Yüksek Yargı'dan Kılıç'a: Elini vicdanına koy

Yargıtay ve Danıştay başkanları, Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın “Yüksek yargı bugüne kadar uyudu” sözlerine sert tepki gösterdi.

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın “''Yüksek yargı bugüne dek uyudu” sözlerine Danıştay ve Yargıtay’dan yanıt geldi.

Danıştay Başkanı Mustafa Birden şöyle konuştu:

''Özellikle kamuoyunda yanlış empoze edilen bir husus var, bunu açıklamak istiyorum. Anayasamızın 146. maddesi yüksek mahkemeleri düzenlemiş, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay da bu maddelerde sayılmıştır. Bu mahkemeler kendi görev alanları içerisinde yüksek yargı teşkilatları olup birbirlerine eşit seviyedeki kurumlardır. Son günlerde bazı basın yayın organlarında, 'yüksek, en yüksek mahkeme'' şeklindeki yorumlar Anayasa'daki düzenlemeye uymayan yanlış yorumlardır. Öncelikle bu hususu hatırlatmak ve düzeltmek isterim.

Anayasa Mahkemesi Sayın Başkanı'nın konuşmasına Danıştay yönünden cevap vereyim; Sayın Başkan'ın söylediği 'yıllardır uyudular' sözünün yargısal nezakete uyup uymadığının takdirini sizlere bırakıyorum. Bugüne kadar kendi başkanı olduğum yüksek mahkeme dışında hiçbir yüksek mahkemenin çalışmalarıyla ilgili bir konuşma yapmadım. Böyle bir konuşma doğru da olmaz, şık da olmaz. Herkes kendi görevini yaparsa başkalarının görev alanlarına bu konuda yeterli bilgisi olmadan müdahale etmezse sorun olmaz. Kaldı ki iş yüküyle ilgili de her türlü önerilerimizi daha önce de açıkladığımız gibi yaptık. Bu konuda daha fazla birşey söylemek istemiyorum.''

YARGITAY BAŞKANI: ELİNİ VİCDANINA KOYSUN
Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker ise bir yüksek yargı başkanına böyle bir açıklama yapmanın yakışmayacağını belirterek ''İş yükümüzü biliyorlar, elini vicdanına koysun'' dedi.

Üye, tetkik hakimi ve diğer personelin köle gibi çalıştıklarını söyleyen Gerçeker ''Arkadaşlarımın emeğine saygı nedeniyle bu açıklamaları yapıyorum. Bizim kendimizi savunmaya ihtiyacımız yok. Elini vicdanına koyup düşünmesi lazım. Böyle bir tabir kullanmak Yüksek Yargı Mahkemesi Başkanı'na yakışmıyor'' diye konuştu.

Göreve geldiğinin 15. gününden itibaren iş yüküyle ilgili her türlü yola başvurduğunu ifade eden Gerçeker, dönemin Adalet Bakanıyla, Adalet Komisyonu Başkanıyla, Adalet Bakanlığı Müsteşarıyla bu konuları görüştüklerini anlattı.

Hasan Gerçeker ''Bu konu, bu yasa değişikliği muhtemelen önüne gelecek. Önüne gelecek bir konuda görüş belirtmiş oluyor. Yargı ile ilgili bu düzenlemeyi muhalefet partisi Anayasa Mahkemesi'ne götüreceğini söylüyor. Önüne gidecek konuda neden konuşuyor'' dedi.

Yargıtay'ın 2005 yılında 518 bin, 2010 yılında ise 825 bin dosyayı karara bağladığını kaydeden Gerçeker, ''Tablo burada, bu tablo Yargıtay'ın nasıl çalıştığının bir göstergesi. Matematik gibi bu sayılara alıp hakim sayısına bölüyorlar, herkes sanki alıp bir dosya okuyor gibi. Burada heyet çalışıyor, günlerce tetkik hakimi dosyaları okuyor. Bir dosya hemen çıkar, bir dosya günlerce çıkmayabilir'' şeklinde konuştu.

Gerçeker, şunları kaydetti:

''Hiçbir şekilde yüksek mahkeme başkanlarının böyle bir polemik içinde olmasını istemem, hoş bir şey değil çok çirkin bir durum. Ama ben burada fedakarca çalışan arkadaşlarımın nasıl çalıştıklarını biliyorum. Arkadaşlarımın haklarını da korumak zorundayım. Böyle bir tabir kullanmak gerçekten bir Anayasa Mahkemesi başkanına yakışmıyor. Yüksek mahkeme başkanının böyle bir ifade kullanması çok yakışıksız. Uyuyorlar ne ne demek, bu sokaktaki mahalle kahvesindeki insanın söyleyeceği bir söz.''

KÖŞK'E YANIT
Yargıtay'daki dosyaların zaman aşımına uğrayacağı yönündeki açıklamaları da değerlendiren Gerçeker, ''Zaman aşımına uğrayan dosyaların yüzde 90'ı Yargıtay'a gelmeden zaman aşımına uğruyor. Gelenler de mecburen yüzlerce yasa değişikliği yapıldığı için lehe yasanın uygulanması için dosyaların bozulmasıyla sonuçlanıyor. Hep bunlardan kaynaklanıyor. Yoksa bütün daireler zaman aşımı yakın olan dosyaları mutlaka öne alıyorlar. Yargıtay'ın yapabileceği bir şey yok.

İlk derece mahkemelerin de kabahati yok. Onlar da korkunç bir iş yükü altındalar. Hakim sayısı, mahkeme sayısı yetersiz. Batı standartlarına bakıldığı zaman neredeyse ile yarı yarıya. Sadece Yargıtay'ın sorununu çözmekle yargının sorununu çözmüş olmuyorsunuz. Kaynağı kökünden kurutmazsanız dosya akışı devam edecek'' diye konuştu.

Sayfa Yükleniyor...