| | | | Sezer’in 18 sayfalık gerekçesi üzerinde yapılan kısa bir inceleme bile gösteriyor ki, Cumhurbaşkanı vetosunu sağlam kazığa bağlamış. Özellikle kanunun imam hatiplerle ilgili maddelerini iptal ederken, bir Anayasa hukukçusu olarak derin tahlillerde bulunmuş, savlarına madde madde somut kanıtlar koymuş. Aynı titizliği kanunun YÖK’ün yapısı ve yetkisiyle ilgili maddeleri için de göstermiş.
Elbette kimi hukukçular, özellikle de AKP’de siyaset yapanlar Sezer’in yorumlarına katılmayacaklar. Cumhurbaşkanı’nın yorumlarının hukuki nitelikli değil “siyasi amaçlı” olduğu eleştirisini getirecekler. Hatta Sezer’in kimi cümlelerinin “tahrikkar ve tacizkar” olduğunu savunanlar da çıkacak.
Ama bu tartışmada kimin haklı olduğu bir yana, Sezer’in gerekçesinin ortaya koyduğu bir gerçek var:
Eğer Hükümet ısrar eder, yasayı değiştirmeden ikinci kez Köşk’e gönderirse Cumhurbaşkanı tereddütsüz Anayasa Mahkemesi’ne başvuracak. Üstelik başvuru gerekçesi bu kez 18 sayfanın çok üstünde olacak. Anayasa Mahkemesi’nin de bu gerekçeler ve toplumsal tepki karşısında Sezer’in başvurusunu reddetmesi hayli zor olacak. Mahkeme’nin Sezer gibi düşünmeyen üyelerinin fena halde zorlanacağı açık.
SON SÖZ ERDOĞAN’IN
Bu gelişmeler karşısında Hükümet ne yapacak? Başbakan Erdoğan bugüne kadar renk vermedi, dün akşam bile parti yöneticilerine “veto gerekçelerini görelim” demekle yetindi...
Parti içinde iki ayrı görüş hakim... Başbakan yardımcıları Abdullah Gül, Abdüllatif Şener, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Çalışma Bakanı Muratbaşesgioğlu gibi isimler yasanın özü itibariyle doğru olmakla birlikte, zamanlama hatası yapıldığı görüşünü taşıyorlar. Bu grup veto sonrasında inad edilmemesinden, gelişmelerin zamana bırakılmasından yana tavır koyuyorlar.
Bu işi biraz gurur meselesine dönüştüren Milli Eğitim Bakanı Çelik ve partinin muhafazakar kanadı ise ısrar edilmesi gerektiği görüşünde. Meslek liseleri ve imam hatipler konusunda partinin taahhüdü olduğu fikrini her fırstta dile getiriyorlar.
Partideki bu görüş farklılığı Başbakan Erdoğan’ın son kararı verecek isim olduğunu ortaya koyuyor. Bugüne kadar YÖK konusunda, son bir ay hariç, ılımlı davranmaya çalışan Erdoğan konuyu MYK’da da tartıştırttıktan sonra, son sözü söyleyecek.
Dar kapsamlı ve kısa gerekçeli bir veto çıksaydı ısrar etmekten yana olduğu ileri sürülen Başbakan’ın, bu geniş kapsamlı vetodan sonra yeni bir uzlaşma arayışı sürecine yeşil ışık yakabileceği tahmin ediliyor.
BİR BAŞKA ÖNERİ
Başbakan Erdoğan’a “Şu işi 2004 Aralık’ı sonrasına bırakalım” baskısı yapan parti yöneticilerinin önerisi, imam hatiplerin sayısının mümkün olduğu kadar azaltılması, hatta gerekirse tümünün kapatılması, ancak buna karşılık tüm liselere veli iznine dayalı olarak kapsamlı din dersleri konması. YÖK’le ilgili yapısal ve hukuksal düzenlemelerin ise yine geniş bir çerçeve yasayla önümüzdeki dönem hayata geçirilmesi... Bu gruptakiler 2004 Aralık’ında müzakere tarihi alındıktan sonra pek çok adımın daha rahat atılacağına güveniyorlar.
Sonuç olarak Başbakan Erdoğan her ne kadar hiç istemese de “inat mı murat mı?” ikilemiyle karşı karşıya kaldı. Başbakan’ı zorlayacak bir başka nokta da, Cumhurbaşkanı’nın vetosuna uyulursa, gerekçesinde yeralan pek çok suçlama da kabul edilmiş olacak. Bunun da Erdoğan ve arkadaşlarına hayli zor geleceği açık.
Tüm bunlara rağmen Ankara’da ve AKP içinde genel beklentinin Erdoğan’ın ısrardan yana tavır almayacağı, sorunu biraz soğutacağı yolunda....
Ümit Sezgin / NTV - CNBC-e Ankara Haber Müdürü
| |
Ergenekon’da 16 kişi daha gözaltında
Erdoğan'dan
"Hodri meydan"
