UNESCO gözüyle yeni Haliç

UNESCO adına yeni Haliç köprüsünü değerlendiren Prof. Dr. Siviero, "Kenti müze gibi saklayamazsınız. Kentler yaşamalı" dedi.

UNESCO gözüyle yeni Haliç

Karaköy’den geçip tarihi yarımadaya bağlanan Haliç Metro Geçiş Köprüsü projesi ve metro inşaatı beraberinde “Tarihi yarımadanın görüntüsü bozulacak mı?” tartışmasını getirdi.

gelen ve UNESCO adına bir rapor kaleme alan Prof. Dr Enzo Siviero, projeyi değerlendirdi.

Köprüler konusunda uzmanlaşan inşaat mühendisi ve Venedik Üniversitesi öğretim görevlisi Siviero, tarihi korurken önceliğin insandan yana olması gerektiğine vurgu yapıyor.

İşte Radikal'de yer alan o söyleşi...

Tarihi kentlerde yapılan inşaatlar, yeni düzenlemeler her zaman tartışmaya yol açıyor. Bu sorun nasıl aşılabilir?
Önemli olan var olan özellikleri farklı bakış açılarından karşılaştırabilmek. Dar bir bakış açısıyla bakarsanız Süleymaniye Camii’nin mimarisiyle çatışırsınız. Michalengelo’nun köprüsü (Şişhane-Unkapanı arasına yapılacak köprüye esin veren köprü) 500 yıllık ama günümüzde ihtiyaç duyduğumuz köprü modern olmalı. 500 yıl öncesine ait bir köprüyü kullanamazsınız.
İnsanların ulaşımda önceliği hem hava koşullarına karşı kendini koruyan, aksamadan işleyen ve bu gereklilikleri yerine getirirken görsel olan bir metro düzeni. Bana öyle geliyor ki, bazen geçmişi çok fazla vurguluyoruz, etrafınıza bakarsanız, yüksek binalar, gökdelenler var, bunlar önemsiz problemler. Aslında, bu kültürel bir savaştan daha çok politik bir savaş.

HER ADIMDA SABIR, MÜZAKERE VE UZLAŞMA
Tarihi alanlarda öncelik ne olmalı? Mimarlar nasıl çalışmalı?
Önden bazı skeçler hazırlayıp bunları insanlarla paylaşmalı. Sabırlı olmalısınız. Bu çok önemli çünkü işin geçiş aşamalarını atlayıp insanlara sonucu sunarsanız, esas itibariyle insanlar belki karşı çıkmaz ama korkarlar. Ama eğer en baştan bir masanın etrafında oturup tartışırsanız, ‘Bunun avantajı şu ya da bu’ derseniz, uzlaşmaya varabilirsiniz. Köprü dizayn etme konusunda birçok tecrübe edindim. Ben her zaman bu şekilde çalıştım. Çünkü tarihi tarafta size onay vermesi gereken insanlar var. Bu onayı almak için onlarla önceden müzakere etmeniz gerekli. Eğer önceden tartışırsanız her nasılsa bu onay otomatik olarak verilir. Eğer gelip ‘Bu benim projem, evet ya da hayır deyin’ derseniz, size ‘tamam’ demezler. Müzakere bizim hayatımızın parçası.

‘VENEDİK MÜZE GİBİ İNSANLAR YAŞAMIYOR’
Tarihi kentlerin dokusuna uygun olmayan uygulamalar çok tartışılıyor. Bir yanda da yaşamsal gerekler var. Bu sorun nasıl aşılabilir?
Korumayı dikkate almalısınız ama bir müzeden bahsetmiyorum. Müze, girip para ödediğiniz yerdir. İnsanlar tarihi yerlerin içinde yaşamalı. Bu hayatın bir parçası olmalı. Bu sadece turizm için olmamalı. Turizm de hayatın bir parçası. Ama yaşamazsanız şehir ölür. Müze yaşamak değildir, müzeyi gezerken, kafeye gidersin, hediye alırsın biter. Venedik’te buna benzer bir durumumuz var, biliyorsunuz. Venedik’in problemi orada yaşamadan yaşaması insanların. Sonuçta 150 bin kişi yaşarken, şimdi sadece 40 bin kişi kaldı. Normal hayat çalıştığın, markete gittiğin, otobüs beklediğin hayattır. Koruma insanların içinde yaşayabileceği şekilde olmalı. İnsanları şehrin içerisinde tutacak her çaba, her gayret gösterilmeli.

‘MİMARİ AÇIDAN İYİ DİZAYN EDİLMİŞ BİR KÖPRÜ’
Haliç metro geçiş köprüsü projesini nasıl buluyorsunuz?
Bu mimari açıdan çok iyi dizayn edilmiş yeni bir köprü. Bazı çözümler çok ilginç, bazıları tartışılabilir. Bu köprünün kendi kişiliği ve kendi tavrı var. Sadece iki panel var, kabloları görmüyorsunuz… Taksim’le Karaköy arasındaki rakım farkını gözeterek yüksekliğin düşürülmesi mimari açıdan ilginç bir çözüm. Haliç çok özel bir alan, İstanbul çok özel bir konuma sahip. Boğaz dünyanın en özel yerlerinden biri. Bu yüzden yapılacak işlerin de özel ve düşünülmüş olması gerekiyor. Ben mühendis olduğum için öncelikle yapısal olarak değerlendirdim ama insanların gözünde mimarinin önemi var. Bu köprü ilk tasarlandığı haliyle devam ediyor. Dizaynıyla bir orta yol bulunmuş, bu da çok önemli.

‘3. KÖPRÜ’DE ÖNCELİK İNSAN OLMALI’
İstanbul’un en çok tartışılan konularından biri de Boğaz’a 3. köprü projesi. Bu tartışma ekolojinin bozulması üzerinden şekilleniyor.Tartışmalarda öncelik insan olmalı. Eğer yaşam alanı daralıyorsa, başka dengeleri gözeterek yeni çözümler üretebilirsiniz. İstanbul Boğazı üzerine yeni bir köprü bu eksende tartışılmalı. Toptan karşı çıkmak insanların hayatını kolaylaştırmaz. Şehri yaşanabilir kılmak için bazı çözümler, eklemeler, gelişmeler yapılması kaçınılmaz. Kentlere gökdelenler nasıl yapılıyorsa, bu köprüler de böyle yapılıyor. Ona da ihtiyaç var buna da. Ama mimarinin daha özenli olması insanları da rahatsız etmez.

Sayfa Yükleniyor...