"Türkiye tarımı nereye koşuyor?"

Buğday Derneği'nden Victor Ananias, Avrupa Komisyonu “Tarım ve Genişleme” toplantısındaki gözlemlerini anlatıyor...

"Türkiye tarımı nereye koşuyor?"

Buğday Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Victor Ananias gözlemlerini şöyle anlatıyor:
Avrupa Komisyonu tarafından düzenlenen “Tarım ve Genişleme” konferansı, ile birlikte AB’ye adaylık sürecinde olan Hırvatistan’ın başkenti Zagreb’de 12–13 Haziran 2009 tarihleri arasında yapıldı. Türkiye ile birlikte aday olan ve adaylığa hazırlanan Batı Balkan ülkelerinden yaklaşık 200 delegenin çoğunluğu oluşturduğu toplantıya, Türkiye’den 5 kamu, 5 sivil toplum ve 2 üniversite yetkilisi katıldı.

Ülke nüfusuna oran ile az sayıda kişiyle konferansa katılan Türk delegasyonu toplantıda en aktif, sorgulayan ve haklı gerekçeler ile gündemi etkileyen taraf oldu. Konferans sunumları sonunda Türk delegasyonundan gelen sorular yanıtlarını ancak kısmen alırken,  müzakerelerin Türkiye için tek taraflı bir “AB koşulsuz kabullenmesi” şeklinde sürmemesi gerektiğini açıkça ortaya koydu.

Konferansın açılış konuşmasında Avrupa Komisyonu'nda Tarım ve Kırsal Kalkınmadan sorumlu üyesi Mariann Fisher Boel AB’yi bir trene benzetti. Aday ülkeleri ise bu trene bir istasyondan binmek isteyen yolcu olarak tanımladı. Aralarında Türkiye gibi 50 yıl kadar süren uzun adaylık sürecini yaşayan aday ve aday adayı ülkelere seslenen Boel: “Trene bineceğiniz istasyonu tespit edin. Bavulunuzu ve diğer hazırlıklarınızı yapın, saatinizi kurun ve zamanında hazırlıklı olarak istasyonda bulunun yoksa son anda hazırlıksız olarak acı fren sesleri ve tam gaz telaş içinde trene yetişmeye çalışsanız dahi fayda getirmeyecektir”.

Diğer yandan Boel’in konuşması ve diğer sunumlarda Avrupa Birliği’nin özellikle Ortak Tarım Politikası’nın (CAP-Common Agriculture Policy) kendisini sürekli yenileyen ve geliştiren dinamik bir yapı içinde olduğu, sabit bir kalıp olmadığı ifade edildi.

Konferansta TMMOB Başkanı Gökhan Günaydın, TZOB’den Selahattin Mermer, Hüsnü M. Özyeğin Vakfı'ndan Bade Uysaler, DEÜ İktisadi Bilimler Fakültesinden Prof. Dr Yaşar Uysaler ve diğer Türk delegeleri müzakere sürecine değerli katkısı olan soruları ile gündemi zenginleştirdiler.

Buğday Derneği, ulusal egemenliğin ve bağımsızlığın korunarak toplumsal refahın sağlanması ve ülke kaynaklarının sürdürülebilir kullanımı adına devam eden AB’ye giriş sürecinde, Türkiye’nin önünde üç seçenek görüyor. Bunlar;

1. AB sürecini hızlandırmak için demokrasi ve diğer temel değerlerde gereksiz ödünler vermeden, üzerine düşeni çok iyi yaparak en hızlı şekilde birliğe tam üyeliğinin kabulü ile birlikte bölgesel haklarının ve AB’deki gücünün, adil ve sürdürülebilir bir toplum hayaline hizmet edecek şekilde yönetimini sağlamak.

2. Üyelik sürecini “üye olma” hedefi odaklı değil, “süreci değerlendirme” odaklı uzatarak bu dönemin avantajlarını kullanmak, ancak ulusal programını AB’den bağımsız ilerletecek şekilde düzenlemek.

3. AB üyeliğinden tamamen vaz geçmek, ulusal ve uluslararası program ve stratejisini tamamen bağımsız ve özgün politikalar ile yürütmek. Bu koşulda AB ve diğer dış politikaları yok saymak değil tam aksine hepsini dikkate alan ve hepsinin karşısında dik durabilecek bir ulusal güç ve politika sahibi, hak ve adaletin savunucusu değerler üzerine kurulu bir düzen Türkiye’yi hedeflerine ulaştırabilir.

Buğday Derneği'ne göre bu üç koşul da mümkün. Yeter ki Türk toplumu olarak açıkça bu üç koşulun ve bağımsızlığımızın kayıtsız şartsız milletin elinde olduğunun farkında olalım. Bu koşulları tartışalım, bir karar verelim ve o kararın gereğini yapalım. Aksi takdirde, arada kalmak her zaman güç, itibar ve hâkimiyet kaybettiren bir unsur olarak karşımıza çıkacaktır. Küçük çiftçimiz, iç politikalarımız, yaşam kalitemiz, doğal ve kültürel çeşitliliğe dayalı zenginliğimiz, gıda üretimi ve birçok konuda bağımsızlığımız gelecek nesillerimizin garantisi olarak bu ülkenin ve vatandaşının tasarrufunda ve güvencesi altında kalmalıdır.


Sayfa Yükleniyor...