Üniversiteler için ‘bırakınız yapsınlar’ raporu

Kâr amaçlı üniversiteler açılabilsin... Eğitim paralı olsun... ÖSS dışında yeni sınav sistemi getirilsin... Üniversitelerin yeniden yapılandırılmasına yönelik hazırlanan son rapor, yükseköğretim için alternatifleri tartışmaya açıyor.

Üniversiteler için ‘bırakınız yapsınlar’ raporu

Boğaziçi Üniversitesi eski Rektörü ve İstanbul Politikalar Merkezi Direktörü Prof. Dr. Üstün Ergüder, Erciyes Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Mehmet Şahin, Sabancı Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Tosun Terzioğlu ve Işık Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Öktem Vardar ‘Neden Yeni Bir Yüksek Öğretim Vizyonu’ başlıklı bir rapor kaleme aldı. Raporda, yükseköğretim sistemi için farklı önerilerde bulunuldu.

Avrupa Birliği’nin desteğiyle hazırlanan rapor, 2006 yılında hazırlanan ilk taslağın ardından tartışmaya açıldı. Akademisyenler, sivil toplum örgütleri ve kamu kurum temsilcilerinin katılımıyla yapılan toplantılar sonunda son şeklini alan rapor, bir basın toplantısıyla açıklandı.

Toplantıda, tespit ve öneriler açıklandı. Amaçlarının “Düşünülmeyeni düşünmek, kabul edilen doğruların ötesinde vizyon aramak” olduğunu söyleyen Üstün Ergüder, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nda köklü değişiklikler yapılması gerektiğini vurguladı.

ÜNİVERSİTELER GELECEKLERİNİ BELİRLEYEBİLMELİ
Ergüder şunları söyledi: “Beğenilse de, eleştrilse de 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu’nun bir vizyonu vardır. Bu kanunla, yükseköğretimde okullaşma oranının artırılması hedeflendi. Ayrıca siyasi olarak, ortaöğretimde eksik verildiği düşünülen, vatandaşlık eğitiminin yükseköğretimde verilmesi amaçlandı. Ve pek gerçekleştirilemese de üniversitelerin araştırma performansının artırılması istendi. Ancak bu kanun merkeziyetçi, tek tip, kurumsal özerkliğe fırsat tanımayan yapılar yarattı. Oysa ki üniversiteler aykırı düşünülebilen ve böylece toplumun düşünme potansiyelini yükselten yerler olmalıdır. Eğer kurum özerk değilse, akademik özgürlük tehdit altındadır. Üniversiteler kendi kaderine sahip olmalı ve geleceklerini kurgulayabilmeliler."

ÖZEL ÜNİVERSİTELER MODEL OLUŞTURDU
Ergüder şöyle devam etti: "Türk üniversitelerinde belirli bir yığınlaşma olduğu ortada. YÖK’le birlikte okullaşma oranında belli bir başarının yakalandığı söylenebilir. Ama YÖK kaliteyi dışarıda bıraktı. Özel üniversiteler, toplam öğrencilerin yüzde 5’ine eğitim verir hale geldi. Bu anlamda, okullaşmada çok da önemli katkı sağlamadı. Buna karşın vakıf üniversiteleri örnek oluşturacak modeller oluşturdu. Öğretim sisteminde çeşitliliği artırdılar ve sağladıkları rekabet ortamıyla eğitim kalitesinin yükselmesine önemli katkıda bulundular.

BIRAKINIZ YAPSINLAR
"Kalitenin artırılması için üniversitelerin kurumsal özerkliğe ve çeşitliliğe ihtiyacı vardır. Bırakalım üniversiteler kendi amaçlarını kendileri belirlesin. Bırakınız yapsınlar ama hesap verici ve şeffaf yapılar olarak... Bu anlamda yasakçı olmayan, girdi kontrolü yerine çıktı kontrolü yapılan ve performans değerlendirmesi üzerinde ısrarla durulan yapılaların kurulması için yasal düzenlemelerin yapılması gerektiğini öneriyoruz.

KÂR AMAÇLI ÜNİVERSİTELER AÇILABİLMELİ
"Bugünkü merkeziyetçi kanunla birbirinden çok farklı üniversiteler idare edilmeye çalışılıyor. Aynı kanunla, vakıf üniversiteleri, bölgesel özellikleri fazla olan üniversiteler, gelişmiş, büyük ve uluslarası bağlantıları güçlü üniversiteler ve yeni kurulan üniversiteler aynı potada ele alınıyor. Oysa mevcut yapı çok heterojen... Üniversiteler kendi amaçlarını belirlerken bu doğrultuda farklı tipteki üniversiteler de var olabilmeli. Bu doğrutuda mali yapılarına göre kâr amaçlı özel üniversiteler, kâr amacı olmayan özel üniversiteler, vakıf üniversiteleri ve devlet üniversiteleri olabilir. Ayrıca, bazı devlet üniversitelerini işletme hakkı bir vakfa devredilebilir ya da üniversite konseyinde yönetilen özel statüde devlet üniversiteleri olabilir.

YÖK YERİNE REKTÖRLER KONFERANSI
"YÖK’ün şu anki geleneksel yapısının değişmesini ve mevcut yapısının dışında koordinatör bir kurumun kurulmasını öneriyoruz.

EĞİTİM PARALI OLSUN AMA...
"Hazırladığımız raporda biraz da şeytanın avukatlığını yapıyoruz. Şu anda hem topluma hem de yükseköğretim sektörüne yerleşmiş bazı alışkanlıklar ya da refleksler söz konusu. Bunlardan birisi de parasız eğitimin sosyal adaletle eşit olduğu görüşü... Biz eğitimin finansmanında paralı eğitime geçilmesini öneriyoruz. Ancak bu yapılırken yetenekli ancak maddi imkanları olmayan öğrencilerin eğitimden mahrum kalmasını kesinlikle engelleyen yöntemler bulunması gerektiğine inanıyoruz. Bunlar öğrencilere verilecek burslar ya da düşük faizli krediler olabilir. Elbette bu konuda farklı çözümler de geliştirilebilir.

ÖSS’NİN AĞIRLIĞI AZALTILMALI
"ÖSS sistemi hem öğrencilerin, hem de eğitimin kalitesi açısından sakıncalar doğuruyor. Bu nedenle şimdiki ÖSS’nin devamı olarak düşünülebilecek bir merkezi sınav yine olmakla birlikte, bunun üniversiteye girişteki ağırlığı azaltılmalı. Ayrıca bu sınavın yanına olgunluk sınavı sistemi benzeri bir sınav yürürlüğe konabilir. Merkezi olgunluk sınavı 11 ve 12’inci sınıflarda her yıl değişik alanlarda ya da her yıl her alanda yapılabilir. Daha önce ’de bunun örnekleri vardı ancak uzunca bir süre uygulanan bu sistem ‘her şeyi testle değerlendirme modası’ ile birlikte terk edildi.

MESLEK YÜKSEKOKULLARI AYRILSIN
"Meslek yüksekokulları ne yazık ki, üniveriste bünyesinde ayrımcılığa uğramış gibi görünüyor. Biz bu okulların üniversitelerin bünyesinden çıkartılarak bağımsız kurumlar haline getirilmesini öneriyoruz. 'Özel sektör ve özellikle sanayi sektörü yüksekokul kurmaya özendirilmeli' diyoruz.”

Sayfa Yükleniyor...