"Yeni KHK çalışması var"

Bakanlar Kurulu sonrası açıklama yapan Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş "Yeni KHK çalışması var, son noktaya doğru getiriliyor. Bu zaten ihtiyaçlar tamamlanıp, son noktaya geldiğinde kamuoyuyla paylaşılacaktır" ifadelerini kullandı.

"Yeni KHK çalışması var"
Arşiv

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında yapılan Bakanlar Kurulu toplantısı devam ederken basın mensuplarına açıklamalarda bulundu, soruları cevapladı.

Toplantıda 'nin iç ve dış güvenlik değerlendirmeleriyle ilgili konuların İçişleri Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı ve Milli İstihbarat Teşkilatı tarafından Bakanlar Kurulu'na sunulduğunu dile getiren Kurtulmuş, özellikle kış döneminde Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da PKK'ya karşı mücadele ile sınır ötesi alanda yapılan mücadelelerin gözden geçirildiğini bildirdi.

Operasyonlar sayesinde terör örgütlerine önemli bir zayiat verildiğini ve terör örgütlerinin geriletildiğinin bir kere daha teyit edildiğini belirten Kurtulmuş, bu kapsamda terörle mücadelede şehit olanlara Allah'tan rahmet diledi ve fedakarca mücadeleyi sürdüren Türk Silahlı Kuvvetleri, emniyet mensupları ile güvenlik korucularına şükranlarını ifade etti.

Kurtulmuş, süreç içerisinde hem güvenlik birimlerinin fiziki olarak kendilerini yeniden yapılandırması, bu çerçevede kalekol ve karakolların gözden geçirilmesi ile oluşturulan yeni bölük ve birliklerle de mücadeleye verilen katkının sürdürülmesinin bir kere daha gündeme getirildiğini söyledi.

Toplantıda, polis, jandarma, sahil güvenlik ve yeni ihdas edilen bekçilik alanında çok sayıda güvenlik elemanının kadroya alınması konusundaki çalışmaların da gözden geçirildiğini anlatan Kurtulmuş, Kent Güvenlik Yönetim Sistemleri'ne ilişkin de gelinen nokta ve yapılan çalışmaların ele alındığını aktardı. 

Kurtulmuş, "Nisan 2018'de Kent Güvenlik Yönetim Sistemi'nin bütünüyle 'nin 81 ilinde gercekleştirilmesi, bunların bütünüyle bitirilmesi bir kere daha planlandı, ortaya konuldu. Ayrıca bu mücadele kapsamında sadece terörle değil kamuoyunun yakınen takip ettiği gibi hem Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da hem de büyükşehirlerimiz başta olmak üzere Türkiye'nin her yerinde uyuşturucu tacirleriyle, uyuşturucu baronlarıyla da son derece kesin ve keskin bir mücadele sürdürülüyor, o mücadeleden de çok ciddi başarılar elde edildiğini ifade etmek isterim" diye konuştu.

"TERÖRDEN ZARAR GÖREN ÇİFTÇİLERİN BORÇLARI ERTELENECEK"

Terör olaylarının gerçekleşmeden önlenmesine yönelik çalışmalar hakkında da bilgi veren Kurtulmuş, "Terör örgütlerinin olay yapmadan önce önlenmesi vesilesiyle istihbarata dayalı olarak son 6 ayda sürdürülen çalışmalar sayesinde 153 önemli olay öncesinde yakalandı, engellenmiş oldu" dedi.

Kurtulmuş, 7'si FETÖ'cü olma, 87'si de PKK ilişkisi nedeniyle toplam 94 belediyede görevden almalar ve yerlerine atamalar yapıldığını, atama yapılan yerlerde belediye hizmetlerinin koordinasyonu ile yapılan işlerin gözden geçirilmesinin de Bakanlar Kurulunun gündeminde yer aldığını belirtti. Kurtulmuş, "Ayrıca tek tek hem FETÖ'nün hem PKK'nın hem DEAŞ'ın bundan sonraki süreçte yapabilecekleri, imkanları, kabiliyetleri, ellerindeki imkan, insan kaynakları bakımından ve terör üretme bakımından imkanları gözden geçirildi ve özellikle referandum sürecine ilişkin muhtemel tehditler çok yakın bir şekilde değerlendirildi" ifadelerini kullandı.

Sınır Fiziki Güvenlik Sistemi'nin kurulmasıyla ilgili çalışmaların da detaylı bir şekilde gözden geçirildiğini ve sisteme ilişkin önemli mesafe alındığını dile getiren Kurtulmuş, "Bundan sonraki süreçte de Türkiye'nin sınırlarının bütünüyle terör örgütlerine karşı korunması, insan kaçakçılığına karşı korunması, diğer kaçakçılıklardan da korunması için Sınır Fiziki Güvenlik Sistemi'yle ilgili gelişmeler gözden geçirildi" dedi.

Kurtulmuş, "Diyarbakır, Mardin, Şırnak ve Hakkari illerinde terörden zarar gören çiftçilerimizin tarımsal kooperatiflerin ve tarım işletmelerinin Ziraat Bankası ve Tarım Kredi Kooperatiflerine olan borçlarının ertelenmesiyle ilgili bir karar da bugün Bakanlar Kurulumuz tarafından imzalandı" diye konuştu. 

"BARBARCA BİR TUTUM İÇERİSİNE GİRDİLER" 

Toplantıda Dışişleri Bakanlığının hem Suriye hem de Avrupa'daki gelişmelere ilişkin yaptığı çok taraflı diplomatik görüşmeleri paylaştığını anlatan Kurtulmuş, bundan sonra hem Suriye ve Irak'ta hem de Avrupa ülkeleriyle olan kriz ve kaosun nasıl gelişeceği konusunda olası senaryolar üzerinde çalışıldığını ifade etti.

Bazı Avrupa ülkeleri ile Türkiye arasında yaşanan krizin "fevkalade önemli bir kriz" olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, "Avrupa ülkelerinin tavrı önce son derece antidemokratik, insan haklarına, fikir özgürlüklerine, siyasal katılıma ve her şeyden önemlisi de Avrupa'nın kendi değerlerine aykırı bir şekilde Türkiye'nin seçilmiş, meşru Dışişleri Bakanı'nı, Aile Bakanı'nı, diğer bakanları, diğer milletvekili arkadaşlarımızı kendi ülkelerinde konuşturmamak gibi, seçim kampanyası dolayısıyla, daha doğrusu referandum kampanyası dolayısıyla Türk vatandaşlarıyla buluşturmamak için her türlü numarayı yaptılar, her türlü baskıyı ortaya koydular. Hatta bütün milletimizin maalesef ibretle izlediği gibi orada Türk vatandaşlarının yapmış olduğu barışçıl gösteriyi ya da daha doğrusu yerinde duruşu da atlarıyla, köpekleriyle engelleyecek kadar barbarca bir tutum içerisine girdiler" değerlendirmesinde bulundu.

Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Kurtulmuş, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunun hemen arkasından bizim vatandaşlarımıza ve bakanlarımıza karşı bu tavrı reva görenler maalesef PKK'nın açık bir şekilde gösteri yapmasına ne hikmetse ses çıkarmadılar, hatta PKK'nın Almanya'nın şehirlerinde gösteri yapmasını tabiri caizse polisin de gözetimi altında güvenlikle yapabilmelerini sağlayacak her türlü imkanı ortaya koydular. Bu kabul edilemez, dostluğa, müttefikliğe, uzun yıllar devam eden iş birliklerimize hiçbir şekilde uymayan, son derece yanlış bir tavırdır, tutumdur. Bunun hiçbir demokratik kural bakımından izahı yoktur.

Kaldı ki PKK hem Almanya hem Avrupa Birliği tarafından resmen uluslararası terör örgütleri listesine alınmış olan bir örgüttür. Bu örgütün açıkça posterleriyle, sloganlarıyla, pankartlarıyla Türkiye karşıtı bir gösteri yapmasına müsaade etmek ama Türkiye'nin müttefikleri olduğu, dostu oldukları, bir takım iş birliği anlaşmalarında taraf oldukları Türkiye'nin bakanlarına herhangi bir şekilde toplantı yapma izni vermemek hiçbir standarda uymaz, hiçbir akıl, izan ve insaf ölçülerine sığmaz. Dolayısıyla bu tavrı da kabul etmediğimizi, bu tavrı da hiçbir şekilde sineye çekmediğimizi, bu tavrı açıkça kınadığımızı bir kere daha ifade ediyoruz"

Meselenin tüm bunlarla sınırlı kalmadığını, dostluğa, müttefikliğe uymayan tavırların daha sonra yapılan açıklamalar ve ortaya konulan fikirlerle biraz daha derinleştirildiğini ifade eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Alman İstihbarat Teşkilatı BND'nin Başkanı Bruno Kahl'ın 15 Temmuz darbe teşebbüsünde FETÖ izine rastlanmadığını ya da Türkiye'nin FETÖ'nün bu işin arkasında olduğuna dair ifadelerinin inandırıcı, ikna edici olmadığını söylediği cümleler ise gerçekten hiçbir şekilde kabul edilebilir değildir. FETÖ'nün bu işin arkasında olduğunun ispat edilebilmesi için 250 kişinin değil, 250 bin kişinin mi ölmesi gerekirdi? FETÖ'nün bu işin planlayıcısı olduğunun ortaya konulması için 2 bin 500'e yakın yaralımız, bombalanmış olan Beştepe Külliyesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi, Ankara Emniyet Müdürlüğü, işgal edilmiş, bloke edilmiş olan Şehitler Köprüsü'ndeki o görüntüler, insanların, araçların üzerinden geçen o tankların görüntüleri yeterli deliller değil midir? Dolayısıyla bunun hangi akla hizmet söylenmiş bir söz olduğunu anlamakta zorlandığımızı ifade etmek isterim. Bu, bir adım daha Türkiye karşıtlığını ileriye götürmek demektir, FETÖ'ye tamamıyla arka çıkmak demektir. 

Ayrıca SPD'nin başına genel başkan olarak seçilen ve SPD'nin başbakan adayı olacak olan Sayın Schulz'un söylediği sözler de gerçekten kabul edilebilir sözler değildir. Bütün bunları bir telaşla söylenmiş, Türkiye'nin referandum kampanyasına ilişkin, burada 'evet' çıkmamasına ilişkin bir telaşla söylenmiş sözler olarak kabul ettiğimizi de ifade etmek isterim."

Yeni KHK çalışması olup olmadığının sorulması üzerine Kurtulmuş, "Yeni KHK çalışması var, son noktaya doğru getiriliyor. Bu zaten ihtiyaçlar tamamlanıp, son noktaya geldiğinde kamuoyuyla paylaşılacaktır" ifadelerini kullandı.

"Uluslararası haber ajanslarına, 'Rusya'nın Afrin'de terör örgütü YPG'yi eğiteceği' konusunda haberler düştü. Bu konuda bilgi var mı? Münbiç'teki PYD varlığı ve Rakka operasyonu konusunda ABD ile sürdürülen müzakerelerde son durum nedir? Türkiye halen operasyonda yer alma konusunda kararlı mı?" sorusu üzerine Kurtulmuş, "Bizim başından beri söylediğimiz husus, Suriye'nin kuzey bölgesinde bir terör bölgesinin, terör devletinin kurulmasını asla kabul etmeyeceğimizi ilgili bütün taraflara her görüşmede neredeyse iletiyoruz. Ruslar da Amerikalılar da diğer ülkeler de bunu biliyor. Dolayısıyla bu, Türkiye'nin bölge siyasetine ilişkin en önemli rezervlerinden biridir" diye konuştu. 

Bölgede, Fırat Kalkanı Harekatı ile belli bir noktaya gelindiğine işaret eden Kurtulmuş, ABD'nin ve Rusya'nın tutumunu gözden geçireceğini, kararını vereceğini belirtti.

Türkiye'nin, Suriye'nin kuzeyindeki bölgelerin tamamının etnik, kültürel ve mezhepsel yapılarının korunmasından yana olduğunu vurgulayan Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Buralarda etnik ya da mezhebi yapıyı bozacak herhangi bir şey, bölge barışına asla izin vermez, bölge barışının sağlanmasına vesile olmaz, dolayısıyla Münbiç'in etnik, mezhebi yapısı korunmalıdır. Aynı şekilde Rakka'nın, Afrin bölgesinin de yapısı korunmalıdır. Bunları hem Ruslarla hem de Amerikalılarla konuşuyoruz.

Şu anda Münbiç ve Rakka operasyonu başta olmak üzere her iki ülkenin de almış olduğu net bir karar yok. Önlerinde farklı şıklar duruyor. Türkiye, eğer PYD unsurları bu işin içerisinde yer almazsa DEAŞ'tan bölgenin temizlenmesi, kurtarılması ve o bölgedeki şehirlerin kendi halklarına geri verilmesi sürecinde etkin bir şekilde yer almaya hazırdır. Bunu da hem Ruslarla hem de Amerikalılarla paylaşıyoruz"

GERİ KABUL ANLAŞMASI

Avrupa'da yaşanan gelişmelerden sonra Geri Kabul Anlaşmasının iptalinin söz konusu olup olmadığının sorulması üzerine Kurtulmuş, konunun Bakanlar Kurulu toplantısında gündeme gelmediğini söyledi.

Geri Kabul Anlaşması'nın, daha önce Türklere vizesiz Avrupa imkanının sunulmasıyla eş zamanlı gündeme geldiğini, her iki konuda belli mesafe alındığını hatırlatan Kurtulmuş, şartların olgunlaşması ve Türkiye'nin milli menfaatleri çerçevesinde kararın verileceğini bildirdi.

SANDIK GÜVENLİĞİ

Anayasa değişikliğine ilişkin 16 Nisan'da yapılacak halk oylaması çerçevesinde sandık güvenliğinin korunmasına yönelik ne tür önlemler alınacağı sorusunu da yanıtlayan Kurtulmuş, şöyle konuştu:

"Çok şükür, şu ana kadar referandum kampanyası gayet güzel gidiyor. Allah nazardan saklasın. İnşallah sonuna kadar da böyle gider ve keyifli bir kampanyayla milletimiz karar vermek üzere sandığa gider. Sandık günü önemlidir. Sandıkların güvenlik altına alınması ve oy verecek vatandaşlarımızın her türlü tehditten, baskıdan uzak bir şekilde oy verebilmesi için tedbirler alınıyor. Bu konuda İçişleri Bakanlığı, emniyet güçlerimiz ve Yüksek Seçim Kurulu iş birliği halinde çalışıyor. Ondan sonraki süreç, sandıklar sayıldıktan sonra düzenli bir şekilde ilgili merkezlerde toplanması ve oy verme işleminin sağlıklı bir şekilde sonuçlandırılmasıdır. Bununla ilgili her türlü tedbir alınıyor. İnşallah sandık günü de olay yaşanmadan Türkiye, halk oylamasında oy verme işlemini sonlandıracaktır."

"Doğu'da bazı sandıkların birleştirileceği ve merkezlere taşınabileceği yönünde Yüksek Seçim Kurulu'na talepte bulunulduğu" haberlerinin hatırlatılması üzerine Kurtulmuş, sandık çevrelerinin tespitinin ve sandıklarda nasıl oy kullanılacağı meselesinin, YSK'nın işi olduğuna dikkati çekti.

Konuya ilişkin her türlü endişenin YSK'ya bildirildiğine, bundan sonra kararı alacak ve uygulama yapacak olanın YSK olduğuna işaret eden Kurtulmuş, sandıkların güvenliğini güvenlik güçlerinin sağlayacağını ifade etti.

Engellenen 153 olayın ne tür olaylar olduğunun sorulması üzerine Kurtulmuş, "Çok farklı olaylar. Son 6 ayda, 153 olay. Bombalı saldırılar, suikast teşebbüsleri vesaire çok farklı nitelikte ama önemli olaylar engellenmiştir" ifadelerini kullandı.

İsviçre'nin Blick ve Almanya'nın Bild gazeteleri başta olmak üzere Avrupa'da bazı basın yayın organlarının 16 Nisan'da yapılacak halk oylamasına taraf olmaya çalıştığına işaret eden Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"İsviçre'nin Blick gazetesi, arkasından Almanya'nın Bild gazetesi birinci sayfadan Sayın Cumhurbaşkanımızın resmini koyarak, hatta Türkçe ifadelerle 'Erdoğan'ın diktatörlüğüne son vermek için kocaman 'hayır' manşetleri atmış ya da 'Erdoğan ve Türk siyasetçileri Avrupa'da görmek istemiyoruz' manşetleri atmıştır. Bunlar kabul edilebilir şeyler değildir. Allah aşkına Türkiye'deki 16 Nisan referandumundan Blick gazetesine ne, Bild gazetesine ne? Niye İsviçre'yi ilgilendirir, niye Almanya'yı ilgilendirir? Niye Almanya'daki bazı siyasetçileri, niye Hollanda'daki bazı siyasetçileri, niye İsviçre'deki bazı siyasetçileri ilgilendirir? Türkiye'de 'hayır' da verecek olan bizim vatandaşımızdır, 'evet' de verecek olan bizim vatandaşımızdır. İsviçre'de bir halk oylaması yapmıyoruz ya da Almanya'da bir halk oylaması için gazeteleriniz manşetlerini o halk oylamasında şu ya da bu taraf tahsis etmiyorsunuz. Bu, açık bir şekilde Türkiye'nin iç işlerine karışmaktır, Türkiye'deki siyasi gelişmelere burun sokmaktır. Bunları kabul etmediğimizi, bunları anlayışla karşılamadığımız bir kez daha ifade etmek isterim."

"TÜRKİYE KARŞITI ÇEVRELERİN EKMEĞİNE YAĞ SÜRMEKTEN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİL"

Kurtulmuş, atılan manşetlerin 16 Nisan'da vatandaşların fikrini değiştirmeyeceğini belirterek, şu ifadeleri kullandı:

"Bu manşetlerle, bu tavırlarla, ortaya bazı siyasetçiler tarafından konulan bu keskin Türkiye karşıtlıklarıyla olsa olsa Türkiye'de vatandaşlarımızın ferasetle oy kullanmasına neden olurlar, vatandaşlarımızın meseleyi bir kere daha değerlendirerek, 'Bu adamlar niye böyle manşet atıyor, niye böyle davranıyor' diyerek, vatandaşlarımızın çok daha güçlü bir şekilde Türkiye'nin istiklaline ve istikbaline sahip çıkmasına vesile olurlar. Bunları anlamadığımızı, bu davranışları doğru bulmadığımızı, hiçbir ölçü bakımından demokrasiye, insan haklarına, fikir özgürlüklüklerine uygun bulmadığımızı ifade etmek isterim. Bütün bunlar aslında Türkiye karşıtı çevrelerin ekmeğine yağ sürmekten başka bir şey değil. Geçen hafta ifade ettiğim gibi, bu, aslında Avrupa'da yükselen ırkçılığın, İslam karşıtlığının, yabancı düşmanlığının ve Türkiye düşmanlığının tezahür etmiş halleridir. Bundan Türkiye'ye hiçbir şekilde zarar gelmez ama bunları yapanlar da hiçbir şekilde bundan fayda elde edemez"

"HEM ÜLKEMİZİN HEM HALKIMIZIN HAKKINI, HUKUKUNU KORURUZ"

Türkiye'ye yönelik olumsuz tavırların sürdürülmesi halinde Avrupa'da artan aşırı milliyetçi, ırkçı, faşist partilerin daha da yükseleceğine, makul ve mutedil siyasetçilerin de bunun altında kalabileceğine dikkati çeken Kurtulmuş, şöyle devam etti:

"Bunlar Avrupa için tehlike çanlarıdır. Avrupa siyaseti için maalesef hiç de iyi olmayan adımlardır. Türkiye olarak bunların hepsinden ülkemizi korur, bu meselelerin altında kalmayız. Hem ülkemizin hem halkımızın hakkını, hukukunu koruruz. Şunu da bir kez daha ifade etmek isterim ki bir kısmı hem Türkiye Cumhuriyeti hem oranın vatandaşıdır yani çifte vatandaştır. Bir kısmının oturma izni vardır. Birinci nesil değil, ikinci nesil değil, üçüncü nesil insanlar oradadır. Oradaki vatandaşlarımız Avrupa toplumunun kalıcı bir parçasıdır. Avrupa'nın çok kültürlülüğünü, çok dilliliğini sağlayabilecek mutedil unsurlarından birisi Avrupa'daki Türk varlığıdır. Oradaki varlığımızın hem emniyetini koruyacak hem onların toplumlarıyla daha iyi entegre olmalarını sağlayacağız hem de onların Türk kültürünü kaybetmemeleri için de üzerimize düşen her türlü sorumluluğu yerine getireceğiz."

"HERHANGİ BİR ÜLKEDE OTURAN HARİÇTEN GAZEL OKUMASIN"

Bir basın mensubunun, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in "Nazi söylemlerinden vazgeçilmeli" açıklamasının ve Alman Federal Meclisi Dış İlişkiler Komisyonudan yapılan "Türkiye başkanlık sistemine geçerse AB ile müzakereler sona erer" yönündeki değerlendirmenin anımsatılması üzerine Kurtulmuş, şöyle konuştu: 

"Türkiye'nin hangi sistemle yönetileceğine falanca ülkede oturan bir kişi karar vermez. Türkiye'nin hangi sistemle yönetileceğine aziz Türk milleti karar verir. 16 Nisan'da sandık ordadır, millet ne karar verirse başımızın üstündedir. Hem 'demokrasi' diyeceksiniz hem 'halkın iradesi' diyeceksiniz hem de oturduğunuz yerden böyle ahkam keseceksiniz. Böyle bir şey olmaz, bunu kabul etmeyiz.

Türkiye'de bu referandum, Türkiye Büyük Millet Meclisinden 339 milletvekilinin 'evet' oyuyla çıkmış ve milletin önüne gitmektedir. Kararı millet verecek. Herhangi bir ülkede oturan, hariçten gazel okumasın. Türk halkının tercihlerine herkes saygı duysun. Biz şimdiden peşinen söylüyoruz, baş göz üstüne, ne çıkarsa bunu kabul ederiz. Kusura bakmasınlar bu faşizm ve Nazizm benzetmelerini gerçekten Avrupalı dostlarımızın geleceğinden endişe duyduğumuz için söylüyoruz. Evet, bunların hele hele Almanya'da ne manaya geldiğini çok iyi biliyorum ama bunların korunmak için önce davranışlarını gözden geçirmeleri gereken, demokratik katılıma izin vermeleri gereken, Türkiye'nin seçilmiş bakanlarına ve milletvekillerine karşı böylesine bir tavrı bu şekilde ortaya koymaması gereken herhalde biz değiliz. Bu tavrı ortaya koyanlar bu faşizm ve Nazizm söylemlerinden rahatsızlık duyanlardır. Biz endişe ettiğimiz için bunları söylüyoruz. Wilders bir adam çıkacak ya da Almanya'da neonaziler ortaya çıkacak, bu kadar cami yakılacak, bu kadar çok NSU cinayetleri bir şekilde ortada olacak, Türklere, yabancılara karşı derin devlet bir sürü operasyonlar yapacak, yeri geldiği zaman 'Türkler dışarı, Müslümanlar dışarı' diye mitingler yapılacak, siz de döneceksiniz hem Avrupa'da çok kültürlülükten bahsedeceksiniz hem de bu artan ırkçılığa 'Tamam artıyor, demokratik bir tepki' diyeceksiniz. Buna karşı bir tedbir alsınlar diye bunları söylüyoruz. Akıllarını başlarına toplasınlar diye söylüyoruz." 

Kurtulmuş, "Avrupalı bazı siyasetçilerin kendilerine laf yetiştirmesi"ne tepki göstererek, "Avrupa'nın makul, mutedil, demokrat, liberal siyasetçileri Avrupa'nın geleceğine ilişkin bir tedbir alsın. Tedbir çok kültürlülükten, tedbir çok dinlilikten geçiyor. Farklı dinlere, farklı kültürlere, farklı etnik yapılara ortak Avrupa evinden yer açabilmekten geçiyor. Yoksa birisi 'Türkler dışarı' diye oradan bağırır ve o Alman siyasetini esir alırsa burada en büyük zararı Almanlar görür" dedi. 

"FAŞİZM VE NAZİZMİN AYAK SESLERİ RAP RAP RAP GELİYOR"

Hollanda'da "Camileri kapatalım, Kur'an-ı yasaklayalım" diyen Geert Wilders'e karşı tedbiri Hollanda'nın makul ve mutedil siyasetçilerinin alması gerektiğini vurgulayan Kurtulmuş, şunları kaydetti:

"Biz bunu söylüyoruz. Birinci Dünya Savaşı sonu ile İkinci Dünya Savaşı arasında faşizmden ve Nazizmden en çok çekmiş ülkeler Avrupa ülkeleridir. Faşizm ve Nazizmin ayak sesleri rap rap rap geliyor. Buna tedbir almak lazım. Buna tedbir almak yabancıya kapısını kapatmak değildir. Buna tedbir almak yabancıya gönlünü ve zihnini kapatmak değildir. Orada üç nesildir oturan insanları hem de kendi vatandaşı olmuş insanları yabancı telakki etmek değildir. Bunları biz dostça söylüyoruz. Yüreğimiz yanıyor, yani büyük bir vakarla bunları söylüyoruz. O akşam yaşadıklarımız sabaha kadar bütün milletimizi öfkelendirdi. Ama biz öfkeyle değil siyasi akılla ve devlet aklıyla hareket ediyoruz.

Yakın komşumuz, dostumuz, müttefikimiz hemen yanı başımızda olan Avrupa kıtasını çok kötü bir gelecek bekliyor, tedbirleri alalım. Bu tedbirleri almanın yolu yabancılarla dostluk ve barış içerisinde yaşamaktır. Avrupa, bu anlamda fikir ve gönül coğrafyasını genişletebilmek potansiyeline sahip olmalıdır. Bunu yapmazlar ve faşist, ırkçı, aşırı sağcı söylemlere teslim olursa zarar görürler, söylediğimiz budur. Rencide etmek için söylemiyoruz, akıllarını başlarına alsınlar, tedbirlerini alsınlar. Çok yakın tarihindeki Avrupa'nın o kanlı günlerini hatırlasınlar."

Sayfa Yükleniyor...