3 yıl aradan sonra bayram namazına hazır

Kanuni Sultan Süleyman adına 1551-1558 yılları arasında Mimar Sinan tarafından inşa edilen Süleymaniye Camisi, restorasyon çalışmaları tamamlandı. Cami, Kurban Bayramı'nda yeniden ibadete açılacak.

3 yıl aradan sonra bayram namazına hazır

Vakıflar Genel Müdürlüğünce 21 milyon TL harcama yapılarak hayata geçirilen restorasyon projesi, Gür Yapı İnşaat tarafından yürütülüyor.

Türk-İslam kültürünün zirve eserlerinden, adeta İstanbul'a atılan ''Müslüman imzası'' niteliğindeki cami restorasyonunda, çimentodan arındırma tekniği uygulandı. 8 şiddetindeki depreme dayanıklı olduğu ortaya çıkan caminin kubbesinde, akustik için yerleştirilen 256 adet küp bulundu, pandantiflerde orijinal kalem işleri tespit edildi. 150 yıl önce ana kubbeye yazılan ayette, eksik olduğu belirlenen bir harf, kurul kararıyla hattatlar tarafından yazıldı.  

BİLİM VE TEKNİĞE VERİLEN ÖNEM
İstanbul Vakıflar 1. Bölge Müdürü İbrahim Özekinci, Ebusuud Efendi tarafından temeli atılan Süleymaniye Camisi'nin açılışını Mimar Sinan'ın yaptığını, batılıların ''Muhteşem'' dediği Kanuni Sultan Süleyman'ın dünya mimarisine bir armağanı olan bu yapıda, bilim ve tekniğe verilen önemin görüldüğünü belirtti.

Osmanlı'nın dünya medeniyetine sunduğu bu ihtişamlı yapının günümüzde de ''Dünya Kültürel Mirası'' olarak bütün haşmetiyle varlığını sürdürdüğünü belirten Özekinci, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün bu restorasyon çalışmalarında büyük bir atak yaptığını, eski eserleri kurtarma, koruma ve gelecek nesillere aktarma projesi kapsamındaki en önemli eserlerden birinin Süleymaniye Camisi'nin olduğunu dile getirdi.

8 ŞİDDETİNDEKİ DEPREME DAYANKLI  
Süleymaniye Camisi'nin daha önce 1847-1849 ile 1959-1960'lı yıllarda restore edildiğini, 2-3 yıl süren proje çalışmalarının ardından 2007 yılında caminin restorasyonuna başlandığını anlatan Özekinci, ''Restorasyon kapsamında Süleymaniye Camisi baştan sona elden geçirildi. Çalışmaya caminin kubbelerinden başlandı, kurşunlar tamamen değiştirildi. Simülasyon tekniğiyle, İstanbul Teknik Üniversitesi'nden ekip tarafından caminin depreme dayanıklı olup olmadığı araştırıldı. Caminin 8 şiddetindeki depreme dayanıklı olduğu ortaya çıktı. Caminin kubbelerinde küçük çatlaklar vardı, buralarda sağlamlaştırmalar yapıldı. Dış cephe temizliği gerçekleştirildi, koruyucular sürüldü'' diye konuştu.
  
ÇİMENTODAN ARINDIRMA TEKNİĞİ
Camide yapılan en önemli işlerden birinin çimentodan arındırma tekniği olduğunu ifade eden Özekinci, şunları söyledi:

''1960'lı yıllarda yapılan restorasyon çalışmasında, caminin çimentoyla sıvandığını gördük. O dönem için belki iyi bir buluş olabilir ama analiz, tahlil ve raporlardan şunu görüyoruz; çimento üzerinde sıvanmış olduğu taş yapı ile doğru çalışmıyor. Bundan dolayı nemlenme, tuzlanma gibi mahsurları ortaya çıktı. Bu çimentodan arındırma işlemini gerçekleştirerek, horasan harcının bileşenini bulduk ve yapıyı sıvadık, üzerine kalem işlerini yaptık. Cami artık nefes alır haline geldi.

Camideki en önemli çalışma, çimentodan arındırma çalışması idi. Mimar, sanat tarihçi, konservatör, restoratörlerden oluşan bilim kurulumuzla çok ciddi bir çalışma yaptık. Burada önemli olan caminin aslına uygun restorasyonunu yapabilmekti. Yenileme değil, koruma yaptık ve bilimsel olarak çalıştık. Bu tür eserlerde önemli olan belge niteliğini kaybetmemektir. Daha sonraki nesiller de bunu okuyabilmelidir, geçirdiği evrimleri görebilmelidir. Aslına sadık kalarak, koruma amaçlı restorasyon gerçekleştirdik.''

CAMİ KUBBESİNDE 256 ADET KÜP BULUNDU
Caminin kubbesinde 15 santimetre ağız genişliğine sahip, 45 santimetre uzunluğunda simetrik halde dizilmiş 256 adet küp bulduklarını anlatan Özekinci, ''Süleymaniye Camisi'nin akustiği gerçekten mükemmel. Simetrik halde dizilen bu küplerin içindeki hava boşlukları sayesinde akustiği sağlamış Mimar Sinan'' dedi.

Aslan göğsü denilen pandantiflerde 5 kat raspa çalışmaları sonucunda, orijinal kalem işlerini bulduklarını, bunun bilim ve sanat dünyasını çok heyecanlandırdığını belirten Özekinci, tahrir defterlerinde fil ayaklarına orijinal olarak çini yaptırıldığı yönünde kayıtların bulunduğunu, ancak çinilerin nerede olduğunun bilinmediğini, ince raspa çalışmaları sırasında orijinal çinileri bulduklarını ifade etti.

BAYRAM NAMAZINA HAZIR
Özekinci, Süleymaniye Camisi'nde Abdülfettah Efendi döneminden kalma mükemmel hat levhaların bulunduğunu, bununla ilgili çalışmaların Prof. Dr. Hüsrev Subaşı tarafından yürütüldüğünü ifade etti.

Restorasyon çalışmalarının bitmek üzere olduğunu anlatan Özekinci, caminin Kurban Bayramı'nda bayram namazına hazır olacak şekilde açılacağını söyledi.
  
PROJENİN HAT DANIŞMANI PROF. DR. SUBAŞI
Projenin hat danışmanlığını yürüten Prof. Dr. Hüsrev Subaşı da Süleymaniye Camisi'nin ana kubbesindeki yazıların 1860'lı yıllarda Sultan Abdülmecid zamanında görevlendirilen hattat Abdülfettah Efendi tarafından yazıldığını söyledi.

70 metre yüksekliğindeki bir camide 8 metre çapındaki bir kubbe yazısıyla ilk kez karşılaştığını anlatan Subaşı, kubbedeki yazının tuval üzerine değil, çinko üzerine yazılmış olduğunu gördüklerini ifade etti.

Yaptıkları çalışmada, birbirine monte edilen çinkolardaki çivilerin zamanla paslandığını ve hat yazılarının yüzde 65'inin ortadan kalktığını gördüklerini belirten Subaşı, daha önce alınan kalıp ve eski fotoğraflar üzerinden hareket ederek, yazının aslına uygun biçimde ihya edilmesini sağladıklarını anlattı.

Subaşı, yazının bir yerinde nakkaş veya hattat hatası gördüklerinde, bunların düzeltilmesi noktasında 5-6 hattatın müzakere ederek karar verdiğini belirtti.
  
PANDANTİFLERDEKİ İLGİNÇ DURUM
5.5 metre çapındaki pandantiflerin de usulüne uygun biçimde ihya edildiğini ifade eden Subaşı, şunları kaydetti:

''Kıbleye yakın ön pandantifte 'Başarıyı bana veren Allah'tır' anlamında bir ayet var. Avluya yakın arka pandantifte de ''De ki ey Peygamber, her şeyi yaratan Allah'tır' anlamında bir ayet var. İnsan camide böyle bir şey yazacak olsa, herhalde 'Her şeyi yaratan Allah'tır' ifadesini ön tarafa koyar, diğerini ise arka tarafa koyar bir nevi eserin imzası gibi. Bu durum bana mantıksız geldi ve bir arşiv araştırması yaptık. Yaptığımız araştırmada 1970 yılına ait bir fotoğraf bulduk ve 'Her şeyi yaratan Allah'tır' önde, 'Başarıyı bana veren Allah'tır' yazısı arkada. Bunların neye istinaden değiştirildiği yönünde hiç bir bilgi yok.''
  
AYETTEKİ EKSİK HARF
Ana kubbenin yazısının uygulamasında bir sıkışma gördüklerini, bunun hat kurallarına göre olmaması gerektiğini tespit ettiklerini belirten Subaşı, ''Yazı mükemmel yazılmıştı ancak 8 metre çapındaki bir yazı büyük bir alanı işgal ediyor. Dörde veya ikiye bölerek tozlamış olmalılar. Kalemkar ekibi, parça parça yazıyı tozlarken bir yerde sıkıştırmak zorundaydılar ve biz bunu fark ettik. Kendi hattatlar kurulumuzda bunun müzakeresini yaptık ve düzelttik'' diye konuştu.

150 yıl önce ana kubbeye yazılan ayetin bir harfinin unutulduğunu gördüklerini anlatan Subaşı, Abdülfettah Efendi'nin en az 30 yazısını incelediklerini ve camideki yazıyı yazdığı zamanlardaki kompozisyonlarında yer alan ''h'' harfini elle aldıklarını ve bu harfi olması gereken yerine koyduklarını belirtti.

Subaşı, 3-4 gün içinde iskelelerin tamamen sökülmüş olacağını ve caminin bayram namazına hazır hale getirileceğini sözlerine ekledi.


Sayfa Yükleniyor...