'Türban şimdi de öğretim üyesini yakıyor'

YÖK’ün İstanbul Üniversitesi’ne yazdığı yazıyla, türbanlı öğrenciler artık derslerden atılamayacaklar. Yeni durumda, kendilerinden tutanak istenen öğretim üyelerinin baskı altında olduğu iddia edildi.

YÖK, İstanbul Üniversitesi'ne gönderdiği yazı ile disiplin yönetmeliğine uymayan öğrencilerin dersten çıkarılmasını yasakladı.


‘Türbanlı öğrenciler de dersek girebilecek’ şeklinde yorumlanan bu gelişmenin, bir başka baskının önünü açtığı iddia edildi.

"Her öğrencinin eğitim hakkı vardır. Düne kadar türban üzerindeki baskı şimdi öğretim üyelerine kaydı" diyen Üniversite Öğretim Üyeleri Derneği Başkanı, İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tahsin Yeşildere, Canlı Ana Haber’de anlattı.

Yeşildere, YÖK'ün kararının ne anlama geldiği, sorunu çözüp çözmeyeceği ve öğretim üyelerini bekleyen zorlukla ilgili, "YÖK doğru karar verdi. Eğitim hakkının engellenmemesi lazım.

İstanbul Üniversitesi'ne gönderilen söz konusu yazının da, şapkaya ilgisi yok. Burada, türbanlı öğrencilerin kendilerine göre buldukları kıyafet şekliyle üniversiteye devam etme isteklerinden kaynaklanan bir durum var. Olay 5-6 ay önce gerçekleşti ve bazı öğrenciler sınıftan çıkarıldı.

Ben görmedim ama kıyafetin şapka olmadığı, türbanlı öğrencilerin kendilerine özgü bir kıyafet giydikleri söylendi. Öğretim üyesi de tutanağını dekanlığa sundu. Bazı öğretim üyeleri de, öğrenciler çıkmadan derslere girmeme kararı aldı ve bir dersliğine bu uygulandı...

Olay YÖK’e yansıdı ve öğretim üyesiyle ilgili soruşturma açılması istendi ama açılamadı. Dolayısıyla bu olay nedeniyle YÖK’ten böyle bir karar geldi.

Kılık kıyafet kanununun 54. maddesinde de durum tam olarak belirtilmiyor. ‘Öğrenci disiplin suçu işlerse’ diyor. Şunu açık ve net olarak söylemek gerekir ki, türban üniversitelerin sorunu değil. Bunu böyle yansıtmak çözümsüzlüktür" dedi.

"ÇÖZÜMSÜZLÜK VAR"
Şu an türbanla üniversitelere özgürce girilebildiğini söyleyen Yeşildere, neyin değiştiğiyle ilgili olarak, "Bundan önce YÖK yönetimi, genel kurulu ve öğretim üyeleriyle bu yasak belli üniversitelerde uygulanıyordu. Türbanlı öğrenciler üniversitenin bahçesine bile sokulmuyordu.

Ama artık hemen hemen her üniversiteye öğrenciler özgürce girebiliyor. Vakıf üniversitelerinde uzun zamandır bu özgürlükler vardı. Devlet üniversitelerinde de hemen hemen çözülmüş durumda. Bazı öğretim üyeleri istemiyor ve bir çözümsüzlük var" şeklinde konuştu.

Burada öğretim üyesi ile öğrenci karşı karşıya getiriliyor. Öğretim üyesini sınıfın bekçisi, bir muhbir durumuna sokuyorsunuz. Bu öğreitm üyelerinin ve üniversitenin sorunu değil. Üniversitelerin çok büyük sorunları var. Türban üzerinden üniversiteyi tartışmak ve türban üzerinden siyaset yapmak, hem üniversiteleri yıpratıyor hem de toplum açısından içinden çıkılmaz bir durum yaratıyor" ifadelerini kullandı.

"ŞİMDİ DİRENÇ VAR MI?"
Türbanlı öğrenciyi almak istemeyen öğretim üyesinin, tutanak tutması ve durumu belgelemesi gerektiğini söyleyen Yeşildere, "Fotoğraf çekecek ya da şahit olacak. Bunu yapacak öğretim üyesi üzerinde baskı var. Düne kadar birçok öğretim üyesinin, türbanlı öğrencileri derse almamakta ne kadar direnç gösterdiğini biliyoruz. Şimdi bunu görüyor muyuz?

Direnç gösteremiyorlar çünkü kendilerine baskı uygulanacağı şüpheleri var. O nedenle öğretim üyesine 'bu işi çöz demek' demek, konuyu ona havale etmek son derece yanlış. Bu siyaseten çözülecek bir konu. Hukukçular bile Anayasa Mahkemesi’nin kararında karşı karşıya geldiler" diye konuştu.

"ÖĞRETİM ÜYELERİNE BASKI VAR"
"Bir öğretim üyesi türbanlı öğrenciyle ilgili tutanak düzenlediği zaman, 'türbana karşı' diye baskı görecek" diyen Yeşildere, "Şu anda üniversite rektörlüklerinden, kendi görüşünden olmayan öğretim üyelerine karşı baskılar var. İngiltere’de çok önemli bir üniversitede 3 aylığına görev alacaksınız ama rektör bunu uygun bulmuyor. Bu bir baskıdır. Her üniversite öğretim üyesinin yurt dışına gitme ve bilimini geliştirme hakkı vardır.

Burada öğrencilerin de hakkı var. Bugün sol görüşlü öğrenciler pankart açtıkları için üniversiteden atılıyorlar. İstanbul ve Marmara üniversitelerinde ve diğer yerlerde bu yaşanıyor. Bir taraftan demokrasiyi türbana bağlayarak, özgürlüklere bağlayarak adım atıyorsunuz, öbür taraftan da, diğer öğrenciler ve öğretim üyelerine baskı yapıyorsunuz. Üniversitelerde hiçbir yasak ve baskı olmaması gerekir" dedi.

"BASKI ŞEKİL Mİ DEĞİŞTİRDİ?"
Yeşildere, açıklamalarıyla 'baskı şekil değiştirdi' yorumunun yapılıp yapılamayacağı noktasında da, "Kendi görüşünde olmayan ya da eleştirel öğretim üyelerine, rektörler kadro vermeyeceklerini açıkça söylüyorlar. Biz bunlara karşıyız. Üniversitelerin, bilim ve araştırmalarını özgürce yapmaları, eğitim ve öğretim hakından da her öğrencinin eşit şekilde yararlanmasından yanayız. Sorun ancak böyle çözülebilir" ifadelerini kullandı.


Sayfa Yükleniyor...