Olmak,Dolmak,Taşmak

Sıkıntılı bir günümdü, kişisel gelişim uzmanı Sayın Mümin Sekman’la sohbet ediyorduk. Nedenini bilmediğim bir sıkıntı içinde olduğumu söyledim. Benim çok kitap okuduğumu bildiği için o da bana şöyle demişti;

Olmak,Dolmak,Taşmak

25 yıldır kişisel gelişim ile ilgileniyorum. Profesyonel olarak eğitim vermeye 10 yıl önce başladım. Yazmaya başlayalı ise 5 yıl oldu. Son 3 yıldır yazılarım internet sitelerinde geziyor. 3 yıl her hafta yazdım. Şimdi de NTV okurlarıyla buluştuk.

Sıkıntılı bir günümdü, kişisel gelişim uzmanı Sayın Mümin Sekman’la sohbet ediyorduk. Nedenini bilmediğim bir sıkıntı içinde olduğumu söyledim. Benim çok kitap okuduğumu bildiği için o da bana şöyle demişti;

- Bir söz vardır, “Olmak, dolmak, taşmak”. Siz bilgileri kafanızda taşıdığınız için sıkılıyorsunuz. Kafanızın içindeki bilgilere insanların ihtiyacı var. Lütfen yazın artık..

İşte ondan sonra yazmaya başladım. Şimdi yazmadan duramıyorum. Yazılarımda hikayelerden ve atasözlerinden faydalandım. En çok da yaşadıklarımı yazdım. Duygularımı yazdım. Aldığım maillere göre, okuyanlar bundan çok hoşlandılar. Seminerlerimin sonunda en çok neden etkilendiniz diye sorduğumda hep şöyle bir cevap aldım.

- En çok yaşadıklarınızdan etkilendik.

22.2.2009 tarihinde Hürriyet Gazetesinde Ertuğrul Özkök’ün bir yazısını okudum. Şöyle diyordu;

“Köşe yazarlığına yeni başlayan gazeteci, ilk yazısında köpeğinden de söz eder.

Utana sıkıla yazıyı editöre götürür.

Editör, ifadesiz bir suratla yazıyı okur.

Genç köşe yazarı, "Kendimden de söz ettim, isterseniz çıkarabilirim" dediği zaman, somurtuk editörden hiç beklemediği bir cevap alır:

"Hayır, tam aksine, kendinden çok daha fazla bahset. Çok insani, çok güzel olmuş." Filmin o anında, 20 yıl önceki kendimi gördüm.

İlk pazar yazılarım aklıma geldi.

Kedimden, kendimden, Türk popçularından, zeytinyağından, şaraptan, kutsal pazar günlerinden, çocukluğumda otobüslerde başıma gelenlerden, mutlu olduğum anlardan, dibe vurduğum anlardan söz etmeye başladığım günlerde aldığım tepkileri düşündüm.

O zaman hiçbir editör bana, "Yazılarının içine kendini daha çok koy" demedi.

Ama ben, genç yazarlara dedim.

"Kendinizi yazın, daha çok yazın, utanmayın, temiz, kirli bütün çamaşırlarınızı ortaya dökün..." dedim.

Yeni bir köşe yazarı kuşağı doğdu.”

Bana kimse kendimden bahsetmemi söylememişti. Ben bu tarzı kendim yarattım. Demek ki Ertuğrul Özkök’ün belirttiği yeni köşe yazarı kuşağının içine ben de girmişim. Yazıyı okuyunca çok keyif aldım. Demek ki hayatın içinde insan doğal davrandığı zaman daha samimi oluyor ve okuyucu bu doğallığı çok seviyor. Bundan sonra yazılarımda kendimden bahsedebilirim ama hep sonunda bir mesaj olacaktır. Umarım, okumaktan keyif alırsınız.

Saygılarımla,
Tülay Bilin
tulayb18@gmail.com
http://www.tulaybilin.com

Sayfa Yükleniyor...