Yedik bitirdik

Denizlere çok fazla olta atılmış durumda. Günümüz balıkçılığının en büyük problemi bu. Küçük yemleme botlarından dev trol teknelerine, balıkçılar denizden yılda 77,9 milyon ton deniz canlısı çıkarıyor.

Yedik bitirdik

Yeni bir araştırma, şu andaki talebimizle balıkçılığın dünya genelinde çok geçmeden çökeceğine dikkat çekiyor.
Gün ağarmadan hemen önce, Honolulu Limanı'nda bir deniz ürünleri toplantısı gerçekleşiyor. United Fishing Agency'nin deposuna giren 20-25 kadar müşteri, soğutucuların etkisinden korunmak için gömleklerinin üzerine kışlık parkalarını geçirmiş. Cep telefonlarını açıp, Tokyo, Los Angeles, Honolulu'daki, yani pahalı balıkların yendiği yerlerdeki müşterilerinin telefonlarını çeviriyor ve bekliyor. Çok geçmeden deponun deniz tarafındaki yükleme kapıları açılıyor ve sudan çıkarılmış balıkların yük paletleri üzerindeki geçidi başlıyor. Orkinosların çapı neredeyse bir at arabası tekerleği kadar. Kılıçbalıkları, uzantıları kesilmiş halde, girintili çıkıntılı kirişler gibi üst üste sıralanmış. Hokey topu büyüklüğündeki gözleriyle kalın dudaklı opah balıklarıysa altınla kaplanmış gibi. Hepsi büyük salonda yerlerini alıyor.

Müzayedeyi düzenleyenler balıklardan parçalar kesiyor ve yaşam belirtisi olmayan beyaz karınlarının üzerine koyuyor. Alıcılarsa bu parçalara dokunup, renk, duruluk, doku ve yağ oranından hareketle kalitelerini anlamaya çalışıyor. Cep telefonları yoluyla gelen talimatlar açık artırmayı yapan kişiye gizemli el işaretleriyle iletiliyor. Satış tamamlandığında, üzerlerine bir şeyler karalanmış küçük kağıt parçaları balıklara yapıştırılıyor. Tek tek bütün balıklar açık artırmaya sunulup, en yüksek fiyatı veren kişiye satılıyor. Bu yolla kuzey-orta Pasifik sularının zenginlikleri, dünyanın en varlıklı alıcılarının bir bölümü arasında paylaşılıyor. Her yıl okyanuslarda 77,9 milyon tondan fazla balık ve deniz kabuklusu yakalanıyor. Balıkçılık alanlarını denetleyen yöneticiler, korkunç miktarlardaki bu kitlesel yaban hayatı avcılığının dünya geneli için geçerli olduğunu söylüyor ve pek çoğu da son 10 yıl içindeki av miktarının çoğunlukla aynı düzeyde olduğunu savunuyor.

Ancak İngiliz Kolumbiyası Üniversitesi'nde balıkçılık konusunda uzman bilim insanı Daniel Pauly'nin National Geographic akademisyenlerinden Enric Sala ile birlikte sürdürdüğü bir araştırma, av miktarının sabit olmadığı gibi, dünya ülkeleri arasında adil olarak dağılmadığını da gösteriyor. Pew Charitable Trusts ve National Geographic tarafından desteklenen SeafoodPrint adlı bu çalışmada araştırmacılar denizlerin kurtarılması için yapılması gerektiğine inandıkları noktaları ortaya koyuyor. Tümü, araştırmanın yaygın bir yanlış anlamayı düzeltmesi umudunu taşıyor. Genelde bir ülkenin denizler üzerindeki etkisi, yakaladığı balıkların toplam tonajı göz önüne alınarak ölçülüyor. Ancak bu yalnızca ülkelerin denizler üzerindeki gerçek etkisinin ya da ülkelerin deniz ürünleri ayak izinin çarpıtılmış tablosundan başka bir şey değil. Pauly, "Problem her balığın değişik olması," diyor. "Bir kilo orkinos, bir kilo sardalyeden yüz kat daha fazla ayakizi anlamına geliyor." Bu tutarsızlığın nedeni orkinosun en üst düzeydeki avcılardan biri olması, yani besin zincirinin en üstünde bulunması.

Dev orkinoslar büyük miktarda balık tüketiyor. Tükettikleri balıklar arasında besin zincirinin ortalarında yer alan uskumrular da var. Ve onlar da mikroskobik boyutlardaki kopepodları (karidese benzer kabukluları) yiyen hamsi vb. balıklarla besleniyor. Büyük bir orkinos hayatta kalabilmek için her 10 günde bir, vücut ağırlığı kadar yiyecek tüketmek zorunda. Dolayısıyla 450 kiloluk bir orkinos, yılda 15 bin adet kadar küçük balık tüketmek zorunda. Bu tür besin zincirleri dünyadaki bütün okyanusların ekosistemlerinde mevcut ve herbirinin de kendine özgü bir zirve organizması var.

Herhangi bir büyük balık, besin zincirinin farklı derecelerindeki diğer balıklara muhtaç durumda. Değişik ülkelerin, deniz kaynaklarını nasıl kullandıkları konusunda doğru bir tablo ortaya çıkarmak için SeafoodPrint araştırmacılarının ihtiyaç duyduğu şey, yakalanan balık türlerini karşılaştırmanın bir yolunu bulmaktı. Bunu da, herhangi bir balık türünün bir kilogramı için ne miktarda "birincil üretim" (yani denizlerdeki besin zincirinin en dibinde bulunan mikroskobik organizma) gerektiğini ölçerek yapmaya karar vermişler. Örneğin yarım kilo mavi yüzgeçli orkinosun, en az 450 kilogram birincil üretime ihtiyacı olduğu ortaya çıkarılmış. Ekip, ülkelerin denizler üzerindeki gerçek etkisini belirlemek için sadece ne tür balıklar avladıklarını değil, o ülke vatandaşlarının ne tükettiklerini de incelemek zorunda kalmış. Pauly, "Bir ülke birincil üretim miktarını avlanma yoluyla elde edebilir ya da ticaret yoluyla sağlayabilir," diyor. "Önemli olan zengin ülkelerin birincil üretim elde etme güçleri." Devamı National Geographic Ekim sayısında.


Sayfa Yükleniyor...