İzmir’in ‘yakın yerleri’ tatilcileri bekliyor

Kurban Bayramı tatili sürerken İzmir’in “yakın yerleri” sakin, huzurlu ve alternatif seçeneklerle tatilcileri bekliyor.

İzmir’e en fazla bir-iki saat mesafede bulunan bu turizm beldeleri, doğal güzellikleri, cami, kilise ve sinagogları, müzeleri, antik şehirleri, şifalı termal suları, yöresel pazar yerleri, enfes Ege mutfağı ve deniz ürünleriyle tatilcileri ağırlamaya hazırlanıyor. Bu tatil yerlerinden bazıları şöyle:

ÇEŞME

Dünyanın sayılı güzelliğe sahip deniz ve kumsallarının bulunduğu Çeşme, koyları, berrak denizi, yılın neredeyse tamamında parlayan güneşi, ince kumu ve denizin içinde kaynayan kükürtlü sularıyla tatilcilerin gözlerini kamaştırıyor.

2. Beyazıt tarafından yaptırılan Çeşme Kalesi, ilçenin en önemli tarihi yapısı olarak göze çarpıyor. 2 katlı, içinde avlusu, dışında dükkanların bulunduğu kervansaray ise mutlaka gezilmesi gereken yerlerden biri olarak gösteriliyor.

Son yıllarda özellikle Alaçatı’daki sörf turizmiyle öne çıkan ilçede turistik yerler olarak, Alaçatı taş evleri, Erytrai Antik Şehri, kaplıcalar, Eşek Adası ve ilçenin isminden de anlaşılacağı gibi çok sayıda tarihi çeşme sayılabilir.

Çeşme’de alışveriş yapmak oldukça keyifli zamanlar geçirilmesini sağlarken, tarihi avlulu evlerinin bulunduğu sokaklarda yapılacak gezintiler de insanı kentin stresinden uzaklaştırıyor.

Üç tarafı denizlerle çevrili, kendi adını taşıyan yarımadanın en ucunda kurulu olan ilçeye, İzmir’den otobanla çok kolay ulaşılabiliyor.

İlçede çeşitli Ege otları, zeytinyağlılar ve deniz ürünlerinin yanı sıra, sakızlı muhallebi, dondurma ve özel yapım susamlı ekmeğin içine konulan malzemelerden oluşan “kumru’su da oldukça meşhur.

FOÇA

Tarihi, İyonların kurduğu 12 kentten oluşan birliğin bir parçası olacak kadar eskilere dayanan Foça, kalabalık turizm merkezinden uzakta tatil yapmak isteyenler için ideal.

Girintili çıkıntılı kıyıları, irili ufaklı koyları ve adaların güzel manzaralar oluşturduğu ilçede, arkeolojik ve doğal sit alanlarının bulunması, nispeten bozulmamış bir yerleşim merkezi olarak korunmasını sağlıyor.

M.Ö 4. yüzyılda yapılan anıt mezar Taş Ev, Dışkale, Atatürk’ün 1933 yılında konakladığı Ağalar Konağı, Antik Çağda kayalara oyularak yapılmış aile mezarı Şeytan Hamamı, deniz kenarında kurulmuş Kybele Açık Hava Tapınağı, İyonların en eski tapınağı olan Athena Tapınağı, Ortaçağ’dan kalma Sur ve Beşkapılar, Fatih ve Kayalar camileri, Osmanlı Mezarlığı, Hafız Süleyman Mescidi, Arkaik Duvar ve Siren Kayalıkları tatilcilerin mutlaka gezmesi gereken yerler arasında sayılabilir.

Rio Dünya Çevre Zirvesi’nde uygarlığın devamlılığını sürdürecek programlar çerçevesinde kurulan Eko-Köy Ağı-Gündem 21 ağında yer alan “Ekolojik Köy” Projesi de ilçenin Bağarası köyünde sürdürülüyor.

İlçe, dünyanın en nadir 12 memelisinden biri olarak gösterilen, dünyadaki sayısı 400’ü geçmeyen, soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan Akdeniz foklarına da ev sahipliği yapıyor.

Fokların yaşadığı bölge olan Siren Kayalıkları koruma altında bulunuyor.

Tepeli pelikan, flamingo, angıt, suna, küçük ve büyük akbalıkçıl, uzunbacak, mahmuzlukızkuşu, sumru, ördek ve kaz türleri gibi çok sayıda kuş türünün üreme,

beslenme ve kışlama olanağının bulunduğu ve uluslar arası “önemli kuş alanı” kriterlerini sağlayan İzmir Kuşcenneti, Çiğli ve Menemen’den ilçeye kadar uzanıyor.

Foça, uzun doğa yürüyüşü seven tatilciler için keyifli güzergahlar sunuyor.

Ege mutfağının hakim olduğu ilçede, ızgara sardalye, yoğurtlu balık, kalamar dolması, balık dolması, balık çorbası, balık paçası, kuzu etli enginar, zeytinyağlı enginar dolması tadına bakılabilecek lezzetler arasında yer alıyor.

URLA

Doğal güzellikleri ve tarihi zenginlikleriyle tanınan Urla’ya son yıllarda özellikle İstanbul ve Ankara’dan gelerek yerleşenlerin sayısında artış gözleniyor. İzmir’e yakınlığı ve otobanla ulaşım imkanı nedeniyle ilçe, İzmirlilerin de kış aylarında yaşamayı tercih ettiği bir yer konumunda.

Malgaca İçmeleri, Özbek ve Gülbahçe’deki şifalı sular, bakir ormanlar ve koylar, Urla’nın sahip olduğu doğal zenginlikler olarak göze çarpıyor.

Günümüzden 8 bin yıl öncesinden başlayarak, birçok medeniyete ev sahipliği yapan ilçede, arkeolojik ve tarihi alanların sayısı da oldukça fazla.

Dünyanın hayran kaldığı İyon şehirlerinden antik Klozomenai kenti, Limantepe Höyüğü ve 2 bin 600 yıllık tarihi geçmişe sahip, Anadolu’nun en eski zeytinyağı işliği görülmesi gereken yerler arasında yer alıyor.

Tarihi cami ve mescitler, türbeler ve 20’nin üzerinde tarihi çeşme de ziyaretçilerini bekliyor.

Yılın yaklaşık 200 gününün açık ve güneşli olması, her mevsim tatilciler için uygun hava koşullarını sağlıyor.

Doğal güzellikleri ve tarihi zenginliğinin yanı sıra Urla denince akla ilk gelenler, katmer, kınalı bamya ve deniz kenarında çekilen balık ziyafetleri. Çalkama, oğlak dolması, elbasan, patlıcan sarmalı köfte, kalamar dolması, yufkalı balık dolması, borana, Arnavut böreği, tavşan çullama, bakla köftesi, pazı dolması, domat aşı, düğün çorbası, dana mücveri, nişan baklavası, ilçede tadılabilecek diğer lezzetler.

SELÇUK

Dünyanın en büyük açık hava müzelerinden Efes Antik Kenti ve Bülbül Dağı’ndaki Meryem Ana Evi’ni ziyaret için dünyanın dört bir yanından gelen konuklara ev sahipliği yapan Selçuk, inanç ve kültür turizmi denince akla ilk gelen turizm bölgesi olarak dünya çapında bir üne sahip.

Hristiyanlığı kabulünden önce putperestlerden kaçan 7 gencin uykuya dalarak 2 yüzyıl uyuduğu rivayet edilen Yedi Uyuyanlar, Efes Müzesi, St. John Kilisesi, Artemis Tapınağı, İsabey Cami, Selçuk Kalesi ve Şirince Köyü ilçenin turistik yerleri olarak göze çarpıyor.

Antik Çağ’ın en önemli yerleşim yerlerinden biri olan ilçedeki antik yapıların büyük bölümü halen ayakta.

Selçuk, doğanın cömertliği sayesinde fotoğraf çekimleri, doğa sporları ve kültür turları için bire bir olmanın yanı sıra, yıllık ortalama sıcaklığın yaklaşık 17 derece olmasıyla kış aylarında da rahat tatil yapılmasını sağlıyor.

Dağdaki Efes adıyla anılan Şirince köyü ise, şarapları ve köy mimarisi sadık kalınarak restore edilen evleriyle meşhur. Üzüm bağları, zeytin ağaçları ve şeftali bahçeleriyle çevrili doğal çanağın yamacına kurulu eski bir köy olan Şirince’de stresten uzak, huzur dolu bir tatil yapmak mümkün. Özel eşyalarla, yerel zevke göre dekore edilen eski Şirince evlerinde konaklanması durumunda hem gece sessizliğinin tadına varılabilir, yörede özel üretilmiş şarapların tadına bakılabilir.

BERGAMA

Birlerce yıllık tarihinde uygarlıkların iç içe yaşadığı Bergama, tarihi ve kültürel turizmin mozaiğini oluşturan eserlerinin yanı sıra dağ, yayla ve termal turizmiyle doğa severlerin gözdesi durumunda.

Dünyanın en dik tiyatrosu olan Akropol, antik çağın ünlü Bergama Kütüphanesi’nin kalıntıları, saraylar ve tapınaklar, dünyanın ilk ruhsal tedavi merkezlerinden Asklepion ve Hıristiyanlığın 7 kilisesinden biri olan Bazilika ve Allianoi Antik Kenti en görkemli eserler olarak öne çıkıyor.

Yöresel peyniri, çam fıstığı, üzümü, elması, şarabı ve kaynak sularıyla ünlü Kozak Yaylası, trekking için uygun parkurları barındırıyor.

Dünyanın ilk telkinle tedavi hastanesinin kurulduğu, suyu ile binlerce yıl insanlığa şifa dağıtmış bölgede bulunan Kleopatra Güzellik Ilıcası’nın cilt yumuşatıcı ve güzelleştirici etkilerinin yanı sıra mide ve böbrek rahatsızlıklarına iyi geldiği biliniyor.

Tire ve Ödemiş’te kurulan pazar yerlerinde yöresel lezzetlerin yanı sıra, çeşitli antika eşyalar ve kadınların el emeği göz nuru çeyizlikler bulmak mümkün.

KARABURUN

İlçe, temiz havası, bol iyot içerdiği için kardiyologlar tarafından tavsiye edilen yerler arasında yer alıyor. Balıkları ile de meşhur olan ilçede, özellikle çupra, barbun ve ak kefalin lezzetlisini oldukça ucuza tatma imkanı bulunuyor. Ayrıca, dalından kopartılıp hiçbir işlem görmeden tüketilmeye hazır enfes hurma zeytinlerinin tadına doyum oluyor.

Enginar, sümbül ve nergisiyle ünlü Mordoğan, ilçenin iki belediyesinden biri. Doğası ve sakin yaşantısıyla alternatif tatil yerleri arasında yer alan Karaburun, güzel manzaralı koylara sahip.

Üç tarafı denizlerle çevrili, yeryüzünde esen tüm rüzgarların geçtiği, Homeros’un “Rüzgarlı Mimas” olarak tanımladığı lacivert denizi, oksijen zenginliği, el değmemiş doğasıyla bir tatil cenneti.

Özellikle doğal yürüyüş parkurlarında yapılacak trekking, kentin karmaşasından uzak vakit geçirilmesini sağlarken, küçük sevimli köyleri, birbirinden güzel koyları, eski taş evleri ve yel değirmenleri görülmeye değer yerler arasında bulunuyor.

Karaburun’un hemen açığında bulunan Büyük Ada’daki Roma döneminden kalma mezarlar, mimari yapısıyla dikkati çeken Sazak köyü, Bozköy, Akçakilise, Hasseki Kumbükü, Sarpıncık Hamzabükü, Parlak Badembükü, Küçükbahçe, Denizgiren, Eğriliman, Karareis ve Gerence koyları, doğal güzellikleriyle keşfedilmeye hazır cennetler.

Tatilciler için hem Karaburun’da hem de Mordoğan’da pansiyonlar ve moteller mevcut.

SEFERİHİSAR

Tarihi çok eskilere dayanan ve çok sayıda uygarlığa ev sahipliği yapan “Tanrıların kenti” Seferihisar, yeşil ile mavinin uyumla buluştuğu bir ilçe.

Satsuma mandalinasıyla meşhur ilçe, İzmir’e sadece 45 kilometre uzaklıklıkta yer alıyor.

Güzel ve sakin koyların sıralandığı ilçe, dünyanın sayılı sörf merkezleri arasında ilk üçte sayılıyor.

Teos, Lebedtos ve Myonesos ören yerleri, Sığacık Kalesi, cami ve medreseler, tarihi hamamlar ilçenin ev sahipliği yaptığı medeniyetlerin kalıntılarından bazıları.

Cumalı ve Karakoç Ilıcaları’nın, romatizma ve deri hastalıkları, raşitizm, üst solunum yolları ve kırıklar için yararlı olduğu biliniyor.

Doğal ve tarihi sit alanlarının geniş yer tutması nedeniyle ilçe bozulmadan kalmış yerlerden biri olarak göze çarpıyor.

GÜMÜLDÜR

Ege dağlarının yeşili ile Ege Denizi’nin mavisinin kucaklaştığı bir noktada kurulu, iklimi, doğal güzellikleri ve tarihi kalıntıları ile yerli ve yabancı turistlerin beğenisini kazanan bir belde Gümüldür.

Yılın 300 günü güneşli iklimi ve temiz kıyı bandı ile göze çarpan Gümüldür, nesli tükenmekte olan birçok bitki, kuş türü ve deniz canlısını barındırırken, kamping alanları, mandalina bahçeleri ve doğallığı kaybolmamış sıcak insanlarıyla alternatif rotalardan birini oluşturuyor.

İlçenin 8 kilometrelik sahil şeridinde her türlü su sporu yapılabilirken, dalış meraklıları için de uygun olanaklar bulunuyor.

Tarihin en büyük binicilik merkezlerinden Klaros, Anadolu’nun en eski kentlerinden Kolophon ve Nation Limanı geçmişle ilgili değerli ip uçları veriyor.

Geçim kaynaklarından biri balıkçılık olan Gümüldür’de birbirinden leziz deniz ürünleri yenebilir.

DİKİLİ

40 kilometrelik kumsalında sıralanmış mavi bayraklı plajları ile Dikili, sonbaharın bitip kışa girildiği Kurban Bayramı’nda da tatilciler için alternatif oluşturuyor.

Merdivenli ve Denizköy’de bulunan krater gölleri, mağaraları, Madra Çayı’na dayanan ormanları, Nebiler’deki şelalesi, 3 bin çeşit bitki çeşidiyle renk cümbüşü sunan Atatürk Botanik Bahçesi, Karadağ’ın yemyeşil tepeleri arasından görünen Karagöl ilçenin doğal güzelliklerinden birkaçı.

Zengin jeotermal kaynakları, yılın 12 ayı tedavi imkanı sunuyor. Termal tedavi, özellikle romatizma, kireçlenme, cilt ve böbrek taşı hastalıkları için şifa kaynağı. Konaklamalı modern tesisleri ile Kocaoba ve Bademli Ilıcaları, çamurlu suyu ile ünlü Çamur Ilıcası, çınar ağaçlarının altında kubbeli hamamı ile Nebiler Ilıcası, 12 adet özel aile havuzu ve 8 odası ile Zeytindalı Kaplıcası, tatilcilere sakin ve “sağlıklı” günler sunuyor.

Otantik özelliklere sahip dünyaca ünlü Yağcıbedir halıları yörenin kadınları tarafından el tezgahlarında dokunuyor. Bu geleneksel sanat ürünü halılar uygun fiyatlarla alınabilir.

TİRE

Tire, sonbahar ve kış mevsiminde, kent yaşamının gürültüsü ve stresinden bir nebze kurtulmak ve nefes almak isteyenler için farklı bir tatil alternatifi sunuyor.

Tire Çarşısı’nda hala geleneksel yöntemlerle üretim yapan keçeciler, urgancılar, saraçlar, kalaycılar, semerciler ve nalıncıları görmek mümkün. Dünyanın sadece ilçede kalan Beledi dokuma tezgahını izlerken, son Beledi dokuma ustasıyla söyleşme fırsatı bulunabilir, neyzenlerin huzur veren melodileri eşliğinde “kabak kemane” imalatı görülebilir.

İlçede eski tarihi dar sokaklar, muhteşem güzellikteki tarihi evler, türbeler, ayazma, hanlar, hamamlar, camiler, içinde çok değerli el yazması kitapların yer aldığı tarihi Necip Paşa Kütüphanesi ve Tire Müzesi gezilebilecek yerler arasında yer alıyor. Üstü mescit, altı ayazma olan, iki ayrı dinin mensuplarının ibadet edebildiği yapı ise Derekahve’de bulunuyor.

Türkiye’nin en büyük pazarlarından biri “Salı Pazarı”nda taze ve doğal otlar, ev yapımı pekmezler, zeytinyağları, reçeller, koruk ekşileri, turşular, çeşit çeşit kökler ve sebze-meyvelerden, kadınların işlediği iğne oyaları, danteller, yemeniler ve kanaviçelere, çeşitli antika eşyalara kadar her şeyi bulmak mümkün.

Dünyanın en kaliteli incirinin yetiştiği ilçede, Tire köftesi, tandır kebabı ve karadut reçeli de mutlaka tadılması gereken lezzetler arasında bulunuyor. İlçeye giderken yol üstünde bademli kokoreç de yenebilir.

ÖDEMİŞ

Konuşmaları, giyimleri ve sıcak kanlı insanlarıyla tipik bir Ege kasabası Ödemiş.

Cumartesi günleri kurulan ve bölgenin önemli pazarlarından biri olan Ödemiş pazarının “El Sanatları Pazarı” bölümünde, yöreye özgü dantel, iğne oyası, mekik oyası, kanaviçe ve Ödemiş ipeği gibi el ürünleri yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgi odağı oluyor. Pazarda, Ege otlarına meraklı olanlar için de zengin çeşit bulunuyor.

Altıgen gövdeli Sultan Şah Türbesi, Birgivi Mehmet Efendi Medresesi, Ödemiş Müzesi mutlaka görülmesi gereken yerler.

İlçeye 8 kilometre uzaklıkta yer alan Birgi’deki mimarisi ve ahşap içliğiyle bilinen camilerden oldukça farklı olan Ulu Cami, Aydınoğulları Türbesi, ahşap Türk evlerinin en güzel örneklerinden biri olan Çakırağa Konağı ilçede öne çıkan tarihi eserler. Esnaf lokantalarında yenecek üzeri tahinli baklava tatlısı ve köftenin tadına doyulmuyor.

Bu Ege kasabasının koruma altındaki evlerinin, Safranbolu ya da Şirince evlerinden farkı yok.

Ayrıca, Ödemiş’in Bozdağ beldesinde bulunan kayak tesisleri, aralık-mart ayları arasında kayak yapmak isteyenlere elverişli ortam sunuyor.

Sayfa Yükleniyor...