Yemin krizine yasayla çözüm zor

CHP’nin Meclis’te yemin etmemesine neden olan Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal’ın tahliyesi için “KHK”, “100. Madde'de değişiklik”, “Adalet Bakanlığı genelgesi”, “Yargıtay’ın devreye girmesi” gibi birçok yasal formül aranıyor. Ancak tüm bu seçeneklerle çözüm pek de mümkün görünmüyor.

Yemin krizine yasayla çözüm zor

CHP, “Ergenekon” sanıklarından Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal'ın Meclis’e gelebilmesi için bazı öneriler gündeme getirdi.

Yapılan çalışmalar sonunda CHP'nin gündeme taşıdığı başlıklar, tek tek değerlendirerek, bunların hukuki sakıncaları ortaya konuldu.

Ankara'da şimdi tutuklu vekillere Meclis yolunu açacak muhtemel çözüm yolları ve bunların yaratabileceği hukuki sakıncalar tartışılıyor.

KANUN YARARINA BOZMA
CMK'nın 309. Maddesi’nde "soruşturma veya kovuşturma devam ederken milletvekili seçilen tutuklu, şüpheli veya sanıkların salıverilme istemlerinin reddi kararları hakkında da bu maddenin birici fıkrası hükmü uygulanır" ibaresi eklendiğinde sorun çözebilir.

Maddede böyle bir düzenleme olmadığı için daha önce Hurşit Tolon ve Mehmet Haberal'ın tahliye taleplerinin kabul edilmesi üzerine talepte bulunulmuş ancak bu talep Adalet Bakanlığı tarafından reddedilmişti.

Düzenlemenin hayata geçmesi durumunda üç önemli sıkıntı gündeme geliyor. Bu problemler şöyle:

100. MADDE DEĞİŞİKLİĞİ
CMK’nın 100. Maddesi’nin değiştirilmesiyle ilgili talepte ise “milletvekilleri hakkında bu hüküm uygulanmaz” şeklinde bir ekleme yapıldığı takdirde de bu durum “Anayasa’nın eşitlik ilkesi”ne aykırı olabilecek. Düzenlemeyle hem ‘Ergenekon’ hem de KCK şüphelilerilerinin tahliyesi sözkonusu olacak.

Ancak başta terör örgütü PKK’nın Kandil sorumlusu Murat Karayılan olmak üzere birçok kişinin de bu düzenlemeden yararlanmasının önü açılacak.

YARGITAY’IN DEVREYE GİRMESİ
CMUK'un 267 ve devamı maddelerine “milletvekili seçilen tutukluların itirazları Yargıtay ilgili dairesi tarafından incelenerek karara bağlanır” şeklinde bir hüküm de eklenebilir. Böyle bir düzenleme Yargıtay’a “Davayı gören mahkeme bu kişileri tahliye etmedi, sen tahliye et" kararını ihsas ettireceğinden, Yargıtay üzerinde tahliye yönünde karar vermesi gerektiği gibi baskı hissedecek.

Yargının siyasi bir olay nedeniyle ciddi şekilde yara almasına sebep olacak bu durum, bir baskı oluşturacak. Ayrıca birçok teröristin de milletvekili olarak Meclis’e girmesinin yolunu açacak.

ADALET BAKANLIĞI GENELGESİ
Adalet Bakanlığı’nca bir genelgenin çıkartılması da Anayasa’nın 90. Maddesi’nde yapılan bir değişikliğin hakim ve savcılara hatırlatılması anlamına geliyor.

Anayasa’nın 138. Maddesi’nde “hiçbir organ, makam, mecii veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunumaz” deniliyor. Dolayısıyla yargı yetkisi ile ilgili konularda herhangi bir genelge çıkartılamıyor.

Öte yandan, genelge çıkarma yetkisi Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na (HSYK) ait. Ancak tutuklamanın yargının yetkisinde olması nedeniyle, HSYK'nın bu durumda genelge çıkarması mümkün değil.

KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME
Sorunun Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile çözülebileceğine yönelik bazı görüşler de ileri sürülüyor.

Oysa Anayasa’nın 91. Maddesi’nin ilgili fıkrasında, yetki sadece TBMM tarafından Bakanlar Kurulu’na veriliyor. Ancak sıkıyönetim ve olağanüstü haller saklı kalmak üzere, Anayasa’nın 91. Maddesi’nin ilgili fıkraları uygulanabiliyor.

Dolayısıyla kişi hürriyeti ve güvenliği ile ilgili konularda KHK ile düzenleme “Anayasa’ya aykırılık” teşkil ediyor.

YASAL ÇÖZÜM ZOR
Sonuçta siyasi uzlaşma dışında olabilecek tüm yasal düzenlemeler gözden geçirildi. Taraflar arasında çözüm yolları arayışı sürerken; yasal düzenleme zemini ilk aşamada zor görüyor.

Sayfa Yükleniyor...