Kim Milyoner Olmak İster yarışmasında Cahit Sıtkı Tarancı sorusu (Cahit Sıtkı Tarancı kimdir, kaç yaşında vefat etmiştir?)

Kim Milyoner Olmak İster'in dün akşam yayınlanan bölümünde sorulan "Otuz Beş Yaş şiirinin şairi Cahit Sıtkı Tarancı kaç yaşında vefat etmiştir?" sorusu ile birlikte Cahit Sıtkı Tarancı'nın hayatı merak konusu oldu. Peki, Cahit Sıtkı Tarancı kimdir?

Kim Milyoner Olmak İster yarışmasında Cahit Sıtkı Tarancı sorusu (Cahit Sıtkı Tarancı kimdir, kaç yaşında vefat etmiştir?)

Kim Milyoner Olmak İster Yarışması'nın dün akşam yayınlanan bölümünde, Kenan İmirzalıoğlu tarafından bir yarışmacıya sorulan "Otuz Beş Yaş şiirinin şairi Cahit Sıtkı Tarancı kaç yaşında vefat etmiştir?" sorusunun cevabı merak konusu oldu.

SORU: "Otuz Beş Yaş" şiirinin şairi Cahit Sıtkı Tarancı kaç yaşında vefat etmiştir?

CEVAP:

A- 36
B- 46 (Cevap)
C- 56
D- 70

Cahit Sıtkı Tarancı, zatülcenp hastalığına yakalanarak 13 Ekim 1956'da 46 yaşında Viyana'da vefat etti. Cenazesi Ankara’da Cebeci Asri Mezarlığı’na defnedildi.

CAHİT SITKI TARANCI KİMDİR?

Tarancı, 4 Ekim 1910 yılında Diyarbakır'da dünyaya geldi. İlk okulu Diyarbakır'da okuyan Tarancı, orta öğrenim için Kadıköy Fransız Saint Joseph Lisesi'ne, ardından Galatasaray Lisesi'ne devam etti.

FRANSIZ ŞAİRLERİN ESERLERİNİ OKUDU

Lise yıllarında şiir yazmaya başlayan Tarancı'nın ilk eserleri Galatasaray Lisesi'nin çıkardığı "Akademi" ile dönemin ünlü "Servet-i Fünun" dergilerinde yayımlandı.

Tarancı, Fransızcayı ilerleterek, Stephane Mallarme, Charles Baudelaire ve Arthur Rimbaud gibi Fransız şairlerin eserlerini okumaya başladı. Cumhuriyet döneminin önemli şair ve yazarlarından Ziya Osman Saba ile 1928 yılında tanışarak yakın dost oldu.

İLK KİTABI MÜLKİYE'DE

Cahit Sıtkı Tarancı, 1931’de girdiği Mülkiye Mektebi'nden ikinci senenin sonunda atılınca, eğitimine Yüksek Ticaret Okulu'nda devam etti ancak memuriyet sınavını kazanıp Sümerbank’ta çalışmaya başladıktan sonra bu okuldan da ayrıldı.

"Ömrümde Sükut” adlı ilk şiir kitabı henüz Mülkiye Mektebi’nde iken yayımlanan Tarancı, Karabük’e atanması üzerine Sümerbank’taki memuriyetten ayrıldı ve öykülerini yayımladığı Cumhuriyet gazetesinde çalışmalarını sürdürdü.

Aynı yıllarda Peyami Safa ile tanışan usta şair, Cumhuriyet Gazetesi sahipleri Nadir Nadi ve Doğan Nadi'nin desteğiyle üniversite öğrenimini tamamlamak üzere Paris'e gitti. Paris Radyosu'nda Türkçe yayınlar spikerliği de yapan Tarancı, 1938-1940 arasında Sciences Politiques'te yüksek lisans yaptı. Paris'teki yaşamı sırasında Oktay Rifat ile tanıştı.

"OTUZ BEŞ YAŞ" ŞİİRİ İLE YARIŞMADA BİRİNCİ OLDU

Türk şiirinin klasikleri arasında yer alan "Otuz Beş Yaş" şiirine imza atan Tarancı, 1946'da bu eseriyle Cumhuriyet Halk Partisi'nin düzenlediği şiir yarışmasında birincilik elde etti ve yurt çapında tanınan bir şair haline geldi.

Tarancı, 1951'de Cavidan Tınaz ile evlendi. Evlendikten sonra yazdığı şiirlerini "Düşten Güzel" adlı kitapta bir araya getiren usta şair, 1953'te geçirdiği bir kriz neticesinde felç oldu. Tarancı, yatağa bağlı ve yarı bilinçli olarak İstanbul ve Ankara’da çeşitli hastanelerde tedavi gördü. Bir yıl kadar Diyarbakır’daki baba evinde bakıldı.

Tedavi için devlet tarafından 1956'da Avrupa'ya götürülen şair Tarancı, zatülcenp hastalığına yakalanarak 13 Ekim 1956’da Viyana'da vefat etti. Cenazesi Ankara’da Cebeci Asri Mezarlığı’na defnedildi. Ailesinin Diyarbakır'daki evi 1973'te "Cahit Sıtkı Müze Evi" olarak da ziyarete açıldı.

"SONRASI" ADLI KİTAPTA TOPLANDI

Yaşamı boyunca birçok esere imza atan Tarancı, 1933'te "Ömrümde Sükut", 1946'da "Otuz Beş Yaş", 1952'de "Düşten Güzel" adlı kitapları okuyucuyla buluşturdu.

Tarancı'nın vefatından sonra, kitaplarında yayınlanmayan şiirler, şiir çevirileri ve kendisi için yazılanlar "Sonrası" adlı kitapta toplanarak 1957'de yayımlandı. Arkadaşı Ziya Osman Saba’ya yazdığı mektuplar da aynı yıl, "Ziya’ya Mektuplar" adlı kitapta toplandı. Tarancı'nın gazetelerde çıkan 22 öyküsü ise Selahattin Öner tarafından 1976'da "Cahit Sıtıkı Tarancı'nın Hikayeciliği ve Hikayeleri" adlı eserde bir araya getirildi.

Cahit Sıtkı Tarancı'nın yaşamı boyunca kaleme aldığı şiirlerden bazıları şunlar:

"Abbas", "Aşk Vakti", "Batan Gemi", "Ben Aşk Adamıyım", "Bir Umut", "Bir Kapı Açıp Gitsem", "Bugün Hava Güzel", "Can Yoldaşı", "Çilingir Sonrası", "Gidiyorum", "Hatıralar", "Hepimize Dair", "İlk Aşklar", "İki Ses", "Gündüz", "Hergünkü Ölüm" ve "Gün Eksilmesin Penceremden"

Cahit Sıtkı, Mart 1951’de Varlık’ta yayımlanan söyleşisinde kendine özgü bu şiir anlayışının zamanla nasıl geliştiğini şöyle anlatır;

“İlk yazılarımda biçim zayıflığı vardı; dize titizliği, “bütün” kaygısı yoktu. Eskiden duymak yeterlidir sanırdım. Ne kadar aldanıyormuşum! Bereket versin, sonradan kendimi toparlayabildim: Ömrümde Sükût ile Otuz Beş Yaş’ı okuyanlar bu farkı görebilirler. Edebiyat anlayışı zamanla oluşur.”

Şairin aynı söyleşide en çok kimleri okuduğu, kimlerin etkisinde kaldığı sorusuna verdiği yanıt ise şöyle;

“Villon’dan, Ronsard’dan başlayarak Superville’e, Pierre Emmanuel’e kadar bütün Fransız şairlerini okudum. Hepsinden de çok şeyler öğrenmişimdir.

Bu arada özellikle Baudelaire ile Verlaine’e çok şey borçluyumdur; bu şairler insana kişiliğini bulduran türden, ağabey ve dost şairlerdir; insana kötülük değil iyilik ederler.Bizim şairler arasında da, dikkatli bir şiir okuyucusuna çok şeyler öğretecek olanları vardır.

Divan şairlerinden, halk şairlerimizden yararlandığım kadar, Yahya Kemal’den, Haşim’den ve daha yenilerden de yoluma ışık serpmiş olan şiirler hatırlıyorum.

İşini namuslu gören her şair, kendisinden sonra geleceklere kesinlikle bir şeyler öğretir. Bunun için, genç şairlerin, kendilerinden önce gelmiş olanları dikkatle okumaları çıkarları gereğidir.”

"OTUZ BEŞ YAŞ ŞİİRİ"

Cahit Sıtkı Tarancı’nın “Otuz Beş Yaş” şiiri, Türk edebiyatının kült şiirleri arasında yer alır. Behçet Necatigil’in deyişiyle: “Şiirlerinde, yaşamanın ve aşkın güzelliğini öven, ölümün üstünlüğünü vurgulayan, Türkçeyi bütün tatlılık ve anlatım gücüyle şiire geçiren Cahit Sıtkı Tarancı, döneminin en çok okunan şairlerinden biri olmuş, hiçbir akıma bağlanmadan kendine özgü bir şiir geliştirmiştir.”

"Otuz Beş Yaş"

Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.

Dante gibi ortasındayız ömrün.

Delikanlı çağımızdaki cevher,

Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,

Gözünün yaşına bakmadan gider.

 

Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?

Benim mi Allahım bu çizgili yüz?

Ya gözler altındaki mor halkalar?

Neden böyle düşman görünürsünüz,

Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?

 

Zamanla nasıl değişiyor insan!

Hangi resmime baksam ben değilim.

Nerde o günler, o şevk, o heyecan?

Bu güler yüzlü adam ben değilim;

Yalandır kaygısız olduğum yalan.

 

Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız;

Hatırası bile yabancı gelir.

Hayata beraber başladığımız,

Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir;

Gittikçe artıyor yalnızlığımız.

 

Gökyüzünün başka rengi de varmış!

Geç farkettim taşın sert olduğunu.

Su insanı boğar, ateş yakarmış!

Her doğan günün bir dert olduğunu,

İnsan bu yaşa gelince anlarmış.

 

Ayva sarı nar kırmızı sonbahar!

Her yıl biraz daha benimsediğim.

Ne dönüp duruyor havada kuşlar?

Nerden çıktı bu cenaze? ölen kim?

Bu kaçıncı bahçe gördüm tarumar?


Neylersin ölüm herkesin başında.

Uyudun uyanamadın olacak.

Kimbilir nerde, nasıl, kaç yaşında?

Bir namazlık saltanatın olacak,

Taht misali o musalla taşında.

NTV uygulamasını indirin, gelişmelerden haberdar olun

google-play app-store Huawei App Gallery

Sayfa Yükleniyor...