|
Ergenekonda 16 kişi daha gözaltında | |||
Büyük çoğunluğunu referandumda hayır oyunu savunanların oluşturduğu bir grup siyasetçi, uluslararası camiada görülen olumlu havayı KKTCnin tanınması için fırsat olarak kabul ediyor. Bu isimlere göre Hükümet başta Azerbaycan, Pakistan, Bangladeş olmak üzere dost ve müttefik ülkelerle derhal temasa geçerek KKTCnin tanınması için elinden geleni yapmalı. Hatta CHP lideri Deniz Baykal, bu amaç için Başbakan Erdoğanla birlikte bütün dünyayı dolaşmaya hazır olduğunu bile açıkladı. Oysa aynı Baykal, geçen yıl Kopenhag Zirvesi öncesinde AB ülkelerine yapılacak böyle bir ziyaret önerisini reddetmişti. Tabii bu gruba en büyük desteği veren ismin Rauf Denktaş olduğu ortada. Denktaş Hükümeti sıkıştırmak amacıyla Taahhütleri vardır, sözleri vardır, namus borçları vardır türü demeçler de veriyor. Ancak, hem Ankara hem de KKTC hükümeti bu öneriye katılmıyor. İki başkentte görevli diplomasi bürokrasisi de hazırladıkları raporlarda KKTCnin tanıtılması için yapılacak çalışmaları yalnız beyhude olmakla nitelemediler, stratejik bir hata olacağının altını çizdiler. KKTC TANINIRSA.... KKTCyi şu aşamada tanıyacak bir devlet bulunup bulunmayacağı ayrı bir mesele ama bulunabileceği varsayılsa bile, tanınmanın bir faydası olacağı çok şüpheli. Diplomatların hazırladığı raporlara göre Avrupa Birliğinin KKTCyi tanıması bugünkü koşullarda mümkün değil. Böyle bir adım hem bugüne kadar ABnin attığı pek çok adıma, aldığı pek çok karara ters hem de ellerinde veto hakkı bulunduran Yunanistan ve Rum kesimi varken sadece hayal. Yani ABye KKTCyi tanıtmak imkansız... Bu noktada akla gelen ülke elbette Amerika Birleşik Devletleri.... Ancak ABD Dışişleri sözcüleri bir kaç gündür yaptıkları açıklamada, KKTC üzerindeki kısıtlamaların kaldırılması için atacakları adımları bile ABnin alacağı kararlar paralelinde belirleyeceklerini söylüyorlar. Yani ABD, Avrupa Birliği ile uyumlu adım atacağını çoktan ilan etti. Bu demektir ki, ABnin tanımayacağı bir ülkeyi ABD de tanımaz... Geriye Azerbaycan, Pakistan, Bangladeş gibi ülkelerle Araplar kalıyor. Diplomatlar ABD ve ABnin tanımayacağı bir KKTCyi bu ülkelerden herhangi birisinin tanımaya cesaret edemeyeceğini düşünüyorlar. Ancak, diyelim ki Azerbaycan, Rumların en büyük destekçisi Rusyayla kapışmayı göze alıp KKTCyi tanıdı. Olmaz ya, diyelim ki oldu. Pekii, KKTC bu tanınmadan ne elde edecek? Tek cevabı var; AB ile yaşanacak büyük problemler. Böyle bir tanınma, ABnin bugüne kadar Kıbrısın bütününe yönelik aldığı tüm kararların reddi sayılacağı için KKTCnin AB ile ipleri koparması anlamına gelecek. Elbette böyle bir sonuç Türkiye-AB ilişkileri açısından da hiç hayırlı olmayacak. TALAT HERŞEYİN FARKINDA KKTC Başbakanı Mehmet Ali Talat, tanınma tavsiyelerinin bir tuzak olduğunu düşünüyor. Yaptığı iki ayrı açıklamada da temel hedeflerinin çözüme ulaşmış, AB üyesi birleşik Kıbrıs olduğunun değişmediğini vurguladı. Yani AB üyeliği fikrinden hiç bir taviz vermeyen Talat Hükümeti için, AB ile ilişkilere zarar verecek girişimlerin kabul edilme şansı yok. Talat; kısıtlamaların, ambargoların kaldırılması, ticari ilişkinin başlaması gibi taleplerin temel hedef olmadığını, kısa ve orta vadeli kazanımlar olarak düşünüldüğünü belirtiyor. Uzun vadede hedef ise ABye tam üyelik... Talatın bu düşüncesinin, Ankarada hem Hükümetin hem de tecrübeli dışişleri bürokratlarının tam desteğini aldığını söyleyebiliriz. AB İÇİN ÇALIŞMAYA DEVAM Kısaca Birleşik bir Kıbrısın egemen parçası olarak AB üyeliği dururken, bir kaç ülke tarafından tanınan ayrı bir devlet olarak AB üyeliği için çırpınmak, kulağını ters taraftan göstermek olarak kabul ediliyor. Bu nedenle de AB içinde ve uluslararası kamuoyunda esen olumlu rüzgarların tanınmak için değil, AB içinde somut ciddi kazanımlar elde etmek amacıyla kullanılması kararı alındı. Üstelik bu olumlu rüzgarların yalnız KKTC adına değil, Türkiyenin üyelik süreci açısından da verimli bir şekilde kullanılmasına çalışılıyor. Bunun yolu da AByi olmayacak taleplerle sıkıştırmaktan değil, üyelik kriterlerini biran önce tamamlamaktan geçiyor. İlk adım da Anayasa değişiklik paketi olacak. Aylarca sürmeyeceği bilinen bu olumlu hava henüz sürerken, yapılacak Anayasa değişikliklerinin hesaplananın da ötesinde faydalı olacağı düşünülüyor. AB ile ilişkilerde olası en büyük sorunsa Kıbrıs Cumhuriyetinin tanınması tartışması olacak. 1 Mayıstan belli bir süre sonra AB yönetiminin Ankaraya Şu Kıbrıs Cumhuriyetini resmen ve hukuken tanıyın bakalım diyeceği açık. Ankara, Kıbrıs Cumhuriyetini tanımanın kaçınılmaz son olduğunu biliyor ama şu aralar buna pek kafa yormuyor. NTV diplomasi muhabiri Didem Tuncayın tespit ettiği gibi, Ankara şu sıralar Kıbrıs diplomasisinde elde ettiği başarının tadını çıkarmak istiyor. Dışişleri koridorlarındaki hakim görüşü ise, orta şekerli bol telveli bir kahve eşliğinde söylenen Önce Rumlar hayırlarının bedelini ödesinler bakalım! cümlesiyle özetlemek mümkün... Ümit Sezgin / NTV - CNBC-e Ankara Haber Müdürü | ||||
AB ve Türkiye'yi bekleyen tehlike!.. Org. Özkök siyasete ve tahriklere "hayır" dedi Meclis, Annan Planı'na şerh koyabilir mi? "Hani memleket mozaikti ulan?" İki bacağı olmayan parayı ne yapacak, otur oturduğun yerde!.. Kürt ayaklanması mı, demokrasi arayışı mı, Türkiye'ye bulaşır mı? ABD, PKK'nın dağılmasını bekliyor |
|||
|
|||||||||||||||||
|
|||||||||||||||||
Ana Sayfa | Güncel | Dünya | Ekonomi | Sağlık | Yaşam | Teknoloji | Kültür & Sanat | Spor | Hava Durumu | Haber Özetleri | Arama | NTVMSNBC Hakkında | Yardım | Spor Yardım | Tüm Haberler | Araçlar | NTVMSNBC Reklam Seçenekleri | Hukuki Şartlar & Gizlilik Hakları |
|||||||||||||||||