Yeni bir Stockholm Sendromu vakası mı?

ABD’de 18 yıl hapis hayatı yaşayan ve tecavüze uğrayan Jaycee Lee Dugard’ın kaçma girişiminde bulunmadan maruz kaldıklarına katlanması, 'Stockholm Sendromu'na bağlanıyor.

Yeni bir Stockholm Sendromu vakası mı?

Jaycee Lee Dugard, 11 yaşındayken Garrido tarafından kaçırıldı. 18 yıl boyunca Garrido’nun tecavüzüne uğradı, ondan iki çocuğu oldu ve tüm bu yılları çocuklarıyla birlikte evin arka bahçesinde hapis hayatı yaşadı.

Olayın açığa çıkmasından sonra basına yansıyan fotoğraflarda, Dugard'ın hapis hayatının detayları da anlaşıldı. Çocuklarıyla yaz-kış kaldığı çadır, normal bir insanın yaşayamayacağı kadar dağınık... Çocuklar hiç okula gitmedi. Çadırda, eşyalar, oyuncaklar hemen her şey kırık döküktü. Dugard'a ait olduğu anlaşılan makyaj malzemeleri ve aşk kitapları da göze çarptı.

Küçük kızları görenler, temiz ve derli toplu görüntleriyle yaşadıkları koşulları bağdaştıramadı. Garrido'nun yakın çevresinin ifadesine göre, çocuklar annelerinin babaları Philip Garrido tarafından hapsedildiğinden haberdar değildi.

Dugard’ın ve kızlarının yaşadıkları yavaş yavaş gün yüzüne çıktıkça, uzmanlar Jaycee için Stockholm Sendromu tanısı koymaya başladı.

REHİN ALANA AŞIK OLUNUR MU?
Stockholm Sendromu, rehin alınan ya da kaçırılan kişilerin kendilerini alıkoyan kişinin duygularını anlama ve empati duyma noktasına gelmeleri olarak tanımlanıyor. Zaman içinde bu anlama durumu saygı hatta aşka da dönüşebiliyor.

Uzmanların Stokcholm Sendromu'ndan şüphelenmelerinin asıl nedeni ise Dugard'ın tüm bu zaman içinde elinde fırsat olmasına rağmen kaçma teşebbüsünde bulunması... Polis sözcüsü Clint Van Zandt’ın sözleri de bunu destekliyor. Olayın ortaya çıkmasından sonra Zandt, genç kadının asıl hapis hayatını beyninde yaşadığını şu sözlerle dile getirmişti:

“Eski hayatını, asıl kimliğini ve ailesini hatırlıyor ama Garrido’yla yaşamayı kendisinin seçtiğini, Garrido’nun suç işlemediğini, ortada suç varsa bunun kendisine ait olduğunu söylüyor.”

İSTESE KAÇABİLİRDİ
Garrido da tutuklandıktan sonraki ifadelerinde, Jaycee’nin hiç yakınmadığını söyleyerek, kendisine işlerinde yardımcı olduğunu anlattı. “İstese kaçabilirdi, dış dünyayla bağlantısı vardı” diyen Garrido, “Benimle mutluydu, dini yayınımı hazırlamamda yardımcı olurdu” dedi.

Dugard'ın yıllar sonra annesini gördüğünde söylediği ilk söz, “Merhaba anne, benim çocuklarım var” olmuştu.

AŞK DEĞİL HAYATTA KALMA GÜDÜSÜ
Stockholm Sendromu konusunda uzman olan psiklog Joseph Carver’a göre Jaycee Lee Dugard’ın durumu Stockholm Sendromu için gerekli tüm kriterleri karşılıyor. Carver, genç kadının ‘suç ortaklığı’nın nedenini duygusal yakınlığa değil hayatta kalma güdüsünü bağlıyor.

Dr Claudia Herbert, Dugard'ın yaşadığı sendromun altında ‘ikilik’ olgusu olduğunu düşünüyor: "Hayatta kalabilmek için Garrido’ya tam anlamıyla bağımlıydı ama diğer taraftan Garrido da ona çok kötü şeyler yaptı. Bu nedenle Garrido’ya karşı çok karışık duygular beslemiş olmalı. Bir taraftan sempati, onun için üzülme ve hatta yersiz bir aşk diğer taraftan da büyük bir öfke.”

TAM BAĞIMLILIK
Yaşananları değerlendiren psiklog Keith Ablow da genç kadının çocuklarına Garrido hakkında olumsuz bir şey söylemediğine dikkat çekiyor:

"Jaycee, ilk cinsel deneyimini çok büyük bir olasılıkla Garrido’yla yaşadı. Yiyecek, kalacak yer ve kişisel temizliği için ona ihtiyaç duyuyordu. Bu tam bağımlılık durumu, çocuklarına babalarının bir şeytan olduğunu söylemekten alıkoymuş olabilir."

TEDAVİSİ ZOR VE UZUN OLACAK
Ablow, tedavi sürecinin zorlu ve uzun olacağı görüşünde:

“Geri dönüşler de dahil olmak üzere travma sonrası pek çok semptomu yaşama riski var. Ayrıca yaşadıkları sonrası derin bir bunalıma girme ya da yaşadıkları sonrasında güvende olduğuna bir türlü inanmama olasılığı da var."

Ablow’a göre Jaycee’nin çocuklarının tedavisi de kolay olmayacak:

“Yaşadıkları hayatan başka bir hayatı bilmiyorlar. Ruhsal yıkıma uğramamaları için düşüncelerini ve duygularını paylaşabilecekleri profesyonellerden destek alamaları gerekiyor.”

Sayfa Yükleniyor...