'Türkiye tasarım, yenilik ve enerjinin merkezi'

Uygulama dünyası Silikon Vadisi’nde dört yıl önce kurulan bir şirketin etkisini her geçen gün daha fazla hissetmeye başlıyor.

'Türkiye tasarım, yenilik ve enerjinin merkezi'

CEO Phil Libin ve yazılım geliştiricisi Josh Mangum, şirket kültürü ve benimsedikleri stratejiyle kendisini bulunduğu sektörde farklı kılmayı başaran Evernote’un sırlarını ve gelecekten beklentilerini ntvmsnbc’ye anlattı.

Evernote dört yaşında genç bir şirket. Ancak sahip oldukları şirket kültürü ve strateji çok farklı. Ürün geliştirirken piyasa araştırması yapmıyorlar, reklama bütçe ayırmıyorlar, gittikleri ülkelerde satışı amaçlamıyorlar. Bir diğer özellikleri, rekabet kelimesinin şirket bünyesinde geçersiz olması. Alışılmışın dışında bir görünüm sergileyen Evernote, bugün 165 milyon dolarlık bir değere ulaşmış durumda. CEO Phil ve yazılımcı Josh, ntvmsnbc’te birçok genç girişimciye ders olacak nitelikte açıklamalarda bulundu. Libin, Facebook hakkında da özel açıklamalarda bulundu.

Facebook hayata geçtiği zaman sadece bir sayfadan ibaretti. Gelişme sürecinde uygulamalar, içerikler ve oyunlar sunmaya başladılar. Evernote ise çok başarılı bir uygulama şirketi ve bu alanda şimdiden geniş bir altyapısı var. İleride sahip olduğunuz bu altyapıyı bir sosyal ağa çevirmek gibi bir planınız var mı?

Phil Libin: Sosyal medyaya ayak basmak istediğimizi zannetmiyorum. Bugün çok sayıda başarılı sosyal medya ağı mevcut. Evernote olarak kullanmaktan memnun olduğumuz, bizi mutlu eden ürünleri hayata geçiriyoruz. Bunun d

ışında sosyal medya bize istediğimiz uygulamaları sunuyor. Sosyal medya alanına girmek gibi bir baskı hissetmiyoruz. Evernote, arkadaşlarınızı için değil, sizin için uygulama üreten bir şirket. Arkadaşlarınız ve sizi memnun edecek ürünler sunmak ve bu ürünlerin Facebook gibi sosyal medya ağlarıyla iyi bir uyum kurmasını sağlamayı amaçlıyoruz. Ancak sosyal medyanın bir parçası olmak gibi bir düşüncemiz yok.

Konuşmanızda Evernote’u zaman kazanmak için kullanılan bir araç olarak gösterdiniz. Ayrıca şirket olarak benimsediğiniz bir ürünü bir gün bir milyar kişinin de sevebileceğine inandığınızı belirttiniz. Amacınız bir milyar üyeye ulaşarak internet ve sosyal medyayı ‘zaman öldürmek’ için kullanılan bir yapıdan kurtarıp ‘akıllı kullanım’ ortamı haline getirmek mi?

Phil Libin: Bir milyar kullanıcıya ulaşmak kesinlikle büyük bir plan. Bugün internette bir milyar kullanıcıya yaklaşan birden fazla hizmet var. Facebook’un yanı sıra Çin’de bir milyar üyeye yaklaşan internet hizmetleri bulunuyor. Bir milyar kullanıcıya ulaşmak bizim için zaman alacak ancak biz akıllı telefon ve tablet bilgisayarların açtığı yoldan giderek bu hedefe ulaşabileceğimize inanıyoruz. Birkaç yıl içinde dünya genelinde mobil cihaz kullanan iki milyar insan olacak. Bu yüzden bir milyar üyeye ulaşma hedefi bizim seçtiğimiz doğru hedeflerden biri.

‘Her şeyi hatırlayın’ başlığı altında birçok başarılı uygulama sundunuz ve çeşitli uygulamalar sunmaya devam ediyorsunuz. Nihayetinde tüm bunları Google + gibi bir hizmet platformu altında birleştirmeniz gerekecek mi?

Phil Libin: Sosyal medyada gördüğümüz hizmetleri kopyalamak gibi bir amacımız yok. Sosyal medyayı hepimiz sürekli kullanıyoruz ve bu kadar büyük çaplı bir alanda rekabete girmek gibi bir düşüncemiz bulunmuyor. Sadece verdiğimiz hizmetleri zaman geçtikçe daha da geliştirmek istiyoruz. Bana sorarsan, Facebook’un ve Twitter’ın çok başarılı olduğunu düşünüyorum. Başarılı olan bu şirketlerden daha iyi olmak gibi bir motivasyonum yok. Çünkü zaten başarılılar ve zaten piyasadalar. Öte yandan, her şeyi hatırlamanızı, ,insanlarla paylaşım yapmanızı sağlayan araçlar sosyal medya kadar harika değil. Bu yüzden Evernote olarak bu alana odaklandık. Sosyal medya ağlarıyla kurmak istediğimiz ilişki, onlarla çok iyi bir şekilde bütünleşmek. Facebook zaman tüneline uyumlu olan yeni Evernote Food güncellemesi bunun bir örneği. Sosyal medya ile harika bir ilişkimiz var ancak onlarla mücadele söz konusu değil. Evernote özel bir alana odaklanıyor ve küçük, profesyonel bir ekiple çalışıyor.

'Türkiye tasarım, yenilik ve enerjinin merkezi' - 1 Evernote CEO'su Phil Libin.

Konuşmanızda yapay zekanın önemine ve geçmişte yanlış değerlendirildiğine dikkat çektiniz. Günümüzde artırılmış gerçeklik büyük bir hızla teknolojideki alanını genişletiyor ve yapay zekanın da önünü açıyor. Evernote olarak artırılmış gerçeklik alanında projeler üretmeyi düşünüyor musunuz?

Phil Libin: Artırılmış gerçeklik ve artırışmış zeka birbirleriyle doğrudan ilişkili ve iki alanda da çalışmayı düşünüyoruz. Google’ın geliştirdiği Project Glass gözlükleri ve benzer artırılmış gerçeklik teknolojileriyle yakından ilgileniyoruz ve bu cihazlarla uyumlu özel uygulamalar geliştirmek istiyoruz. Beynin algısını artıracak tüm çalışmalar, Evernote’un doğasına uyuyor. Bir nevi inek olduğumuz için bu tür teknolojilerle ilgilenmek hoşumuza gidiyor.

Google veya başka şirketlerle artırılmış gerçeklik projeleri geliştirmek için ortaklık yapmayı düşünür müsünüz?

Phil Libin: Evet, bu harika olurdu. Böyle bir şeyi yapmak isteriz. Teknoloji şirketleri olarak sürekli birbirimizle temas halindeyiz. Google, Apple ve diğer şirketlerde birçok arkadaşımız var ve sürekli daha iyi bir şeyler nasıl yapabiliriz diye konuşuyoruz. Sonuç alabilmek için üreteceğiniz ürünün yeni ve çok başarılı olması gerekiyor. Derdimiz rekabet değil, işbirliği. Moleskine ile sunduğumuz Smart Notebook buna çok iyi bir örnek. Smart Notebook yeni ve başarılı bir ürün. Sadece Moleskine’den ve sadece Evernote’dan daha iyi. Google veya başka bir şirketle de yeni ve sadece kendimizin yapabileceğinden daha iyi bir şey geliştirmeyi isteriz.

Açıkça görülen o ki rekabet yerine işbirliği ve arkadaşlığı tercih ediyorsunuz. Bu Evernote’un stratejilerinden biri mi?

Phil Libin: Evet. Ancak bu rekabet olmayacağı anlamına gelmiyor çünkü rekabet bir nevi kaçınılmaz bir şey. Sadece istediğiniz zaman olan ortaya çıkan bir unsur değil. Bence rekabet ilginç bir konu. Sabah kalktığınızda diğer insanların ne yaptığınızı düşünmek anlamsız ve sıkıcı bir şey. Evernote olarak biz kendimiz için en iyi olanı üretmeye çalışıyoruz. Bu yüzden rekabete odaklanmak bile bizim için zor bir durum. Böyle bir kültürümüz veya bir başkasının işini kopyalamaya çalışmak gibi bir çabamız yok. Amacımız yenilik üretmek. Toplamı sıfır olan bir oyun oynamayı reddediyoruz. Kazanmak için bazen kaybetmeniz gerekir ama Evernote için ben böyle düşünmüyorum. Beraber çalışarak ortaya yeni bir şey sunmak tercihimiz. Rekabeti aklımızdan geçirmiyoruz.

İlk kez bir CEO’nun rekabeti umursamadığını görüyorum…

Phil Libin: Rekabeti düşünmenin var olduğumuz piyasada bize yardımcı olacağına inanmıyorum. Kazanmanın tek yolu en iyi tecrübeye ve en iyi ürüne sahip olmak. Eğer rekabet hakkında kafa yorarak zaman harcarsanız ürününüze odaklanamazsınız. Rekabete bakarak belki fikir edinebilirsiniz ancak biz zaten herkesin sahip olduğundan daha fazla fikre sahibiz. Çalışanlarımın rekabeti düşünerek değil, yaptığımız işi daha iyi kılmak adına zaman harcamalarını isterim. Eğer bir şirket çıkar ve bizden daha iyi bir ürün sunarak bizi geride bırakırsa, bu onların hak ettiği bir başarı demektir. Bizi geride bırakabilmelerin tek yolu da zaten bu. Daha ucuz, hızlı olarak veya daha iyi pazarlama yaparak bizi geçemezler. En iyi ürünü üretmek adına sahip olduğumuz strateji, sadece o ürünü düşünmek, başka bir şeyi değil.

Sosyal medya ile uyumlu olmaya büyük önem verdiğinizi belirttiniz. Oyunlar bugün sosyal medyanın önemli bir kısmını oluşturuyor. Bu alanda projeleriniz olacak mı?

Phil Libin: Evernote oyunları geliştirmek için bugüne kadar birkaç oyun şirketiyle görüşmeler yaptık. Bence bu harika olur. Ben ve birçok çalışanım oyun düşkünü insanlarız. Evernote oyunları geliştirmek bizim için çok eğlenceli olur. Yakın zamanda hayata geçireceğimiz bir oyun projesi yok ancak birkaç yıl içinde oyun firmalarıyla çalışmayı umuyoruz.

Dünyanın en büyük sosyal medya oyun şirketlerinden biri ’de. ’nin Evernote için özel bir yeri olduğunu düşünüyoruz.

Phil Libin: Evet, böyle bir şey olabilir. Türkiye ile çok yakında ilgileniyoruz. Ancak Türkiye’ye olan ilgimiz Türkiye piyasasına merak duymamızdan kaynaklanmıyor. Piyasaları umursamıyoruz. Türkiye piyasasına ürün satmak için girmiyoruz. Türkiye önemli çünkü dünyadaki yaratıcılığın en güçlü olduğu merkezlerden biri. Bu yüzden Türkiye’ye giderek en iyi tasarımcılar, mühendisler, iş ortaklarıyla çalışmak istiyor ve herkesin seveceği harika ürünler ortaya çıkarmak istiyoruz. Türkiye için harika bir ürün sunmak istiyoruz. Dünya için harika bir ürün sunmak istiyoruz. Ve Türk halkının bu ürünü sunmamızda bize yardımcı olacağına inanıyoruz. Japonya, Brezilya, Türkiye gibi birçok farklı kültüre sahip ülkeye gidiyoruz. Bu ülkeler ilham almak adına çok önemli. Eğer harika bir iş çıkarmak istiyorsak tabii ki Türk şirketleriyle ve insanlarıyla çalışmak isteriz. Bu işbirliğiyle tüm dünya için güzel ürünler ortaya çıkarmak istiyoruz.

Türkiye Facebook ve Twitter kullanımında ilk 10 ülke içinde. Evernote kullanıcılarının sayısı ise 150 bini aştı. Sizin Türkiye’den beklentiniz nedir?

Phil Libin: Açıkça söylemem gerekirse, bir ülkeye gittiğim zaman en çok ilgilendiğim tek bir şey var, o da yemek. En çok yemekleri tanımak için zaman harcıyorum. Japonya’ya sıkça gitmemin bir sebebi de yerel yemekler. Eminim Türkiye’de geçireceğim vaktin büyük bir kısmını da yemeklere ayıracağım. Bugüne kadar sadece bir kere Türkiye’de bulundum. İstanbul gerçekten büyüleyici bir kent. Evernote için yabancı bir ülke ilham kaynağı anlamı taşıyor. Burada diğer şirketlerden bizi farklı kıldığını düşündüğüm bir yaklaşımımız var. Yabancı ülkelere açılan şirketler kendilerini hemen küresel bir firma olarak görüyor ve satış yapmayı planlıyor. Ancak biz satış yapmıyoruz. Küresel olmak bir yerde bir şey satmak veya orada bir şey üretmek anlamına gelmiyor. Evernote ürünler dünyanın her yerindeki insanlardan ilham almalı. Türkiye’yi birçoklarının baktığı gibi Ortadoğu’ya ve Körfez ülkelerine açılan bir merkez olarak değerlendirmiyoruz. Türkiye’de iş yaparsak bir gün Suudi Arabistan’a da satış yaparız diye düşünmüyoruz. Türkiye önemli çünkü en az bin yıldır dünyadaki yeniliklerin yaşandığı bir coğrafyada yer alıyor. Bugün Türkiye tasarım, yenilik ve enerji merkezi. Bu enerjiyi kullanmak ve ürünlerimizi Türkiye’nin sahip olduğu potansiyel ile bir araya getirmek istiyoruz. Gittiğimiz tüm ülkeleri sahip oldukları özelliklere göre belirliyoruz. Çin, Japonya, Güney Kore ve Brezilya için de aynısı geçerli. Dünyaya ilham kazandıran yerler çok önemli. Bu yerlerden birisi de Silikon Vadisi. Ben Silikon Vadisi’ne Evernote için taşındım çünkü olmak istediğim yer burası.

Herkesin merak ettiği bir konuda size danışmak istiyorum. Facebook hisseleri yarı yarıya değer kaybetti. Şirket mobil cihaz ve sosyal oyun alanında kapatamadığı açıkları büyük paralarla onarmaya çalışıyor. Kullanıcılarıyla şirketin ilişkisi bozuk. Ki bana öyle geliyor ki Facebook’u sanki Mark Zuckerbnerg değil, yönetim kurulundaki tanımadığımız insanlar yönlendiriyor. Dünyanın en büyük sosyal ağı nerede hata yapıyor, stratejilerinde ne eksik sizce?

Phil Libin: Şunu söylemeliyim ki Facebook uzmanı değilim. Şirketin iç yönetimi ve kültürü hakkında da özel bir bilgim yok. Mark Zuckerberg ile birkaç defa görüştüm. Yakın bir arkadaşım değil ancak Silikon Vadisi’nde bulunduğumuz için birbirimizi görüyoruz. Zuckerberg’in çalışmalarından son derece etkilendiğimi söylemeliyim. Kişisel tecrübesi çok yüksek ve çok akıllı bir insan. Ben onun çok iyi bir vizyona sahip olduğunu ve doğru bir iş çıkarmak istediğini düşünüyorum. Ve bence Facebook’u yöneten kişi olduğundan neredeyse eminim (gülüyor). Facebook gibi bir şirkete baktığınız zaman, sadece altı aylık bir süreci değerlendirmek yerine daha uzun döneme yayılan bir bakış açısı oluşturmalısınız. Tıpkı Evernote’un olduğu gibi, Mark ve Facebook’taki diğer yöneticilerin geleceğe yönelik bir planı var. Sadece son altı ayda değil, son beş yılda başardıklarına bakarsanız, önümüzdeki 50 yıl içinde çok daha fazlasını yapacağını görebilirsiniz. Bazı zorluklar yaşamaları, belli yerlerde geri adım atmaları normal. Çünkü şirket çok büyük bir ölçeğe ulaştı ve bu da doğal olarak bazı sıkıntıları beraberinde getiriyor. Facebook’ta tanıdığım insanlar 2012’nin bir sonraki mali döneminde kendilerini neyin beklediği konusunda endişe etmiyor. Onlar ömür boyu sürecek planlar üzerinde çalışıyor. Mark ve ekibinin amacı insanları bir araya getirmekti ve bunu başardılar. Dünyayı değiştirdiler ve bunu olumlu bir şekilde yaptılar. Ben dünyanın Facebook sayesinde daha iyi bir yer olduğunu düşünüyorum. Mahremiyet konusunda birçok tartışma söz konusu ama genel olarak bakarsanız, dünya Facebook ile daha güzel. Mark’ı ele alırsanız, o dünyayı daha güzel kılmak vizyonuyla bana ve diğer insanlara ilham verdiği gibi bu amacına ulaştı.

Facebook’u şimdi neler bekliyor?

Phil Libin: Kısa dönemde baktığınızda, Facebook’un önünde birkaç sorun yattığını görüyorum. Bunlardan bir tanesi iş modeli. Reklamcılığa odaklanan dolaylı bir iş modelleri var. Ancak Evernote olarak biz reklamlardan gelir elde etmeyen bir iş modeline sahibiz. Doğrudan müşterilerimizden gelir elde ediyoruz. Bu yüzden mobil cihaz kullanımı arttıkça Facebook’un işi zorlaşıyor çünkü insanlar mobil cihaz kullanmaya adapte oldukça o kadar az reklam görmek istiyor. Akıllı telefonlarda işe yarayacak reklamlarla boğuşmak Facebook için ciddi bir sorun ancak bir yılda aşacağı bir sorun. 10 yılda değil.

Facebook’un hisselerini ele alırsak, halka arzda ben hiç hisse almadım. Çünkü hisse fiyatlarının çok oynak olacağını düşündüm. Kamu şirketi haline gelmeleri üzerlerindeki baskıyı artırdı. Bana bakarsanız ben yıllarca özel bir şirket olmanın avantajından yararlanacağım. Önümüzdeki iki ay içinde ne olacağını kestirmek zor ama beş yıl sonra Facebook hisselerinin bugünkünden çok daha değerli olacağını düşünüyorum. Dünyayı değiştirdiler, birçok zorlukla uğraşıyorlar ama ben hayranlarıyım.

Steve Jobs da benim için harika bir insan. Onunla bir kere tanıştım ama sadece yaptıklarıyla dünyayı özünden değiştirdiğine inanıyorum. O olmasaydı çok farklı bir hayatım olurdu. Evernote’u da olabildiğince farklı kılmak istiyoruz. Gizli bir tarafımız yok. Günün sonunda ortaya çıkardığımız iş dünyayı değiştirecek bir ürün ortaya çıkarmaya dayanıyor. Steve Jobs’ın elde ettiği başarıya para kazanma amacıyla ulaştığını düşünmüyorum. O dünyayı değiştirmek istedi. Evernote olarak yapmak istediğimiz de bu.

Teknoloji, onu üreten şirketlerin bile yetişemediği bir hızda ilerliyor. Durum böyle iken hayatı teknolojiye ayak uydurma sürecinde ilerleyen insanların gelişmeleri takip etmesi daha zor. Bir teknoloji girişimcisi ve yazılımcı olarak, siz teknolojinin gelecek yıllarda hayatımızı nasıl değiştireceğini düşünüyorsunuz?

Phil Libin: Dünyaya değişiklik getiren tüm büyük teknolojiler, aynı zamanda büyük bir karmaşayı da beraberinde getiriyor. Bu da tehlikenin ortaya çıkması için büyük bir potansiyel sunuyor. Ancak, tüm bu teknolojiler çok büyük bir fayda sunuyor. Ortaya çıkardıkları tehlikeleri kontrol altına almak bize düşen bir sorumluluk. Sonuç olarak fayda ön plana çıkan unsur oluyor. Yazı ilk keşfedildiğinde insanlar hatırlamak için her şeyi bir yere yazmak zorunda kalıyordu. Günümüzde bu söz konusu değil ve insan beyninin giderek küçüldüğünü biliyoruz. Sözel bellek yazının icadıyla daha geriledi şüphesiz. Ancak yazıyı, ateşi, telefonu keşfetmekle ilerleyen ve jet motoruna kadar ilerleyen süreç insanlık için kaçınılmaz. İnternet için de aynısı geçerli diye düşünüyorum. O kadar önemli bir teknoloji ki çok büyük bir karmaşa yaratma gücü var. Dünyayı değiştiren bir teknoloji aklımızdan geçmeyen değişimler getiriyor. Mesela mahremiyet konusu. Evernote bu mantıkta sadece doğru olanı yapmaya odaklanmış bir şirket. Teknolojinin genel anlamda sunduğu karmaşa ve neden olduğu sorunlar gerçekten çok büyük. Yine de hayatta olmak için en iyi dönemde yaşadığımızı düşünüyorum. Geçmiş çok daha kötüydü. Teknoloji insanlığı kurtaracak olan en büyük güç ve bir bu gücü kontrol edebilmeliyiz. Ben bu konuda çok iyimserim. Zamanla kurallar getireceğiz, bir düzen kuracağız. Tehlike tamamen ortadan kalkmayacak ama kimse ‘dünya şekilde geçmişte olduğundan daha kötü’ demeyecek.

“ŞİRKET ÇALIŞANLARI AYNI ZAMANDA MÜŞTERİMİZ”

Yazılım geliştiricisi Josh Mangum ile uygulamaların nasıl hazırlandığını konu alan kısa bir sohbet gerçekleştirdik:

Evenote’daki görevinizden kısaca bahseder misiniz?

Josh Mangum: Daha çok tasarımcılarla beraber çalışıyorum. Prototipin geliştirilmesi ve ardından denenmesi üzerinde birlikte hareket ediyoruz. Eğer prototipin bize yaşattığı tecrübe hoşumuza gitmiyorsa, doğru bir iş yapmadığımıza karar veriyoruz. Eğer prototip hepimiz tarafından kabul görürse, onu ürün olarak ortaya çıkarmak için elimizden geleni yapıyoruz. Bu zaman alan bir süreç. İçeriklerin hazırlanmasından ürünün ortaya çıkarılmasına kadar yoğun bir çalışma yapıyoruz. Tecrübemiz arttıkça daha iyi uygulamalar geliştirdiğimiz düşünüyorum.

Geliştirdiğiniz uygulamaların test edilmesi sürecini biraz açıklar mısınız? Gerçekten tüm Evernote çalışanları tarafından gözden geçiriliyor mu?

Josh Mangum: Evet. Tüm projelere şirket içindeki herkes erişebiliyor ve kullanabiliyor. Geliştirdiğimiz uygulamaların büyük kısmı iPhone ve iPad için. Bu yüzden iOS tabanlı mobil cihazı olmayanlar prototipleri deneme aşamasında diğerleri kadar etkin olamıyor ama bu kişilerin sayısı zaten 50’yi geçmiyor. Öte yandan test ürünlerinin denemesi konusunda kendini bu işe kaptıranlar da var. Sonuçta herkes yeni bir projeyi paylaşıyor ve görüşünü belirtiyor, ortak bir değerlendirme yapılıyor. Uygulamada neyin eksik olduğu görülüyor, yazılımdaki açıklar tespit ediliyor. Gerçek hayatta uygulama test edilerek geri bildirimler yapılıyor ve tüm eksikler not ediliyor. Böylece, uygulama test aşamasında geliştirilmiş de oluyor.

Yazılımın geliştirilmesi ve test edilmesi aşamasında nasıl bir çalışma yapılıyor?

Josh Mangum: Tasarımcı genellikle sürecin en başlangıcında görev alıyor. Bir uygulama ekibinde yaklaşık 5-6 mühendis bulunuyor. Proje müdürü tüm ekibi yönlendiren kişi. Uygulama ekibi prototipi sonlandırdığında, test ürünü herkesin değerlendirmesine sunuluyor. Çeşitli departmanlardaki çalışanlar prototipi gerçek hayatta kullanarak test ediyor.  Ardından geri bildirimde bulunuyorlar. Aslına bakarsanız uygulamaları üreten ekipler oldukça küçük. Her ekip geliştirdiği uygulamayı sunduğunda, şirket içindeki diğer çalışanlar müşteri rolüne giriyor ve şirket içinde test etme-geri bildirim süreci başlıyor.

'Türkiye tasarım, yenilik ve enerjinin merkezi' - 2 Yazılım geliştiricisi Josh Mangum.

Bahsettiğiniz süreçte yazılım geliştiricisi olarak sizi en çok zorlayan faktörler neler?

Josh Mangum: En zor kısım, tamamen yeni olan bir uygulamanın geliştirmeye başladığımız aşama. Bir diğer zor aşama yazılıma en son halini verdiğiniz, bir nevi cilaladığınız süreç. En ufak detaya dikkat ederek yazılımı son haline getiriyorsunuz ve burada en iyi işçiliği çıkarmak zorundasınız.

Uygulamaları oldukça titiz bir geliştirme ve test aşamasından geçiriyorsunuz. Peki tüm bunlara rağmen olumsuz geri bildirimler aldığınız oluyor mu?

Josh Mangum: Evet. Buna verebileceğim en iyi örnek, Evernote Hello’nun logosunun tasarlanma aşaması. Yarısı görünen erkek suratının ilk başta Japonya’da ne kadar itici bulunduğundan zaten Phil bahsetti. O uygulamanın tamamlanması aşaması, uygulamadan sorumlu ekibi zorlamıştı. Ben sorunun kaynağını bilmiyordum ama Japonya ve diğer Asya ülkelerinde tek gözlü, suratının yarısı görünen erkek figürü kesinlikle beğenilmedi. Biz şirket içinde bunu test ettik ve beğendik ama dışarıdan aldığımız geri bildirim ilk başta hiç olumlu değildi. Sonuçta logo değişti. Bu tür durumlarda pratik olmak lazım…

Evernote yazılımlarının iOS’e odaklanmasının özel bir sebebi var mı?

Josh Mangum: Bence tüm işletim sistemleri uygulama geliştirmemiz için ideal. iOS ve Android için uygulama geliştirdiğimiz gibi masa üstü bilgisayarlar için de yazılım hazırlıyoruz. Bunların dışında farklı projelerimiz de var. Örneğin Sony Reader için bir uygulama geliştirme aşamasındayız. Belli bir platforma yönelmek gibi bir düşüncemiz yok. Her platformda en iyi uygulamayı geliştirmeyi istiyoruz. Android şu an için iOS’e kıyasla biraz daha zorlayıcı ama zamanla daha iyi hale geliyor. Her zaman en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Şu an büyük bir Android ekibimiz var ve çalışmalarını gün geçtikçe artırıyorlar.

Evernote, mobil cihazların uygulamaları için en çok kullanılan platform olmasını istiyor. Bir gün küresel alanda mobil cihazların bir numaralı uygulaması haline gelmek gibi bir amacınız var mı?

Josh Mangum: Evet. Ama aklımızda rekabet yok. Rekabeti düşünmüyoruz. Amacımız hangi platform için uygulama üretiyorsak en iyisini sunabilmek.

Evernote bugüne kadar çok sayıda uygulama sundu ve sürekli yeni uygulamalar geliştirmeye devam ediyor. Peki bu uygulamaları üreten kişi olarak bu sürecin nereye gittiğini görebiliyor musunuz? Bir iki yıl sonra 10 bin uygulamanız mı olacak?

Josh Mangum: Hangi işletim sistemi veya cihaz için uygulama geliştiriyorsak, hepsinde başarılı olmamız gerekiyor. Diğer uygulama geliştiricileri işlerini ne kadar ciddiye alıyorsa biz de o kadar ciddiye alıyoruz. Karşımızdaki firmalar bizi rakip olarak görebilir ama bizim bakış açımız böyle değil. Onların üzerinde olduğumuzu biliyoruz. Başarımız ileride ulaşacağımız noktayı da bize gösterecek.

Evernote günün birince kendine özel akıllı telefon veya tablet bilgisayar üretebilir mi?

Josh Mangum: Açıkçası bunu bilmek çok zor. Şirkette şu an böyle bir proje hakkında kafa yoran birileri olduğunu zannetmiyorum.

Sayfa Yükleniyor...