İstanbul'un Fatih ilçesinde geçen çocukluk yıllarını anlatan Perihan Savaş, tiyatroya başlama hikayesini şu sözlerle açıkladı:
"Suna Abla (Pekuysal) komşumuzdu. Biz birbirimize gidip geldiğimiz zaman Suna Abla demiş ki 'Ya ben bu kızda bir ışık görüyorum. Oyuncu olacak bu kız'. Annem de olur mu olmaz mı, işte babası izin verir mi vermez mi derken Suna Ablam kandırıyor bunları. Beni beş yaşında alıyor götürüyor Şehir Tiyatroları'na. 'Efe Ali' ilk oyunum benim."
"BABAMLA ARAMIZ ÇOK İYİYDİ, ANNEMLE ÇOK KAVGA EDERDİK"
Diş Hekimi olan babasıyla arkadaş gibi geçindiğini söyleyen Savaş, annesiyle kurduğu ilişki hakkında şunları kaydetti:
"Annemle biz çok dalaşırdık. Hani anne kız hep öyledir ya hep dalaşır. Mesela ben annemle hiç dertleşemezdim. Çok dominant bir kadındı, çok sert kuralları vardı. Çünkü o da öyle büyümüş, onu da öyle büyütmüşler, kurallarla. O da aynısını bana yapardı. Sertti yani. İzin vermezdi hiçbir şeye, çok fazla arkadaşlık edinmeme izin vermezdi. Makyaj yapamazdım, kaşlarımı alamazdım!"
TİYATRO MU, EVLİLİK Mİ?
Sadece 14 yaşındayken, anne baskısından kaçmak için ilk evliliğini yapan Perihan Savaş o günlere dair düşüncelerini samimi bir dille aktardı:
"Gelip beni istediklerinde bana sordu tabii babam. Dedi ki 'Kızım ne diyorsun?' Bir anda şimşekler çaktı kafamda. Gezmeye gidebileceğim, uzun çorap giyebileceğim, kaşlarımı alabileceğim, makyaj yapabileceğim, yani artık annem bana karışmayacak. 'Evet' dedim. Sonra bir gün eşim, tiyatro yapmasını istemiyorum deyince ah benim hayatta elimden alınan en büyük şey o. Ben de dedim ki tiyatro olmazsa kendimi öldürürüm, böylece tiyatroyu seçmiş oldum."
İKİ EVLİLİĞİNDEN GERİYE İKİ HAZİNESİ KALDI
Söz, Savaş'ın evliliklerine de geldi. İbrahim Tatlıses ile olaylı bir evlilik yaşayan oyuncu, konuyla ilgili sadece bir cümle sarf etti:
"En güzel, en büyük duygum kızım Melek Zübeyde'nin olması. İyi ki olmuş, belki de oymuş benim orada kaderim. Yani Melek'in dünyaya gelmesiymiş. En güzel anım. Bir tek o."
Kendisi gibi oyuncu olan Yılmaz Zafer'le büyük bir aşk yaşadığını söyleyen Savaş, sözlerine şöyle devam etti:
"Oğlum 1,5 yaşındayken Yılmaz vefat etti. Oğlum babasını hiç hatırlamıyor. Ama ona çok benziyor. Mesela bakıyorum hareket, tarz, bazen tavır, bazen konuşma, bazen bir bakış... Yani babayı görmedi, tanımıyor ama öyle bir hareket yapıyor ki o Yılmaz'ın hareketi."
- Etiketler :
- Haberler -
- Tiyatro
- sinema
- Yaşam
- magazin
- Sanat
