yeni bir seçim hükümeti kurulmuş iki aylık seçim hükümeti ihtiyaç duydukların sayın başbakanla birlikte değerlendirecekler ve karara varacaklardır.

Tuğrul Türkeş’in bakanlığı kabul edip başbakan yardımcısı olmasına ne dersiniz? Her şeye hayır diyen bir Milliyetçi Hareket Partisi olduğunu söyledi sayın Türkeş de buna katılır mısınız?

Ayın Türkeş anayasanın gereğini yerine getirmiştir. Bir vatandaş olarak milletten oy almış biri olarak anayasanın kendisine vermiş olduğu görevi yapmıştır. Bu bir koalisyon değil seçim hükümetidir. Bütün partiler Cumhuriyet Halk Partisi ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin tavrını göstermiş olsalar da memleketin hali ne olurdu? Vatandaşın piyasadaki durumunu, onun geleceğini düşünmek zorunda değil miyiz biz? Kurnazca politikalarla, sözlerle onun peşinden giderek vatandaşa zarar verme hakkı olabilir mi? Biz milletten millete bir zarar gelmesin onların durumunu daha iyiye götürelim diye oy aldık. Ama şimdi bir vazife düştü ve daha kötüye gitmemesi için elimizi taşın altına koyma ihtiyacı hasıl oldu. Şimdi ben gerektiğinde gövdemi taşın altına koyarım diyenler gölgesini bile taşın altına koymadı. Sayın Türkeş ve diğer bakanlar milletin kendisinden beklediğini yapmıştır ve devlet adamı tavrı göstermiştir diğerleri gibi. Burada yapanlar anayasanın kendilerinden istediğini yapmıştır.  AK Parti’de burada bir partidir bir koalisyon değildir. Seçim hükümetinde bile grev almam demenin millete karşı bir izahı yoktur.

Tuğrul Türkeş ve Yalçın Topçu’nun hükümette olması milliyetçi görüşleri savunan iki ismin seçimleri de düşündüğünüz zaman HDP ile zorunlu birlikteliği bu şekilde anlatan bir AK Parti profili görüyoruz. Hedef milliyetçi oyları yeniden kazanmak mı?

Bu bir anayasal zorunluluktur baştan söyledim. Bizim tabanımız tabii ki Milliyetçi Hareket Partisi’ne oy veren vatandaşlarımız dün bize vermişlerdir bugün oraya yarın bize vereceklerdir. Bir çok konuda bizim Milliyetçi Hareket Partisi veya BBP tabanıyla, Saadet Partisi tabanıyla yüzde 65 oy alan duruma göre sağ tabanda geçişkenlik vardır. Değerler üzerinden siyaset söz konusu olduğunda yüzde 75’i ülkenin vatandaşlarımızın aynı değerlere sahip çıkmaktadırlar. Aynı değerlere sahip çıktığımız insanlarla elbette bazı politikalarda ayrışmamız olacaktır. Ama temel değerler konusunda madem aynı hassasiyetleri taşıyoruz o zaman birlikte siyasette yaparız.

BBP ve Saadet Partisi aynı çatı altında seçimlere girdiler şimdi bu iki parti AK Parti çatısı altına girer mi?

Ben tabi bu konularda kurullarımız görüşmeler yapıp kararlar almadan olumlu ya da olumsuz bir şey söylemem. Seçime giderken hangi kararlar alınır bizim kurullarımız ne karar alır o zaman belli olur.

Peki nasıl bir sonuç bekliyorsunuz 1 Kasım’da?

Vatandaşlarımızın, bizimde bir değerlendirme yapıyoruz nerede hata yaptık, eğer bir parti seçime gidip beklediğinden az oy alıyorsa ki yüzde 41 çok büyük bir oydur, o zaman kendisine dönmeli ve biz daha yüksek bekliyorduk  neden daha az aldık nerede hata yaptık demelidir. Vatandaşa hata yaptı diyemeyiz  hatayı biz yapmışızdır öbür partiler yapmışlardır. Daha çok kulak kesilmeliyiz vatandaşımıza. Koalisyona görüşmelerine gittik biz yüzde 41 almışız biz bir sürü şartla gitmiyoruz ki yüzde 16-25 almış olanlar bir çok şart öne sürüyorlar. Böyle siyasetin memlekete faydası yok. Biz önümüzdeki dönemde Türkiye'yi ekonomisi ile eğitimi ile bütün kesimleriyle ileriye taşımak, siyasetini daha da Türkiye'yi yönetebilir hale getirmek için çalışmalar içindeyiz. Bunları da vatandaşımızla pozitif bir dille paylaşacağız. Ümit ediyorum artık bu tartışmaları geride bırakacak bir teveccühle AK Parti’yi yeniden iktidara getirecektir ve bizde önümüze bakıp o projeleri gerçekleştirmeye kafa yoracağız. Koalisyonlar kendi problemlerini bile çözemiyorlar. Türkiye bulunduğu coğrafya da çok sıkıntılı ve ileriye yönelik AB hedefleri 2023 hedeflerine doğru tek başına güçlü bir siyasi istikrarla yürümelidir.

Sayfa Yükleniyor...