5 adımda sihirli değnek etkisi

Yazın yaklaşmasıyla yine mevsimsel bir rutin yaşanıyor. Her yerde zayıflamayla ilgili kampanyalar, diyet listeleri... Sihirli incelme formülleri popülerliğini koruyor, etkisi soru işareti olsa da… İncelik çekiciliğe ve tüm beğeni kabullerine eş tutuluyor. Bir yandan da inceliğin ayarı kaçıyor.

5 adımda sihirli değnek etkisi

Güzel resimler bombardımanındayız, her görsel mecrada güzellikler empoze ediliyor ama bunların ne kadarı gercek. Photoshoplu resimlerle kendimizi karsılastırıyoruz çoğu zaman. Gerçek olmayana imreniyoruz. Olmadığımız bir şey olmaya çalışıyoruz. Aynaya bakıp gördüklerimizi beğenmiyoruz. Dış görünüşümüzle ilgili saplantılı denebilecek düzeyde kaygılar geliştirmemize şaşırmıyorum bu koşullar altında. Özellikle gençlerde daha net gözlemlenebilir bu durum… Sosyal medyada kullandıkları profil resimlerini photoshoplayan gençlerle ilgili bir araştırma okudum. Oysa biz gerçek insanlarız, gerçek hikayelerimiz var.

Pek cok seansımda karşılaştığım bir tesbiti paylaşacağım, bakalım siz de aynısını mı yapıyorsunuz? Kadın erkek birlikte çalıştığım danışanların büyük kısmı vücudunda beğenmedigi bölgeleri tek tek tanımlamış, fakat neyi beğendiğinin altını doldurmamış. Oysa beğenileri tanımlayıp, bakınca bunları farkedebildiğinizde beynin ödül sistemi devreye giriyor, sizi ve duygularınızı yüceltiyor. Kendinle barışmanın yolu da burdan geciyor.

Görünmeyeni görünur kılmak benim işim, eğer bir sihrim varsa, böyle tanımlamak en doğru ifade. Görünmeyeni önce o kişiye göstermek. Sonra başkalarının da görmesini sağlamak. Sadece aynada gördükleri değil, kişiyi kendiyle tanıştırmak, hayatın her alanında bu farkındalığı yaşatmak.

Geleneksel beğeni ölçütlerine uymayan, ama ışıl ışıl parıldayan insan mıknatısı kişiler tanıyoruz, ordaki cazibe ne photoshoplu görsellerdeki gibi metalik bir ışıltıyla parlayan ten ne de podyum ölçülerinde bir vücut. Peki öyleyse ne, neyi beğeniyoruz, neyi çekici buluyoruz?

Kendini farketmek, vücudunu tanımak… tarzını, neleri sevdiğini, nelerin sana yakıştıgını tanımlamak… Kendi hikayeni ifade edebilmek… Hayattan ve koşullarından kopmadan, kendi olmaktan korkmayan kişi kadar çekici bir baska tanım bilmiyorum ben.

Kişinin kendini ve güçlü yönlerini tanımlaması özgüven tazelemede önemli adımlar. Gelişim alanlarının da farkında olmalı ama sadece buraya odaklanılırsa özgüven zarar görür. Hepimizin takdire, kabule de susuz olduğu bir gerçek.

İncelmeye geri dönersek işin uzmanları ortak bir noktada buluşuyor, o da şu kendini ve vücudunu yeniden şekillendirmede aslında bir kaç noktayı birarada gözönüne almak lazım. İşin başı elbette doğru beslenme, öte yandan esneklik ve güçlenme sağlayan egzersizler ve kardio programlarıyla desteklenen hareketli bir yaşam. Yok sandığınız kadar hızlı ve meşakatsiz sihirli bir formül yok ne yazık ki.

Yine de sihirli formül derseniz sağlıklı beslenmeye devam ederken ince görünme taktikleri size kendi kendinizin sihirbazı olmanızda yardımcı olabilir, buyrun reçete:

1-Kıyafetler özellikle mide ve karın etrafında, basende en sıkı oturdukları için bizler de o bölgenin inceliğine odaklanıyoruz. Bu bölgelerde vücuda yapışmayacak, hafif dökümlü kumaşlar tercih etmek her zaman avantajlıdır. Süs, işleme veya dikkat çekici aksesuarlı tasarımlardan, parlak kumaşları da gerçekten dikkat çekmek istediğimiz noktalarda kullanmak işe yarar bir taktik.

2-Moda diye çok kalın kemerlerle beliniz sımsıkı sarıp, vücüdunuzu ikiye bölmeyin. Onun yerine, giysilerinizde dikey çizgiler tercih ederseniz, daha uzun ve ince görünebilirsiniz. Kemerleri kullanmanın da bir yolu var elbet, kemerli kıyafetiniz üstüne giyeceğiniz bir ceket, ya da önü açık bir gömlekle tamamlandığınızda ince bir bel etkisi elde edebilirsiniz.

3-Boynunuzu V yaka formlarla daha ince ve uzun gösterebilir, uzun kolyelerin yanı sıra saçınızı yüz şeklinize uygun kesim ve boylarda tercih ederseniz, tepesinde haifi bir hacimle yüzünüzü de inceltebilirsiniz.

4-Tek renk giyimin ince görünmeye katkısını biliyorsunuz ama tek renk çok tekdüze geliyorsa, Sıkıcı olmak zorunda değilsiniz. Farklı dokuları kullanarak heyecan katın kıyafetinize. Farklı dokularda renkler farklı tonlar sergiler. Akseasuarları doğru noktalarda kullanarak güncel bir tarz yakalayabilirsiniz.

5-En önemlisi, geçen gün bir beslenme uzmanı yazmıştı, kendinize bir beden küçük kıyafet alın, ona sığmaya çalışın diye…. Dar gelen kıyafetler giydiginizde rahatsız hissedersiniz ve beyninize tekrarlayan mesaj da yeterince zayıf olmadıgınız olur! Kendinize uygun kıyafetler alın. Mutluluğunuzu da rahatlığı da ertelemeyin.

Doğru yerde doğru detay en önemlisi vücuda uygun kalıp- İşte bu fark yaratır. Vücudun farklı yerlerinde farklı güzellikler saklıdır. Uygun tercihler hem sizi tek düzelikten kurtarır hem ahenkli bir göruntu saglar.

Şimdi siz de ayna karşısına geçin, kendiniz de en beğendiğiniz noktaları görmeye odaklanın… Altını çizeceğiniz, öne çıkaracağınız yerleri belirledikten sonra alacağınız iltifatların tadını çıkarın. Farkettim ki iltifatları en güzel çocuklar kabul ediyor, yetişkinler gibi bahaneler üretmiyor. Ayakkabısını beğenirsiniz, gömleğini de gösterir, çorabını da, daha çok iltifat ister. Nazim Hikmet’in dizelerindeki gibi:

Biz küçükken çok büyüktük.
Mesela kollarımızı bir açardık,
Dünyayı kucaklardık
Güzeldik biz küçükken.


Bahar geldi, çocuk olun, güzel olun, mutlu olun…

SUNA KABADAYI KİMDİR?
1997'de Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Politika bölümünden mezun olan Suna Kabadayı; 2004'de Conselle Institute of Image Management, İmaj Yönetimi eğitim programı ve 2005'de Science and Art of Color'da Kişisel Renk Analizi programına katıldı ve aynı yıl kendi firması Sekizincirenk'i kurarak imaj danışmanlığı yapmaya başladı. 2012 yılında New York Üniversitesi Yönetici Koçluğu programına katılan Kabadayı, çalışmalarını imaj danışmanlığı ve imaj koçluğu olarak tekrar yapılandırdı.

2006'da Uluslararası İmaj Danışmanları Derneği (AICI, Association of Image Consultants International) sertifikalı üyesi olan Kabadayı, 2011'den bu yana derneğin Türkiye Global Elçilik görevini de sürdürmektedir.

Sayfa Yükleniyor...