Türkiye'de 9 milyon bina yıkılacak; işte ilkeler

7.2'lik Van depremi milat oldu. Hükümet yapı denetiminde radikal önlemler için harekete geçti. Buna göre 2012'den itibaren inşaat işlerinde çalışan tüm ustalar belgeli olacak. Kullanılan malzemelerde AB standardı aranacak.

Türkiye'de 9 milyon bina yıkılacak; işte ilkeler

Hükümet, Van'daki 7.2'lik depremle bir kez daha gündeme gelen kaçak yapılaşma ve yapı denetimi konusunda radikal önlemleri devreye sokmaya hazırlanıyor.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, 'Bedeli ne olursa olsun yapacağız' dediği düzenleme hayata geçerse inşaat ve yapı işleri yetkisiz kişilerin elinden alınacak. Bina yapımında özel-kamu ayrımı kaldırılacak. genelinde riskli görülen yaklaşık 9 milyon bina yıkılacak. Hak sahipleriyle, TOKİ konutları için anlaşma yapılacak.

Öngörülen tedbirler şöyle:
- 2012'den itibaren inşaat ve tesisat işlerinde çalışan ustaların yetki belgeli olmaları zorunlu olacak. Sertifikalı ustaların zaman zaman hizmet içi eğitime alınması planlanıyor.

- Kalitesiz yapılaşmanın önlenmesi için şantiye şefi olarak mimar ve mühendisler görevlendirilecek. İnşaat ve tesisat işlerinde taahhüt üstlenen müteahhitler, 1 Ocak 2012'den itibaren yetki belgesi numarası alarak faaliyette bulunabilecek.

- Güçlü ve kurumsal yapı denetim sistemi için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı koordinasyonunda teknik müşavirlik sistemine geçilecek. Teknik müşavirlik kuruluşları, deneyimli  mimar ve mühendisler eliyle profesyonel hizmet verecek.

- Depremlerde kamu binalarının da büyük hasar görmesi nedeniyle, çıkarılacak düzenlemelerde özel-kamu ayrımı kaldırılacak. Teknik müşavirlik sisteminden kamu yapılarının da hizmet alması sağlanacak. Yurt genelinde bulunan 80 bin civarındaki kamu binasının yüzde 70'i, birinci ve ikinci derece deprem bölgesinde yer alıyor.

- AB Yapı Malzemeleri Tüzüğü, 'Ulusal Yönetmelik' olarak Temmuz 2013'te uygulamaya konulacak. Böylece uluslararası standartlarda yapı malzemesi üretilmesi sağlanacak.

- Koordinasyonu üstlenecek bakanlık, TOKİ ile ortak çalışma yürütecek. Yıkılan kaçak yapı ve gecekondu sahipleriyle TOKİ anlaşma yapacak. Fark için 20 yıla varan vadeler öngörülüyor.

Başbakan Erdoğan'ın, 'Oy kaybetsek de kaçak binayı yıkarız' açıklaması meslek odalarını umutlandırdı. Akşam gazetesinin haberine göre; gelen yorumlar şu yönde...

Abdullah Baysal (İstanbul İnşaatçılar Derneği Genel Sekreteri):
İstanbul'da binaların yüzde 40'ı ekonomik ömrünü tamamlamış, yani içinde yaşanmaması gereken bina. Yüzde 27'si depreme dayanıklılığını yitirmiş, yani acilen yıkılması gereken durumda. Özellikle de 1999 depremi öncesinde yapılan binalar.

O zaman yapılan binalarda deniz kumu kullanılması, yapı denetiminin olmaması söz konusuydu. O yüzden kentsel dönüşümde de özellikle siyasi erkler, yetkililer cesur davranmak zorunda.

Depreme dayanıksız binaların yıkılması konusunda kat mülkiyetinin acilen değişmesi ve çoğunluğa bırakılmaması gerekiyor. Binadaki bir kişinin başvurusu ve yetkili kurulların kararıyla o binanın yenilenmesi sağlanmalı. İradeye bıraktığınız vakit sonuç alamıyorsunuz...

Başbakan'a yüzde yüz katılıyorum. Önce bu binaların yıkılıp yeniden yapılması gerekir. Ancak bundan sonra denetimsiz, statik ve mimari projesi, ruhsatı olmayan inşaatlara asla izin verilmemeli. Artık depremin değil binanın öldürdüğü biliniyor ve bu bir kültür meselesi.

Eyüp Mahcu (Mimarlar Odası Genel Başkanı):
Yapılan açıklamalardan umutlanmak isteriz. Ama her deprem ve afet sonrası yapılan uygulamalara bakın. O yüzden gerçekçi bulmuyorum. Artık hayal kırıklığı yaşamak istemiyoruz. 'Kral çıplak' deniyor ama çıplak olan kamu politikaları. Yapı denetim sisteminin işlevsiz olduğunu herkes kabul ediyor. Bu konuda bir milat gerekiyor.

Yapı denetimi, bugün 1999 depreminin gerisine gitmiştir. Bu ortamda ne yaparsanız yapın binaları da yenileseniz kentleri güvenli hale getiremezsiniz. Van depremine bakın, orada 40 yıllık binalar ayakta duruyor. Yeni binaların depreme karşı güvenli yapıldığı savı doğru olmaz.

Tayfun Kahraman (Şehir Plancıları Oası İstanbul Şube Başkanı):
Siyasetin, elini taşın altına koyması lazım. Ancak bugüne kadar yapılan uygulamalara baktığınızda bu açıklamalar kaygı verici. Çünkü, kentsel dönüşümde sosyal konut yerlerine rezidanslar yapılıyor. Bölge insanları kent dışına çıkarılmaya çalışılıyor. Buralarda bir rant oluşuyor.

Ayazma ve Tarlabaşı projeleri gibi olursa İstanbul'daki vehamet daha da artar. Bu dönüşüm kent içi sürgüne dönüşür. 

Nurettin Sözen (Eski İstanbul Belediye Başkanı):
Kaçak binaların yıkılması konusunda itiraz yok. İlçe ya da büyükşehir belediyesi, kaçak yapıyı yıkmıyorsa bu zaten suçtur.

Sayfa Yükleniyor...