"Yeşil" kimya

Petrol sürekli azalıyor ve kimya endüstrisi bu sorunla baş etmek için uzun vadeli ve çevre dostu çözümler üzerinde duruyor. Biokütleden plastik, boya ve ilaç üretilerek kaynakların ve çevrenin de korunması hedefleniyor.

"Yeşil" kimya

Kimya endüstrisinin Alman çevreciler açısından 20 yıl önceki kadar kötü bir ünü yok artık. Hatta örneğin Federal Meclis’teki Yeşiller Grubu 2009 yılında uygarlığın kimya olmadan düşünülemeyeceğini ve kimya endüstrisinin Almanya’da ekonominin motoru olduğunu vurguluyordu. Ancak bu açıklamalara ek olarak Yeşiller kimya endüstrisinden çevre koruma konusunda etkili adımlar atmasını ve bu bağlamda büyük miktarlar halinde geri dönüşümlü plastik üretmesini talep ediyordu.

Profesör Uwe Lahl “Kimya endüstrisi olmadan, 2050 yılına kadar iklim konusunda Avrupa Birliği’nin belirlediği yüzde 80 daha az karbondioksit hedefine ulaşılamaz” diyor. Federal Çevre Bakanlığı’nda 8 yıl müdür olarak görev yapan kimyager, daha çevreci kimya politikalarının da öncü düşünürlerinden biri. “Going Green: Chemie” adlı çalışmasıyla Uwe Lahl, Heinrich-Böll Vakfı için sürdürülebilir bir kimya endüstrisinin nasıl bir farklılık yaratabileceğinin ipuçlarını ortaya koymuştu.

Profesör Lahl çalışmasında doğada kendiliğinden ayrışan sunî maddeleri tanıtmıştı. "Neden bir ambalaj doğada 100 yıldan fazla çözünmeden kalmak zorunda olsun" sorusunu yöneten Lahl, bunun önüne geçmek için siyasetin harekete geçmesi gerektiğine işaret ediyor. Kullanılmış plastiğin yapıtaşlarına ayrıştırılarak kalite kaybı olmaksızın yeni plastik üretiminde kullanılabilmesi gerektiğinin altını çizen Lahl'a göre, bunun başarılması halinde söz konusu ürünler dünya çapında bir satış patlamasına ulaşacaktır.

Lahl'in ana hedeflerinden biri ise kimya endüstrisinin enerji ve yakıt ihtiyacını mümkün olduğunca düşürmek. Lahl 2050 yılında kimyasal maddelerin yüzde 80'inin yeniden yetişen hammaddelerden elde edileceğini düşünüyor. Halihazırda Alman kimya firmalarının kullandığı hammaddelerin yüzde onu bitki ve ağaçlardan elde ediliyor.

Alman Kimya Endüstrisi Birliği ise Lahl'in görüşlerini "ütopik" olarak değerlendiriyor. Birliğin başkanı Utz Tillmann, eter gibi temel kimyasalların laboratuvar ortamında şeker ve selülozdan üretilebildiğini ancak bunun ekonomik olmadığını kaydediyor. Biyo kütlenin de petrolün yerini alamayacağını belirten Tillmann şu örneği veriyor: “Kimya firmalarının modern tesislerde petrolden ürettiği 800 bin ton eteri Brezilya'da yetişen şeker kamışlarından üretebilmek için gereken arazi 2 bin 200 kilometrekare büyüklüğünde, yani yaklaşık Lüksemburg kadar…”

Profesör Uwe Lahl ise 2 milyon kilometrekare yani yaklaşık Meksika büyüklüğünde bir alanda tüm ülkelerin kimya endüstrisi için gereksindiği yeniden yetişen hammaddelerin üretilebileceğini hesapladığını belirtiyor.

“Doğru kullanılırsa yeterli alan var”

Dünyada tarımın toplam 15 milyon kilometre karelik bir arazi üzerinde yapıldığına dikkat çeken Lahl, geçtiğimiz yıllarda 4 milyon kilometrekarenin yanlış tarımsal uygulamalar ve gelir eksikliği nedeniyle gerektiği şekilde değerlendirilemediğini, yani doğru kullanıldığı takdirde dünya üzerinde bunun için yeterli arazi bulunduğunu savunuyor.

Öte yandan Lahl kimya sanayinin bu değişim için zamana ihtiyacı olduğunu da kabul ediyor. Ancak en azından biyo kütlenin enerji olarak kullanımından ziyade kimya endüstrisinde kullanımına önem verilmesini talep ediyor.

Sayfa Yükleniyor...