|
Ergenekonda 16 kişi daha gözaltında | |||
Adadaki hava hafta sonuna kadar değişeceğe benzemiyor. Türklerin evet diyeceğini en son Denktaşı protesto eden Yeşilırmak köylüleri acı biçimde kanıtladı. Plana göre Rumlara geçecek Yeşilırmakta yaşayan Türkler Denktaşla ağız dalaşına girip, ardından da protestolarla yolcu ederken, kameralara yansıyan görüntüler son derece dramatik ama bir o kadar da evetçilerin çoğunlukta olduğunun garantisiydi. Rumların da şu aşamada hayır diyeceği görülüyor. Gerçi ideolojisi konusunda derin şüpheler yaratan Rum komünist partisi Akel, BM planının uygulanacağına garanti verirse, yani Annanın BM Güvenlik Konseyine sunduğu rapor kabul edilirse evet diyeceğini açıkladı, ama pek çok kişi geç kalındığını düşünüyor. Yani bu saatten sonra Akelin parti olarak evet demesinin yetmeyeceğine inananlar çoğunlukta. Tabii Rumlar da evet derse, aşağıda yazacaklarımın bir önemi kalmayacak ama Türkler evet Rumlar hayır derse 2004 yılı sonuna kadar Türkiyeyi ve AByi ciddi riskler bekliyor. RUMLARIN PLANI Annan Planını müzakere edemedik, tarafların oturup uzun uzun görüşmesi gerekiyor. Bu görüş neredeyse kelimesi kelimesine aynı biçimde hem Denktaştan hem Papadopulostan geldi. Yani her iki taraf da yeniden müzakere isterken, aslında yeni kazanımlar elde etmeyi amaçlıyor. Rumların planı, ana hatlarıyla belli... 25 Nisan sabahından itibaren Türklerle beraber yaşamak istediklerini, ancak bunun için yeni bir plan ya da Annan Planının yeniden ele alınması gerektiğini dile getirecekler. Yeni bir planla yeni bir referanduma hazır olduklarını açıklayacaklar. Tabii Türk tarafının bu isteğe evet demesi düşünülemez bile... Çünkü yeni görüşme demek yeni tavizler demek... Türkiye ve KKTC şiddetle direnip, karşı atağa geçecek. Erdoğan, Gül, Talat üçlüsü hem ABD ama özellikle de AB nezdinde şiddetli bir diplomasi atağı başlatarak, KKTC üzerindeki ambargonun gevşetilmesi, resmi tanınma mümkün değilse bile kurumsal ilişki kurulması için baskı yapacaklar. Denktaşın, referandumdan evet çıkarsa istifa edeceği yönündeki açıklamaları hatırlanırsa, 25 Nisan sabahından itibaren ne yapacağı belirsiz. Bu nedenle Erdoğan,Gül, Talat üçlüsüyle birlikte olup olmayacağı da şüpheli. İstifasına da kesin gözüyle bakmamak lazım, hem Türkiyeden hem Adadaki kimi kesimlerden kal baskısı yapılacağı da beklenmeli. Görünen o ki, AB hem Rum-Yunan hem de Türkiye-KKTC kesimlerinden gelecek ikili bir baskı karşısında kalacak. Rumlar bu aşamada üye bir ülke olarak AByi kendi saflarında yeralmaya zorlarlarken, en büyük kozları da 2004 Aralık tarihinde Türkiyeye tarih verilip-verilmemesi olacak. Şimdiden Rum kesiminde kimi çevrelerden Yeni plan yeni referandum olmazsa Türkiyeye tarih verilmemeli tezi alçak sesle de olsa dile getiriliyor. Bu tezin Atinaya ulaştığı ve orada bile rahatsızlık yarattığı yeni Başbakan Karamanlisin son demeçlerinden anlaşılıyor. Bu nedenle Karamanlis Referandumlar sonucunda bir anlaşma sağlanamasa bile, Türkiyeye tarih verilmesine karşı çıkmayacağız açıklaması yapma zorunluluğu hissetti. Ancak geçen süreçte yaşanacaklar ve AB içindeki Türkiye karşıtlarının vereceği destek Karamanlisin fikir değiştirip Rum tezine sarılmasına yol açabilir. Ve eğer Rumların yeni plan yeni referandum tezi AB tarafından kabul görürse, Türkiyedeki karşılığı çok sert olacaktır. Özellikle Türkiyede kamuoyundaki AB taraftarlığı ciddi bir darbe yiyecek ve AB karşıtlığına dönüşecektir. Yalnız kamuoyu değil devlet de tüm kurumlarıyla AB üyeliğini yeniden değerlendirme ihtiyacı hissedecektir. Kısaca ABnin önündeki en büyük risk Rumların apaçık ortada olan tuzağına düşmektir. YENİ MÜZAKEREDE UZLAŞMA MÜMKÜN MÜ? Pollyannanın bile bu soruya iyimser cevap vermesi son derece güç. Annanın en hassas dengeleri gözeterek hazırladığı bir planda uzlaşamayan taraflar, kendi yürütecekleri görüşmelerde değil 9 bin sayfada 9 satırlık bir planda bile uzlaşamazlar. Kaldı ki Annan tarafları masada tutabilmek için neredeyse silah zoru kullandı. Buna rağmen Bürgenstockda gerçek bir müzakere süreci sağlayamadı. Böyle bir baskı yokken tarafların her anlaşmazlıkta masadan kalkmasını kim engelleyecek. Tüm bunlar sağlanabilse bile artık AB üyesi olmuş ve Birliği arkasına almış Rum kesiminin Türk tarafına taviz vermesi tahayyül bile edilemez. Bu nedenle Türkiye ve KKTCnin referandumdan evet-hayır çıkması durumunda yeni bir müzakere sürecini mutlaka engellemesi, bunun için de AB üzerinde ciddi baskı yapması gerekiyor. Rum tarafını tek başına adayı temsilen üyeliğe alarak çok temel bir hata yapan ABnin, yine Rumların tuzağına düşerek ikinci bir büyük hata yapmaması ve adil olmayacak bir müzakere sürecini başlatmaması gerekiyor. Tüm bu gelişmeleri gören, Rum tarafıyla yaptığı görüşmelerde niyetleri sezen Mehmet Ali Talat boşa demiyor, Aslında bizim için tek hayırlı sonuç var; iki tarafın da evet demesi Ümit Sezgin / NTV - CNBC-e Ankara Haber Müdürü | ||||
Org. Özkök siyasete ve tahriklere "hayır" dedi Meclis, Annan Planı'na şerh koyabilir mi? "Hani memleket mozaikti ulan?" İki bacağı olmayan parayı ne yapacak, otur oturduğun yerde!.. Kürt ayaklanması mı, demokrasi arayışı mı, Türkiye'ye bulaşır mı? ABD, PKK'nın dağılmasını bekliyor "Uyan KKTC, dayan Türkiye!" |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||