Belçim Bilgin ismini "Be" olarak değiştirmeyi düşünüyor

Ceyda Düvenci, NTV ekranlarında yayınlanan “Bambaşka Sohbetler” programında Belçim Bilgin'i konuk etti. Programda belini kırdığı kazadan bahseden ünlü oyuncu, ismini "Be" olarak değiştirmeyi düşündüğünü açıkladı.

Belçim Bilgin ismini "Be" olarak değiştirmeyi düşünüyor

ekranlarında ’nin sunumuyla izleyiciyle buluşan “Bambaşka Sohbetler” programının konuk olan Belçim Bilgin, belini kırdığı kazadan bahsetti.

Ceyda Düvenci’nin “Kaza geçirdiğin anda Monica Belluci ile telefonda sohbet edecek kadar bağların var” şeklindeki yorumuna Belçim Bilgin şu açıklamayı yaptı:

“Spiritüel bir iki gün geçirdim ve yanımızda Bryan Singer vardı Bohemian Rhapsody yönetmeni ve onlarla geçirdiğim sonsuz filozofik bir 3 günün ardından yolda bu kaza oldu. Benim için Bryan çok özel çünkü son dönemlerde ürettiğim ama asla henüz seyirciyle buluşmamış projelerim var. Bütün hepsi Bryan'ın projelerinden esinlenerek çıkmıştı benim için. Monica ile bizim ilişkimizde de enteresan bazı dengeler oldu. Onunla konuşurken bu oldu, o orada çığlık atıyor ben telefonun öbür ucunda falan ve sonra işte 6 ay yatak. Bu arada şöyle enteresan bir şey oldu, biz orada kitaplardan konuşuyoruz sen hangi karaktersin sen kimsin falan ben Küçük Prens dedim sonra oradaki herkes şey dedi ‘Sen Küçük Prens değilsin, sen Alice Harikalar Diyarındasın’ ve hüngür hüngür ağlıyorum bu arada. Bana morfin vermek istediler, bir yandan Afife Jale’nin hayatını okuyorum ve kırık var belimde ama ben merdiven çıkabildim. O beni o kadar ürküttü ki, beyinde nereyi shutdown edip kapatıp acıyı gerçekten hissetmemeni sağlıyorsa almadım sonra daha böyle basit ağrı kesicilerle götürmeye çalıştım. Tabii bunun beyne nasıl bir izi var bunu bilmiyorum, bunu da hep düşündüm. Bir yandan da meselemiz deney yapmak hem kendimiz üzerine hem hayata dair. Neyse böyle ağlarken bir kutu geldi bana kutu, açtım Alice Harikalar Diyarı’nda ikinci Küçük Prens aynı kutudan başkalarına da gitmiş asla aynı sıralamayla değil. Bunun ne anlama geldiğini bilemezsiniz deyip bir şey paylaştım onlarla çünkü hayat bence bütün boşlukları dolduruyor, bütün dengeleri yapıyor ve bir anda göz kırpıyor ve diyor ki yalnız değilsin. Gerçekten o anı düşündüğümde hep böyle duygulanıyorum çok özel bir andı benim için.”

Belçim Bilgin ismini "Be" olarak değiştirmeyi düşünüyor - 1

"6 AY HAREKETSİZ YATTIM"

Belçim Bilgin kazayla ilgili "Kapadokya'da üç gün geçirdiğim bir dolunay ritüeli sonrası dönerken, arabadaki kimseye bir şey olmadı, benim belim kırıldı. Oradan ağlayarak İstanbul'a gelip, İstanbul'da 6 ay hiç hareketsiz yattığım bir dönemdi... Şu an iyiyim çok şükür" dedi.

Kaza sonrası zor bir süreç geçirdiğini söyleyen ünlü oyuncu, 'nin 'Bir mahlasın varmış artık, öyle mi?' sorusuna da yanıt verdi.

Belçim Bilgin ismini "Be" olarak değiştirmeyi düşünüyor - 2

"BENCE İSİMLERİMİZİN BİR ÖNEMİ YOK"

Bunun üzerine Belçim Bilgin, ismini "Be" olarak değiştirmeyi düşündüğünü söyledi ve "O şöyle oldu, Bel, Bel, Bel diye kısaltılınca Belçim yerine, daha henüz olmadı ama düşünüyorum. 'Be!' İngilizce 'be' yani, olmak fiilinden geliyor. Çünkü bence isimlerimizin bir önemi yok. Bir şekilde burada bedenlenmiş bir tecrübe yaşıyoruz ama bize konulan isimlerin ötesinde acaba neydik? Yoksa ismime çok aşığım" ifadelerini kullandı.

"DÜNYA VATANDAŞI GİBİ HİSSEDİYORUM"

’nin “Vizyon olarak ve bir kadın olarak hep bir ayağın yurt dışındaydı. Hep böyle festivallere gidip orada filmleri seyredip orada çevre kazanmak isterdin. Neden?” sorusuna Belçim Bilgin şu yanıtı verdi:

“Çok uzun zamandır gerçekten bu yeryüzüne ait olduğumu hissediyorum ama her yerin bizim olduğuna inanıyorum. Dünya vatandaşı gibi hissediyorum kendimi ama buraya geldiğimden beri toprağı öpeceğim. Burası bizim hikayemiz, bizim buradan başka ülkemiz yok ama başka yerlerde o başka deneyimler, o birazcık konfor alanlarından çıkıp başka şeylerle karşılaşmalar galiba ruhuma iyi geliyor. Benim ilk filmim Kilometre Zero Cannes’ta açılış yaptı ve yarışma bölümündeydi. Sanat sinemasının özelliğini yaşayınca onun peşinden gitmek istedim. Çeşitlilik ve deneysel olarak biraz daha risk almaya, açık alanlarda üretmekle ilgili bir şey bu. Bu arada o film de enteresan, biz filmi Irak savaşı sırasında 2004'te çektik, 2005'te Cannes Film Festivali’ndeydik. Filmi çekerken herkes korktu ve kaçtı. Savaş ya bayağı bombaları görüyoruz, ben ailemden zar zor izin almışımtım. Devamlılık raporu tutan gitti, kamera ekibinden insanlar gitti, kostümcüler gitti. O filmde devamlılığı tuttum, kostüm yaptım ve ilk filmim böyle bir film oldu. Kollektif üretime çok inanıyorum ve bu anlamda sanatsal kaygısı daha yüksek olan filmlerde böyle bir alan daha çok var. Galiba bununla ilgili ben onun tadını çok keyifli buluyorum ve Hatıran Yeter birazcık daha büyük bütçeli ve büyük bir film olmasına rağmen bana o tadı o ruhu verdi.” 

Sayfa Yükleniyor...