"Cemaatlerin devletleşmesi problemiyle karşı karşıyayız"

NTV programına konuk olan eski Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nİhat Ergün, "Cemaatlerin devletleşmesi problemiyle karşı karşıyayız" dedi.

"Cemaatlerin devletleşmesi problemiyle karşı karşıyayız"

Bilim, Sanayi ve Teknoloji eski Bakanı Nihat Ergün, "Adım Adım Siyaset" kitabını ve siyaset gündemindeki konuları, NTV’ye değerlendirdi.

Ergün'ün Ankara İstihbarat Şefi Ahmet Ergen'in sorularına verdiği yanıtlar şu şekilde:

Kitabınız oldukça kapsamlı fakat son bölümde 'nin güncel tartışma konularına değinmişsiniz. Ciddi bir sistem tartışmasına ihtiyaç olduğunu belirtiyorsunuz ve devletin yeniden yapılandırılması gerektiğini vurguluyorsunuz. Neden böyle bir tartışmaya ihtiyaç ve bu yapılanma ne yönde olmalı?

Yaşadığımız tecrübelerden kaynaklandığını düşünerek yazdım. 2007 cumhurbaşkanlığı seçimi de bize gösterdi ki 'de parlamenter sistem işlemiyor. Hatta parlamenter sistem değil. Parlamenter sistemde cumhurbaşkanı bu kadar yetkili olmaz. Parlamenter sistemden yarı başkanlığa evrilen bir sistem var ama yarı başkanlıkta değil. O zaman Türkiye'de olan sistemsizliktir ve sistem karmaşasıdır. 2007 cumhurbaşkanlığı seçiminde 367 ve anayasa mahkemesinin kararı nedeniyle bir tablo ortaya çıktı ve seçilemedi cumhurbaşkanı. Halkın seçtiği bir cumhurbaşkanlığı dönemine geçmek için anayasayı değiştirdik ama 7 yıl sonra bunu uygulayabildik. Ben o zamanda söylemiştim cumhurbaşkanını halk seçtikten sonra sistem tartışması yapmak kaçınılmaz hale gelecektir. Çünkü halkın seçtiği cumhurbaşkanı zaten parlamenter sisteme göre fala olan yetkileri halktan aldığı güçle daha farklı kullanma yoluna gidecektir bu da sistemin tartışılmasını zorunlu hala getirecektir. Türkiye sistem kargaşasının içinden çıkmak mecburiyetindedir. Ya tam bir parlamenter sisteme, tam bir yarı başkanlık sistemine ya da tam bir başkanlık sistemine geçişi tartışmalıdır.

Turgut Özal örneğini de vererek başkanlık sistemine ilişkin bir değerlendirme yapmışsınız. Ne öngörüyorsunuz başkanlık sistemi bu üçlü yapı içinde size göre en gerekli olan mı?

Bana göre en önemlisi Türkiye'nin sistemsizlikten kurtulmasıdır. Üç modelde bu kargaşadan kurtarabilir. Ama merkeze milli iradeyi koymak lazım ve kuvvetler ayrılığının olmazsa olmaz olduğu bir sistem. Bunu üçüyle de temin edebiliriz. Önyargısız bir tartışma yapmak lazım. Belki ülkemizin menfaati başkanlıkta ya da yarı başkanlıktadır. Başkanlık sistemine dönük eleştirileri bir kısmını Amerika’dan alıp federal sistemin unsurudur başkanlık sistemi derseniz üniter olup başkanlık sistemi var onları ne yapacaksınız? Latin Amerika’ya gider diktatörlüğün unsurudur derseniz son derece demokratik olan başkanlık sistemleri var. Başkanlık sisteminin türevi değildir diktatörlük veya fedarlizm. Türkiye'de başkanlık tartışması yapmıyoruz biz. Birine kızıyoruz ya da çok seviyoruz o sevdiğimiz kişi başkan olsun kızıyorsak hiçbir şey olmasın bu kişi diye tartışıyoruz. Sistemler duygusallıktan uzak kişilerden bağımsız ve bir sistem angaje olmadan tartışılır.

Kitabınızda Türkiye'de cemaat tarikat sorununa yer verdiğiniz kapsamlı bir bölüm var. Özellikle cemaatlerin finansal idari ve amaçlar yönünde şeffaf olmadığına yönelik bir tespitiniz var. Bu kanıya nerden vardınız ve bunun düzeltilmesine yönelik adımlar neler olmalı?

Türkiye'nin aslında önemli sorunlardan biri de bu. Son zamanlarda karşılaştığımız olaylara kriminal yönüyle odaklanıyoruz. Bizim birikmiş ve el atılmamış sorunlarımız var ve yaşadığımız sorunların bir kısmı da bu birikmişlikten kaynaklanıyor. Cemaatler her toplumda var. Bu hareketlerin bir düzeni var. Bizde de bir düzeni vardı ama biz Cumhuriyet döneminde bu düzeni lağvettik ve yerine bir düzen kurmadık. Osmanlı bu konuları çok tartışmış ve özellikle Tanzimat döneminde yeni bir düzen kurmuş Meclis-i Meşaih diye bir sistem getirmiş. Orada belli başlı tasavvuf hareketlerinin liderlerini toplamış ve kurala bağlamış yazılı kurallara bağlamış. Ama bütün araştırmaların Osmanlı dönemine ait olduğunu gördüm. Cumhuriyet dönemine ait neredeyse tek bir bilimsel araştırma yoktur. Tarikatlar cemaatler hakkında kitaplar yazılmış ama politik içerikli. Bizim ülkemizde de tarikatlar ve cemaatler var ve biz bunların düzenini lağvettik. Herkes kendi düzenini kurdu ve bir müddet sonra cemaatlerin devletleşmesi problemiyle karşı karşıya kalıyoruz. Bugün karşı karşıya kaldığımız sorun budur. Cemaatler bir müddet sonra kolayca politize olabiliyorlar ve politika onlara yönelebiliyor. Cemaatlerde bir müddet sonra devletin içinde yer almak güçlenmek ve kendilerini daha güvencede hissetmek veya bir takım noktalara ulaşmak amacı güdebiliyorlar. Bunlarda bir takım sistem problemlerine yol açabiliyor. Yeni bir sistem kurmalıyız evvela bir bilimsek araştırma öneriyorum ben kitapta. Çözüm için cemaatlerin amaç ve hedefe yönünden şeffaf olması lazım. İkincisi bu cemaatin yönetim mekanizması nasıldır? Her şeyi şeyhe veya cemaat liderine sorup onların hiçbir şeyden sorumlu olmadıkları bir düzen olamaz. Son olarak finansal şeffaflık düzeni olmalıdır. Kaynaklar nereden geliyor nereye gidiyor.

Bakanlığınız döneminde size bağlı bir kuruluşun üst düzey yöneticisi ile ilgili bir işlem yapmak istediğinizde şeyhime sormak istiyorum karşılığını aldığınızı yazmışsınız. Benzer olaylar kamuda sıkça yaşanır mıydı?

Bu aslında anlatmak istediklerimiz anlatmak için basit bir örnek. Kamu da her türlü insan çalışabilir ama kamuda çalışmanın kurallarını bilerek ve onlara uyarak çalışacaktır. Kamuda çalışırken mezhebinizi meşrebinizi vestiyerde bırakmasını bilerek çalışacaksınız. Onu işinize yansıtacaksanız bu kamu görevi yapmaya engel bir durumdur. Ben bir örnekle bunu anlatmaya çalıştım işler iyi gitmiyordu. Kendisini çağırdım işimizi kolaylaştırmasını istedim. Birbirimizi üzmeyelim dedim ama o bana ben bunu bir şeyhime sormam lazım dedi. Ben hayretler içinde kaldım. Ben buraya gelirken bir sormuştum dedi bu olabilir tamam büyüklerine sorabilir elbette ama giderken olmaz bu. Peki şeyhiniz size hayır orayı bırakma derse ne olacak? Dolayısıyla bu anlayışın tekerrür etmeyeceğine dair bir şey yoktur. Şeffaflık düzenini oturtabilirsek Türkiye'nin bugün yaşadığı problemleri büyük oranda çözüme kavuştururuz.

Kitapta önemli bölümlerden biri yolsuzluk ve yozlaşmaya dikkat başlığını taşıyor. Özellikle yozlaşma olarak tanımladığınız durumun kaynaklarını sormak istiyorum ve yolsuzluk noktasında sizin dikkat çektiğiniz noktaları paylaşalım istiyorum.

İster demokratik toplumlar olsun ister olmasın bu bir sorundur. Ama demokratik toplumlarda her şeyin üzerine girmek daha kolaydır. Demokratik olmayan toplumlarda görmezsiniz bile. Türkiye'de bürokraside, siyasette veya iş dünyasında zaman zaman insanlar yozlaşabiliyorlar. Türkiye'de insanlar mesela kısa yoldan zengin olmak istiyorlar. Mesela Amerika’da kısa yoldan zengin olmanın en önemli mekanizması teknolojik ilerleme sağlamaktır. Bizim ülkemizde kısa yoldan zenginliğin kaynağını bir çok kişi bugün şehir rantlarında görüyor. Maalesef şehir rantlarındaki mekanizmada son derece yanlış işliyor. Çok sayıda imar yapma yetkilisi var. Belediyeler yapıyor, TOKİ yapıyor, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı yapıyor, başka bakanlıklar yapıyor ve bütün bu dağınık mekanizma içinde parsel ve ada bazında 0.25 olan emsali 2.5’e 4’e çıkardığınız zaman oradaki rantı 50 kat arttırıyorsunuz. Bir takın insanlar buna odaklanıyorlar. Evvele bu mekanizmayı gözden geçirmek lazım. Bir başka konu siyasetin finansmanında çok pahalı siyaset yapılıyor Türkiye'de. Hele taşraya gittiğiniz zaman orada bütçeden pay almıyorlar. Onlar siyasetlerinin finansmanını ya ceplerinden yapacaklar ya da başka kaynaklara doğru yönelecekler. Profesyonel sporun finansmanı kamu otoritelerinin zorlanması ile özellikle belediyelerin zorlanmasıyla yapılmaya çalışılıyor. Bir takım sizin hayır hasenat duygularınız imar rantlarından yararlanmak isteyenler tarafından tahrik edilebiliyor. Bu mekanizmaların hepsine dikkat çektim ve bunlarla ilgili de bir şeffaflık düzeninin getirilmesi gereğine işaret ettim. Hükümette zaten onunla ilgili bir adım attı inşallah önümüzdeki dönem o çalışmaların yoğun olarak yapıldığı ve o konuda da şeffaf net bir düzenin kurulduğu bir düzene ihtiyacımız var her açıdan.

Sayfa Yükleniyor...