İnsanın Anlam Arayışı

Adam rüya görür. (çok ünlü bir besteci) Rüyasında bir ses ona bir şey istemesini söyler. Aylardan Şubat 1945

İnsanın Anlam Arayışı

Bu bir kitabın adı. Yazarın adı Viktor E. Frankl (1905-1997)

Avusturyalı psikiyatr. Üçüncü Viyana Okulu’nun ve logaterapinin kurucusu olan Frankl, varoluşçu terapinin de en önemli isimlerinden biridir. İkinci Dünya Savaşı sırasında, toplama kamplarında yaşadıklarını, kendi psikiyatrik öğretisi bağlamında geniş kitlelere sunduğu İnsanın Anlam Arayışı, otuzun üzerinde yabancı dile çevrilmiş ve Frankl’in Freud ve Adler’den sonra sahasının en dikkat çekici ismi olarak anılmasını sağlamıştır.

Bu bölüm kitabın birinci sayfasında yazıyor, aynen aldım. Bu kitap beni çok etkiledi. Kitaptan bir alıntı yapmak istiyorum.

"Adam rüya görür. (çok ünlü bir besteci) Rüyasında bir ses ona bir şey istemesini söyler. Aylardan Şubat 1945. Adam bu işkencenin ne zaman biteceğini, ne zaman huzura kavuşacağını sorar. O ses ona ’30 Mart’ diye cevap verir. Adam ümitlenir ama 30 Mart yaklaşıp durumda bir değişiklik olmadığını görünce hastalanır ve ölür. Öldüğü gün 30 Mart’tır. Ölüm nedeni tifüstür. Aslında umut ve cesaretin birdenbire yitirilmesinin öldürücü bir etkisi olduğu açıktır. Adamın ölüm nedeni ağır bir hayal kırıklığıdır. Geleceğe olan inancı ve yaşama isteği felce uğramış ve bedeni hastalığa yenik düşmüştü. Böylece rüyasındaki ses haklı çıkmıştı.

İnsanın aklına ister istemez şu söz geliyor. Nietzche; YAŞAMAK İÇİN BİR NEDENİ OLAN KİŞİ, HEMEN HER ‘nasıl’a KATLANABİLİR.

Yaşamında hiçbir anlam, amaç, hedef göremeyen ve bu nedenle hayatı sürdürmeyi anlamsız bulan kişinin vay haline.

Yazar şöyle diyor kitabında; ‘Gerçekten ihtiyaç duyulan şey, yaşama yönelik tutumumuzdaki temel bir değişmeydi. Yaşamdan ne beklediğimizin gerçekten önemli olmadığını, asıl önemli olan şeyin yaşamın bizden ne beklediği olduğunu öğrenmemiz ve dahası umutsuz insanlara öğretmemiz gerekiyordu. Yaşamın anlamı hakkında sorular sormayı bırakmamız bunun yerine kendimizi yaşam tarafından her gün, her saat sorgulanan birileri olarak düşmemiz gerekirdi. Yanıtımızın konuşma ya da meditasyondan değil, doğru eylemden ve doğru yaşam biçiminden oluşması gerekiyordu. Nihai anlamda yaşam, sorunlara doğru çözümler bulmak ve her birey için, kesintisiz olarak koyduğu görevleri yerine getirme sorumluluğunu üstlenmek anlamına gelir.

Bir insan, acı çekmenin kaderi olduğunu gördüğü zaman, acısını kendi görevi olarak kabul etmek zorunda kalacaktır. Bu onun tek ve eşsiz görevidir. Acı çekerken bile evrende eşsiz ve yalnız olduğu gerçeğini kabullenmek zorunda kalacaktır. Biz tutuklular için bu düşünceler gerçeklikten uzak spekülasyonlar değildi. Bunlar, bize yararı olabilecek tek düşüncelerdi. Bunlar, hayatta kalma şansımız asla yokmuş gibi göründüğü zamanlarda bile bizi umutsuzluktan korumuştur.’

İşte böyle, insanın umutları bittiği anda insan ölebilir bile. Hep şöyle dua ederim.

Tanrım içimdeki yaşam sevincimi ve nedenlerimi alma. Gerisini ben hallederim.

Sevgiler
Tülay Bilin
tulayb18@gmail.com
http://www.tulaybilin.com

Sayfa Yükleniyor...