O bir plak sevdalısı...

Henüz ortaokuldayken babasının açtığı dükkanda plaklarla tanıştı, para kazanmaya başladığından bu yana 40 bin plak toplayarak, alanında dev bir arşiv oluşturdu.

Muhammet Yüksel, yaklaşık 10 yıl önce bir antikacıda gördüğü plakları toplamaya ve piyasada bu konuda bir çevre edinmeye başladığını söyledi. Devletin ozanlara ve yerel halk sanatçılarına bakışı konusundaki yetersizliği fark edince plak toplama işine hız verdiğini bildiren Yüksel, ''Bizim kültürümüzden gelen, halkın sorunlarını, hüzünlerini, sevdalarını, isyanlarını anlatmış ve halkın dili, kalbinin sözcüsü olmuş ozanlarımızın yüzyıllardır olan birikiminin antika pazarlarında çok ucuz fiyatlara gittiğini gördüm'' dedi.        

Yüksel, yerel aşıkların çalışmalarının devlet tarafından tasnif edilmediğini ve devletin böyle bir müzesi olmadığını, akademisyenlerin araştırılan sanatçıyla ilgili bilgi ve dokümanları koleksiyonerlerden sağladığını gördüğünü anlattı.        

Bu konuyu araştırdıkça aşıkların ürettikleri plaklardan para kazanamadıklarını, çok zor koşullarda ürettiklerini ve yoksulluk içerisinde ölüp gittiklerini gördüğünü belirten Yüksel, bir çok aşığın Kültür Bakanlığı'nda isminin dahi olmadığını fark ettiğini söyledi.        

Yüksel, şöyle devam etti:        

''Bir sanatçı 4 tane plak üretmiş, kim bu, kimse bilmiyor. Nasıl bir hayat yaşadı, o plaklarını nasıl çıkarttı... Bununla ilgili devletin hiçbir çalışması yok. Bu eksikliği hissederek sorumluluk duygusu oluştu bende. Yani koleksiyonerlikten yavaş yavaş bunları koruyup bizden sonraki nesillere aktarma isteği oluştu. Benim aşıkların plaklarını toplama sevdam buradan başladı... Plaklar antika pazarlarından, evlerin kömürlüklerinden çıkıyor ama unutulmuş gitmiş. Herkes unutmuş o insanı. Varisleri kendilerinin dedeleri olduğunu bile bilmez. Telif hakları yasası çıktıktan sonra dedelerinin plaklarını arayanlar geldi bana.''        

Bu konuda araştırmaya başladıkça üzüldüğü durumlarla da karşılaştığını söyleyen Yüksel, ''Örneğin, babamla plak sattığımız dönemde çok samimi gördüğüm müşterilere ya da komşularıma ''M. Yüksel'' yazarak satıyordum plakları. O plaklar yıllar sonra benim elime geçti. Çok duygulandım, çok da üzüldüm'' diye konuştu.
     
''KÜLTÜR BAKANIMIZ KONUYLA ÇOK İLGİLENDİ''
Konuyla ilgili Kültür Bakanlığı ile de iletişime geçtiğini anlatan Muhammet Yüksel, ''Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ile ben konuşmadım ama bir arkadaşım vasıtasıyla kendisiyle iletişim kurduk. 20-25 bin civarı yerel aşık, 20 bin rock-pop tarzı plak, gramofon, fotoğraf koleksiyonumla ilgili sayın Bakanımıza müzik müzesi yapılması fikrimi arkadaş vasıtasıyla ilettik'' şeklinde konuştu.      
 
Bakan Ertuğrul Günay'ın konuyla çok ilgilendiğini ifade eden Yüksel, Günay'ın en kısa zamanda kendisini ziyaret edip geniş bir zaman ayırarak koleksiyonu görmek istediğini ve konuya çok ciddiyetle baktığını vurguladığını kaydetti.
        
12 EYLÜL DÖNEMİNDE YASAKLANAN PLAKLAR
12 Eylül döneminde devletin kendisi gibi düşünmediği için toplu olarak cezaevlerine attığı ve müzik yapabilmek için isimlerini bile değiştiren sanatçıların plaklarını da toplayan Yüksel, şunları anlattı:        

''Onlardan bir örnek de Ozan Aşık Şah Turna. Şah Turna o dönem plakları yasaklandığı için 'Aşık Mah Turna' olarak çıkarmış. Kendisine yasal bir zorunluluk olmasın diye şirketi 'Okey Plak' da 'Altın Ok Plak' adını almış. Bunun gibi bir çok örnek var. Mesela Aşık İhsani de plaklarını Ozan Garip olarak çıkarmış. Bunlar üçüncü kişilere zarar vermediği müddetçe siyasi görüşlerini özgürce açıklayabilmelidir diye düşündüğüm için o dönemin sol gruplarına ait plakları toplamaya başladım ve bu konuda da çok büyük yol katettim. Almanya'dan, Avustralya'dan, Hollanda'dan, Danimarka'dan mail ya da telefon yoluyla iletişim kurarak bu plakları satın aldım. Çünkü yasaklanan plaklar genellikle Avrupa'da basılarak buraya dağıtımı yapılmış. Türkiye'den kaçanlar oraya plakları götürerek zarar görmemesini sağlamışlar. 12 Eylül döneminden kaçanların çoğu yıllar sonra ülkelerine döndüklerinde bu plakların biraz olsun bollaştığını gördük. O dönemden itibaren de çok titiz bir şekilde bu plakların koleksiyonunu yapıyorum.''
    
RUMLARDAN ANADOLU EZGİLERİ
Mübadele döneminde Yunanistan'a gönderilen Rumların gittikleri kentlerde Anadolu ezgileri, oyun havaları söyleyerek Türk kültürünü tanıttıklarına dikkati çeken koleksiyoncu Yüksel, o plakları Atina'dan getirttiğini ve aynı şekilde Karadeniz ve Kürtçe plakları da topladığını açıkladı.       

Çok güzel bir kürtçe koleksiyonu olduğunu dile getiren Yüksel, ''Şivan Perver çok güzel yanık Anadolu ezgileri söyler. Eskiden onu dinleyenler yargılanıyordu. Hepsi benim ülkemin insanları. Anadolu öyle bir hazine ki inanılmaz devasa yanık türküler, insanı derinden etkileyen gazeller neler var neler... Türkiye'nin her tarafından plak topladığımı bilen arkadaşlar sağ olsunlar bulduklarında beni arıyorlar. Ben de belli bir ücret karşılığında bunları alıp arşivime katıyorum. Onları kaydetmeye, araştırmaya çalışıyorum. Yani bir anlamda ben de onların aşığı oldum'' diye sözlerini tamamladı.

Sayfa Yükleniyor...