'Vicdan sahibi kişiler mezarın yerini göstermeli'

Zafer Üskül, Cemil Kırbayır'ın gözaltında öldürüldüğü kanaatinde olduklarını ve o dönem devlet görevlisi olup, Kırbayır’ın mezarının yerini bilen vicdan sahibi kişilerin yer göstermesini beklediklerini söyledi.

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı Zafer Üskül, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında, kayıplarla ile ilgili kurulan alt komisyonun Cemil Kırbayır konusunda ulaştığı nokta hakkında bilgi verdi.

Ailenin iddialarına göre, Kırbayır'ın 13 Eylül 1980'de evinden alınıp 247. Piyade Alayına, orada bir hafta tutulduktan sonra da Kars Askeri Gözetimevi’ne gönderildiğini, sorgu evi olarak kullanılan Dede Korkut Eğitim Enstitüsü’nde emniyet personelince sorgulandığını, işkenceye tabi tutulduğunu ve 8 Ekim 1980'de öldürüldüğünü anımsatan Üskül, polisin ise gözaltında tutulduğu yerden kaçtığına ilişkin tutanak tuttuğunu kaydetti.

Kırbayır'ın annesi Berfo Kırbayır'ın oğlunun mezarının olması için kemiklerini talep ettiğini hatırlatan Üskül, alt komisyonun bir takım çalışmalar yaptığını kaydettiği.

Öğrendikleri birinci şeyin; Kırbayır'ın yok olmasının ardından Kars'ta Cumhuriyet Savcılığı’nın hiçbir soruşturma yapmadığı olduğunu dile getiren Üskül, Kars Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kendilerinin bilgi istemesinden hemen sonra bir soruşturma başlattığını ve o soruşturmanın halen devam ettiğini anlattı.

Üskül, o dönemde emniyet, MİT ve sıkıyönetimde görev yapan kişilerin isimlerini istediklerini, Emniyet ve MİT'ten çok kısa sürede yanıt aldıklarını, ancak Milli Savunma Bakanlığı’ndan henüz bir yanıt alamadıklarını bildirdi.

O dönemde görev yapan polis ve bekçiler, MİT görevlileri, Cemil Kırbayır ile birlikte gözetimevinden sorgu evine götürülen 3 kişi, gözetimevine Kırbayır'ın götürülüşüne tanık olanlar ve Kırbayır ile ilgili bilgi sahibi başka kişileri de dinlediklerini kaydeden Üskül, şunları söyledi:

''Bütün bunlardan şöyle bir sonuç çıkıyor: Kırbayır, 13 Eyül 1980'de yakalanmıştır. Bir hafta kadar Göle'de tutulmuştur, sonra Kars'a nakledilmiştir. Kars'ta gözetimevine alınmıştır. O sırada gözetimevinde yüzlerce insan bulunmaktadır. Bir polis ekibi sorguya alınması istenen kişileri gözetimevinden almakta sorguevine götürmekte, sorgu bittikten sonra da gözetimevine tekrar götürmektedir.

Sorguevinde, emniyet görevlileri, MİT gözlemcisi ve sıkıyönetim görevlileri sorgulamada bulunmaktadır. Bu düzen içinde Kırbayır, 8 Ekim 1980'de sorguevine getirilmiştir. Birlikte getirildiği 3 kişi aynı gün götürüldüğü halde Kırbayır, götürülmemiştir. Kırbayır'ın kaçtığına ilişkin bir tutanak tutulmuştur. Kaçmasından sorumlu sayılan 3 polis memuruna kınama cezası verilmiştir ki kınama cezası hafif bir cezadır.''

'İŞKENCE YAPILMIŞTIR'
Bu seyir içinde yaptıkları değerlendirmeyi aktaran Üskül, şöylekonuştu:

''Cemil Kırbayır'a sorguevinde işkence yapılmıştır. Bilgisine başvurduğumuz bazı kamu görevlileri o sorguevinde işkence yapıldığını ve Cemil Kırbayır'ın kaçmasının mümkün olmadığını ifade etmişlerdir. Bize göre de bir kişinin oradan kaçma ihtimali yoktur. Sorguya getirilen kişi gözleri bağlı getiriliyor, sorgulamayı beklerken hücreye konulmaktadır, sonra yine gözleri bağlı sorgu odasına alınmaktadır, sorgu sırasında da bu kişinin gözlerinin bağlı olması gerekmektedir.

Gözlerinin bağlı kalması için ellerinin arkadan bağlı olması gerekir. Sorgulamadan önce ya da sonra kalorifer borusuna kelepçelenen bir kişinin kaçma ihtimali aşağı yukarı yoktur. 2. ya da 3. kattan atladığı söyleniyor. Bunu başarması da akla uygun gelmemektedir. Atlaması halinde ise koşarak oradan uzaklaşması son derece zor görünmektedir.''

Dede Korkut Eğitim Enstitüsü’nü yerinde incelediklerini, yerleşim biriminin dışında olduğunu anlatan Üskül, pek çok güvenlik görevlisinin olduğu bir yerde Kırbayır'ın kaçmasının zor göründüğünü anlattı.

Üskül, alt komisyonun çalışmalarını rapor haline getireceğini belirterek, görevliler hakkında soruşturma açma ve gereğini yapmanın Kars Cumhuriyet Başsavcılığı’nın görev alanı içine girdiğini, elde ettikleri bilgileri Başsavcılık ile paylaştıklarını dile getirdi.

Üskül, ''Çok geç olmayan bir tarihte Cumhuriyet Başsavcılığı da soruşturmasını tamamlayıp gereğini yapacaktır'' dedi.

Soruları da yanıtlayan Üskül, ''Size göre gözaltındayken öldürüldü mü?'' sorusuna ''Bizim kanaatimiz o yöndedir'' yanıtını verdi.

Üskül, bir başka soru üzerine, net bilgi alamadıklarını, ancak Kırbayır'ın akıbetinin ne olduğunu bilen birkaç kişinin olduğu kanaatinde olduklarını söyledi. Üskül, ''Vicdan sahibi bu birkaç kişinin konuşmasını, yer göstermesini bekliyoruz'' dedi.

Üskül, bilen kişilerin kimler olduğu konusunda izlenimlerinin olduğunu belirterek, ''Ancak bunu sizinle paylaşamam şu anda'' diye konuştu.

''Bu kişiler devlet görevlisi mi?'' sorusuna karşılık da Üskül, ''Teorik olarak sorguevinde sorgulanan bir kişi işkence sırasında ölmüşse, onu ortadan kaldıracak kişiler herhalde orada görev yapan kişilerdir. Başkası olabilir mi?'' dedi.

Bu kişilerin hayatta olup olmadığının sorulması üzerine ise Üskül, bir bölümünün hayatta olduğunu söyledi.

Sayfa Yükleniyor...