'YSK'nın kararı kesindir'

Ceza hukukçusu Yılmaz Yazıcıoğlu ve Ersan Şen YSK’nın bağımsız adaylarla ilgili verdiği adaylık iptal kararını ve itiraz yolunun açık olup olmadığını NTV’ye değerlendirdi.

YSK’nın BDP’nin desteklediği adayların da içinde bulunduğu 12 ismin milletvekili adaylıklarını iptal etmesi, "nihai karar mı, itiraz yolu açık mı?" sorularını gündeme getirdi.


BDP Genel Başkanı Demirtaş, "Faşizan bir uygulama... Bağımsız aday oldukları için itiraz söz konusu değil. Yeniden başvuru için Meclis seçimleri ertelemeli” şeklinde konuşurken, ceza hukukçu Yılmaz Yazıcıoğlu da konuyu NTV’de değerlendirdi.

Yazıcıoğlu, Anayasanın ilgili maddesi ve milletvekili seçimi kanunun, belli suçlardan mahkum olmuş kişilerin, affa uğrasalar dahi milletvekili olamayacaklarını söylediğini belirtti.

Yılmaz Yazıcıoğlu şunları söyledi:

“Anayasanın 76. maddesi kimlerin milletvekili olacağını ya da olamayacağını düzenliyor.

Madde, kısıtlama kararı verilmiş olanlar, kamu hizmetinden yasaklanmış olanlar, 1 yıl ya da daha fazla ağır hapis cezasıyla cezalandırılanlar, terör eylemine katılmış ya da katılmaya tahrik ya da teşvik suçundan hüküm giymiş olanlar, bu suçlardan mahkum olanlar; affa uğramış olsalar bile milletvekili seçilemezler diyor.

2839 sayılı milletvekili seçimi kanunun 11. maddesi de yine söylüyor. Terör suçlarından mahkum olanların ve devletin şahsiyetine dair cürüm işlemiş olanların, affa uğramış olsalar dahi milletvekili olamayacaklarını belirtiyor.

2007 yılında YSK, memnu hakların iadesi kararına dayanarak bazı kişilere bu imkanı vermiş. Halbuki memnu hakların iadesi, affın ötesinde bir şey değil. O kararın çelişkili olduğunu ifade edebiliriz.

Bahsedilen kişiler eğer bahsettiğimiz suçların birinden mahkum oldular ise, af olsa dahi milletvekili olabilme şansları yok.

Yine anayasanın 83. maddesini değerlendirmek gerekiyor. Bazı kişiler yargılanıyor olabilir ama vekilliği devam ederken mahkumiyet kararı çıkarsa, madde, mahkumiyet sonuçlarını vekillik sıfatı sona erdikten sonra çekeceklerini söylüyor.

Öte yandan madde, daha önce mahkum olanlar bakımından yani 2007’deki kararın dışında kalanlar bakımından mahkumiyet kararı varsa, terör suçu ya da devletin şahsiyetine karşı suç işlemişlerse, mahkum olmuşlarsa milletvekili olamayacaklarını söylüyor."

Yazıcıoğlu, "YSK’nın kararı nihai karar mı, itiraz merci yok mu?" sorusuna, "İtiraz merci meselesi değil. Anayasanın 76. maddesinde ‘affa uğramışlardır’ sözünü anayasadan çıkarmadığınız ve buna uygun olarak 2839 sayılı kanunun 11. maddesinde değişiklik yapmadığınız sürece, YSK’nın kararı kesinlik kazanır ve bu uygulanır" yanıtını verdi.



"KANUN ŞAHISLARLA İLGİLİ DEĞİL, 30 YILDIR YÜRÜRLÜKTE"
İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ersan Şen de katıldığı NTV yayınında kararın hukuki olmadığı yönündeki itirazları değerlendirdi.

Şen şunları söyledi:

"Somut olayda somut kişiler üzerinden konuşmak için sabıka kayıtlarını, başvurudaki yeterlilik şartlarını görmek lazım. Ancak kanun hem anayasa olarak 1982 yılından bu tarafa hem de milletvekili seçimi kanunu olarak 1983'ten beri yürürlükte yeni çıkmış, birileri için özel çıkarılmış yasal düzenlemeler değil.

Anayasa'nın 76. maddesi eksikti, değildi, tartışırsınız, değiştirirsiniz; o Meclis'in göreviydi. Bugüne kadar tartışılmamış. Net olan şu; eğer bir kişi hakkında mahkumiyet kararı alınmış, bu karar kesinleşmişse; bu karara konu suçların ne olduğunu netleştirmek gerek. Taksirli suçlar dışında bir yıl ve üzerinde hapisle mahkum edilenler bunun dışında da rüşvet, dolandırıcılık, devlete karşı suçlar, terör gibi -uzun bir liste var- bu suçların şüphelisi ya da sanığı değil, bu suçlardan mahkum edilenler affa uğramış olsa bile milletvekili yeterliliğine sahip olamadığı ve bunların adaylık başvurusunun yapılacak inceleme neticesinde YSK tarafından reddedileceği belirtilmiştir. Burada yasaları değiştirelim, anayasayı değiştirelim demek 12 Haziran'da yapılacak seçim için hukuken mümkün değil.

'KARARA İTİRAZI YİNE YSK ÜYELERİ GÖRÜŞECEK'
Şu tartışmayı yapmak uygun olmayacak. Somut şahıslar üzerinden konuşmak isabetli değil. Belgelerini görmek lazım. Ben de başvursam siz de gitseniz başvursanız anayasada gösterilmiş şartlara uymak durumundadır. 2007 yılında yaşananlar da birincisi sabıka kaydında hata yapılmış olabilir. İsim ve soyadından farklı çıkmış olabilir. Ancak bu gibi durumda önceden hata yapılmış olması tamamen o dönemle ilgili hatalardır. Hatalar bu dönemde giderilmişse "ben daha önceki seçimde buna rağmen aday oldum, adaylığım kabul edildi" demek suretiyle bu seçime girme imkanınız olamayacaktır.

Yargı denetimi ve üst makam anlamında YSK kararına itiraz hakkı yok. YSK’ya yapılacak itirazlar da yine YSK'nın Yargıtay ve Danıştay'dan oluşan kurul üyeleri toplanacak ve bu itirazların dayanaklarına bakacak. Eğer dayanakları yerindeyse, kendisi hatalı bir karar vermişse bunu düzeltecek. Bu kararın değişme ve ortadan kaldırılma şansı yok.

Seçiler ertelenir mi ertelenmez mi bu tamamen Meclis'in takdiri ve değerlendirmesidir. Anayasada değişiklik ilerde yapılır bunu uygulanma imkanı zaten yok. Şaşırdığım şu bu kadar anayasa değişiklikleri tartışmaları oldu, 30 yıldır yürürlükte olan bir kanun bu zamana kadar beklenip değişikliğe gidilmemiş, oraya da bakmak lazım.

Sayfa Yükleniyor...