Yenidoğan Çetesi davası | Hastane Başhekimi ve sanık doktordan ardı ardına itiraflar
Kamuoyunda "Yenidoğan Çetesi" olarak bilinen, özel hastanelerde yaşanan bebek ölümlerine sebebiyet verdikleri ve haksız kazanç elde ettikleri gerekçesiyle suçlanan sanıkların yargılanmasına devam ediliyor. Davanın 8. gününde Başhekim Ahmet Atilla Yılmaz, "Ben bu kadar yıllık cerrahım hiçbir hasta AIDS diye ameliyatını reddetmedim. Dosyanın adı nedeniyle avukat bulamadık. Sanık avukatlarına çok teşekkür ederim." dedi. Mahkeme Başkanının, "Ne sorsam bilmiyorum diyorsunuz, doktora soruyoruz onlar da bilmiyorum diyor. Kimse hiçbir şey bilmiyor. Siz nasıl hastanede çalışıyordunuz, nasıl iş yürütüyordunuz." isyanı güne damgasını vurdu. Hemşire Ayşe Gizem Büyükköleş gece hiçbir zaman doktor olmadığını söyleyerek, Opera bebeğin ölümünü anlattı. "Biz bebeği ölü olarak bırakmadık öyle olsa gündüz shifti bebeği teslim almazdı." dedi. Tutuksuz sanık Dr. Seyhmus Çelik ise savunmasında kan donduran itiraflarda bulundu. Kalp hastası bir bebeğin ölümünü anlatan Çelik, "Bu bebeği parası olmadığı için hiçbir hastane bu bebeği kabul etmedi. Hakan Doğukan’ın, Fırat Sarı’ya 'Bu hastayla ilgilenme, boşuna uğraşma' dediğini duydum. Doğukan Taşçı, 'Erkenden öldüreceksin, sorun çözülecek' diyordu" dedi. Duruşma salonundan son gelişmeleri, muhabir Melike Şahin aktardı.
19.20
Duruşmanın 8. günü tamamlandı.
Duruşma yarın 09.30'da devam edecek.
18.56
Tutuksuz sanık Gözde Kul Yadigar'ın savunmasından:
"Ay sonu bana da yenidoğan yoğun bakımın cirosunu soruyorlardı. Ben görebiliyordum sistemden"
"Hakan Doğukan ve Hasan Basri kendilerini doktor olarak tanıtırdı"
"Ben de 2 çocuk annesiyim. Bebeklerle ilgili herhangi bir ihmal görmedim"
Sistemden epikrizlerin çıkarıldığını belirten Yadigar, eski hemşire takip formlarının yırtıldığını ve epikrize uygun olarak yenilerinin doldurulduğunu söyledi.
17.35
12. tutuksuz sanık Sekreter Gözde Kul Yadigar'ın savunması başladı.
Tutuksuz sanık Gözde Kul Yadigar'ın savunmasından:
"Epikrizleri kesinlikle Dr. Seyhmus Çelik yazmıyordu. Fırat Sarı ile bu şekide anlaştıklarını söylüyordu"
Epikrizleri tutuklu sanıklardan hemşire Cansu Akyıldırım'ın yazdığını ifade eden Gözde Kul Yadigar, "Yazdım Gözde diyordu, ben onu alıp kopyalıyordum" dedi.
"Şeyhmus Çelik 2-3 günde bir geliyordu. Cansu Hanım'la konuşup 'Vizite gerek var mı?' diyordu, odasına gidiyordu"
"Ben maaşımı Birinci Hastanesi'nden alıyordum. Maddi menfaatim yoktu."
"Çarşafların (Hemşire takip formu) yırtılıp atıldığını yenilerinin yazıldığını fark ettim. Ama dedim ki sakin ol sen ne yapabilirsin. İşimden olurum 2 çocuğum var diye düşündüm, delil toplamaya başladım"
"Şeyhmus Çelik yalan söylüyor. Kendisi biliyordu epikrizinin yazıldığını, kaşesinin kullanıldığını. Epikrizleri Cansu'dan sonra Hasan Basri yazıyordu, yetiştiremiyorlardı"
"Basamakları yazıyorum, ertesi gün bir bakıyorum değişmiş. Doğukan diyor ki boşver bir şey olmaz."
15:12
Tutuksuz sanık Dr. Seyhmus Çelik'in savunmasından:
Mahkeme Başkanının "Senin adınla 112'ye konuştuklarını biliyor musun?" sorusuna sanık, "Böyle bir şey mümkün mü?" karşılığını verdi.
Mahkeme Başkanı bunun üzerine, "Bana mı soruyorsun, her gelen de bize soruyor. Sonra niye hiçbir şey anlaşılmıyor. Ben mi söyleyeceğim, kaç yıllık doktorsunuz, siz söyleyeceksiniz...." şeklinde tepkisini dile getirdi.
"Ben kendisine kendini doktor olarak tanıt demedim, öyle kendi kendine tanıtmış, sorumsuz işte. (Hakan Doğukan için söylüyor)
Mahkeme Başkanının "Senin kaşeni kullanmışlar mı?" sorusu üzerine, "Benim e-imzam ve kaşem oradaydı zaten. Benim hastaneyle 2 saat anlaşmam olmasına rağmen tüm hastaları benim üzerime göstermişler." dedi.
Mahkeme Başkanının "Niye kabul ettiniz?" sorusuna ise, "Sistem bozuk..." yanıtını verdi.
Ben epikrizleri kimlerin yazdığını bilmiyorum. Ama şirket sahibi Fırat Sarı epikrizleri biz yazacağız doktorlar karışmayacak dedi. Ama ben kabul etmedim, kontrol etmeden SGK'ya göndermedim.
Ben epikriz yazmazdım. Benim kalvyem de yok. Ben not alırım, hemşire ya da sekreter en son taburcu ettiğimiz zaman toparlar sisteme girer.
Mahkeme Başkanı, "Koskoca doktor bir hemşireyi hastaneden gönderemediniz mi?" diye sorunca sanık, "Koskoca doktor özel hastanede geçerli değil, devlet hastanesinde geçerli. Ben Fırat Sarı'yı arıyorum telefonumu açmıyor. Tapelerde gördüm çok üzüldüm ben arıyorum açmıyor, Hakan Doğukan arıyor "efendim, canım" diye açıyor."
14:47
Tutuksuz sanık Dr. Seyhmus Çelik'in savunmasından:
"Birinci hastanesinde çocuk kardiyolojisi olmadığını bildiği halde götürüp bebeği oraya bırakmışlar. (Serdarova bebek hakkında)
Bakıyoruz bebek Türkmenistanlı, sigorta yok, aile fakir kalp ameliyatı olacak para yok ama Hakan Doğukan Taşçı ve Hasan Basri Gök aileden para almış. Böyle bir vicdan işte.
Bebeği ameliyat ettirecek yer bulamıyoruz. Tüm hastaneler para istiyor, ailede para yok. Bu sırada denetime geldiler. Söyledim orada yetkililere. Böyle bir hasta var ameliyat olmasa ölecek, sürekli bir ilaç var kullanması gerekiyor. Kimse almıyor dedim. Ben iletirim sağlık müdürlüğüne dedi, geri dönüş olmadı. Kimse almıyor bebeği..."
Hemşirelere sormak lazım bebeğin sürekli kullanması gereken ilacı kim kesti?
İlaç serumun içine katılıyor ve rengi değişmiyor. Yani serum mu verdiler, ilacı mı verdiler bilmiyorum.
Mahkeme Başkanı, "Bunun sorumluluğu sende değil mi? Yani ben şimdi burada sanıkların savunmalarını alacağım sonra katibe soracağım kim konuştu, ne konuştu diye... Öyle olur mu o zaman ben ne iş yapıyorum..."
"ERKENDEN ÖLDÜRECEKSİN, SORUN ÇÖZÜLECEK"
Sanık Çelik, "Epikrizleri kim yazdı bilmiyorum. Ben epikriz yazmadım zaten benim klavye bilgim de yok. Fırat Sarı ve İlker Gönen 'Kimse yazmasın biz yazacağız' dedi. Kalp hastası bir bebek vardı, ameliyat olmazsa ölecekti. Ancak parası olmadığı için hiçbir hastane bu bebeği kabul etmedi. Devamlı damardan ilaç kullanması gerekiyordu. Allah savcı beyden razı olsun. Hakan Doğukan’ın, Fırat Sarı’ya 'Bu hastayla ilgilenme, boşuna uğraşma' dediğini duydum. Doğukan Taşçı, 'Erkenden öldüreceksin, sorun çözülecek' diyordu. İlaçları vermeyen sorumlu hemşireydi. Şimdi soruyorum. Bu ilacı kim kesti, neden kesti. Oranın sorumlu doktoru benim. Yenidoğana bakmıyorum, başka doktor bakıyor. Fırat Sarı’yı tanıyorum. Hakan Doğukan Taşçı’yı da maalesef tanıyorum. Maaşımı hastaneden alıyorum" dedi.
Mahkeme Başkanının, "Hakan Doğukanı tanıyor musun?" sorusuna sanık "Maalesef" yanıtını verdi.
14:30
"Ben 38 yıllık hekimim. Bu olayın ortaya çıkmasında emeği olanlara, savcıya teşekkür ederim.
Hakan Doğukan hasta ailelerine ve 112'ye kendisini Dr. Şeyhmus olarak tanıtmış, bebekleri alıp para karşılığı başka hastaneye sevk etmiş.
Hakan Doğukan Taşçı için Fırat Sarı'yı aradım. Hep görevini ihmal etti, işini yapmadı. Aradığımda açmadı.
Fırat Sarı bana hiçbir zaman düzenli ödeme yapmamıştır, hastaneden maaşımı aldım.
Hakan Doğukan Taşçı'nın disiplinsizliklerini, servis düzenini bozduğunu Fırat Sarı'ya söylememe rağmen hiçbir şey yapmadı.
Hayatımda hiçbir örgüt kurmadım, örgüte üye olmadım, örgütün dediklerini yapmadım."
Sanık Dr. Seyhmus Çelik savunmasında suçlamalara tek tek yanıt verdi:
"İhmal
Her gün vizit yapar, tedavilerini yapar, orderları verir imzalarım. Epikriz düzenlemem hemşirem tarafından yapılır.
Dolandırıcılık
Hiçbir kurumu dolandırmak için belge düzenlemedim.
Resmi Belgede Sahtecilik
Bunu yapmadım, yapmamı gerektiren hiçbir neden yok."
14.28
13.19
12:10
Hemşire Ayşe Gizem Büyükköleş'in savunmasından:
Ayşe Gizem Büyükköleş, savunmasında önceki ifadesinde duyduklarını söylediğini ama görmüş gibi ifadelerde yer aldığını söyleyerek düzeltme yapmak istediğini belirtti.
"Ben önceki ifademde duyduklarımı söyledim ama sanki görmüşüm gibi geçmiş onları düzeltmek istiyorum." dedi.
Ayşe Gizem Büyükköleş, Opera bebeğin ölümünü anlattı:
"Bebeğin kalp atımlarını duyamayınca Hakan Doğukan Taşçı'yı aradık. Tuğçe Doğukan'a söyleyince ben de doktora söyleyecek sandım. Hastanede bebeğin kötü olduğunu söylememize rağmen bize prob (ultrason başlığı) verilmedi.
Hakan Doğukan hiçbir şey yapma dedi ama Tuğçe CPR'a başladı. Ama bunu çok uzun süre yapmadı çünkü sorumlusu yapma demişti. Biz bebeği ölü olarak bırakmadık öyle olsa gündüz shifti bebeği teslim almazdı.
Ben üzerime düşeni yaptım, Tuğçe'ye yardım ettim. İlk defa bir hastamın kötüleştiğini gördüm. Hatta merak ettiğim için hastane dışında bekledim mesaim bittiği halde.
Gece hiçbir zaman doktor olmazdı. Ben ilk işim olduğu için böyle olduğunu sanıyordum. (Tecrübesiz hemşirelere bebeklerin emanet edildiği anlaşılıyor.)
Ben bu olaya dek Fırat Sarı'yı hiç görmemiştim, telefonu da bende yoktur.
Epikrizin ne demek olduğunu bile bilmiyorum. Bu mesleği öğrenmek için girdiğim iş yerinde bunları yaşadığım için çok üzgünüm.
Bu zamana kadar kimsenin doktoru aradığını görmedim, hep Doğukan'ı ararlardı.
Hemşire eksik olduğu zamanlar Gözde (Tıbbi sekreter, bebeklere müdahale ettiği anlaşılıyor.) birkaç kere bebeklere besleme yapmıştı ama müdahale ettiğini görmedim.
Duyduğum kadar Dr. Şeyhmus Çelik'in kaşesi kullanılıyordu. Bundan da Şeyhmus Çelik'in haberi olduğunu düşünüyorum."
Mahkeme Başkanının, "Ne sorsam bilmiyorum diyorsunuz, doktora soruyoruz onlar da bilmiyorum diyor. Kimse hiçbir şey bilmiyor. Siz nasıl hastanede çalışıyordunuz, nasıl iş yürütüyordunuz." isyanı üzerine salonda sessizlik yaşandı.
Sanığın "bilmiyorum" sözleri üzerine Mahkeme Başkanı, "Bir şeyin neden yapıldığını öğrenmezsen hiçbir şey öğrenemezsin. Bu ilacı veriyorsun ama niye veriyorsun bunu bilmen lazım. Yarın öbür gün böyle sorumluluk doğurur" dedi.
Aile Bakanlığı avukatının "Monitörün sağlıklı çalışmaması konusunu açıklayabilir mi?" sorusu üzerine sanık hemşire, "Monitörlerimizin hepsi sağlıklı çalışmıyordu. Çok güven veren montiörler değildi. Ama o gün kötüleşen hastamızın monitörü çalışıyordu, kötü hastalarımıza çalışan monitörler olmasına dikkat ederdik. Bu konu hastaneye iletilmişti." dedi.
12.08
11:45
Sanık Başhekim Ahmet Atilla Yılmaz'ın savunmasından:
Her faturayı takip eder misiniz?
"Etmem. Görev tanımım çok muğlak. Yani mesela başhekim mali işlerden muaf mı değil mi belli değil."
SGK avukatının "Siz mesul müdürsünüz, Fırat Sarı ve İlker Gönen ile resmi anlaşmanız olmadığı halde konsültasyon adı altında ödeme yaptığınızı kabul ettiniz. Neden izin verdiniz?" sorusuna İlker Gönen'in avukatı "Soru yorum değil hüküm içeriyor, sorulmamasını istiyoruz." sözleriyle itiraz etti.
Mahkeme Başkanı sorusun sorulmasına karar verdi.
Sanık bu soruya, "Sadece danışmanlık hizmeti. Tüm mevzuatı bilemeyebiliriz. Ama niye böyle bir şey yaptınız derseniz, yenidoğan bebekleri mevzuattan daha fazla önemsiyorum." yanıtını verdi.
Bir sanık avukatının sorusu üzerine Sanık Başhekim, "Sayın savcının iyi niyetli sorduğunu düşünüyorum." yanıtı verdi.
Savcı "Benim niyetimi sorgulama istersen..." dedi.
Bir sanık avukatının sorusu üzerine Başhekim tekrar, "Sayın savcının iyi niyetli sorduğunu düşünüyorum."
Savcı, "Benim niyetimi sorgulama istersen..." dedi.
11.26
Üye Hakim: Opera bebeğin ölümüyle ilgili, "Fırat Sarı'nın sevkte etkisi var mıydı?" sorusuna,
"Buradan duyduğum kadarıyla ona sorulmuş, o da kabul etmiş hastayı." yanıtını verdi.
Üye Hakimin "Başhekim olarak medisense'ten beklentiniz neydi?" sorusuna, "Yenidoğan uzmanlığında gece gündüz ulaşılması çok önemlidir. Dr. İlker'in de bu konuda iyi olduğunu biliyorum. Hastanede 10 çocuk doktoru da olsa yenidoğan uzmanı olması önemlidir." yanıtını verdi.
Sizin kendi yenidoğan doktorunuz yoktu ama hatırlatmasına "Evet, sonradan oldu." dedi.
Üye Hakimin, yenidoğan doktorunuz olduktan sonra da Medisense'le devam etmişsiniz, ödemeniz var? sorusuna,
"Aylık ortalama 100 bin ödeme yapılmış. Bunun danışmanlık için çok olduğunu düşünmüyorum." karşılığını verdi.
Sizde de sabit ücret yok. Ciro üzerinden mi ödeme yapıldı? sorusuna ise, "Ciro üzerinden değil de hasta yoğunluğuna göre" yanıtını verdi.
Savcının "Resmi anlaşmanız yoksa, para çıkışını nasıl yapıyorsunuz, nasıl vergilendireceksiniz, denetimde sormuyorlar mı?" sorusuna
"Bunun muhatabı başhekim değil." dedi.
Siz maaşınızı nasıl alıyorsunuz? sorusuna ise,
"Hekimlerin şirketleri vardır. Şirket üzerinden alıyorum, değişken. Hekimin performansına göre, ameliyatlar, baktığımız hastalara göre..."
Savcının ciro artınca maaşınız artıyor mu? sorusuna ise, "Hayır." dedi.
11.04
9.tutuksuz sanık Beylikdüzü Medilife Hastanesi Başhekimi Ahmet Atilla Yılmaz savunmasına başladı.
"35 yıllık doktorum suçlamaları kabul etmiyorum." sözleriyle savunmasına başlayan Eski CHP'li Meclis Üyesi ve İBB Sağlık ve Salgın Hastalıklar Komisyonu Başkanı olan Ahmet Atilla Yılmaz "doktor bulmanın, yenidoğanla ilgili ekip kurmanın ne kadar zor olduğunu anladığınızı düşünüyorum" sözleriyle savunmasını sürdürdü.
Emekli olduktan sonra da Beylikdüzü Medilife Hastanesi'nde genel cerrah ve başhekim olarak başladığını belirten Yılmaz, hastanenin kapandığı ana kadar çalıştığını söyledi.
"Kamuyu bilerek ve isteyerek dolandırmam bence hayatın olağan akışına aykırı." dedi.
Sanık Yılmaz, mahkeme başkanının "Sevklerle ilgili bilgin var mı?" sorusunu üzerine
"Bu davadan sonra baktım gerçekten. Yenidoğanın yüzde 75'i bizim kendi hastanemizde olan doğum. Dışarıdan çok sevk gelmiyor." dedi.
Yılmaz'ın savunmasından:
"Her an ulaşılabilir hekim olması önemlidir. Görüşmeleri ben yapmış olmasam da yapsaydım bu önemli olurdu.(Fırat Sarı'yla görüşmeden bahsediyor)
En çok üzüldüğüm konu haklı ya da haksız belki de bizim yüzümüzden sağlık çalışanlarına bakış değişti."
Mahkeme başkanı: Danışmanlık görüşmesini kim yaptı?
"Yönetim kurulu başkanımız yapmıştır, Dr. Osman Deniz yapmıştır"
Mahkeme başkanı: Sanıklardan kimleri tanıyorsun?
"Fırat Sarı ve İlker Gönen'i başhekimleri, hastanemizde çalışan hemşireleri tanıyorum."
"Hemşirelere yapılan ödemeden haberim yoktu.
Bir başhekimin hastanenin cirosunu artırma gibi bir kaygısı olmaz. Çok şükür ki bu iddianamede bebeklerin vefatı üzerinden sorgulanmıyorum."
Beylikdüzü Medilife'tan birinci hastanesine sevk edilip ölen opera Bebeğin ölümü soruldu.
"Başhekimler sevklerin her aşamasına hakim olamaz." yanıtını verdi.
Michelle Nwandı Opara'nın durumunu hekimin yakından takip ettiğini dile getiren Yılmaz, "Çocuğun bir yerde bakılması gerektiği için mecburen yenidoğana aldık.
Aslında oraya göre çocuk büyüktü. Burada da takibi yapıldı. Başka bir hastaneye sevk olması gerekiyordu. Ancak yoğun bakımı olmadığı için çocuğu yenidoğan yoğun bakıma almak zorunda kaldık." şeklinde konuştu.
Mahkeme başkanının "Savunmanıza eklemek istediğiniz bir şey var mı?" sorsununa,
"Biz avukat bulmakta çok zorlandık. Müsaadenizle tüm sanık avukatlarına çok teşekkür ediyorum huzurunuzda. Ben bu kadar yıllık cerrahım hiçbir hasta AIDS diye ameliyatını reddetmedim. Dosyanın adı nedeniyle avukat bulamadık. Sanık avukatlarına çok teşekkür ederim."
10.17
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesince adliyenin konferans salonunda görülen duruşmaya, örgüt elebaşısı olduğu iddia edilen Fırat Sarı'nın da aralarında bulunduğu 22 tutuklu ve bazı tutuksuz sanıklar ile tarafların avukatları katıyor.
Sekizinci tutuksuz sanık hemşire Ceren Hatice Kırım savunma yapmaya başladı.
Hemşire Ceren Hatice Kırım, savunmasında denetim tutanağında görüleceği üzere hastaların epikriz raporlarının uymadığını söyledi.
Kırım, "Sekreter hanım üç günlük izinde olduğu için yazılmamıştı. Ben pek çok denetim gördüm ama hiç bir zaman akciğer grafisinin açılıp bakıldığını görmemiştim. Denetimin çok detaylı olduğu izlenimi uyandırmıştı." dedi.
Savcının "Fırat Sarı'ya hat vermişsin. Bu devirde insan kardeşine bile vermez. Sorumluluk yükler çünkü... Niye bu adama üstüne kayıtlı bir hat verdin? " sorusuna sanık Kırım, "Meşguliyetinden dolayı söyledi ben de çıkardım verdim." cevabını verdi.
Kırım, sanık İlker Gönen'le arşivden dosya çıkarmayla ilgili konuşmasına ilişkin, "Kendisi diğer hastanede olan denetimle ilgili bir şey söylemiş. Arşivden dosya çıkarmayla ilgili bilgim yok." savunmasını yaptı.
Sanığa lker Gönen'in 3 aydır vizit yapmadım tapesi soruldu.
"İroni yapmıştı. Birileri öyle bir şey söylemiş. Çok ilgilidir hastalarıyla." yanıtını verdi.
Maaşını hastaneden aldığını iddia eden Kırım, "Bana Medisense'den gönderilen bir ücret vardı. Yenidoğan ünitesinden uzun yıllar çalıştığım için geliyordu. Kaynağını sorgulamadım. Bunu mesai ödemesi olarak alıyordum. Beşte biten mesaimden 10 gibi çıkıyordum. Eve toplu taşımayla gitmiyordum. Taksiyle gidiyordum. Bu emeğin karşılığı olarak düşünüyorum." ifadesini kullandı.
"Medisense işletmiyordu dedin, ne parası bu?" sorusuna, "Ben sözleşme anlaşma var mı bilmiyorum dedi. Hasta danışıyorduk." diye yanıt verdi.
Kırım, "Sana şirketten gelen paraları kendin mi alıyordun yoksa dağıtıyor muydun?" sorusu üzerine Fırat Sarı'nın istifa eden sekreterinin işini bir süre yaptığını belirterek;
"Fırat Sarı'nın sekreteri istifa etmişti. Bir süre onun işini yapmamı istedi ama isteyerek yapmadım. Kendisinin istediği kişilere paraları gönderdim. Gelen her paranın çıkışı oldu. Maddi menfaatim yok. Benim üzerime bir hattım vardı, çıkarıp Fırat Sarı'ya vermiştim. Kullanıp kullanmadığını bilmiyorum. Daha sonra hattı kapattım." dedi.
Savcı: Sana bir soru soruyorum bambaşka şeyler anlatıyorsun, direkt cevap ver.
Soru üzerine hemşire Ceren Hatice Kırım, "Hasan Basri Gök ilaçları Fırat Sarı'nın adına istedi. Fırat Sarı'yla konuştuğumda vermememi söyledi" yanıtını verdi.
10.03
DAVANIN 7. GÜNÜNDE NELER YAŞANDI?
Özdemir, tıbbi bilgisi olmadığı için bebeklerle ilgili süreçte devreye girmediğini belirterek, "Görevim hastaların yatışını sağlamak, taburculuk bilgilerini düzenlemek, sisteme girecek bilgiler girmek, hasta dosyasının arşive teslimi ve doktorun talimatıyla doktorun istediği şekilde epikrizin yazmak" diye konuştu. Özdemir'e hemşire takip formu ile epikrizlerin uymadığına dair tape kaydı soruldu. Özdemir "Bir iletişim hatası olmuş" şeklinde yanıt verdi.
Sanık hemşire Tuğba Özkaynak'a sanık Çağla Durmuş’un “Bebeği entübe göster.” tapesi soruldu. Özkaynak, “Ben sadece ‘tamam, tamamdır’ diyorum. Entübe olmayan bir bebeği entübe göstermedim.” dedi.
Özkaynak, bebeklerle ilgili gece saatlerinde bir gelişme olduğunda Çağla Durmuş’u, Durmuş’a ulaşamazsa İlker Gönen’i aradığını anlattı.
Sanık hemşire, hiçbir nöbetinde çocuk doktoru görmediğini de söyledi. Hemşire takip formlarında oynama yaptıklarını itiraf eden Özkaynak, “Sizin yoğun bakımda müdahale etme yetkini var mı?” soruna, “Entübasyon ve CPR yapabilirim.” yanıtını verdi.
Bir avukatın “Tek başınıza yapma yetkiniz var mı?” sorusuna “Yok.” yanıtını verdi.
"SEMBOLİK OLARAK 1 YILDIR BAŞHEKİMİM"
Sanık Bağcılar Medilife Başhekimi Dr. Cafer Akdur bütün suçlamaları reddetti. "Ölümlerde ihmalim yok. Ben yenidoğan doktoru değilim, çocuk doktoruyum." sözleriyle kendisini savundu.
Fırat Sarı ve İlker Gönen'i tanımadığını ileri sürdü, "Ben anlaşma imalamadım.Muhtemelen hastane sahipleri imzaladı." dedi.
Öykü, Havvanur ve Ayaz bebeklerin ölümleriyle ilgili suçlanan Dr. Akdur, yenidoğan yoğun bakımını da kimin işlettiğini bilmediğini ileri sürdü. Hastanede hiçbir yetkisi olmadığını ileri süren Akdur, "Sembolik olarak 1 yıldır başhekimim. Ben aslında başta kabul etmedim. İdare et dediler." diye konuştu.
Savcının "Ölen bebeklerle ilgili meraktan da mı birşey sormadın?" sorusuna yanıt veren Akdur, "Hayır efendim, ölüm belgesini getiriler, imzalarım." dedi.
"CİRODAN YÜZDE 35 PAY OLARAK ANLAŞTIK"
Yenidoğan servisiyle ilgili olarak Medisense (Yenidoğan çetesi lideri olduğu öne sürülen Fırat Sarı'ya ait) ile anlaşması sorulan Yıldız,
"Yenidoğan servisinin 3. kişilere kiralanması ya da onların işletmesine bırakılması söz konusu değildir. Bu yöntem özel hastanelerde yaygın olarak yapılır. Kamu hastanelerinde bunun daha ileri uygulaması olarak hizmet alımı yapılmaktadır." dedi.
Yenidoğan servisinin geliri hastanenin gelirinin yüzde 4'ü olduğunu söyleyen Yıldırım, "Bunun için tüm hastane riske atılamaz. Usulsüzlük yaparak ciro artırımına yönelik bir uygulama yapılmadı." diye konuştu.
Yıldız'a tapelerde yer alan İlker Gönen'le olan konuşmasındaki "Arşivden dosya istemişler, sen bir gözden geçir arşivden gelen dosyaları onlara vermeden önce." sözleri soruldu. Denetim öncesi konuşmayla ilgili olarak Yıldız, "konuşmalarım yanlış değerlendirilmiş, yanlış anlaşılmıştır" dedi.
Epikrizlerin normal şartlarda doktor tarafından yazıldığını belirten Yıldız, "Benim bunu başhekim olarak sürekli kontrol edebilmem mümkün değildir." dedi.
Mahkeme Başkanının "Ciro artışıyla ilgili Fırat Sarı'yla konuştun mu?" sorusuna yanıt veren Yıldız, "Hayır ciro konuşmadık. Hasta sayısı azalma konusunu konuşmuşuzdur." dedi.
"Ne kadar ödeme yapıyorsunuz?" sorusuna da yanıt veren Yıldız, "Sabit bir ödeme yoktu. Cirodan yüzde 35 pay olarak anlaştık." diye konuştu
Yıldız, yenidoğan yoğun bakımın doluluğu konusunda da anlaşma yapmadıklarını ileri sürdü.
Yıldız’a yenidoğan yoğun bakım doluluğu konusunda bir anlaşma yapıp, yapmadıkları sorusu da yöneltildi. Sanık bu soruya “Hayır.” yanıtını verdi.
Savcı, Yıldız’a “Hasta sayısına katkısı yoksa niye ciro üzerinden anlaşma yaptınız?” diye sordu.
Yıldız bu soruyu, “Siz ne kadar kadar nitelikli hizmet verirseniz hasta sayısı o kadar artar. Buradaki amacımız öncelikle ilk şartı sağlamak” diye yanıtladı.
ALTINCI GÜN: ELEBAŞI FIRAT SARI'NIN SAVUNMASI
Sarı, bu yılın ocak ayından itibaren telefonlarının dinlendiğini bildiğini iddia etti, bebek ölümleriyle ilgili ihmal iddialarını kabul etmedi, hasta sevki konusundaki işleyişi anlattı.
Ele başı olarak gösterilen Sarı, “Benim hayattan artık bir beklentim, umudum kalmadı. İnsanlık onurum kalmadı. Burada her şeyi anlatmak istiyorum." diyeret sözlerine başladı. “112 sevk zincirini bozarak, rüşvet vererek asla hasta almadık. Her hastaneye eşit gönderiyorlar. Biz tıp merkezlerinden aldık.” dedi.
582 yıla kadar hapis cezası istenen Sarı, 112 Acil Çağrı Merkezi’nden sevk olmadığını iddia etse de burada ambulans şoförü olan tutuklu sanıklardan Gıyasettin Mert Özdemir’le yaptığı işbirliğini anlattı, başka isimler de verdi.
Sarı şöyle devam etti:
Gıyasettin Mert Özdemir, bebek sevki yapıyordu. Para veriyorduk bunun için. Mert ‘Devlette çalışıyorum, ödemeleri bana yapman sorun olur’ dedi. Paraların eşinin hesabına yatırılmasını istedi. Renas Reyap’ta çalışıyordu. Renas’tan hasta sevkini rica ederdik, para işlerine girmezdi.”
Fırat Sarı, anlaşmayı hastane yöneticileriyle yaptığını işleyişten haberdar olduklarını iddia etti.
Ayrıca hastane yönetimlerinin hasta sayısının artırılması için kendinisi sıkıştırdığını da iddia eden Sarı’ya, “Fişini çek.” konuşması da soruldu.
SARI, SAVCIYI KIZDIRDI
Sarı, “Şaka yaptık kendi aramızda siz yapmıyor musunuz?” deyince Fırat Sarı’ya tepki gösteren savcı, “Bizim üzerimizden örnek verme.” dedi.
Satılan SGK ilaçları da sorulan Sarı, bu konuda sanıklardan hemşireler Hakan Doğukan Taşçı ve Hasan Basri Gök’ü suçladı.
Sarı şunları söyledi:
“Hayatımı kararttılar. En fazla 3 gün tuttuk o ilaçları. Artırma dedikleri o ama sonradan öğrendim ki satmışlar. Bu arkadaşlar asgari ücrete çalışıyor. İlaçları onda birine satmışlar 300-500 liraya.”
Taşçı’nın kendisine, ocak aynda dinlendiklerini söylediğini öne süren Sarı, 10 bebeğin ölümüyle ilgili ihmal iddialarını da kabul etmedi.
BEŞİNCİ GÜN: ÖRGÜT YÖNETİCİSİNİN İTİRAFLARI
Kendini doktor olarak tanıttığını, Yenidoğan çetesinin elebaşısı olmakla suçlanan Fırat Sarı'dan 60 bin lira maaş ve hasta sevki başına bin lira aldığını itiraf etti.
Gıyasettin Mert Özdemir şunları söyledi: "Kaya bebeğin annesi riskliydi. 112 ona saatlerce yer bulamadı. Aile de ümidini kesip başka bir yol aradı. Ben de Güney Hastanesi başhekimi Ali Dirik'e sundum. O da kabul etti. Bu hastayı hiçbir hastane kabul etmemişti."
Mahkeme Başkanı'nın "'Taburcu süresi düşerse kazancımız düşer' konuşması için ne diyorsun?" sorusuna yanıt veren Gıyasettin Mert Özdemir, "İşgüzarca yaptığım bir konuşmaydı." dedi.
"ANLAŞMALARI HASTANELERLE YAPTIM"
Özdemir, erişkin yoğun bakıma da hasta sevk ettiğini anlattı. Ayrıca Fırat Sarı'dan para aldığını ve Bağcılar Şafak Hastanesi ile Birinci Hastanesi yönetimleriyle ile anlaşma yaptığını ileri sürdü. Özdemir, "Her özel hastane yoğun bakımın dolu olmasını ister" dedi.
Mahkeme Başkanı'nın "112 sizi az çalıştırıyor herhalde. Bu işleri yapacak bu kadar vaktin olduğuna göre." sorusuna Özdemir, "112 çalışanı olduğum işi resmi olarak yapamamaktayım. O hastanelerde çalışmasaydım resmi olarak yapabilirdim. Savcı ifade alırken hakaret ettiği için bunları anlatamadım. Savcı art niyetli?" açıklamasında bulundu.
"Bebek ölümünü araştırmak art niyet mi? Varsa bir ithamın, avukatın var. Şikayetçi olursun." sorusuna yanıt veren Özdemir, "112'ye bildirsek bebek alamayız" şeklindeki sözlerini, 112'nin yer bulması uzun sürdüğü için kurduğunu iddia etti.
4 bebeğin ölümüyle ilgili suçlanan Doktor Dursun Eryılmaz ise kimi bebeklerin doğuştan sağlık sorunları olduğunu öne sürdü. Suçlamaları hemşirelerin dedikodusu olarak yanıtladı.
DÖRDÜNCÜ GÜNDE "BELEDİYE BAŞKANI OLMAK İSTEYEN SANIK" KONUŞTU
Yüksel, “Beni 112’den arayanlar ya da ‘Sağlık Bakanlığı’ndan numaranızı aldık’ diye arayanlardan biliyorum hastaları. Gıyasettin Mert Özdemir ve Fırat Sarı’dan para aldım.” dedi. Sanık Yüksel ifadesinde, bebekleri para karşılığında il dışındaki hastanelere gönderdiğini de itiraf etti.
FIRAT SARI'NIN ASİSTANINDAN İTİRAFLAR
Çete elebaşısı Fırat Sarı’nın asistanı sanık Sümeyye Nur Arslan Sarı’nın evde bakım hizmetleri alanına da girmeyi amaçladığını açıkladı.
Sarı’nın bunun için kendisine vekalet verdiğini, ücretleri hemşirelere kendisinin yatırdığını söyledi.
Sanık Arslan, “Motivasyon ücretini arkadaşlarım doğru anlatamadı. Siz normalde 3 hasta bakacakken 5 hasta bakıyorsunuz. Bunlar bir süre sonra ağır geliyor. Hastane yeterli ücreti vermiyor. İşten çıkmak istediğinizde Fırat Sarı size bu parayı veriyor.” diye kendini savundu.
Arslan, savcının sanık Fırak Sarı’yı kastederek, “Ayda 400 bin lira geliri olan biri neden sizden para istiyordu?” sorusuna “Biz de anlam veremiyorduk. Mesela yurt dışına gideceği zaman beni şimdi döviz bürosuna göndermeyin diye para aldığı oldu. Tutuklandığında bana 150 bin lira borcu vardı.” diye karşılık verdi.
“BELEDİYE BAŞKANI OLMAK İSTİYORDUM”
Esenyurt Belediyesi Sağlık İşleri görevlisi Renas Kılıç’ın savunması ise şaşkınlığa neden oldu. Kılıç, belediye başkanı olmayı amaçladığını, siyasi hedefleri doğrultusunda hareket ettiğini öne sürdü.
ÜÇÜNCÜ GÜNDE ÜÇ ÇARPICI İTİRAF
Sanık hemşire Cansu Akyıldırım, örgüt lideri Fırat Sarı ile arasındaki para transferlerini kabil ederek bu paraların çalışanlara motivasyon için dağıtıldığını söyledi. Çağla Durmuş ise Fırat Sarı’nın maddi kazanç için hastaları entübe olarak gösterdiğini itiraf etti. Bir diğer hemşire Damla Atak ise, örgüt yöneticileri arasında gösterilen 112 Acil Servis personeli Gıyasettin Mert Özdemir’in hasta transferi yaptığı itirafında bulundu.
Sanık Dr. Rıza Keykubad ise Kaya bebeğin ölümüyle ilgili "Çek fişini" ifadeleri sorulunca üzerine oyun oynandığını ileri sürerek böyle bir cümle sarf etmediğini savundu. Kaya bebeğin ailesinin avukatı, "Benim müvekkilim kendi evladını bisküvi kutusu içinde almış ve o kutuyu kucağında götürmüştür." diyerek sanığın savunmasına tepki gösterdi.
DAVANIN İKİNCİ GÜNÜNDE HEMŞİREDEN İTİRAFLAR
Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ifade veren Gök, çetenin karanlık yüzünü anlattı: “Sağlam bebeğin sevki mümkün değil. Çok uzun süre bekletildiği için akciğerleri de kötüleşiyordu. Entübe edip gönderiliyordu. Serdar Yüksel, bebek sevki yapıp karşılığında para alıyordu. Fırat Sarı parayı yollamamı söyledi, yolladım. SGK'dan fazla para alıyorlardı. Bunun için yatışlar uzatılıyordu.”
Gök, “Epikrize yardım ettiği için bütün hemşirelere para veriliyordu. Kimse hayrına bir şey yapmıyordu.” itirafında bulundu.
“O SÖZ KURTLAR VADİSİ REPLİĞİYDİ”
Duruşma tutanklarına bir Kurtar Vadisi diyaloğu girdi. Hemşire Deniz Korkmaz’a, “Devleti soymak milleti soymaktan şereflidir.” cümlesini kurduğu hatırlatılınca, repliği Kurtlar Vadisi dizisinden aldığını söyledi.
“Hastane hastaları satılan bir eşya gibi görüp sadece para almak için kullanıyordu.” diyen Korkmaz, “Bu zihniyette olan insanların bunları yapması kaçınılmazdı. Hastaların yoğun bakım süreçlerinde malzemeden tasarruf etmeye çalışıyorlardı. Bu insanları ben CİMER'e şikayet ettim.” şeklinde konuştu.
İLAÇ BİRİKTİRME İTİRAFI
Hemşire Hüseyin Günerhan ise, örgüt iddiasını reddedip suçsuz olduğunu öne sürerek, “Biz artan doz ilaçları ödemenin karşılamadığı hastalar için yabancı hastalar için biriktiriyoruz.” savunmasında bulundu.
Reyap Hastanesi’nde çalıştığı dönemde Fırat Sarı ile tanıştığını belirten Günerhan, “Ağabeyim de Reyap Acil’de çalışıyordu. Reyap’ta nöbet tutarak çalışmaya başladım. Burada kimseyi korumak için konuşmayacağım, doğruları söyleyeceğim.” dedi.
DAVANIN BİRİNCİ GÜNÜ
Bin 399 sayfalık iddianamede çetenin ele başı ve yöneticisi olarak adları geçen doktor Fırat Sarı, İlker Gönen ve çetenin 112 çağrı merkezindeki elemanları ambulans şoförü Gıyasettin Mert Özdemir de duruşmaya getirildi.
Fırat Sarı aylık gelirinin 400 bin lira olduğunu söyledi. Çorlu’da tutuklu bulunan sanıklar ise video konferans yöntemiyle kimyik tespitinde bulundu.
BEBEKLERE PASİF ÖTENAZİ İDDİASI
Sağlık Bakanlığının müfettiş raporunda bebeklere pasif ötenazi uygulanarak hiçbir tedavi yöntemi uygulanmadan ölüme terk edildiklerine bilgisine yer verildi.
Yoğun bakımda kalbi duran bir bebeğin durumunu doktora haber veren hemşireye doktorun “Canlandırmaya gerek yok.” dediği ortaya çıktı.
- Etiketler :
- Haberler -
- Ölüm
- Mahkeme
- Bebek
- Yenidoğan Çetesi