İlham perisine teşekkür

Bugün Anneler Günü. Şu sıra herkes, ideal hediyenin peşinde. Siz annenize teşekkürünüzü nasıl iletmek istersiniz?

İlham perisine teşekkür

Albümleri karıştırırken annesinin genç kızlık fotoğraflarına bakıp ne kadar güzelmiş demeyen bir çocuk var mıdır? Hatta biz kız çocukları resimdeki genç kadının, o henüz annemiz değilken giydiği kıyafetlere bakıp bakıp, bunu niye saklamamış, acaba duruyor mu derken buluruz kendimizi çoğu zaman… Annemin gardrobu benim çocukluğumun en zevkli oyun alanıydı… Bazen elektrik süpürgesinin ucuyla, bazen üzerine tırmandığım tabureyle askıdaki kıyafetlere yetişmeye çalıştığım anlar gelir aklıma. Elbiselerini giyer çıkarır, kendi kendime hem satış danışmanı hem müşteri olurdum. Babamın eve geliş saatine yakın, annem saçlarını tarayıp, makyajını yaparken onu izlerdim, şimdilerde tuvallerini boyuyor, ben yine izlemeye doyamıyorum.

Onlar birlikte çıktıklarında evde kalmayı sevmesem de makyaj malzemeleriyle, yan çekmecede duran takıların bana kalması durumu eğlenceli hale getirirdi… Dışarı çıkarken gidecekleri yer neresi olursa olsun kendine ve babamı giydirmeye gösterdiği özense, hep aynı, hiç değişmedi. Son yıllarda babam bunu nasıl giysem imaj danışmanım diye bana her sorduğunda ben yine de göz ucuyla anneme bakarım, o nasıl giydirir düşüncesiyle. Beni de aynı özenle giydirdi annem hep, gerçi o zamanlar tek çocuk şımarıklığı da yaşayan ben, annemi bu kadar beğenirken benim kendi seçtiğim kıyafet giydirilmediğinde biraz problemliydim diyebilirim. Anneme sorsanız daha açıklayıcı olabilir belki, ama her daim onun giydirmeye çalıştığına alternatif bir tercihim vardı… En sevdiğim yeşil kadife eteğimle kırmızı yeleğim, altına da fiyonklu kırmızı rugan ayakkabılarım çok defa ikimizin buluşma noktası olurdu. Bu giyim konularında babam annemle benim için orta yolu bulmaya çalışırken benim asıl galibiyetlerim babamla alışverişlerimde gerçekleşirdi.

2010 yılında tam da bu konularla ilgili bir araştırma yapılmış. Çocukların tüketim süreçlerinde etkilerini özetleyen bu araştırma sonuçlarına göre küçük yaşlarda dahi gelişmiş beğeniler sergileyen çocukların bu özelliklerini her zaman anne babadan almadıkları ortaya çıktı. Yani çocuklar da beğenileriyle tüketim davranışlarını, anne babanın tarzını ve zevkini değiştirebiliyor ve geliştirebiliyor. Bu da stil genetik midir sorusuna başka açıdan daha bakabileceğimizin göstergesi…

Sadece gardrop mu? Annemle mutfak da bir başka oyun alanıydı. Renk renk peçeteleri, salatanın üzerindeki domates güller, mantının içinden çıkan parlatılmış bir liralar, sütlacın üzerini süsleyen tarçından şekiller… Boyumun ancak yettiği mutfak tezgahına kollarımı dayanıp hayran hayran izlerdim onu.

Sonra okul yılları başladı, okuldaki kızların ve annelerinin imrendiği, her gün başka model dantelli nakışlı yakalarım, her biri ayrı renk ayrı desen kağıtlarla kaplanan defterlerim, kitaplarım… Arkadaşlara doğum günleri için alınan hediyelere özenli paketler nasıl yapılır, küçük kartlara yazılacak sevgi notlarını o zamanlarda öğrendim… Sadeliğin zamansızlığını… Yeşilin tonlarını… Renkleri karıştırıp yeni renkler yapmayı… Kaliteli ürünün farkını… Bazen susmanın da konuşmaktan daha anlamlı bir cevap olduğunu… Bugün yaptığım işe bakıyorum da onca yıl bambaşka bir alanda eğitim, bir o kadar yıl profesyonel deneyiminden sonra ben yine çocukken en sevdiğim oyunlara geri dönmüşüm. Tesadüf mü yoksa içindeki çocuğun oynarken nasıl mutlu olduğunu hatırlayıp özgür olmak mı?

Bugün Anneler Günü. Şu sıra herkes, bana anneler günü için ideal hediyeyi soruyor… Kime ne yakışır, hangi bedene elbise nerde bulunur, ne renk almalı, bunların cevaplarını bilmek sizi ideal hediyeye ulaştırır mı, bilemiyorum.

Siz annenize teşekkürünüzü nasıl iletmek isterseniz? Yetiştirdiğiniz bir çiçekle, pişirdiğiniz kekle, sevdiği parfümle, en sevdiği yerde başbaşa bir kahvaltıyla, ona renk katacak rujla, tenini ışıldatacak küpelerle, yüzünde öpücüklerle… Ben mi? Ben annem için teşekkür mektubu yazdım, şimdi sizle birlikte annem de okuyor: Annecim seni çok seviyorum!

SUNA KABADAYI KİMDİR?
1997'de Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler ve Politika bölümünden mezun olan Suna Kabadayı; 2004'de Conselle Institute of Image Management, İmaj Yönetimi eğitim programı ve 2005'de Science and Art of Color'da Kişisel Renk Analizi programına katıldı ve aynı yıl kendi firması Sekizincirenk'i kurarak imaj danışmanlığı yapmaya başladı. 2012 yılında New York Üniversitesi Yönetici Koçluğu programına katılan Kabadayı, çalışmalarını imaj danışmanlığı ve imaj koçluğu olarak tekrar yapılandırdı.

2006'da Uluslararası İmaj Danışmanları Derneği (AICI, Association of Image Consultants International) sertifikalı üyesi olan Kabadayı, 2011'den bu yana derneğin Türkiye Global Elçilik görevini de sürdürmektedir.

Sayfa Yükleniyor...