Suriye'yi sonbaharda neler bekliyor?

Tunus’ta alevlenen isyan ateşi Arap coğrafyasının büyük bir kısmına yayılarak Suriye, Libya ve Yemen’de kanlı devrimlere sahne oldu. Arap Baharı olarak adlandırılan bu süreçte Tunus ve Libya’da dönüşüm hızla tamamlanırken, Arap Baharın’dan payına düşeni fazlasıyla alan Suriye’de düğüm hala çözülmüş değil.

Suriye'yi sonbaharda neler bekliyor?

Tunus’ta yılbaşında başlayan halk isyanının üzerinden 9 ay geçti. "Arap Baharı" olarak tanımlandırılan dönem özellikle Libya, Suriye ve Yemen üzerine yoğunlaşan sancılı bir "yaz" geçirdikten sonra mevsim şimdi sonbahar.

Peki ya Ortadoğu coğrafyasını sonbaharda ne bekliyor? Sonbaharda Libya’daki yeni hükümetin kurulma süreci devam edecek, Filistin Yönetimi’nin Birleşmiş Milletlere "devlet" olarak gitmesi ve bunun Filistin – İsrail üzerindeki etkileri de tartışılmaya devam edilecek. Sonbaharda dikkat edilmesi gereken bir başka ülke ise Suriye...

Suriye’deki iç karışıklık ve Esad yönetiminin protesto gösterilerine müdahalesi devam ediyor. liderleri tek tek Esad yönetiminden desteklerini çekiyor. Öte yandan Suriye’deki düğüm bir anda çözülecek gibi görünmüyor. Zira Suriye’de halkın tamamının Esad’a ve rejimine karşı ayaklandığını söylemek yanlış olur.

1963’ten beri otoriter bir rejimle yönetilen ve neredeyse her üç kişiden birinin gizli polis olduğu bu ülkede, muhalif hareketin bir araya gelmesi ve sağlam bir ayaklanma başlatması, geçen aylardan da gördüğümüz üzere hala uzak.

Libya ile karşılaştırıldığında, Libya muhalefetinin Kaddafi’ye karşı üstünlük sağlamasında NATO harekatının ve dünya kamuoyunun verdiği desteğin yanı sıra muhaliflerin elindeki (ya da süreç içerisinde onlara temin edilen) silah stokunun da büyük önemi vardı. Oysa Suriye’de böyle bir durumdan söz edemiyoruz.

"SURİYE İÇİN SENARYOLAR"
Suriye için üç farklı senaryo konuşuluyor. İlk senaryo Suriye’de muhaliflerin Esad rejimini devirmesi, Suriyeli muhaliflerin çoğu bile aslında bu durumun bir anda gerçekleşemeyeceğini söylüyor.

Ülke dışındaki Suriye muhalefetinin ( ki muhalefetin en önemli kanadının yurtdışında yaşayan Suriye Müslüman Kardeşler üyeleri oluşturuyor) hala tam olarak organize olamadığını üstelik hala ülke içindeki oluşumlarla aralarında koordinasyon ve iletişim kopukluklarının da olduğunu bu noktada belirtmek gerek.

Ayrıca muhalif güçlerin Nusayrilerin de desteğini yanlarına alması gerekiyor ki, ülkedeki Nusayrilerin hakları tam olarak güvenceye alınmadan ( hatta belirli ayrıcalıklar tanınmadan) muhaliflere deste vermesi çok da mümkün görünmüyor. Rejimin devrilmesi için ordu içerisinde bir ayaklanma olabileceği de konuşulan ihtimaller arasında. Özellikle Körfez Ülkeleri basınında yer alan analizlere göre Esad rejiminin er ya da geç yıkalacağını gören Nusayriler, kendi geleceklerini tehlikeye atmamak uğruna böyle hamle de bulunabilir.

İkinci senaryo ise Esad rejiminin ayaklanmayı bastıracağı. Buna örnek olarak ise İran’ın 2009 yılında ülkede çıkan muhalif hareketleri bastırması gösteriliyor. Fakat ülke içinde yaşanan bunca karışıklık ve ölümün ardından, üstelik başta ABD olmak üzere dünyanın birçok ülkesi Esad yönetimini gözden çıkarmışken bu çok uzak bir olasılık olarak görünüyor. Geçtiğimiz aylarda Esad’ın dahil olduğu Nusayri azınlık temsilcilerinin dahi Suriye muhalefetiyle görüşmesi ve Irak’ın dahi ( ki bu dolayı olarak İran olarak da yorumlanabilir) Esad’a görevden çekil çağrısı yapması Beşar Esad’ın çevresindeki çemberin giderek daraldığını gösteriyor.

"DAHA ÇÖZÜMSÜZ BİR SURİYE"
Son senaryo ise belki de en sancılı ama yine de olması en muhtemel senaryo olarak nitelendiriliyor. Bu senaryo Suriye’nin adım adım bir iç savaşa sürüklenmesi hatta zaman içinde bir dış müdahale olasılığının belirmesi üzerine kurulu.

Herhangi bir iç savaş durumunda Türkiye’nin Suriye sınırında alacağı tutum ve bir askeri hareket olabilir mi soruları da özellikle Körfez basınında sıkça yer alıyor. Suriye yönetimine en açık destek veren ülkelerden Rusya’nın Devlet Başkanı Medvedev’in de bu olasılktan bahsederek, Suriye’de Libya’da olduğu gibi Birleşmiş Milletler’in bir müdahalesinin olasılık dışı olduğu konusunda bir açıklama yaptığı da hatırlanmalı. Herhangi bir kara harekatının ülkeyi “daha silahlı” ve “daha çözümsüz” bir iç savaşa sürekleyebileceği ihtimali de mevcut.

Senaryoların ötesinde Suriye’de rejim devrildiğinde bunun gerçekten bir “devrim” olup olmayacağını da sormak gerekiyor. Örnek vermek gerekirse Mısır’da Mübarek devrildi fakat değişim sürecinde eski sistemin birçok yapısı hala varlığını koruyor, üstelik yeni yapılar halk iradesinin dışında ülkenin geleceğine ve politikalarına yön vermek için çoktan çalışmalarına başladı bile.

Diktatörlük ve yolsuzluğa karşı başlayan ayaklanmalar, Tunus ve Mısır’da liderlerin devrilmesinin ardından değişim sürecini sancılı geçiriyor. Yeni Anayasa tartışmalarından öte bu ülkelerde hala sağlıklı seçim ortamları dahi yaratılmış değil. Her koşul ve senaryoda bu sonbahar Suriye’de zor geçecek gibi görünüyor.

Sayfa Yükleniyor...