Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali başladı

14 Mayıs'a kadar sürecek 12. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nin teması “80’ler”...

Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali başladı

Kültür Bakanlığı ve Başbakanlık Tanıtma Fonunun katkılarıyla bu yıl 12'ncisi düzenlenen ''Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali'', Opera Sahnesi'nde düzenlenen törenin sunuculuğu, şarkıcı Rojin yaptı. Rojin'e zaman zaman Lale Mansur, İlker Aksum ve Serhat Tutumluer gibi sanatçılar eşlik etti.

Festival Koordinatörü Halime Güner, bu yıl festivalde ''80'ler'' temasının işleneceğini belirterek, ''12 Eylül döneminde kadınların işkencelere maruz kaldığını, birçok zorluklara katlandıklarını, ama mücadeleyi sürdürdüklerini'' anlattı.

Festivale katkıda bulunan sponsorlar ile Mısır sinemasının önemli kadın yönetmenlerinden Magda'ya plaket verilen gecede gecede oyuncu Suna Selen’e, Uçan Süpürge Onur Ödülü, sanat yönetmeni Zepür Hanımyan ile yönetmen Yeşim Ustaoğlu’na ise Bilge Olgaç Başarı Ödülü verildi.

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, ödül törenin ardından yaptığı konuşmada, festivalde 80'lerin konu edinilmesinin çok anlamlı olduğu belirterek, ''Çünkü, gerçekten 80'leri hiç aklımızdan çıkarmamalıyız. 80'li yıllar 'nin bir büyük tuzaktan geçerek bir büyük çukura düştüğü ve hala içinden çıkmak için çırpındığı en karanlık yıllarıdır'' dedi.

FESTİVALİN TEMASI: “80’LER…”

12. yaşını kutlayacak olan festival, 7-14 Mayıs 2009 tarihleri arasında Ankara’da gerçekleşecek. Almanya’dan İsveç’e, Hong Kong’dan Hindistan’a 26 ülkeden 81 yönetmenin toplam 90 filmini sinemaseverlerle buluşturacak olan festivalin teması “80’ler”.

1980’li yıllar… Vatka, disko, şalvar pantolon, metal müziğin yükselişi, Kenan Evren, yarasa kol, video kasetler, yasaklar ve özgürlük arayışı, hırpalanan hayatlar, yarım kalan hayaller… Sevdiğimiz ve sevmediğimiz şeyler… 1980’li yıllarda büyüyenler, dünyayı değiştirmek istemişlerdi, devrim yapamasalar da demokrasiyi genişlettiler. Dünyayı bir şenliğe çevirmek istemişlerdi, bunu yapamasalar da, onca acının arasında epeyce eğlendiler, onların yaptığı müzik hâlâ dünyayı eğlendiriyor, onların çektiği filmler hâlâ... Ama hafızamızda onlara yer açmakta zorlanıyoruz. Mesela? O yıllarda yetişen Yeşim Ustaoğlu, dünyada ülkesinde olduğundan daha fazla tanınıyor. Darbenin başrolündeki general, ressam zannediliyor. Berlin Duvarı’nın fotoğrafları kartpostallarda. Tüm dünya hâlâ Madonna’yla coşuyor, Michael Jackson ise artık bembeyaz. Tarihte ilk defa bir kuşak, hayalden, özgürlükten, dünyayı değiştiren ne varsa hepsinden köşe bucak kaçırılıyor, geçmiş unutulmaya ve unutturulmaya çalışılıyor. Bu yüzden 1980’leri hatırlamaya ihtiyacımız var.

12. Uçan Süpürge Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nde 80’ler ruhu yeniden diriliyor. Dönemin Türkiye ve dünya sinemasından örnekler, 80’ler iklimini bugüne taşıyacak paneller, tanıklıklarla zenginleşecek söyleşiler, 12 Eylül mektuplarından oluşan sergi, ödüllü filmler, partiler ve tüm dünyadan konuklarıyla dopdolu bir festival daha başlıyor!

80’LER TÜRKİYE SİNEMASI

80’ler Türkiye sinemasında, dönemin sosyal, kültürel ve politik hayatını yansıtan 5 film seçildi.

Atıf Yılmaz’ın “kadın filmleri” olarak adlandırılan çalışmalarından ‘Mine’ (1982) ve ‘Ölü Bir Deniz’ (1989) 80’lerle birlikte Türkiye’deki kadın hareketini de etkileyen ikinci dalga feminizminin “Özel Alan Politiktir” sloganını doğrulamaları bakımından büyük önem taşıyor. Bu iki film, sinemamızda kadın kimliği ve bedeninin özgürleşmesini anlatmadaki başarısı yanında Türkan Şoray’ın olgunluk döneminin en iyi örneklerinden olması açısından da ayrı bir yerde duruyor.

Yalnızca 80’lerin değil sinema tarihimizin de en ilginç ve ayrıksı filmlerinden biri olan ‘14 Numara’ (1985) ise seks işçisi kadınların hayatlarına odaklanıyor. Dönemin genelev mekanlı filmleri arasında karakter yaratmadaki başarısı ve cesur senaryosuyla ayrı bir yere koyabileceğimiz film, Sinan Çetin’in de ilk filmlerinden. Festivalde sansürsüz kopyayla gösterilecek olan ‘14 Numara’, bu filmdeki rolüyle Antalya Film Şenliği’nde yardımcı kadın oyuncu dalında ödül alan, yakın zamanda kaybettiğimiz usta oyuncu Keriman Ulusoy’un anısına gösterilecek.

Bölümün kadın yönetmenli tek filmi, Nisan Akman’ın ‘Bir Kırık Bebek’i (1987). Sınıf atlamak isteyen genç bir kadının ailesi ve çevresiyle ilişkilerini anlatan bu etkileyici dram, dönemin ekonomik ve toplumsal yapısı hakkında çarpıcı bilgiler veriyor. Sinemamıza Derya Alabora’yı da kazandıran film, 83’te başlayan sinema kariyerini hızla yükselten ve dönemin ikon oyuncuları arasında sayılan Hülya Avşar’ın filmografisinin en iyilerinden sayılıyor.

Bölümün 12 Eylül konulu filmi ise Memduh Ün imzalı ‘Bütün Kapılar Kapalıydı’ (1989) olacak. Hapishaneden altı sene sonra çıktığında dışarıdaki hayata ayak uyduramayan Nil’in öyküsünü anlatan film, 80’ler Türkiye’sini derinden etkileyen askeri darbeyi konu edinen filmler arasında ana kahramanı kadın olan tek film.

80’ler Türkiye sinemasında yer alan filmler Ankara Alman Kültür Merkezi’nde ücretsiz gösterilecek.

80’LER DÜNYA SİNEMASI

Festivalin bu bölüm için seçtiği iki film; gösterildiğinde büyük yankılar uyandırmış, 80’ler sinemasının en önemli yapımlarından ‘Resmi Tarih’ ve ‘Bağdat Kafe’. Filmlerin ortak özelliği ise “Yabancı Dilde En İyi Film” dalında Oscar almış olmaları.

Arjantin sinemasının ustalarından Luis Puenzo kendisine uluslararası bir başarı getiren ‘Resmi Tarih’te (The Official History, 1985), 1976’daki askeri darbenin kalıntıları altında yaşamaya çalışan Arjantin’e çeviriyor kamerasını ve seyirciyi çarpıcı gerçeklerle yüzleştiriyor. Politik sinemanın kilometre taşlarından biri sayılan film, Arjantin’in ‘Cumartesi Anneleri’nin öyküsünü anlatıyor ve resmi tarih kitaplarını ve bilgilerini ters yüz ediyor.

Bölümün diğer filmi ise Alman sinemasından geliyor. Percy Adlon’ın kült mertebesine erişen filmi ‘Bağdat Kafe’ (Bagdad Cafe, 1987), enfes oyunculukları, gerçeküstü anlatımı ve unutulmaz müzikleriyle seyredeni kendine aşık ediyor. Yönetmeni erkek olmasına rağmen adını feminist film literatürüne yazdıran bu zeki ve uçarı yapım, klasik görsel ve anlatısal yapıyla birlikte, erkek bakışı ve seyirlik bir malzeme olan kadın klişelerini yıkmasıyla 80’ler sinemasında ayrı bir yerde duruyor. Güçlü kadın karakterleri ve beden politikalarını sorgulayan üslubuyla ‘Bağdat Kafe’, Festivalin mutlaka görülmesi gereken filmlerinden biri.

Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali başladı - 1

“12 EYLÜL’DE…” MEKTUPLARI FESTİVAL’DE

Gerçek veya kurgusal anlatılar üzerinden bir döneme ayna tutmayı, farklı hikâyeleri bir araya getirerek 12 Eylül’ü hatırlamayı ve hatırlatmayı amaçlayan Festival, 12. yılına özgü bir mektup sergisi hazırladı. Türkiye’nin pek çok ilinden kadınların farklı araçları kullanarak ve farklı formlarda hazırladıkları mektupların yer alacağı “12 Eylül’de…” başlıklı bu sergi, ziyaretçilerin ‘o anda ve orada’ yazacakları mektupların da dahil edileceği interaktif bir sergi olacak.

Ayşegül Devecioğlu, Gülden Treske, Halime Güner, Latife Tekin ve Umut Tümay Arslan’dan oluşan jüri tarafından değerlendirilen mektuplardan oluşacak sergi, 8 Mayıs Cuma günü saat 18:00’de açılacak ve 18 Mayıs’a kadar İbrahim Çeçen Vakfı Sanat Galerisi’nde görülebilecek.

FESTİVAL 5 AYRI YERDE

12. Uluslararası Uçan Süpürge Kadın Filmleri Festivali’nde film gösterimleri ve söyleşiler iki mekanda gerçekleşecek. Ankara’da sanat filmlerinin tek adresi olan Kızılırmak Sineması ve Ankara Alman Kültür Merkezi festivalin gösterim mekanları olacak. Festival ayrıca, Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi, Bilkent Üniversitesi ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) kampüslerinde üniversitelilerle buluşacak.

Sayfa Yükleniyor...