Bu yazın yıldızları (Öne çıkanlar)

Bu yazın yıldızları kimler? En çok hangi şarkıları dinliyoruz? Hangi müzisyenler öne çıkıyor? İki işbirliği, dört yeni müzisyen. İkisi dünyayı, ikisi Türkiye'yi sallıyor. Nerden çıktı bu yeniler? Tarkan ve Sezen Aksu'dan sonra Harbiye Açıkhava'da dengeleri kim değiştirdi? Hepsi ve daha fazlası... Elbette bir yazıya sığmadı. Birinci bölümle başlıyoruz, devamı çok yakında...

Bu yazın yıldızları (Öne çıkanlar)
Bu yazın yıldızları (Öne çıkanlar) - 1

RICKY MARTIN'DEN SONRA DÜNYAYI SALLAYAN PORTO RIKO'LU...

Geçen haftanın gündeminde Psy'ın efsane "Gangnam Style" şarkısını Youtube zirvesinden eden "See You Again" şarkısı vardı.
Youtube'da o şarkının hemen peşinde "Despacito" var.
Üstelik "Youtube birinciliği"nden çok daha fazlasını çoktan başarmış olarak...
Lois Fonsi ve Daddy Yankee'nin ortak çalışması "Despacito" tüm dünyada 4.6 milyar dinlenme rakamıyla tarihin en çok dinlenen şarkısı oldu.
Justin Bieber'ın "Sorry" rekorunu egale etti.

İlginç nokta; şarkının patlamasında Justin Bieber'ın payı büyük.
Bieber, "Despacito"yu çok sevip İngilizce söyleyince ortalık karıştı.
Başka deyişle Bieber farkında olmadan elinde bulundurduğu "dünyanın en çok dinlenen şarkısı" rekorunu; kendi elleriyle "Despacito"ya teslim etmiş oldu.
Peki ya kim bu Luis Fonsi?
Aslında yeni bir isim değil.
1978 doğumlu Fonsi, 1998'den beri müzik dünyasında.
Biz farkında olmadan o, bugüne dek 15 albüm yayınlamış.
İlk günlerde yayınladığı şarkılarının Youtube'da izlenme rakamları 1.5 milyonu zor buluyormuş.
Yıllar içinde 100 milyon izlenme rakamlarına ulaşmış.
Bandı başa sarıp o klişe manşetle durumu özetlersek
"1.5 milyondan 4.6 milyara..."

Bu yazın yıldızları (Öne çıkanlar) - 2 Luis fonsi ilk hali ve son hali...

SADECE MÜZİĞİNE DEĞİL VÜCUDUNA DA YATIRIM YAPMIŞ

Bu arada ilk günlerden bugüne görüntüsünde de bariz değişiklikler var.
Belli ki Fonsi, "Despacito" öncesi müziği kadar vücuduna ve imajına da epey emek harcamış.
İlk günlerin tıfıl delikanlısının yerinde bugünlerde yüzü oturmuş, vücudu kaslanmış; klipteki dansını Mustafa Sandal gibi kaslı vücuduna göre yapan ateşli bir Porto Riko'lu yer alıyor.
Yanına da destek kuvvet olarak son yılların popüler bir başka Porto Riko'lusu Daddy Yankee eklenince ortaya tadından yenmez bir işbirliği çıkmış.
Bu alev alev, coşku dolu latin şarkıyla ikili, dünya müzik endüstrisindeki genel hakimiyeti de kırmış oluyor.
Darısı İngilizce dışında diğer dillerde şarkılar söyleyen, sırasını bekleyen müzisyenlere...

BU YAZ TÜRKİYE'DE HERKES DEEPERISE VE JABBAR'DAN "RAF"I DİNLİYOR

Dünya "Despacito" ikilisini konuşurken, Türkiye'nin gündeminde de bir başka ikili var.
Genç DJ'lerimizin önce bu toprakları, sonra da yavaş yavaş dünyayı fethetmeye başladığını haftalar önce yazmıştım.
O yazımda "Raf" şarkısından da bahsetmiştim.
Bu şarkıya dikkat edin diye.
Tahmin ettiğim gibi "Raf" şarkısıyla Deeperise ve Jabbar, bu yazın "sessiz ve derinden yükselen" yıldızları oldu.
Uzun zamandır herkes bu şarkıyla yatıp kalkıyor.
Sosyal medyada sürekli "Raf"ı görüyorum.
Herkes bu şarkıyı kimin söylediğini soruyor, bilenler bilmeyenlere söylüyor, deli gibi her yerde paylaşıyor, her köşe başında karşımıza bu şarkı çıkıyor.
Youtube'da izlenme rakamı 3 milyona yaklaşmış durumda.

NAM-I DİĞER DEEPERISE VE JABBAR KİMDİR?

Şarkının düzenlemesini ve prodüksiyonunu yapan "Deeperise", 1990 Muğla doğumlu yeni nesil DJ'lerden Mesut Yılmaz...
Yaklaşık 10 yıldır önemli mekanlarda DJ’lik yapıyor. Nora En Pure, Alex Kenji, Ahmet Sendil, Federico Scavo ve DJ Tarkan gibi isimlerden ilham alan Deeperise, "Indie Dance / Nu Disco" tarzının temsilcilerinden.

Bu yazın yıldızları (Öne çıkanlar) - 3

"Raf"ın söz ve müziğine imza atan, şarkıyı yorumlayan Jabbar, İzmir doğumlu genç müzisyenlerden Mücahit Turan...
Müziğe Ege Üniversitesi'nde okuduğu yıllarda başladı.
2000'lerin başında Marmaris'e yerleşen Turan, o günden bugüne Marmaris'te hem denizcilik sektöründe çalışıyor, hem de evindeki müzik stüdyosunda yazdığı şarkıları kaydediyor.
2016'da yolu Deeperise ile kesişiyor ve kısa sürede ortaya "Raf" şarkısı çıkıyor.

Bu yazın yıldızları (Öne çıkanlar) - 4

BU ŞARKININ SIRRI NEDİR?

"Raf" şarkısı aslında yeni neslin müzik beğenileri hakkında da çok önemli ipuçları veriyor.
Artık bu "yeni" gençler, öyle çok ağdalı ve damardan müzikleri, çok acıklı sözleri dinlemek, efkarlanmak, müzik dinlerken acı çekmek istemiyor.
Yeni gençlik; bol bol eğlenmek, dans etmek, dans edemese de şöyle tatlı tatlı salınmak, illa hüzünlü bir şey olacaksa da o hüzün, şöyle tenlerini tatlı bir yaz rüzgarı gibi yalayıp geçsin istiyor.
"Raf" tam da böyle bir şarkı.
Deniz kıyısında tatlı tatlı salınılabilecek, hüzünlü sözleri kalbi çok yakmadan, damarı deşmeden şöyle üstten yoklayıp esip geçebilecek bir şarkı...
Şarkının böyle hissettirmesinde en çok Deeperise'ın modern dans düzenlemesinin rolü var. Ağdalı ve alaturka bir düzenlemeyle şarkı bambaşka bir şey olabilirdi. O zaman da bambaşka bir kitlenin şarkısı olurdu... Bu arada şarkının İngilizce versiyonu "Move On", bana göre Türkçe'sinden daha iyi. Çok etkileyici bir ses rengine sahip olan Jabbar, iki dilde sanki iki başka adam gibi tınlıyor. Bu ikili, ateş ediyor.

HARBİYE AÇIKHAVA'NIN YENİ YILDIZI "SILA"

Sanatçılar için Harbiye Açıkhava Tiyatrosu, zorlu bir sınav yeridir.
Bu mekanı doldurabilmek, burada konser verebilmek o kadar kolay değildir.
Bir geceyi bile doldurabilenlerin sayısı bir elin parmağını geçmezken hele de orada üst üste birden fazla konser verebilmek, az sayıda sanatçıya nasip olur.
Düne kadar Harbiye Açıkhava'da en çok konser verebilen sanatçılar listesinde Sezen Aksu ve Tarkan'ı sayıyorduk.
Sezen Aksu'nun sahneleri bırakmasıyla geçen yılın açık ara galibi Tarkan olmuştu.
Tarkan bu yıla 7 konserle yine hayli iddialı bir başlangıç yaptı.
Eylül ayında yeni albümün rüzgarıyla yeni konserler vereceği de konuşuluyor.
Ama bu yaz itibariyle Tarkan'ın Harbiye'de güçlü bir rakibi var artık.
Geçtiğimiz hafta peş peşe 5 konserle zirveyi zorlayan Sıla'dan söz ediyorum.
Sıla'nın ilk günde bugüne heybesinde sadece güzel şarkılar biriktirerek geldiği, sonuna kadar hak ettiği bir başarı bu.
Önümüzdeki yıllarda daha da çok konser vereceğine eminim Sıla'nın...

SILA'NIN HARBİYE AÇIKHAVA KONSERLERİ NASIL GEÇTİ?

Sıla'nın konserlerini 3 yıldır takip ediyorum.
Her yıl biraz daha iyi oluyor sahnede.
Her konsere bir tuğla daha ekliyor.
Satır satır duyguyla sözden, şiirden, müzikten bir ev inşa ediyor kendine.
Yıllardır yanında olan müzisyen dostlarıyla her konserde biraz daha devleşiyor.
Sarsıyor, çarpıyor, hüzünlendiriyor, coşturuyor, duygudan duyguya savuruyor.
Birilerine benzeterek tarif etmeyi pek sevmiyorum ama Sezen Aksu gibi ciğerleri söküp Candan Erçetin gibi güçlü rüzgarıyla sersemletiyor.
Bazen şarkı aralarında, bazen de şarkı ortalarında kendisiyle ve hayatla dalgasını da tatlı tatlı geçiyor.
En önemlisi sahnede sürekli şaşırtıyor.
Bir sonraki adımının ne olacağını kestiremiyorsunuz.
Sezen Aksu gibi en damar şarkıdan en coşkulu sulara atlayıveriyor.

Bu yazın yıldızları (Öne çıkanlar) - 5

MABEL MATİZ'LE "MUHBİR" SÜRPRİZİ

Bu konserlerin en büyük sürprizi Mabel Matiz'le birlikte yazdıkları "Muhbir" şarkısı oldu.
Birbirlerini çok sevmişler, şimdiden 3 yeni şarkı yazmışlar.
İşte o şarkılardan "Muhbir" bu konserlerde ilk kez dinleyicilerle paylaşıldı.
Deyim yerindeyse yer yerinden oynadı..
O günden bugüne herkes "Muhbir"i konuşuyor.
Çok etkileyici bir şarkı gerçekten.

KALBİMİZDE BİR YILDIZ GİBİ SONSUZA DEK PARLAYACAKSIN HARUN KOLÇAK...

Harun Kolçak'ın ölümü bizim kuşağı daha derinden etkiledi.
Daha önce de uzun uzun yazdığım gibi Harun Kolçak, çocukluğumun ve gençliğimin mimarlarından, kahramanlarından biriydi.
"Gir Kanıma" ile onu televizyonda ilk gördüğüm anı; hala bugün gibi hatırlıyorum...
8 yaşındaydım. Karşımda kıvırcık uzun saçları, beyaz tişört üzerine deri ceketiyle kendisini hiç frenlemeden, içinden geldiği gibi dans eden bir adam vardı.
Öyle sahici, coşkulu ve tutkuluydu ki, belki de farkında olmadan hayatla ilgili ilk dersi veriyordu bana.
"İçinden nasıl geliyorsa öyle yap. Canın nasıl isterse öyle yaşa, öyle söyle, öyle sev, mutlu ol..." diyordu adeta.
Hayatı boyunca şarkılarıyla, yaşamıyla, duruşuyla en çok bu cümlelerinin altını çizdi belki de...
"Deli Et Beni", "Ölürüm Elinde" ve "Gir Kanıma" başta olmak üzere en tutkulu, en ateşli şarkıları da o yazdı, söyledi; "Korkuyorum", "Gitme Seviyorum", "Müptelayım Sana", "Elimde Değil" gibi en belalı, en zor sevdaların ağıdını da o haykırdı...
Çok renkli ve özel bir ruhu vardı.
Yazdığı, söylediği şarkıları peş peşe bir daha dinlerseniz, o renk cümbüşünü hemen hissedersiniz...
Öyle de büyülü, kimselere benzemeyen bir sesi vardı ki, en sıradan düz şarkıyı bile verseniz, havalara uçurabilirdi. Nitekim uçurdu da...
O hayatı ve müziği güzelleştirmeye gelen özel ruhlardan biriydi...
Hafta içi buluştuğumuz yakın dostu ve vokalisti Sibel Benekli'den öğrendiğime göre "daha yapacak çok şeyi, kurduğu çok hayali" vardı...
En tesellisi, geçtiğimiz yıl yayınlayabildiği "Çeyrek Asır" albümünün büyük ilgi görüşüne şahitlik etmiş, şarkılarını yıllar sonra gençlerle buluşturabilmiş, onlarla konserlerde uzun uzun hasret giderebilmiş olması... (Elbette tam da bu noktada, "Çeyrek Asır" projesini hayata geçiren, zor zamanlarında Harun Kolçak'ın hep yanında olan Arpej Yapım çalışanlarına ve Umut Kuzey'e candan bir teşekkür etmek gerekiyor. )

Bu yazın yıldızları (Öne çıkanlar) - 6

Harun Kolçak'la hastaneden çıktıktan sonra; yakın dostu Sibel Benekli'nin evinde bir araya gelmiş, NTV'ye bir röportaj yapmıştık. Bu "ilk ama ne yazık ki son" görüşmemiz; şarkılarının bendeki hatıraları ve anlamı bu fotoğrafla hep gönlümde kalacak. Ona, onun bir şarkısıyla veda etmek isterim:
"Bir yelkene koy beni / Al götür uzaklara / Kaçıyorum buralardan / Nedenini hiç sorma / Dalgalar bizim olsun / Güneş batsın yunuslarla / Denizler bütünleşsin / (Bizim olsun) Yeniden doğsun dünya
Seninle buluşuruz engin denizlerde / Denizler susuverir / Derin derin derin / Seninle konuşuruz engin denizlerle / Denizler anlatırlar bizi...."

"Engin denizlerde, bir gün bir yerde yeniden karşılaşmak, şarkılar söylemek üzere sevgili Harun Kolçak.... "

Sayfa Yükleniyor...