Hedefler

Bazen hafta sonlarında şehir dışına giden turlara katılıp doğa yürüyüşleri yaparız. Bu gezilerde belki yoruluruz ama evimize döndüğümüz zaman kendimizi tatmin olmuş, dinlenmiş hissederiz.

Hedefler

Bazen hafta sonlarında şehir dışına giden turlara katılıp doğa yürüyüşleri yaparız. Bu gezilerde belki yoruluruz ama evimize döndüğümüz zaman kendimizi tatmin olmuş, dinlenmiş hissederiz. Beynimizde bizde stres yaratan düşüncelerin kalmadığını fark ederiz. Evimize döndüğümüzde sanki uzun süredir evde değilmişiz gibi bir his yaşarız. Bunun nedeni bu tip gezilerde kısa bir sürede yoğun olarak yaşama katılmamızdır. Yani çok şey yapmış olduğumuz için sanki çok uzun bir zaman geçirmişiz gibi gelir bize.

Oysa o hafta sonunu evde hiçbir şey yapmadan geçirseydiniz. Hafta başı şöyle düşünecektiniz: “Ay, ne çabuk geçti hafta sonu hiç anlamadım. Bir sürü işim vardı hiçbirini yapamadım. Zaman yetmiyor.” Ama bir yere gitsek de gitmesek de hafta sonu zamanımız aynıdır. İkisi de 48 saatle ölçülür. Duygularımızdaki bu farklılığın nedeni şudur; bir tanesinin son derece yoğun olması, bolca aktivitenin bulunması diğerinin ise plansız programsız geçmesidir.

Peki aradaki fark bu kadar açık seçik ortadaysa neden hayatımı planlamayayım? Ben yaşamımı en iyi şekilde değerlendirmek istiyorum. Yani keyifli yaşamak istiyorum. Keyifli yaşamak için kendime zaman ayırmam gerekli. Hoşlandığım bir yaşam biçimini seçmem, hobilerime ve kendime yatırım yapmam için zamanım olmalı. Bunlar eğer planlanmazsa hiçbir şey yapmadan bir bakarım ki 75-80 yaşına gelmişim. Böyle yaşamak istemiyorum. 80 yaşına gelip de geri dönüp baktığımda hayatımda kocaman bir “KEŞKE” kelimesi olsun istemiyorum.

Ben hayatımın içine birçok şey sığdırmayı ve bunları sevgi çerçevesinde yapmayı istiyorum. Yani yaptığım her işten sonuç olarak sevgiyi çıkartmak istiyorum. O zaman koşmaya devam etmeliyim. Ama nereye koşacağım? Hangi amaç için koşacağım? Hangi hızla koşacağım? Kimleri örnek alacağım? Kimin hızına yetişmek için koşacağım? İşte bunların belirlenmesine hedef deniyor. Eğer hedefleri bir zaman diliminin içine oturtmazsak yani onları kategorize etmezsek onların adı sadece hayal veya temenni olarak kalabilir. Nathhaneil Branden “Eylem Planı bulunmayan bir hedef ancak bir hayal olur” diyor

Ama hayallerimizin gerçek olması gerekiyor. Öncelikle hedefe ulaşmak için onun hayalini kurmak gerekli zaten. Washington Irving “Sıradan insanların hevesleri, büyük insanların ise idealleri vardır.” diyor. Peter F. Drucker ise “Gideceğiniz yeri bilmiyorsanız, vardığınız yerin önemi yoktur.”

Peki hayallerimizi hedef haline getirmek için nelere dikkat etmemiz lazım bir bakalım.

1. Sağlığım koyduğum hedef için uygun mu?

2. Ekonomik şartlarım hedefe ulaşmak için yeterli mi?

3. Yaşama biçimim ya da çevrem hedefim için uygun mu?

4. Aile yapım, yani gelenek ve göreneklerim hedefim için uygun mu?

5. Eğitim düzeyimiz hedefimiz için uygun mu?

6. Çevremde bu konuda yardım alacağım kimler var?

7. Karşımıza çıkacak engeller için A, B ve C planlarım var mı? Bir işe karşımıza engel çıkmadan ulaşmak mümkün değildir. Moliere “Güçlükler, başarının değerini artıran süslerdir.” diyor. George Bernard Shaw ise “Eğer yürüdüğünüz yolda hiç bir engel yoksa, o yol sizi hiçbir yere götürmez.” diye destekliyor onu.

8. Koyduğumuz hedefin bizi heyecanlandırması gerekiyor, yani kanımızı kaynatmalı.

9. Hedeflerinizin sonunda ne kazanacaksınız? Size gerçekten mutluluk verecek mi, para mı, statümü, prestij mi kazanacaksınız? Bunlar sizin için ne kadar önemli? Yani bir merdiven çıktığınızda tepeye ulaştınız, ama bir baktınız ki merdiveni yanlış duvara dayamışsınız. Buna izin vermemeliyiz.

10. Hedeflerin zamanın içine, yani takvim yapraklarına oturması gerekiyor, yani başı ve sonu olmalı.

11. Çevremde amaçlarına ulaşmış insanlar var mı? Onların incelenmesi ve neyi nasıl yaptıklarının öğrenilmesi sizin için çok faydalı olur. Başarılı insanlar üstün zekaya sahip oldukları için değil çok çalıştıkları için bir yerlere gelmiş kişilerdir.

THOMAS EDİSON

DEHA YÜZDE BİR YETENEK, YÜZDE DOKSAN DOKUZ TERDİR.

12 Haziran 2005 tarihli Hürriyet gazetesinde diyetisyen Taylan Kümeli ile yapılan bir röportajda şöyle diyor: “İnsanlar zannediyorlar ki 2-3 tane ünlüyü zayıflattım ve Taylan Kümeli oldum. Hayır efendim. Şunu bilmelerini istiyorum, ben ayağımda çocuğumu sallarken, fizyoloji çalışıyordum ve o dersten 90 alıyordum. Ben doğumuma 2 saat kala bitirme sınavına giriyordum. Çocuğuma süt verirken okula gidiyordum. Ben bugünlere 18 saat çalışarak geldim. On binlerce insanın teşekkür dualarını alarak” Bunu okumak bile beni heyecanlandırıyor. Bu konuda Anthony Robbins de aynı fikirde olduğunu vurgulamıştır:

“Çevrenin kısıtlayıcı zincirlerini kırmanın en iyi yolu bilgidir. Dünyanız ne kadar acımasız olursa olsun, başkalarının başarılarını okuyabilirseniz, sizi başarıya götürebilecek inançları yaratabilirsiniz.”

12. En önemlisi “Ben kimim ve hayattan ne bekliyorum?” sorusunun cevabının verilmesi ve hedefin öyle konulması. Birçok kimse hedefinin olmadığını itiraf ediyor, çünkü ne hedef koyacağını bilemiyor. Çünkü kendini tanımıyor. Ünlü ruh bilimci William Marsten 3 bin kişi üzerinde yaptığı bir ankette insanlara amaçlarını sormuş. Sonuç ne biliyor musunuz? %94 hiçbir amacının olmadığını itiraf etmiş.

13. Hedefe ulaşmanın bir yolu da asla vazgeçmemektir.

Bu kadar yazıyı size neden yazdım biliyor musunuz? Gazetede okuduğum bir haber beni öyle etkiledi ki sizinle paylaşmak istedim. Onun için öncelikle hedefin ne kadar önemli olduğunu vurgulamak istedim.

27.6.2009 tarihinde bütün gazetelerde çıkan bir haber;

“Hakim yarbay, hayatta hedefim kalmadı, özür diliyorum diyerek canına kıydı.”

İnsanın yaşlı olması gerekmiyor, hedefler hepimiz için gerekli.

Aman hedefsiz kalmayın….

Saygılarımla,
Tülay Bilin
tulayb18@gmail.com
http://www.tulaybilin.com

Sayfa Yükleniyor...