Moda Haftaları başladı: Trendler belirlenebilecek mi?

Tasarımcıların yarattığı trendler, medyanın tekelini kıran alternatif yayınların çoğalması ve hızlı tüketime yönelten perakendecilerin işbirliği sayesinde bir sona mı yaklaşıyor?

JC Report adlı trend takibi yapan yayının derlediği dosyaya göre yukarıdaki faktörler tek bir trendden bahsetmeyi güçleştirirken, çok yakında daha fazla hissedilecek dünyadaki krizin etkisiyle yine tek bir akımdan söz etmeye başlayabiliriz.

Moda Haftaları’nın 2009 yazını kurguladığı şu günlerde, New York’ta başlayan gösteriler acaba büyük bir trendi ortaya çıkartabilecek mi? İzleyip göreceğiz.

JC Report adlı trend takibi sunan yayının bir raporu trend meselesini geldiğimiz yıl itibarıyla sorguluyor.

Şayet modayı zaman kavramı üzerine oturtup, on yıllara bölüp, her on yılı bir akımla adlandırabilirken, 2008’lere geldiğimizde tekstil üretim hızı, internet ve globalleşme sayesinde tek bir görüntüden bahsetmek olanaksız hale geldi.

2008’lerde trend olan şey, hiçbir şeyin trend olmaması oldu. Estetik olan herşeyin mübah sayıldığı bu yıllarda tasarımcılar herşeyden ilham alıyorlar. Bütün kültürlerin önemi var, her sanat akımı, yeni müzik türü ya da şarkıcı (mesela Amy Winehouse) giydiklerimiz üzerinde etkili.

Yine aynı rapora göre, London College of Fashion’dan Ben Whyman, trendlerin artık ne olduğu tanımlamasının çok zor yapılabildiğini ifade ediyor ve yaşadığımız zamanı şöyle özetliyor: “İçinde bulunduğumuz gergin ekonomik zamanda tasarımcılar ve mağazalar tüketici açlığı içindeyken onlara hitap edecek geniş yelpazede ürün sunmaya çalışıyorlar. Bu da çok fazla mini-trendin olması demek. Tek bir sezonu tek bir görünüme ya da ürüne indirgemek de bu yüzden zor.”

Raporda da belirtildiği gibi trendlerin ölümünden sadece tasarımcılar ve perakende zincirler sorumlu değil. Medya ve son dönemde çıkan bloglarla tasarım diktatörlüğü moda dergilerinin elinden alınmış durumda. Tüketici artık kendi gibi kullanıcılarla beğenisini paylaşıyor. Yaratıcılığını daha çok artıran bir paylaşım içine giriyor. İstediği sitelerden tarzını beğendiklerini okuyor, vogue.co.uk gibi sitelerden defilelere bakıyor ve favorilerini kendisi belirliyor. Hal böyle olunca yalnızca medyanın tekelinde olan silüetler ve “sezonun doğru” görünümünün artık yeni bir sahibi oluyor. Yani son tüketici artık neler tüketmek istediğini ilk elden öğrenme fırsatını kimseye kaptırmıyor.

Sırasıyla New York, Londra, Milano ve Paris Moda Haftalarında şekillenecek olan trendler bakalım medyanın ve alternatif mecraların sayesinde bu sefer ne kadar uzun soluklu olacak.

Dünyanın içinde bulunduğu ekonomik krizin etkisi, bilgi ve ürün bolluğu içinde olan tüketiciyi durdurabilecek mi? Eğer durdurursa yukarıda bahsi geçen çark yavaşlayacak ve yine sezonda tek bir görünümden veya akımdan bahsetmeye başlayacağız. Ancak henüz hala bolluğu yüceltme vakti.



New York'ta Alexander Wang ve Rock&Republic

5 Eylül Cuma günü New York’da başlayan Moda Haftası'nda şimdiye kadar sahne alan tasarımcılar arasında öne çıkan isimler Alexander Wang ve Rock&Republic'di. Koleksiyonuna “renk” ekleyen Alexander Wang, seksi ve spor tarzıyla gelecek yaza epey ilham verecek gibi duruyor.

Rock and Republic'in tasarımlarından öte ön sıradaki celebrityleri konuşuldu tüm haftasonu. Mary-Kate Olsen ve Gossip Girl'ün Nate'i, Chase Crawford izlemeye gelenler arasındaydı. (Acaba ileride bir bölümde Olsenlerden birini görür müyüz?) Koleksiyonda ilgi çeken fırfırlı kısa elbiseler ve ikinci deri yerine geçen tayt gibi jean pantolonlardı.

Sayfa Yükleniyor...