"Yavru balık avı bitsin"

Greenpeace, 1 Eylül itibari ile açılan balıkçılık sezonunda balıkçılara 'rastgele' derken, artık yavru balık avının kesin bir çözüme kavuşmasını talep ediyor.

"Yavru balık avı bitsin"

Endüstriyel balık avcılığı için avlanma sezonu bu yıl da 1 Eylül itibari ile başladı. Greenpeace, denizlerin ve balıkçılığın geleceği için, balık av sezonunun verimli ama aynı zamanda bilinçli ve kontrollü geçmesinin önemine dikkat çekiyor ve yavru balık avının durdurulmasını talep ediyor.

Greenpeace, 2007'de başlattığı 'küçük balık yoksa büyük balık da yok' kampanyasının devamı olarak 2010'da 'Seninki kaç santim' kampanyasını başlatmıştı. Bu kampanyanın amacı, sürdürülebilir balıkçılık için ilk adım olan, henüz yumurtlamamış yavru balıkların avlanmasının önlenmesi. Yasal balık avlanma boylarının bilimsel verilere göre değiştirilmesi ve denetimlerin artırılmasının talep edildiği kampanyaya 600 bin kişi imzaları ile destek verdi. 2 binin üzerinde kişi Tarım, Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı’nı aradı, 13 bin 500 kişi faks çekerek yavru balık avının durdurulmasını talep etti. Bakan Mehdi Eker, avlanma sezonu öncesi talepleri kısmen dikkate alarak orfoz ve lagos için yasal avlanma boyunu 30 cm'den Greenpeace'in de önerdiği 45 cm'ye çıkardığını duyurdu. Ancak lüfer için verilen 20 cm kararı bilimsel verilerin altında. Soyu tükenme tehlikesi altındaki kalkan için ise henüz bir adım atılmış değil.

Greenpeace Akdeniz Denizler Kampanyası Sorumlusu Banu Dökmecibaşı “Balıkçılarımıza bereketli ve adil bir sezon diliyoruz. Umarız yavru balık avı adına atılan adımlar hızla devam eder ve uygulanır. Avlanma boylarının bilimsel verilere göre belirlenmesi hayati önemdedir.  Sürdürülebilir denizler ve balıkçılık için yapılması gereken daha çok şey var. Yasadışı ve aşırı avlanmanın önlenmesi için acilen ciddi adımlar atılmalı, aksi takdirde denizlerimiz tamamen tükenecek. Balıkçılarımızın bu konuda öncü olmalarını, devletin de özellikle kıyı balıkçılığını desteklemesini bekliyoruz” dedi.

Greenpeace ticari balık avı ile ilgili şu noktalara dikkat çekiyor:

-En önemli ticari balıklar da dahil, pekçok deniz canlısı için yaşamsal  önemdeki yumurtlama zamanı Nisan ve Ekim ayları arasında. Özelikle bu dönemde yapılan her tür endüstriyel balıkçılık, stokların hızla tükenmesine neden oluyor.  Bunun sonucunda da deniz ekosisteminin dengesinin bozulmasına ve ticari balıkçılığın da geleceğinin tehlikeye atılmasına yol açıyor. Bu dönemlerin, bilimsel verilere ve var olan stok durumuna göre belirlenmesi gerekirken, 'de balıkçılık endüstrisi tarafından her yıl av yasağı süresinin daha da kısaltılması yolunda baskılar yaşanıyor.

-Tam yumurtlama dönemine denk gelen aylarda avlanma yapılması, zaten aşırı avlanma nedeniyle azalan balık stoklarının çok hızlı düşmesine ve türlerin yok olmasına neden oluyor. 2011 yılında Uluslararası Doğa Koruma Birliği’nin (IUCN) yayınladığı tehlike altındaki türleri inceleyen rapora göre  , aralarında kalkan, orfoz, lahoz, levrek, uskumru, orkinos’un bulunduğu  önemli ticari türler, tehlike altında veya sınırında.

-Denizlerimizin bereketi ve Türkiye'deki balıkçılığın geleceği için acilen yapılması gerekenler;  Av yasağı döneminin doğru belirlenmesi, balıkçılık faaliyetlerinin denizden pazara denetlenmesi, aşırı ve yanlış avlanmanın önlenmesi, avlanma boylarının ve zamanlarının bilimsel verilere uygun olarak düzenlenmesi ve av filosunun küçültülerek sürdürülebilir kıyı balıkçılığının teşvik edilmesidir. Bunlar ile birlikte mutlaka yumurtlama alanlarının da dahil olduğu deniz alanlarının deniz rezervi yani koruma alanı ilan edilerek uzun vadeli çözümlere geçilmelidir.

Greenpeace, dünya denizlerindeki tahribatın iyileştirilebilmesi ve orkinos gibi türlerin aşırı avlanmasına uzun vadeli çözüm önerisi olarak, tüm tahrip edici faaliyetlere kapatılmış ve tam koruma altında bir deniz rezervleri ağının oluşturulması için kampanya yürütmektedir.

Sayfa Yükleniyor...