İlgi Otistik Çocukları Koruma Derneği Başkanı Nejla Arslankurt, 1989 yılında Ankara'da kurulan derneklerinin otizmli çocukların eğitim alma şanslarını arttırmak amacıyla faaliyet yürüttüğünü söyledi.
Otizmden etkilenmiş bireylerin tanılanması, çocukların ve ailelerinin toplum içinde yaşamlarını devam ettirebilen aileler olarak kalmalarını sağlayacak ilgili eğitim, bakım, sağlık ve diğer hizmetlerin en üst düzeyde yapmayı amaçladıklarını anlatan Arslankurt, otizmli çocukların eğitimi için model bir ortam oluşturmak istediklerini belirtti.
Devlet ve özel sektörde otizmle ilgili olarak çeşitli alanlarda hizmet veren profesyonellerin bilgi, tutum ve beceri düzeylerini daha üst seviyelere çekmek eğitim faaliyetleri düzenlemenin de hedefleri arasında yer aldığını ifade eden Arslankurt, ''Otizm enstitüsü yoluyla ülke şartlarına uygun evrensel cevaplarda oluşturabilen bir bilgi merkezi kurmak istiyoruz'' dedi.
Merkez için ön hazırlık yaptıklarını ve bilgileri içeren bir dosya hazırladıklarını kaydeden Arslankurt, dosyayı ilgilenebileceklerini düşündükleri kişi ve kurumlara gönderdiklerini bildirdi.
ERKEN TEŞHİS VE EĞİTİM ARAÇLARI KULLANARAK TEDAVİ
Otizmin ''Yaygın Gelişimsel Bozukluk'' olarak da adlandırıldığını, bazı alt tanıları da bulunduğunu anlatan Arslankurt, ''Bu tanıları alan bireylerin sosyal ve iletişim becerilerinde göstermiş oldukları sınırlılık, ortak bir yetersizlik olarak belirgin bir biçimde ortaya çıkıyor. İletişim becerilerindeki problemler ise dil gelişiminde gecikme, akıcı ve ifade edici dil gelişiminde yetersizlik şeklinde görülüyor'' diye konuştu.
Otizmden etkilenmiş bireylerin yanı sıra, onlara bakmakla yükümlü aile fertlerinin de üretim sürecine katılamadığını, bu durumun önemli bir sosyal maliyet oluşturduğunu vurgulayan Arslankurt, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Bu maliyete, devletin çocuğun eğitim, sağlık ve diğer harcamaları için tahsis ettiği bütçe de eklendiğinde otizmden etkilenmiş bireylerin eğitim almadan, yani üreten bağımsız bireyler haline gelmeden atıl bir biçimde yaşamalarının devlete getirdiği yük büyüyor. Otizmin bu dramatik yükselişi, bu bozukluğun bir salgın olarak algılanması gerektiği ve sosyal maliyetlerinin göz önünde bulundurularak erken teşhis ve eğitim araçları kullanılarak tedavisine öncelik verilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Bu anlamda hem bilimsel olarak kanıtlanmış, yani delile dayalı uygulamaların rehberliğinde sağlıklı bir eğitim süreci yürütülmesi, ülkemizde bu konudaki bilimsel çalışmaları teşvik etmek için Türkiye'nin ilk özel 'Otizm Enstitüsü'nü kurmak istiyoruz. Otizmle mücadele kapsamında mesafe katetmek için bu projenin önem taşıdığını düşünüyoruz.''
TÜRKİYE'NİN İLK ÖZEL OTİZM ENSTİTÜSÜ
Arslankurt, derneklerine 6 bin metrekarelik kapalı alana sahip okul inşası için Dikmen'de arazi tahsisi yapıldığı, bu alan üzerinde oluşturulacak binanın hem okula hem de Türkiye'nin ilk özel otizm enstitüsüne ev sahipliği yapmasının planlandığını belirterek, ''Binada erken çocukluk ve aile eğitim, okul öncesi eğitim, ilköğretim, iş-uğraş eğitimi üniteleri ve otizm enstitüsüne temel oluşturmak için kurulacak olan araştırma ünitesi birimleri yer alacak'' dedi.
Merkezin tamamlanması için maddi desteğe ihtiyaçları olduğunu dile getiren Arslankurt, şunları kaydetti:
''Hizmetlerimizi büyütmek ve otizmden etkilenmiş tüm çocuklarımıza yararlı olabilmek için inşa edilecek eğitim binamıza kaynak yaratmak için çabalıyoruz. Okul kapsamında ulaştırılacak eğitim programı ile otizmli çocuklarımızı kazanmayı amaçlıyoruz. Bunlar, çalışma davranış ve becerileri, iletişim, sosyal beceriler, oyun ve grup davranışları, taklit becerileri, kas becerileri, akademik hazırlık becerileri, kabulü kolaylaştırıcı özbakım-günlük yaşam becerilerinin kazandırılmasından oluşuyor. Otizm Enstitüsü ile otizm konusunda bilinçlendirici yayınların arttırılması ve otizmin sosyal maliyetinin azaltılması amaçlanıyor.''
- Etiketler :
- Haberler
