Davutoğlu terörle mücadele eylem planını açıkladı

Başbakan Ahmet Davutoğlu, terörle mücadele kapsamında 10 ayaklı eylem planını Mardin'de açıkladı.

Davutoğlu terörle mücadele eylem planını açıkladı

Başbakan Ahmet Davutoğlu, Artuklu Üniversitesi'nde düzenlenen Kardeşlik Buluşmaları Mardin Konferansı'na katıldı.

Başbakan Davutoğlu, burada yaptığı konuşmada terörle mücadele kapsamında hazırlanan 10 maddelik eylem planını açıkladı.

Sözlerine "Kadim medeniyetin biblo şehri, kültürümüzün, irfanımızın, hikmetimizin omurgası, güzel Mardin, çok değerli hemşehrilerim" sözleriyle başlayan Başbakan Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Sultan Alparslan'ın ordusunda Türkler, Kürtler, Araplar vardı, yerel halklar vardı, hatta adalet arayan Ermeniler ve diğer Anadolu halkları vardı. Bu birleştirici ruh, bugün Anadolu kültürü dediğimiz ve harmanlandığımız büyük beşiği birlikte kurdu
Alparslan'ın ordusunda bir Kürt olmak ile Selahaddin Eyyubi'nin ordusunda bir Türk olmak arasında bir fark var mı?

Sol tarafımda bir Mezopotamya çocuğu, bir Kürt çocuğu oturur, Mehmet Şimşek Başbakan Yardımcımız. Sağ tarafımda Karadeniz'den bir başka vatan evladı, Numan Kurtulmuş, tek tek Bakanlar Kurulunu saymayım. Ama en uç noktada Batı Trakya'dan, Rumeli'den gelen bir Rumeli çocuğu, Mehmet Müezzinoğlu Sağlık Bakanımız. Baktığımda Bakanlar Kurulu’na hamdederek diyorum ki; hamdolsun ki, bu toplulukta Mezopotamya çocukları, Anadolu çocukları, Kafkas çocukları, Balkan çocukları birleşti. İşte , işte Türkiye harmanı bu.

Bir ümidimiz varsa, bir iddiamız varsa, Sultan Alparslan'ın bir Türk sultanının ordusundaki bir Kürt'ün, Sultan Selahaddin'in ordusundaki bir Türkün omuz omuza vermesiyle bu tarihi yeniden inşa ederiz. Kim bizi ayıracaksa bilsin ki, her birimiz Alparslan, her birimiz Selahaddin Eyyubiyiz. Buradan diyoruz ki, her birimiz Fatih Paşa, her birimiz İdris-i Bitlisiyiz.

En zor zamanımızda, en zayıf zamanımızda dahi eğer biz, Türkler, Kürtler, Araplar, Sünniler, Şiiler, Müslümanlar, Hristiyanlar, bu Mezopotamya'nın kadim halkları omuz omuza verirsek 7 düveli yeneceğimizi Kut'ül Amare'de gösterdik, yüzyıl geçti.
Tek tipçiliğe karşı, bu ret ve asimilasyona karşı olduğunu iddia eden örgütler ortaya çıktı, aynı ölçüde tek tipçi, aynı ölçüde kadim medeniyetimize savaş açan PKK ve arkasındaki zihniyet. 12 Eylül nasıl tek tipçilikte, despotizmde ve aynı ideolojik çerçevede hareket etmişse, Kürt ulusçuluğu adına kendince harekete geçtiğini iddia eden bu terör örgütü de aynı tek tipçi ve aynı diktacı yöntemlerle hareket etti.

Kendisinden başkasına tahammülü olmayan, parçalayıcı, bölücü bir anlayış.
Bir taraftan 12 Eylül'ün o tek tipçi anlayışına karşı mücadele ettik ve ona karşı harekete geçtik, diğer taraftan bu zihniyetin yansıması olan diğer tek tipçiliklerle mücadele yoluna girdik. Son 13 yılda yaşadıklarımız böyle bir yüzleşmenin tarihidir.
Yasaklara karşı harekete geçtik, birer birer kaldırdık yolsuzlukları, zihniyeti değiştirdik. 'Olağanüstü Hal'i kaldırdık, DGM'yi kaldırdık, mezra, köy yasaklarını kaldırdık. Terörden zarar görmüş olanlara milyarlarca Türk Lirası destek vererek, tekrar bu toprakları şenlendirmeye çalıştık.

Kimse 2001'de, 2006'da Türkiye'de Kürtçe bir televizyonun olacağını düşünmemişti. Artuklu Üniversitesi başta olmak üzere birçok üniversitemizde Kürtçe eğitimleri başladı, Kürt Dili Enstitüleri kuruldu. Biz dilleri tahkir etmeye, yok saymaya değil, dilleri aziz kılmaya, mübarek kılmaya geldik. Birleştirmek için her şeyi yaptık. Bu topraklar geri kalmış bölgeler deniyordu, her türlü yatırımı getirdik, lütuf olarak getirmedik, hizmet olarak getirdik.

Bu ülke parçalanırsa, bu ülke şu ya da bu etnik grubun, şu bölge ya da bu bölgeyi kendisi ittihaz edip, diğer bölgeleri farklı gördüğü o anda, bilin ki Haçlılar'ın, Moğollar'ın, sömürgecilerin yapamadıklarını bize yapmış olurlar. Bizi parçalayamazlar, bizi ayıramazlar, bu birleştirici ruhu yok edemezler.

Bu tek tipçi anlayışlara karşı, hiç kimseden bir şey beklemeden, hiç kimseyle pazarlık yapmadan bu ülkenin her vatandaşına duyduğumuz saygıyla büyük demokratik açılımlar yaptık. Kürtçe şarkılar, türküler yasaktı, her şey serbest oldu. Bir Türkmen çocuğuna, Kürtçe yakışmaz mı? Yakışır, hem de çok güzel yakışır.

Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı döneminde 2005 yılında Diyarbakır'da yaptığı konuşma tarihi bir dönüm noktası oldu. Arkasından 'demokratik açılım süreci', arkasından 'Milli Birlik, Kardeşlik projeleri', son olarak da 'Çözüm Süreci' bağlamında hep aynı şeyleri yapmaya çalıştık; şu silahlar insin, gönüller birleşsin, kim ne istiyorsa her şeyi isteyebilsin, konuşabilsin, özgürce ifade edebilsin ama eller tetiğe gitmesin, çocuklar dağa çıkmasın, hep bunun için.

IMF'ye borçların ödendiği, büyük projelerin yapıldığı 2013 Mayıs'ında Gezi provakasyonları başlatıldı. Birileri bunların kulağına fısıldadı, ümit verdi, 'siz anlaşmayın, birleşmeyin, biz sizi koparır, başka bir serüvene sokarız, Suriye'de bakın neler oluyor' dendi muhtemelen, boş hayallerin peşine sürüklendiler.

Davutoğlu terörle mücadele eylem planını açıkladı - 1 Başbakan Davutoğlu, Cuma namazına giderken karşılaştığı yaşlı bir kadının elini öptü. Davutoğlu, vatandaşla bir süre sohbet de etti.

Bizimle konuşmak isteyenle konuşuruz. Bizimle bir şeyi herhangi bir şekilde istişare etmek, tartışmak isteyenle, Meclis’te, özgür ortamda her yerde tartışırız. Ama, Moğol ruhu gibi, Haçlı yaklaşımı gibi, sömürgeci anlayış gibi, son kalemizi yıkmak isteyenlere, millet olarak bizim aramıza nifak sokmak isteyenlere karşı konuşacağımız tek dil, milletin birliği ve beraberliği dilidir. Eğer milletin birliği ve beraberliği, bu son kalenin mevcudiyetine yönelik bir tehdit söz konusu olursa, yüreğimiz ne kadar muhabbetle doluysa, bileğimiz de o kadar kudretle bezenmiş ve bilenmiştir.

2016, birliğimizin, beraberliğimizin, Mardin'in birleştirici ruhunun egemen olduğu bir tarihin başlangıcı olsun. Parçalayan, bölen Moğol, Haçlı, sömürgeci zihniyetinin de sonu olsun.

Bizi bu anlamda kırsalda, mücavir alanlarda verilen mücadelelerde umduklarını bulamayanlar, bu sefer şehirlerimizi, ilçelerimizi barikatlarla, çukurlarla, mayınlarla yaşanmaz hale getirmeye çalıştılar. Onlara karşı da mücadele ediyoruz. Bu mücadele başarılı olduysa, buradan en önemli başarı sırrımız sadece güvenlik güçlerimizin gayretiyle değil, halkımızın yanımızda olmasıyla başarılı olduk ve başarılı oluyoruz.
Bölgedeki bütün vatandaşlarımıza teşekkür ediyorum. Bütün bu sürede terör örgütü, vatandaşlarımızı kışkırtmaya, provoke etmeye çalışırken, vatandaşlarımız onların hiçbir çağrılarına kulak asmadı. Bu milleti, birliği, beraberliği için omuz omuza durma iradesi kararlılığı gösterdi. Kürt, Arap, Türk bütün vatandaşlarımı kalpten kucaklıyor hepsine tek tek teşekkür ediyorum. Ne çağrılar yaptılar ama bu çağrılar karşılıksız kaldı."

Davutoğlu terörle mücadele eylem planını açıkladı - 2

10 AYAKLI EYLEM PLANI

Başbakan Davutoğlu, eylem planını şu sözlerle anlattı:

10 ayaklı, 10 temel esasa dayanan eylem planının ana unsurların açıklıyorum. Birincisi psikolojik unsur. Bu dönemde, geçmişte olduğu gibi millet vicdanı ve hikmetiyle devlet aklını birleştireceğiz. Millet ve devlet arasındaki farklar tümüyle ortadan kalkacak, parçalayıcı ulusçuluk anlayışı yerine birleştirici, bütünleştirici millet anlayışı ve insan odaklı devlet anlayışını yerleştireceğiz.

İki, kamu düzeni inşa edilecek. 12 Eylül gibi ya da bunların öz yönetim iddiaları altında olduğu gibi kendisi dışındaki hiç kimseye hayat hakkı tanımayan birtakım modern feodal düzenler değil. Bunlara karşı biz, kamu düzeni diyoruz. Herkesin eşit olarak pay sahibi olduğu kamu düzeni. Eşit vatandaşlık ilkesi etrafında kullanılan bir düzen. Burada kesinlikle teröristle halk ayrılacak. Halka şefkat, teröriste kudret ile muamele edilecek. Birilerinin Stalinist mantık içinde tek tipçi bir anlayışla buradaki halkı kendisine köle etmeye çalışmasına da asla izin vermeyiz.

Üçüncü ayak.. Kapsamlı bir demokratik reform süreci hayata geçirelecek. Öncelikle gelin anayasayı değiştirelim. Neyi konuşacaksanız Ankara'da bunun zemini var.

Planın 4. ayağında sosyal yaraları kapatmak için seferberlik ilanı var. Bakanlar Kurulu olarak tam bir sosyal seferberlik ilan ediyoruz. Bütün yaralar sarılacak. Allah'ın izniyle bu milletin, ola ki yerinden göç etmek durumunda kalmış her bir ferdinin yarasını sarar, gözyaşlarını dindirir, bağrımıza basar, geleceğe onları en iyi şekilde hazırlarız.  Bölgedeki vatandaşlarımızı bu zalimlerin eline bırakır mıyız? Her bir aileye destek programı uygulayacağız. Her bir ihtiyaçlarını karşılayacağız. Her ay düzenli kira yardımı yapılıyor, yapılacak. Öğrencilerimizin en iyi şartlarda eğitimini yapılmasını sağlayacağız. Okullarımızı yeniden imar edeceğiz. terörden etkilenen bölgelerdeki öğrencilerimiz ücretsiz yurtta kalacaklar. 

Beşincisi, bölge ekonomisini daha da güçlendireceğiz. Bütün vatandaşlarımızın kayıplarını telafi edeceğiz. Prim borçları ertelenecek. Kredi ödemeleri ertelenecek. Çiftçi ve esnafa faizsiz kredi sağlanacak. Yatırımların hepsi tamamlanacak. Yeni ekonomik kalkınma hamlesi başlatıyoruz. 

Altıncı ayak. Mekanın, şehirlerin yeniden ihya edilmesi. Yeni bir yasal çerçeveyle tarihi dokuyu koruyarak şehirleri ihya edeceğiz. Öyle bir inşa edeceğiz, dünya Sur'dan ilham alacak. Yollar rehabilite edilecek. 

7'inci ayak. Etkin bir iletişim stratejisi uygulayacağız. Bugün bölgede bir olgu var. Bir de algı oluşturulmaya çalışılıyor. Bu algı operasyonlarına karşı bütün valiliklere, kaymakamlıklara talimat verdim. Her yerde mutlaka bir iletişim birimi oluşacak ve halkımıza ulusal ve uluslararası düzeyde bütün bir dünyaya olan bitenle ilgili en etkin iletişim stratejileriyle bilgiler aktarılacak.

Sekizinci ayak, yeni yasal ve idari düzenlemeler yapacak. Büyükşehir Yasası, yerinden yönetim anlamında aslında Tanzimat'tan bu yana en kapsamlı yasaydı. Ama istismar edildi. Maalesef öylesine hizmet aksamaları söz konusu oldu ki, kendilerinden olmayan ilçe belediyelerine dönük ne tür yaptırımlar uygulandığını görüyoruz. Bu çerçevede, edinilen tecrübeler ışığında, yerel yönetimlerin yetkileri genişletilecek ama yerel yönetimlerin istismar edilmesine de asla izin verilmeyecek. Yatırım yapmaktansa bazı terör unsurlarını istihdam etmeye yönelik bir yaklaşıma da asla bundan sonra izin verilmeyecek.

Terörü teşvik eden, terörü, şiddeti kullanan kim olursa olsun bürokraside de olsa bu anlamda kamu hizmetini istismar ederek, terörü teşvik etmelerine asla izin verilmeyecek. El yapımı patlayıcılar ve diğer silahlı şiddet unsurlarına dönük olarak da özel tedbirlerle şunu net olarak söylüyorum, her türlü idari tedbiri alacağız, her türlü kamu düzenini alacağız. Türkiye'yi mutlak anlamda silahtan ve patlayıcı maddelerden arındıracağız.

Dokuzuncu ayak, milli birlik ve kardeşlik anlamında yeni bir dönem başlatılacak. Bütün illerde ve ilçelerde, sivil toplum kuruluşlarından, kanaat önderlerinden, o bölgede herkesin saygı duyduğu insanlardan oluşan İstişare Meclisi kurma talimatını kaymakamlara, valilere verdim. Sivil toplum kuruluşlarıyla görüştüğümde, 'devlet sizi yönetmeyecek ama siz kendi aranızda, örgütlenin, kendi aranızda bir araya gelin, biz sizi muhatap almak istiyoruz' dedik. Herkesi muhatap alacağız ama elinde silah olan kimseyi muhatap almayacağız. Herkesle konuşacağız ama tabiri itibarıyla söylüyorum, milletin ensesinde boza pişiren, zulmedenleri muhatap almayacağız. Önce silahları bırakacaklar. Türkiye'de demokratik seçim hakkı herkese tanınmışken o hak çerçevesinde bulundukları her yerde onlarla ondan sonra görüşme, ondan sonra konuşma imkanı olacak.

10'uncu olarak, sadece Türkiye'de değil, bütün Ortadoğu'da yeni bir kardeşlik döneminin başlaması için kapsamlı bir Ortadoğu, Balkanlar, Kafkaslar bütün bu bölgede kapsamlı bir birleştirici ruh hareketi başlatıyoruz.

Sayfa Yükleniyor...