Yıldız 'Kamer Genç' gerilimini anlattı

Bakan Taner Yıldız, Japonya Büyükelçiliği'nde yaşanan 'Kamer Genç' gerginliğini NTV'ye anlattı. CHP'nin ihraç kaydıyla bu konuyu görüşmesi gerektiğini ifade eden Yıldız, "Konu artık CHP'nin sorunudur" dedi.

Yıldız 'Kamer Genç' gerilimini anlattı

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Japon milli günü dolayısıyla düzenlenen gecede yaşanan gerginliği NTV canlı yayınında anlattı.

Dün gece yaşanan olayda konuşması sırasında Emine Erdoğan'a "Siz hangi sıfatla burada konuşuyorsunuz?" diyerek müdahale eden Kamer Genç'e karşılık veren Yıldız, 'CHP'nin ihraç kaydıyla bu konuyu görüşmesi gerektiğini' ifade etti.

Yıldız, "Bu konu, Kamer Genç'in problemi olmaktan çıkmıştır, CHP'nin sorunudur" diye konuştu.

Bakan, konuyla ilgili şunları söyledi:
"Sayın Başbakanımızın eşi konuşma yaparken, 'Siz hangi sıfatla burada konuşuyorsunuz' diye birisi bağırdı. Çok da kalabalık bir salon, ülkelerin büyükelçileri ve misyon şefleri var. İlk başta korumaların yanına gittiğini gördüm, korumalara 'Siz bana dokunamazsınız' dedi.

Ben de çok sinirlendiğim için 'Burayı lütfen terk edin ve terbiyesizlik yapmayın. Çünkü burası Meclis'te alıştığınız bir ortam değil. Siz Meclis'in saygınlığını yeterince zaten kaybettiriyorsunuz. Milletvekillerinin saygınlığı ile oluşturmaya çalıştığımız pozitif havayı olabildiğince bozuyorsunuz. Ama bu kadar insanın yanında böyle bir şey konuşamazsınız' diye biraz sert bir dille söyledim.

Bunun hoşgörülebilmesi mümkün değil. Bir hanımefendi hesap vermek zorunda değil, iki 29 Ekim'de Japonya Başbakanı'nın eşi 'ye geliyor ve konuşma yapıyor. Siz onun karşılığında nezaketen çağrılmış ve davet edilmiş Başbakanımızın eşinin oraya gitmesi kadar tabi bir şey var mı? Siz hangi sıfatla bunu sorguluyorsunuz.

Kamer Genç'in problemi olmaktan çıkmıştır bu konu. Kendisi zaten sınırlarının çok dışarısındadır. Ne insani ne de bir milletvekiline yakışacak terbiyeden uzaktır. Bu konu CHP'nin sorunudur. CHP, eğer destek veriyorsa, uluslararası ilişkilerin konuşulduğu bir ortamda bu denli saygısızlığı makul hale getiriyorsa asıl üzüleceğim nokta budur. Kamer Genç ile alakalı şu havayı da kesinlikle doğru bulmuyorum; 'Siz bunun kusuruna bakmayın biz de buna laf geçiremiyoruz.' Böyle bir şey kabul edilemez.

Yabancı bir misyon şefi olsanız, ile ilgili ne düşünürsünüz. Bu Türkiye'nin çıkarlarına uygun mu böyle bir şey yapmak? Ben grup başkanvekillerimizin bir müracaatı olacağını duydum. 'Onun kendi terbiyesizliğidir' diye konuyu bırakmanın doğru olmadığına inanıyorum.

Çünkü bu, bize ve ülkemize zarar vermektedir. Biz Kamer Genç denilen adamdan sürekli mahçubiyet duymak zorunda mıyız? CHP'nin bu manada belki de ihraç kaydıyla bu konuyu görüşmek durumundadır. Bundan sonra kredibilitesi konuşulacak olan Kamer Genç değil, CHP'nin kendisi olacaktır."

KUZEY IRAK'LA PETROL ANLAŞMASI
Bakan Yıldız, Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi Başbakanı Neçirvan Barzani'nin Türkiye ziyaretine de değindi.

Türkiye ile Irak Bölgesel Kürt Yönetimi arasında imzalanması beklenen petrol protokollerinin Irak merkezi hükümetinin hassasiyetleri nedeniyle sonraya bırakıldığını ifade eden Yıldız, şunları kaydetti:

"Önemli olan sözleşmeye imza atılıp atılmaması değil, bu bir süreç. Normalde Irak'ın normalleşmesi adını koyduğumuz, Türkiye'nin ihtiyaçlarının karşılanmasını başlığını oluşturduğumuz bir süreç. Doğalgaz ve petrol ayağı var. Irak'ın bütünlüğü üzerine kurulu.

TPAO'nun yaptığı anlaşmalar vardı, merkezi Irak hükümetiyle. Önemli ve kıymetli anlaşmalar, toplamı 25 milyar dolar. Çok fazla kamuoynuda dikkat çekmedi. Merkezi yönetimle bağlarımız çok güçlü. Kuzey Irak'la geldiğimiz noktada, Irak'ın tamamıyla alakalı olduğunun altı çizilmeli.

Muhatabınızın Barzani olması, Irak'ın tamamından soyutlandırılmasını gerektirmiyor. Biz bu nezakette ve incelikte bakıyoruz. Bağdat'ın iki önemli başlığı var. Biri; hangi miktarda buradan petrol akacak? Merkezi Irak hükümetinin ortalama günlük 400 bin varil arzı var. Bizim Kuzey Irak'tan gelebilecek, yine merkezi Irak hükümetiyle beraber Ceyhan'a uluslararası arenaya taşınması lazım.

Bu miktarın belirlenmesi Irak hükümeti tarafından son derece önemli ve hakları. Biz diyoruz ki, buradan geçebilecek petrolün Türkiye sınırına girdiğinde ölçülmesi şart. Bu ölçülmeyi belirleyen Irak hükümeti olacak. Biz şeffaflığın gücünü kullanmak istiyoruz bu sözleşmede.

İkinci hasssiyet de; buradan geçen petrol diyelim ki 100 varil ve fiyatı bin dolar. Bu bin doların kendilerinin belirlediği oranla, yüzde 83'ü merkezi hükümetin, yüzde 17'si ise bölgesel yönetimin. O zaman 830 dolarlık kısmı Türkiye'deki bir kamu bankasına bloke edilen paradan onların hakkı olarak kalacak.

Şeffat olduğumuzu iddia ediyorsak, gereklerini yerine getirmemiz lazım. O da hergün dekontlar, merkezi Irak Hükümeti tarafından izlenebiliyor olsun. Sözleşmeye konulan önemli maddelerden birisidir. Çünkü biz Irak halkının herhangi bir tanesinin diğeri üzerine hakları ile alakalı bir taraf değiliz.

Bu geniş bir süreç, önümüzdeki günlerde karşılıklı ziyaretler olabilir. Benim de gitmem gündemde. Sayın Maliki'nin Türkiye ziyaretinden önce bu tür konuların olgunlaşması lazım. Başbakanımız da komşu bir ülke ile, kardeş bir ülke ile muhtemel bütün pürüzlerin kaldırılmasını istiyor. Biz ne yapıyoruz? Buradan elde edilebilecek gelirlerin mutlaka kendilerinin tespit ettiği oradn bölüştürülmesi lazım. Bu orana karar veren kendileri olacak.

Geçen hafta ABD Enerji Bakanı ile toplantılar yaptık. Kendisi çok yapıcı ve pozitif birisi. Biz komşularımızla ilişkimizi şeffaf bir şekilde anlatıyoruz. Yaptığımız basın toplantısında kendisine yöneltilen "Türkiye'nin Kuzey Irak'ta yaptıklarını destekliyor musunuz?" sorusuna "Evet biz destekliyoruz" dedi. Çünkü Türkiye AK Parti iktidarıyla güçlendi. Yanlış yaptığımızı düşünmüyoruz. Iraklı hiçbir kardeşimizin de hakkına girmek mümkün değil, bu hassasiyetleri dikkate alıyoruz.

Petrol parasının ABD'de herhangi bir bankada bloke edilmesiyle alakalı benden bir talep olmadı. Ama doğru olan, Kerkük'ten çıkan ve Yumurtalık'ta Ceyhan'da biten bu boru hattının gelirleriyle alakalı konunun da bir Türk bankasında hesabının tutulması doğru olacaktır. Bu para bizim paramız değil. Irak halkının parası ama en güvenli limanlardan birisidir Türkiye, siyasi istikrarıyla beraber. Bu şeffat ve gözlemlenebilir bir sözleşme olacaktır. Türkiye hukuk devletinin gereklerini yerine getirecektir.

Kerkük-Yumurtalık ham petrol boru hattının kapasitesi dolarsa oradan yeni bir hat geçirmek mantıklı olacaktır. Ancak ben tam kapasitenin yani 1.5 milyon varillik günlük kapasitenin kullanılmasından sonra yeni hattın dizaynının doğru olacağına inanıyorum. Atıl kapasitenin kimseye faydası olmaz."

Sayfa Yükleniyor...