Esas hedef, esas hayal kırıklığı

Gelecek sezon loca satışından 80-90 milyon dolar sıcak para kazanılacak bir Türk Telekom Arena daha olmayacak. Yeni krediler için teminat gösterilecek ikinci bir stat da yok.

Esas hedef, esas hayal kırıklığı - 1

Galatasaray, bir kez daha mutlak kazanması gereken bir karşılaşmada, ihtiyacı olan galibiyeti elde edemedi. Ali Sami Yen Stadı'ndaki pozisyon zenginliği, seyir zevki yüksek maç ve futbol kalitesine diyecek yok. Sezonun ilk haftaları dışında yokları oynayan bir takımın, Bursaspor karşısında sergilediği oyunu daha önce 4-5 maçta tekrarlaması halinde, çok farklı yerde olacağı ise başka bir yazı konusu.

Bursaspor beraberliğinin ardından şampiyonluk ve Şampiyonlar Ligi ümidini tüketen Galatasaray için ligin kalan 3 haftası, matematiksel olarak da şansın bitmesini beklemek ve ligi 3. sırada tamamlayarak, Avrupa Ligi'nde bir eleme daha az oynamak anlamından öteye geçmeyecek. Son virajda ezeli rakibi Fenerbahçe'yi şampiyonluk yarışında en avantajlı takım konumuna getiren sarı-kırmızılılarda asıl mesele, 'Kupa 1'i es geçmenin en az şampiyonluğun kaçırılması kadar önemli olduğu. Yakın geçmişte bu sorunun sportif başarı yönünü, yıldız transferleri ve bolca umutla kapatan yönetim, maddi yönünü ise daha ne kadar öteleyebilecek? Üstelik şuanki mali tabloda. Gelecek sezon loca satışından 80-90 milyon dolar sıcak para kazanılacak bir Türk Telekom Arena daha olmayacak. Yeni krediler için teminat gösterilecek ikinci bir stat da yok.

Geçtiğimiz haftalarda yayımlanan "Galatasaray'ın esas hedefi" başlıklı yazı ve haftaiçi yayımlanan "Galatasaray'ın büyük zararı" başlıklı haberde de vurguladığım gibi özellikle bu sezon Şampiyonlar Ligi demek sarı-kırmızılı kulüp için herşey demekti. Son 3 yılda sadece başarı priminde, Fenerbahçe'nin 30 milyon euro, Beşiktaş'ın ise 25 milyon euro gerisinde kalan Galatasaray, gelecek sezon da milyon eurolardan mahrum kalacak. Maç günü gelirleri, forma satışı ve ticari gelirlerle birlikte kayıp 2 katına çıkacak. Şampiyonlar Ligi'nin, kulüplere Avrupa Ligi getirisi kadar ek gelir sağladığı da unutulmamalı. Aynı zamanda 'Devler arenası'nda mücadele etmenin marka değerine katacakları cabası.

"Yönetim ne yapsın?" diye düşünülebilir. Ne de olsa; Keita, Elano, Neill, Jo, Giovani'ye imza attırıp, kaliteli kadronun başına Frank Rijkaard gibi dünyaca ünlü bir teknik direktörü getirenler, başarısız tablonun en masum tarafını oluşturuyor! Devre arasında tek sağlam santrforunu göndererek, Avrupa kupası maçlarında yararlanamayacağı bir oyuncu transfer etmek, en fazla 'hata' olarak değerlendirilebilir. Fenerbahçe derbisi öncesi takımı kampa alarak, teknik ekibin sezon başından beri vazgeçmediği geleneği yok saymak da 'şampiyonluk gidiyor' gerekçesiyle kabul edilebilir. Geçen sezon vasatı aşamadığı için gönderilen De Sanctis'in biletini kesip, 10 yıllık La Liga tecrübesi olan Leo Franco'nun seçilmesi de 'şanssızlık' diye yorumlanabilir. 'Zararın neresinden dönülse kardır' düşüncesiyle, geçen yıl olduğu gibi son haftalarda kalenin Aykut'a teslim edilmesi, yerinde bir karar olabilir. Tıpkı 2 sezon önce Orkun-Aykut ikilisine güvenildiğinde, şampiyonluk ipinin göğüslenmesi gibi. Bir sezon sonra güvenilen iki ismin de yedek kulübesine geçmesi ise "Avrupa'da başarı" gerekçesiyle açıklanabilir.

Son haftalarda en çok konuşulan-eleştirilen isim Arda Turan'ın, Bursaspor maçı sonrası yaklaşık 20 dakika açıklama yapmasına izin vermek, güzel bir hamle olarak takdir toplayabilir, tartışılır. Dünyanın hiçbir yerinde bir futbolcunun bu kadar uzun süre konuştuğu görülmemiştir. 'Sitemkar' kaptanın ince mesajları ve imalı sözleri, herşeyi bir anda toz pembe de yapabilir, tartışılır. Hatta futbolcunun Avrupa'ya gitmek istediğini belli etmesi, Galatasaray'ı yönetenlerin düşüncesiyle örtüşebilir! Yönetimin, Arda'dan Metin Oktay yaratma çabasının yanlışlığını görmesi için, bir şeylerin ters gittiğini anlaması için haftaiçi antrenmanında kan akması gerekebilir! Olur böyle şeyler...

Geçen sezon dillendirilen "Kadıköy'de final" hedefinden sonra "yeni statta Şampiyonlar Ligi maçları oynamak" hedefi de gerçekleşmeyecek gibi görünüyor. Her yıl ilk 11'de 5-6 ismin değişmesi, her yıl teknik kadronun yenilenmesi gösteriyor ki, Galatasaray'da teknik kadro ve futbolcu kaynaklı sorunlardan daha önemli yanlışlar var. 'Yeniden yapılanma' söylemleri bir türlü başarıyla sonuçlanmadı. Hedeflerin bir bir ortadan kalkması, çıtanın yükselmesine engel olurken, yeni beklentileri de olanaksız kılıyor.

Her sezon yaklaşık 25-30 milyon euroyu elinin tersiyle iten Galatasaray, acilen son vermesi gereken kayıplara ısrarla devam ediyor. Oysa en basit bakış açısıyla, bu rakam sayesinde yıllık ücretleriyle birlikte 3 önemli trasfer yapılabilir. Böylece sarı-kırmızılı yönetimin Türkiye'ye getirdiği büyük oyuncular, sahada kazanılan başarıların kazancıyla transfer edilmiş olur. Türk Telekom Arena örneğindeki gibi yeni kaynaklarını tüketilmesiyle değil.

Sayfa Yükleniyor...